• bu anlayi$ da kimine gore halk egemenligi du$uncesinin sivri yanlarinin yumu$atilmi$ hali, kimilerine gore de bunun tamamen kar$itidir . fransizlarin ortaya koymu$ olduklari bir teoridir . bu goru$e gore emegenligin sahibi millettir . millet egemenligin tek me$ru kaynagi ve sahibidir . bolunmez bir butun olarak kendini olu$turan bireylerden ayri bir varliga sahiptir . ba$ka bir deyi$le, millet kendini olu$turan bireylerin toplami degil, fakat onlarin iradelerinden ayri, ustun bir varliktir . halk, belli bir donemde ya$amakta olan bireyleri yani somut bir varligi ifade ettigi halde, millet belli bir donemde ya$ayanlari degil, fakat gecmi$ ve gelecek nesilleri kapsayan, manevi bir varliktir . millet ya$ayanlarin yani sira, olmu$ ve dogacak olanlardan olu$ur .

    millet egemenligin yegane sahibi oldugundan, yurtta$lar egemenligin dogrudan kendileri tarafindan kullanilmasini ileri suremezler . egemenlik ancak temsilciler araciligi ile kullanilabilir bu bakimdan milli egemenlik surekli olarak temsil du$uncesine dayanmaktadir .

    (bkz: siyasi iktidar)
    (bkz: hukuk)
  • devlet içinde en üstün irade olan egemenliğin ulusa ait olmasıdır.
  • supranational'i duyduğunda tüyleri erekte olan kavram. anayasamızda açıkça dile getirildiği halde, can çekişiyor...
  • ilk defa 1789 fransız devrimi sonrası ortaya atılmış bir kavramdır..

    egemenliğin ulusa ait olmasıyla kastedilen, çarkın dönmesini sağlayacak maddi erkin sahibi ve kapitalist düzen destekçisi büyük sanayi burjuvazisinin bu egemenliği ulus adına(!) temsil edecek olmasından başka birşey değildi..böylelikle yoksul ve köylü kesimin oy hakkı saf dışı bırakılmakla kalınmıyor aynı zamanda esnaf ve tüccardan oluşan orta tabaka kent burjuvazisinin [dahi] yönetsel erke dahil olmasının yolu kapatılıyordu.
  • şu belge eğer doğru ise! kendisi türkiye'de pek bulunmayan egemenlik

    işte, abd’nin ankara büyükelçisi robert pearson’un 22 mart 2003 tarihinde washington’a çektiği 7 sayfalık telgrafta taraf gazetesinin sansürlediği, tarihi belge niteliğindeki çarpıcı bölüm:

    “... (türk generaller) akp’den seçilmiş tayyip erdoğan’ın davranışlarından büyük rahatsızlık duymaktadır. erdoğan güçlü bir müttefiğimizdir. generallerin bu tutumu amerikan menfaatlerinin korunması açısından engelleyicidir.

    “orgeneral hilmi özkök’ün sadakatli duruşu sahiplenilmelidir.? muhalif orgeneraller, orgeneral hilmi özkök’ün çizgisine itiraz etmektedirler... erdoğan kendisine desteğin devamı halinde abd’nin bir müttefiği olarak ortadoğu ve irak dahil olmak üzere türk hava sahasını, kara ve demir yolları ile mersin ve iskenderun limanlarını kullanımımıza açacağını taahhüt etmektedir...

    “ancak türk ordusundaki üst rütbeli subaylar tarafından sürekli engellenmek istenmekteyiz.? amerikan menfaatlerine karşı çıkan org. aytaç yalman, org. şener eruygur, org. çetin doğan, org. hurşit tolon, org. fevzi türkeri, org. tuncer kılıç, org. yaşar büyükanıt genelkurmay başkanı org. hilmi özkök’ün emir ve talimatlarına uymadıkları gibi her an muhtıra verebilirler. bu bakımdan değerlendirildiğinde güçlü bir medya grubunun oluşturulmasına acilen ihtiyaç duyulmaktadır. bu konu recep tayyip erdoğan ile paylaşılmış olup gereğinin değerlendirileceği hakkında olumlu değerlendirmelerin yapıldığı ve yapılacağı teyidi alınmıştır.” (bkz. aydınlık gazetesi, 24 mart 2011 / melih aşık, milliyet gazetesi, 25 mart 2011)
  • halka yönetme hakkı verme, cumhuriyet rejimini benimsemedir. içe dönük bir olay olmakla beraber dışa dönük bir kavram olan ulusal bağımsızlık ile karıştırılmamalıdır.
  • 23 nisan tarihi ülkemizde, ulusal egemenlik ve çocuk bayramı ismi ile kutlanıyor olmasına rağmen, halk arasında ve medyada yansıtılan şekliyle daha çok “çocuk bayramı” olarak biliniyor. siyasi erk açısından ise, çocuk bayramı olarak gösterilmesi ayrıca bir önem taşıyor.

    bu kavram ile ilgili girizgahı wikipedia’daki tanım ile yapalım;
    “ulusal egemenlik ya da millî hâkimiyet, devletin gücü olan egemenliğin doğrudan doğruya ulusa ait olmasıdır. millî egemenlik, ulus egemenliği ya da hâkimiyetimilliye olarak da adlandırılır.
    ulusal egemenliğin var olduğu devletlerde, kurucu ve yönetici güç bazı kişilerde ya da belli gruplarda değil halktadır.”

    unutulan, görmezden gelinen bu kavramın değerinin anlaşılmasının elzem olduğu zamanları yaşıyoruz. özellikle 16 nisan 2017 anayasa değişikliği referandumu sonucu hayatımıza giren “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” yani başkanlık sistemi ile devlet de facto olarak ulusal egemenlikten ziyade, zümre egemenliği ile yönetilir vaziyette. her ne kadar tek adam rejimi olarak adlandırılsa da, akp yönetimi ve zihniyeti, kısıtlı bir kesimi ihya etme, dar bir inanç grubunun kabullerini topluma yayma, iktidar için ehlileştirilmiş kimselerin yaşama şansı bulabildiği bir anlayışı sergiliyor. milli mücadeleyi başlatan, yürüten ve başarı ile sonuçlandıran gazi meclis işlevsiz hale getirilmiş durumda. halkın seçimle işbaşına getirdiği doğudaki belediyelere kayyum atayıp, kayyum atayamadığı büyükşehir belediyelerine ise engeller, yasaklar, soruşturmalar organize ederek, iş göremez pozisyona düşürmeye çalışan akp iktidarı, ulusal egemenlik kavramının içini boşaltıp seçim kampanyalarında göstermelik nutuklar ile halkın 100 sene evvel kazandığı hakimiyeti kendi tekeline geçirmiştir.

    çoğunlukla birey olmayı becerememiş, kişisel hak ve özgürlüklerini tanımayan veya savunmaya korkan toplumumuzda, 23 nisan günlerini ulusal egemenliğin ne olduğunu, nasıl elde edildiğini hatırlamaya çalışarak kutlamak, aynı bayramın diğer sahibi olan çocuklarımız için de daha iyi bir gelecek yaratmamızın başlıca yardımcısı olacaktır.
  • şu sıralar ülkede olmayan şey.
hesabın var mı? giriş yap