• (bkz: uluburun)
  • 3300 sene öncesinde kaş sahiline 10 km uzaklıkta, döneme ait 10'dan fazla kültüre ait eşyalar ile birlikte batan, 15-16 metre uzunluğundaki gemidir. geç bronz çağı dönemine ait, altın, gümüş, çeşitli değerli takılar, bakır ve titanyum ingotları ile birlikte aletler, kılıçlar ve başka silahlar bulunmuştur. 149 adet kap içerisinde zeytin, fıstık ezmesi, badem, incir, üzüm, sumak ve sakız bulunmuştur. 1982 yılında tesadüfen dalgıç mehmet çakır tarafından bulunan batığı su altından çıkarmak 10 sene ve 22,413 dalış sürmüştür.
  • doğru bilinen yanlışlarda bugün: "uluburun batığı gelidonya burnunda bulunmuştur"

    no. nononononononono.

    uluburun batığı, uluburun'da bulunmuştur arkadaşlar, manyak mısınız? yerini merak edenler için; kaş-kekova arasındaki sığtaş adası'nın hemen sağında kalan burun. burunun yanılmıyorsam sağ yüzünde batığı çıkaran ekibin geçici konaklamasını sağladığı, bugün ise sezonda cafe olarak kullanılan yapılar var. internette 'gelidonya'yı gördükçe tepem atıyor, ilk kim uydurdu bunu allaşkına? kimden çıktı bu yanlış bilgi, çok merak ediyorum. neyse.

    anadolu'dan italyaya akdeniz'deki pek çok batık gibi, sünger avcıları tarafından tesadüfen fark edilmiştir. arkeolojiye tunç devri ticareti ve ticaret yolları hakkında inanılmaz bilgiler kazandıran batık. kazı ekibinin kullandığı yapılar günümüzde cafe-restoran olarak hizmet vermektedir. likya yolu rotası da uluburun'dan geçer, limanağzı-boğazcık parkurunda zorlu ve kaygan kayalıklar akabinde uluburun'a ulaşılabilir. günümüzde eserleri bodrum kalesi içindeki bodrum sualtı müzesi'nde sergilenmektedir.
  • m.ö. 14.yüzyılın sonlarına, yani geç tunç çağına ait,1982 yılında kaş’ın 8 km açığında, bir sünger avcısı tarafından, 44-61 metre derinlikte, uluburun mevkisinde keşfedilen tekne batığı, akdeniz'in en önemli geç tunç çağı buluntularından biridir. maket

    ünlü sualtı arkeologu george bass önderliğinde, 1984-1994 tarihleri arasında, toplamda 22.413 derinsu dalışı barındıran arkeolojik dalışlardan sonra batık ve içindeki eşyalar çıkarılarak, bodrum sualtı arkeoleji müzesi’nde sergilenmeye başlanmıştır.

    milattan önce 1300 yıllarında, 15 metre boyunda 5 metre eninde, gövdesi lübnan sediri ve aletleri meşe ağacından yapılmış yelkenli tekne, 17 tondan fazla hammadde ve ticari mal taşımaktadır. çıkarılan yüklere bakacak olursak;

    348 adet saf bakır külçe bulunmuştur. toplamda 10 ton kadar olan bu bakır külçeler oxhide yani öküz postu formundadır. bu form külçelerin bronz cağından itibaren akdeniz'de yaygın kullanıldıkları bilinmektedir.

    kurşun izotop analizi sonucu bu bakırların kıbrıs'tan geldiği belirlenmiştir. (cupper-cyprus) dört sıra şeklinde gemi boyunca çapraz dizilmişler ve bu sayede deniz dalgalarında hareket etmemeleri sağlanmıştır.

    batıkta bulunan diğer büyük yük ise, 120 adet saf kalay külçeleridir. yine oxhide biçimindedir ve toplamda 1 ton kadardır.

    yapılan analizlerde, bu kalay külçelerinin toros dağlarındaki madenlerden çıkarıldığı, ancak direkt madenlerden gelmediği, ticaret yoluyla başka bir yerden geldiği belirlenmiştir.

    bilindiği gibi bronz ya da tunç denilen alaşım, bakır ve kalayın karışımından oluşur. hakikaten çağına uygun yük taşıyan teknedeki bakır ve kalay ile 11 ton bronz yapılabilirdi.

