• tanrıtanımaz bir tiyatro oyuncusu iken turne için gittiği bir şehirde kaldığı otelin penceresinden yola bakınca yürürken sağa sola koşarken gördüğü insanların manzarasından etkilenip "ya bu işin içinde bir iş var" diyerek hidayete eren sanatçı. hidayet sonrası milli gazetede* "çaladaktilo" adını verdiği köşesinde yazılar yayınlamış entellektüel bir kişiliktir kendisi. şu sıralar hayat bilgisi adlı dizide eski tüfek "cumhur hoca"yıl canlandırmaktadır son tahlilde.
  • haftasonu istiklâl caddesi'nde yemek yediğimiz mekanda görünce hatırladım varlığını... kendine has garip bir üslubu vardır bu amcanın; teşbihde hata olmaz, "deli" gibi yazar, zevkle okutur kendini... dayısı muammer karaca, amcası uğur alcakaptan'dır... şahsıma imzaladığı kitabında, ismimin ilk harfine koyduğu inceltme işaretiyle ismimin nasıl yazılması gerektiğini öğretmiştir bana, sağolsun...
  • "bizimkiler" i "bizim mikiler" diye tanımlayan, "abdestli kapitalistler"in ve "onlarda ne varsa bizde de olsun bizimki biraz islami olsun" diyenlerin başbelası heyecan abidesi bir adam.
  • (bkz: son tahlilde)
  • ulvi şeyler ve zehir zemberek isimli kitapların yazarı.
  • hayat bilgisinde solcu hocayı oynamaktadır.
  • zehir zemberek isimli kitabının arka kapağındaki yazıyı aynen aktarıyorum:

    "ben ulvi alacakaptan,
    orta mektepte dersler bozulmaya başladığında babam; "oğlum adam mı olacaksın, yoksa seni dayına (muammer karaca) vereyim tiyatrocu mu yapsın?" derdi.
    yüksek okuldan işletmeci olarak mezun oldum, amma adam olamadım.
    tiyatrocu oldum mu?
    öyle de denebilir.
    bir sürü yazım da yayınlandı, yazam oldum mu?
    o kadar da denemez.
    ben öfkemi mizahla yumuşatıp çaladaktilo sıraladım.
    bu yumuşatılmış halim ona göre.
    insana ilişkin herşeyi hoşgördüm.
    ancak, biri mi makamı, bilgisi, parası, güzelliği, sahip olduğu herhangi bir fazlalıkla bir diğerini ezmeye kalktı mı, kızan kafama "hoop kardeş" diyecek amperde sigortayı hangi cengaver taksın?
    pek matah biri değilim; kendimde en çok dikbaşlılığımı severim, hiç bir kula eğmediğime inandığım kellemi beğenirim.
    alnıma secdeyi nasib eden rabbim'e şükürler olsun.
    her tür ayrımcılığın düşmanıyım, başta da hemşericiliğin;
    buna inat bir yazı yadım " dedem gregor" diye, hayrettir inanıp ciddiye alan çıktı bir sürü.
    bir yıl oluyor, biri kız üç çocuğuma bir dördüncü, yumuk oğlan katıldı; adı hazırdı: yunus. niye mi? son yıllarda en sık yenilemek zorunda kaldığım dizeden ötürü:
    "ey yunus sana söyleme derler,
    ya ben öleyim mi söylemeyince?"
  • ön ismi haldun dur. deli olmayı çok ister, öyle davranır. ama değildir aslında, ben biliyorum.
  • hayatımda gittiğim ilk tiyatronun başrolünde oynadığından ötürü ayrı bir yeri vardır ben de alacakaptan'ın. altunizade kültür merkezinde bir komedi oynuyordu o zamanlar. her hatırlamamda hala gülerim. ayrıca koyu bir galatasaraylıdır kendisi.
hesabın var mı? giriş yap