*

  • bakmayın işletme kökenli olduğuna; hatta basın-yayın* dalında yüksek lisans yaptığına. hem iyi bir dost hem de sağlam bir edebiyat takipçisidir. biraz tatar, biraz beşiktaşlı, sağlam demokrat, eh tabii sivil toplumcudur. haysiyet ve radikal iki'de yazılarına* rastlamak mümkündür. muhtelif panel, sempozyum gibi soru sormanın adetten olduğu yerlerde bir arkadaşıyla* ona buna ciddi sorular sorup takılırlar. tuna kiremitçi ve haydar ergülen gibi eskişehir familyasından yazarları çok sever.
  • eskişehirli ve dahi taşralı roman yazarı namzedi ayaklarıyla geldiği dersaadette şimdilerde ciddi ciddi reklamcı olmuştur. kötü yola düşmüştür. gittiği yol, yol değildir. birinin kolundan tutup bu gidişe "bir dur" demesi gerekmektedir. haa arkadaşımız mıdır, sever miyiz? her zaman.
  • yazdığı sert yorumlarla halkı galeyana getirmesi yüzünden mahkeme kararıyla web sitesi kapanan araştırmacı, yazar, gasteci, reklamcı, sanal futbol antrenörü.
    halk, siteye vtunnel, ninjapoxy gibi yasak kırıcı sitelerden ulaşmaya çalışıyor.

    http://www.umitalan.net/

    edit: baskılarımız sonuç verdi ve yasak ortadan kalktı. darısı youtube'un ve diğer yasaklıların başına.
  • tatli-sert solcu, halk adami, önemli sahsiyet.

    irak konsoloslugu'nun önünde 4 kisiyle eylem yaptigi bilinir.
  • artık her çarşamba birgün'den ses verecek yazar. "köşe vuruşu" adlı köşesinden göndereceği muz ortalar yarım voleyle gole çevrilecektir, eminim. yaygın medyayı dört koldan saran köşecilerden yola çıkarak medya eleştirisi yapacak ilk yazısından anladığım kadarıyla.

    http://www.birgun.net/…98&year=2009&month=07&day=22
  • aynı zamanda bir sözlük yazarıdır.
  • medyatavalık olmuş adamdır.

    http://www.medyatava.net/haber.asp?id=55873
  • 3g, gazetecilik, hıncal uluç tartışması üzerine yazdığı keskin zeka örneği ironi dolusu yazısıyla takdimiri kazanmıştır.
    http://www.birgun.net/…13&year=2009&month=08&day=05

    hincal uluç’a nasil hak verdim?
    3g teknolojisinin yüzü suyu hürmetine geçen hafta çok acayip bir şey oldu. köşe yazarlarımız aniden gazeteciliği tartışmaya başladı. inanır mısınız, aslen gazeteci olduğunu hatırlayanlar bile oldu. mehmet barlas’a hitaben “bana 3g değil bir g ver mehmet, gazeteciliğin g’sini ver yeter” demesi nedeniyle hayatımda ilk kez hıncal uluç’a hak vermek durumunda kaldım. senelerdir köşesini nafile şeylerle doldurmasını, hemen hemen her konuda bir uzman edasıyla ahkam kesmesini, hatta akıllara zarar megalomanlığını bile unuttum. hıncal abi sevgisiyle doluverdim aniden. o anda nerede görsem ışık hızıyla zapladığım kahkahasına bile dakikalarca katlanabilirdim. çünkü çok doğru bir laf etmişti. gazeteciliğin çeyrek g’sinin bile kalmadığı yerde, 3g’den nasıl söz edebilirdik ki?

    tek eksiğimiz 3g’ydi
    hıncal uluç bunları yazarken pek çok köşe yazarı ve gazete yöneticisi 3g başladı diye zil takıp oynar haldeydi. “sanırsam tek eksiğimiz” giderilmiş, zevkimiz tam olmuştu. neyse ki, cengiz semercioğlu pazar günkü yazısında bu coşkunun asıl sebebinin reklam olduğunu açıkça söyledi. ama öyle bir hava yaratıldı ki, 3g ile birlikte her şey güllük gülistanlık olacaktı sanki.