    150 adet kenan kökenli kavanoz (suriye-filistin ve mısır'da yaygın olarak bulunur) sakız ağacı reçinesi (terebinth resin) bulunmuş, içerisindeki polenlerden israilden geldiği belirlenmiştir.

    dokuz büyük küp içerisinde zeytin yağı ya da nar suyu bulunmaktadır. ayrıca 175 kadar da cam külçe bulunmuş ama çok aşınmış durumdadır. toplamda 350 kg kadar cam külçe bulunmuştur.

    bu camlar 4 farklı renktedir; koyu mavi, turkuaz, mor ve sarı. hiç kuşkusuz bu renkli camlar, sahte mücevher yapımında daha değerli taşlar olan lapis lazuli, turquoise, amethyst ve amber yerine kullanılıyormuş. birşeyin sahtesini yapmayı tunç çağında bile keşfetmişiz, ne güzel değil mi!

    70.000 kadar cam boncuk ve cam fayanslar ile birlikte 24 adet abanoz ağacı kütüğü, bütün halde fildişi, 14 suaygırı dişi, kaplumbağa kabuğu da taşınıyormuş.

    altın, gümüş, bronz, kalay gibi madenlerden yapılmış madalyonlar, kolyeler, mücevherler, takılar fildişi eşyalar pahalı yükleri oluşturmaktadır. teknenin gittiği yerdeki elit ve zengin kişilere hitabeden takılardır.

    ok uçları, mızrak uçları, gürzler, hançer, balta gibi silahlar ile oraklar, bızlar, matkap uçları, testere, bir çift maşa, keskiler, baltalar, bileme taşı ve zımpara gibi aletlerde batıkta bulunan diğer yükler arasındadır.

    içlerinde en ilginçleri, baltık kehribarı, 4 adet kenan, miken ve italyan kılıç, 3 adet devekuşu yumurtasından yapılma vazo, üzerinde nefertiti yazan altından bokböceği figürü ve mezopotamya'dan gelen mühürlerdir.

    yükler arasında kimyon, sumak gibi baharatlar ile kişniş, adaçayı gibi otlar ve zeytin, badem, incir, üzüm, salyangoz kabukları ve hatta orpiment(sarı zırnık) denen boya yapımında kullanılan mineraller de bulunmaktadır.

    teknenin yükü, mısır, el-amarna'da bulunan amarna mektuplarında listelenen birçok kraliyet armağanı ile eşleşmektedir. (bkz: el amarna arşivi)
    bu sebeple, iki hükümdar ya da kral arasında hediye götüren bir tekne olma ihtimali de vardır.

    tekne, 24 tane taştan çapa taşımıştır. taşın türü, ege'de neredeyse bilinmeyen bir türdür, ancak genellikle suriye-filistin ve kıbrıs'ta yapı malzemesi olarak kulanılmıştır.

    tekneyle birlikte 19 zoomorfik ağırlık bulunmuştur. uluburun batığından çıkartılmış ağırlık seti, çağdaş geç tunç çağı ağırlıklarının en büyük ve en eksiksiz setlerinden biridir.

    batıktan çıkan kılıç, balta gibi silahların şekillerine bakarak, 4 kadar denizci-tüccarın fenikeli ya da kenan(lübnan-suriye-filistin-israil) kökenli olduğu ve en az 2 denizci-tüccarın da miken(yunan) kökenli olduğu düşünülmektedir.

    teknenin yapılış biçimi, mürettebatın kullandığı çanak çömleklerin yapıldığı killerin analizi sonucu, teknenin bağlı olduğu ana limanının levant bölgesinde tell abu hawam (günümüz israil'deki haifa) limanı ya da ugarit (günümüz suriye'deki lazkiye) limanı olduğu tahmin ediliyor. teknede taşınan mallar ile o çağda haifa ve lazkiye limanından taşınan mallar örtüşmektedir.

