• gemi kazası sonucunda birbirini öldü sanan biri erkek diğeri kız, iki kardeşin maiyetlerine girdikleri soylularla yaşadıkları karman çorman aşk ilişkilerini anlatan, shakespeare'in yanlış anlaşılmalar üzerine kurulu en güzel komedilerin biri. 1996'da çevirilen versiyonunda hbc*'nin yanı sıra, ben kingsley, imogen stubbs,richard e. grant de boy gösteriyorlardı. ayrıca filmde sir ben kingsley çok güzel türkü çığırdığını kanıtlıyordu.
  • ek bir bilgi olarak belirtilmelidir ki oyun italya dekorunda geçmektedir. shakespeare çoğu romantik komedyasını italya'da geçirir. en büyük yazarlık özelliklerinden biri ister italya'nın herhangi bir yeri, ister dünyanın herhangi bir noktasını işlesin; bütün karakterlerin onun yaşadığı dönemin* insanları olmasıdır.
  • william shakespear'in yazdigi isil kasapoglunun semaver kumpanyasiyla kocamustafa pasada uyarlayip sahneye koydugu muhte$em otesi guzel ve komik,eglenceli olan tiyatro
  • shakespeare komedilerinin arasinda en iyisi denebilir ama boyle birsey yoktur, cunku oyunlarin hepsi birer harikadirlar. yuksek ihtimalle zati muhterem* dilekce yazsa bile begenilirdi.

    bu komedilerin en basarili yonlerinden biri de her zaman her yerde uyarlanabilmeleridir. semaver kumpanyanin twelfth night uyarlamasi ile ilgili gorus almak icin: (bkz: onikinci gece)
  • viola ve sebastian birbirlerine son derece benzeyen ve kıyafetlerindeki farklılık olmasa, biri diğerinden ayırdedilemeyen ikiz kardeştirler. viola, bir gemi kazası sonunda ikiz erkek kardeşi sebastian'dan ayrı düşerek, illyria kıyılarına çıkar. erkek kardeşini kaybettiğinden dolayı çok üzgündür. kendisiyle birlikte kurtulan gemi kaptanı, kardeşini sağlam bir direğe bağlı olarak dalgalarla boğuşurken gördüğünü söyleyerek, viola’yı biraz olsun rahatlatır. viola, kaptan ile konuşurken bulundukları yerin dük orsino tarafından yönetildiğini ve dük’ün bir sene önce ölen erkek kardeşinin yasını tuttuğu için inzivaya çekilmiş olan lady olivia’ya umutsuzca aşık olduğunu öğrenir. korunmasız ve yapayalnız kalan viola, kaptanın da yardımıyla cesario adıyla, erkek uşak giyisileri içinde dük orsino'nun yanına girerek yakınlığını kazanır.

    orsino, kontes olivia'yı onulmaz bir aşkla sevmekte, ancak olivia orsino'nun aşkını geri çevirmektedir. viola, hizmeti ve efendisine bağlılığı ile orsino’nun sırdaşı olur. orsino, olivia’ya olan aşkını viola’ya anlatır ve bir kadının kendisininki gibi bir aşkı taşıyacak kalbe sahip olamayacağını söyler. oysa viola, orsino ile aynı fikirde değildir. efendisini ikna edebilmek için, “babamın bir erkeği çok sevmiş olan kızı vardı. ben bir kadın olsaydım siz efendimizi aynı şekilde severdim” der. orsino hikayeyi öğrenmek ister. viola, kızın aşkını asla itiraf etmediğini ve yanaklarındaki pembelikle beslenen bir gonca içindeki kurt gibi sakladığını söyler. orsino’nun kızın aşkından ölüp ölmediğine ilişkin soruyu viola geçiştirir.

    orsino ve viola konuşurlarken, dük’ün gönderdiği bir haberci olivia’dan mesaj getirir. lady olivia, 7 sene yüzünde peçe ile dolaşacağını ve ölen kardeşinin yasını tutacağını söylemektedir. bunun üzerine orsino, çare olur umuduyla cesario'yu (viola) aşk elçisi olarak olivia'nın yanına gönderir; "cesario" ise, orsino'yu sevdiği için bu görevi büyük bir yürek acısıyla yerine getirir; ancak, bu kez, olivia'nın sevgisini kazanır. olivia, dük’ü sevmediğini ve sevmeyeceğini iletmesini ister cesario’dan. fakat, dük’ün bu soylu görünüşlü, güzel konuşan hizmetkârından çok etkilenerek aşık olur. olivia, orsino’dan gelen bir yüzüğü iade etme bahanesi ile bir hizmetçisini cesario’nun ardından gönderir. yüzük cesario için bir hediyedir ancak cesario (viola) böyle bir yüzük gönderilmediğini bildiğinden olivia’nın kendisine olan ilgisinden şüphelenir.