    3g1k gazeteciliği
    bencileyin safdiller hayallere bile kapılabilir 3g hususunda. gazateciliği 5n1k’dan, 3g1k’ya taşıyanca gazetelerinin köşeleri de belki bambaşka bir şey olabilirdi:
    • mesela, köşe yazarlarımız hep bir ağızdan tuzla tersaneleri’ndeki işçi cinayetlerini yazabilirdi. 3g’ydi ya bu, türkiye’nin öbür ucundan bile bir gazetenin yazıişleri toplantısı yapılabiliyordu ya hani, tuzla’dan’da yapılabilirdi pekâlâ.
    • mesela, kot taşlama işçilerinin dramı köşelerde yankılanabilirdi. sağlıksız çalışma koşulları nedeniyle silikozis hastalığının pençesinde bir bir ölüyorlar kot taşlama işçileri. büyük reklamveren olan kot markalarının maddi manevi ağırlığından olacak ana akım medyamız bunları ağırlıklı olarak görmezden geliyor. istisnai durumlar hariç köşecilerimizin de dikkatini pek çekmiyor bu durum.
    • mesela, kemal türkler davası köşelerden yankı bulabilirdi. bırakın 3g’yi, çeyrek g’nin bile olmadığı zamanlarda katledilen ve katilleri hâlâ serbest olan sendika lideri kemal türkler’in davası, zamanaşımına 1 yıl kala köşelerde bol bol yankı bulup gündemden düşürülmeyebilirdi.
    • mesela, cezaevinde ihtiyaç duyduğu tedaviyi alamadığı için ölüm tehlikesiyle yüz yüze olan güler zere’nin çığlığını kendi çığlıkları gibi köşelerinden yankılayan yazarlar artabilirdi. 3g’nin biri güler içindi belki de.
    • mesela, sabah-atv’de yasa gereği durdurulan grev aniden köşecilerin ilgisini çekebilir ve bir kamuoyu baskısı oluşturulabilirdi. 3g bu ya, bir meslektaşları görüntülü olarak bağlanabilirdi grevcilere.
    • mesela, express dergisinin bu ay haber yaptığı, eczacıbaşı e-kart’taki grevin 1. yılı münasebetiyle köşecilerimiz coşkuya kapılabilirdi. hatta sendikalı işçilerin işten çıkartıldığını bile yazabilirlerdi. kapı gibi 3g var ellerinde, gebze’deki fabrikadan buraya haber mi gelmeyecek?
    • “3g’ye evet, 3. köprüye hayır” başlığını atan bile çıkabilirdi köşesine. “3g bu, madem ki evimizden gazetecilik yapabiliyoruz, neden karşıya geçmek için bir köprüye daha ihtiyaç duyuyoruz ki, yeter ki istanbul katledilmesin” diyen mangal yürekliler bile artardı o zaman.

    gsm’ciler göreve
    hayal kurmak güzel. peki hıncal uluç’un 1g’si bile kalmadı dediği gazeteciliği, 3g kurtarır mı dersiniz? kim bilir? ama benim bir önerim var naçizane.
    hani “gazetecilik, gazetecilere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir” diye yazdı ya geçen cumartesi ertuğrul özkök. ben de diyorum ki, o zaman, gsm operatörlerine bırakalım gazeteciliği.
    köşe yazarları da köşebaşı dükkânlarıyla cem uzan’ın bir ara genç parti’yle siyaset sahnesine sokmaya çalıştığı telefon bayileri olur hem. olur mu dersiniz? bence olur. hepimize birer hafıza kartı taktılar mıydı, hafızasız toplum olmaktan bile kurtuluruz bakarsınız.

    (ara: tek eksiğiniz)
  • birgün gazetesinin yeni 10,5 numarasıdır... gazeteye hücuma dönük orta saha oyuncusu olarak katkı yapacağı bellidir... hiciv sanatının üst katlarında seyreden yazılarıyla, köşe yazarları aleminin röntgenini çekmekte, ciğerini okumakta, haritasını çıkarmaktadır... korkumuz, kendisinin "büyük" gazetelerden biri tarafından her an keşfedilme ihtimalidir...
  • yazdıklarıyla daha da güzelleşen birgün bir yana, o köşeden bu köşeye sığ ve renksiz yazılarla vakit harcamak yerine sadece "köşe vuruşu"na uğramak türkiye medyasının halini okumak için yeterlidir.

    bugün gündeminde sözlük var.

    "ekşi sözlük’ten kaç hincal uluç çikar?"

    http://www.birgun.net/…=09&year=2009&action=catlist
hesabın var mı? giriş yap