*

  • (bkz: ürpermek)
    ayrıca edip cansever ve kirli ağustos'dan;

    "...
    sisini kendi yaratan gemi
    kayıp gidiyor ayaklarımın altından
    çırıpıyor kanatlarının zıpkun kuşu
    sisin icinde
    denizde zaman yok...

    yanmış bal kokuları getiriyor rüzgar
    kıyıdaki camlardan
    döl tozlarıyla...

    ben de bir tohumum burada
    uyarılmış bir tohum
    beni kıyıya
    bırakan bana
    denizde zaman yok...

    saflığın ve güzelliğin
    büyük zamanı...
    ..."
  • robert ludlum un "the bourne identity" romanini turkece cevirisinin adi.
  • yolda yürürken gözünüze takılan yüzü mavi-mor görünen bereli bir adamın size dikkatle baktığını görmek. kafanızı hemen yolunuza çevirip, birkaç adım sonra geriye bakmak istediğinizde hala sizi bakıyor olduğunu görüp, bu tip bir morluk nasıl olabilir diye düşünerek ghost whisperer'da ki melinda gibi hissetmenize neden olan histir.
  • (bkz: ürperi)
  • maggie stiefvater’ın anlamadığım bir nedenden türkçe’ye çevrilmiş tek serisi olan “the wolves of mercy falls”un ilk kitabı. bu seriden çok daha başarılı ve popüler olan “the raven cycle”ın pegasus’un pençesinden nasıl kurtulduğunu pek anlamasam da şikayetçi değilim. zira pegasus’un rezil çevirisine maruz kalmasındansa hiç çevrilmemesi çok daha iyidir.
  • sisin özü senin önünü ve içini değiştirmek. kar nasıl sivrilikleri törpülüyor, sis de algı keskinliğini törpüler, yayılgan hele getirir. kısmen uyuşturucu etkisi yapar. kısmetine göre uzay uçuşu hissi, öbür türlü cehennem çukuru eşiğindelik, bir ürperti, bir de estetik. hani sis insanın içindeki şairi uyandırır ya, o hem ürküden, hem bir özgünlük ve yepyeni görüş-görmezlik kazanmaktan öyle. bu canlı özgünlüğün aslında daralma, küntlük ve kısıtlanmadan gelmesi ne hayat inceliği.. (bkz: sisler içinde)

    "eli, havlu giysisinin zırzırına gidiyor, bedeninin her ürpertisine kulak veren, dışarıya sağır bir kafes hayvanının titizliğiyle. acıkmayı sahibine karşı bir ödev bilir, doyurulmayı da. doymayı hiç düşünmez ama..." tomris uyar - yürekte bukağı

    "birinin selametini feda ettiği, diğerinin ise selamete kavuştuğu o kucaklaşmayı hiçbir zaman dinsel bir ürperti hissetmeksizin aklıma getiremedim." thomas mann - doktor faustus

    "çocuk dikkatini emip yutan korkunç bir ürperti duydu." ian mcewan - lessons

    (bkz: ürperi), ürperiş
    (bkz: ürkü/@ibisile)
hesabın var mı? giriş yap