    dük orsino, onu ikinci kez olivia’ya gönderdiğinde, cesario (viola) büyük bir memnuniyetle karşılanır ve saygı görür. lady olivia aşkını itiraf eder. viola aceleyle olivia’nın huzurundan uzaklaşır. yolda, olivia’nın kendisine olan ilgisini öğrenmiş ve aşkı olivia tarafından rededilmiş bir beyefendinin duello davetini kabul etmek zorunda kalır.

    cesario, tam da kadın olduğunu itiraf etmeyi düşünürken, ordan geçmekte olan bir yabancı, sanki kendisini uzun zamandır tanıyormuşcasına atılarak viola’nın önüne geçer. viola bu yeni arkadaşına teşekkür etmeye ve yardımın sebebini öğrenmeye fırsat bulamadan, yaklaşmakta olan dük’ün kolluk kuvvetleri birkaç yıl önce işlemiş olduğu bir suçtan dolayı bu yabancıyı tutuklar. yabancı, viola’dan cüzdanını ister. viola ne bu adamı daha önce görmüş, ne de kendisinden cüzdan almıştır ancak, kendisini kurtarmasının karşılığı olarak yanındaki bütün parayı ona verir. yabancı, kendisini ölümün pençesinden kurtardığı ve canını tehlikeye atarak onun uğruna lllyria’ya gelmesine rağmen karşılaştığı bu davranış üzerine viola’yı nankörlük ve kabalıkla suçlar. dük’ün adamları tarafından götürülürken viola’ya sebastian diye bağırır.

    viola, erkek kardeşinin adını işitince bu yabancının onu kardeşiyle karıştırmış olduğunu anlar ve kardeşinin hayatta olabileceği umudu artar. gerçekten de antonio adındaki yabancı kardeşini ölümden kurtarmış ve o günden sonra birbirlerinden ayrılmamışlardır. sebastian, orsino’nun sarayını görmek isteyince, antonio kendisi için tehlikeli olduğunu bilmesine rağmen lllyria’ya gelmiştir. antonio, bir deniz savaşında dük’ün yeğenini yaraladığı için aranmaktadır.

    sebastian ve antonio, viola ile karşılaşmalarından birkaç saat önce gelmişlerdir. antonio para kesesini sebastian’a vererek istediği gibi gezip dolaşmasını, alışveriş yapmasını, kendisinin handa bekleyeceğini söylemiştir. sebastian sözleştikleri saatte hana gelmeyince antonio onu aramaya çıkmış ve kardeşine çok benzeyen viola ile karşılaşmıştır.

    viola bunları öğrendikten sonra, ikinci bir duello tehlikesi ile karşılaşmamak için hızla eve gider. viola uzaklaşalı çok olmamıştır ki, rakibi onun geri geldiğini düşünür. oysa gelen sebastian’dan başkası değildir. iki adamın kavgasına lady olivia son verir. olivia, sebastian’ı cesario ile karıştırmaktadır. sebastian, "cesario"nun tersine, olivia'nın aşkını geri çevirmez, olivia'yla onun yerine evlenir. ancak, sebastian'ın varlığıyla, kişilerin birbirleriyle karışmasıyla, olaylar da birbirine karışınca, iki kardeş kimliklerini açık ederler. yanlış anlamaların ve gerçek sevgililerin ortaya çıkması sonunda, dük viola'yla, olivia da sebastian'la birer çift oluştururlar.

    "shakespear in love" filmini hatırlayanlar, filmin sonunda onikinci gece'ye atıfta bulunulduğunu fark etmişlerdir. viola'yı oynayan gwenith paltrow'u, bir gemi kazası sonucunda ıssız bir sahilde yürürken görürüz.
  • diğer adı ne isterseniz olan, karmakarı$ık shakespeare oyunu.
  • eşcinselliğin, kılık değiştirmenin, kandırmanın, alaya almanın hatta bıraksalar ensestin gırla gideceği pek sevdiğim shakespeare oyunu.
  • noel' in 12. günü cemaata ilk açiklamasini yapan hz. isa adina senlikler düzenlenir; bu oyun da shakespeare' in onikinci gecede sarayda soylulara oynanmasi için yazdigi bir oyundur. adini bu senliklerden alir. kanimca shakespeare komedilerinin içinde en zevklisi budur. amcam bu sefer olaylari birbirine her zamankinden de üstün bir ustalikla dügümlemistir; nasil çözüldüklerine saskinlikla bakakalirsiniz. *
  • trt 2nin sinema ve edebiyat köşesinde alec guinness'i müşfik kenter'in seslendirmesiyle malvolio olarak izlediğimiz bir versiyonu oynamıştır bu güzelliğin.
  • "eğer müzik aşkın gıdasıysa...
    durmayın çalın !
    o kadar çalın ki , müzikle dolsun kulakları aşkın ."

    sözleriyle başlayan oyundaki derinlik, imkansız aşklar üzerine kurulmuştur ama iyi ve kötü arasındaki çekişme komedi ile yok edilmiştir.
hesabın var mı? giriş yap