    uzmanların görüşlerine göre, tekne batı yönünde ilerlerken batmıştı ve ege'ye gidiyordu. teknede ege ve miken kültürüne ait malzeme bulunmuyordu. likya limanlarından ayrıldıktan sonra batmış olma ihtimali çok yüksektir.

    uluburun batığının orjinaline sadık olarak bir replikası yapılmış, 2006 yılında hidayet koyu açığında batırılarak dalgıçlar için yeni bir dalış noktası oluşturulmuştur.

    not: entryde adı geçen, fenikeliler(phoenician) ve kenan(canaanite) kavimleri levant olarak adlandırılan, doğu akdeniz kıyısında yaşamış kavimlerdir. miken(mycenae) ise yunanistan ile girit gibi ege adalarında yaşamış kavimdir. dönemin doğu akdeniz haritası incelenebilir.
  • anadolu'muzun en büyük hazinelerinden bir tanesidir.

    bu batıkla ilgili olarak steward gordon'un "on altı batıkta dünya tarihi" isimli kitabını öneririm.

    uluburun batığı ve kitapla ilgili olarak detaylı bir video için
    on altı batıkta dünya tarihi

    yazarı steward gordon.
    ve tabii ki (bkz: kitap yayınevi)

    güzel kitap.
  • uluburun batığı'ndan günümüze ulaşan küçük ama çok değerli bir kitap dikkat çekmekte ve homeros onu ilyada'nın bir bölümünde tarif etmektedir.

    "gönderdi onu likya'ya , eline uğursuz işaretler verdi. üst üste katlanan bir levhaya yazdı bir sürü ölüm yazıları." ilyada, bölüm 6, 168, 169.

    "he sent him to lycia and gave him baneful signs in a folding book." illiad, book 4, line 169.

    görsel
  • 3.300 yıl önce antalya'nın kaş ilçesinin 8 km. açığında batan ticaret gemisidir . tunç çağı'na (i.ö. 3 binyıl - 1. binyıl arası) ait , dünyada bilinen en eski batık ticaret gemisi olduğu kabul edilen, 15 m. uzunluğundaki tekne, 50 m. derinlikte bulundu.
    tekne, çok değerli kargosu nedeniyle, dünya deniz ticaretinin en önemli tarihsel simgesi oldu.
    kargonun , "dönemin kraliyetler arası ticaret düzeyinde" olduğu düşünülüyor. gemide, dağılmış kıbrıs bakır külçeleri 10 ton civarındaydı, tunç yapımında kullanılan bir ton kalay da çevreye dağılmıştı.
    batıkta , ayrıca israil , filistin , lübnan , ürdün'ü içeren kanaanite yöresinden altın ve gümüş takılar da bulundu . batıktaki en ilginç nesne ise " tek dine " dönmek isteyen mısır kraliçesi nefertiti'nin altından yapılmış ve üzerinde adının yazılı olduğu mühürdür .

    (bkz: özgen acar)
    (bkz: bodrum)
  • antalya 'nın kaş ilçesinin uluburun açıklarında, antik dönemlerde (m.ö. 1200-1300) batmış olan, dünyanın bilinen en eski deniz batığı.

    yaklaşık 15 metre uzunluktaki bu batığı 1982 yılında mehmet çakır isimli sünger avcısı, 50 metre derinlikte keşfetmiştir.
    daha sonra george bass ve cemal pulak önderliğinde 1984-94 yılları arasında 22 500 dalış gerçekleştirilmiştir.
    gemide öküzgönü 10 ton bakır ve 1 ton kalay başta olmak üzere bir çok değerli mal çıkarılmıştır. fildişinden yapılma ördek biçimli kozmetik kabı bu batıktan çıkarılan değişik örneklerden yalnızca bir tanesi. görsel
    hatta bu batıktan bira içerken kullanılan kamış ve filtre ucu bile bulunmuştur.

    bu batıktan çıkarılan eserleri bodrum kalesinde bulunan su altı arkeoloji müzesinde görebilirsiniz.

    uluburun batığı hakkında zibilyon tane detaylı bilgiye doymak isterseniz de kitabı satın alabilirsiniz.
    görsel/ görsel
hesabın var mı? giriş yap