uyanış
-
(bkz: awakenings)
-
bir baris bayraktar filmi ayni zamanda, herkese tavsiye olunur.
-
i
biliyorum
üzerimde yükselen bu gökyüzü
asırlardır bulutu ve yağmuru
bağrında taşıyan bu gökyüzü
sabırsız
biliyorum
üzerinde dolaşıtığım bu yeryüzü
beni bağrına basacak olan bu toprak
sessiz ve telaşsız yürüyüşümden
rahatsız
yer ve gök
hava ve toprak
nicedir bir insan kılığında yaşayan
emsalsiz kayğısızlığıma
misli görülmemiş bir ceza
biçecek
kendimi
gece ile gündüzün bitiştiği çizgiden
gece ile gündüzün ayrıştığı çizgiye
mahkum edişim
-umarım sanmıştım-
yanılsamaydı
şimdi apaçık bilinen günahım
bütün mazeretlerimi unuttum
zehrini emerek beslendiğim yalnızlıklar
güneşten sakınarak gizlediğim gövdem adına
bir yalın hakikat olarak
yeniden doğuyorum sabır taşından
aşklar ve acılar ağırlasın beni
umutlar ve düşler
döktüm gizimi
tarihim kalmadı
geri döndüm ve seçtim
bu serüvende ben de varım
yazgıma razıyım
yatağını şaşıran ırmaktım belki
gölgesini yitiren gezgin olmadım
ii
-kuyuya atılan bir taşın
geri dönmeyecek yankısını bekleyerek
harcanan ömür
irmağın ve rüzğarın yabancısı
dağların tedirginidir
ki ancak
vadilerin ezberlenmiş kıvrımlarında
ve asırlık sukunetlerde teselli bulur-
dağların
irmakların sırrına eriştim
sustum ve rüzğarın dilini öğrendim
yanıtı gizlenmiş sorular sorandım hep
-varolmak var kılmaksa eğer
neden kanla sulanıyor toprak-
neden diyordum
neden
neden
lanetlendim bu yüzden
münkir sayıldım
acılar ve çığlıklar çekti beni
kanın izini sürdüm
bir karmat dai'sinin
şahmaran zehriyle efsunladığı yüreğime
geceyi ve zulmü boğacak
ateşten ve sudan
bir gövde yarattım
ve artık
çeliği eriten direncim
aşkı yeşerten inancımla
tanınmak isterim
çünkü ben
gözbebeklerimdeki karanlığı yıkadım
avuçlarımdaki çakıl taşlarına
birer birer
yeryüzünün bütün lanetlilerine
nöker* bildiklerime pay ettim
tükenen sabrım
dinen öfkemle
yaşamak ve yaşatmak hakkı için
haykırdım
erdem isyanda saklıdır
erdem isyanda saklıdır
iii
yoksul ve yoksun bırakılan da bendim
bu yüzden lanetlenen de
çünkü konuşmamak koşuluyla dilime
görmemek kaydıyla gözlerime bağışlanmıştım
çünkü sağduyumun ve sessizliğimin emrine uyup
buyuranından başka dost
görevimden başka iş edinmediğim için
yaşamakla ödüllendirilmiştim
acının hüznün ve yanlızlığın
rengine boyanmış dört mevsimi
kum tanelerinin telaşıyla yaşıyordum
boynumda imal tarihim ve seri numaram
elimde güneşten yararlanma iznim
cebimde metal çadırlara manyetik kahırlara
piramit desenli
giriş-çıkış kartlarımla
kentin dokusuna uygun düşmeyeceğim
semtlerden uzak durarak
suratıma her bakanın
normal bir antropoz olduğumdan kuşku duymayacağı
sıradan sönük bir bakışı ısrarla taşıyarak
bir sukunet halinde yaşıyordum
yasakları çiğnemeden
dengemi bozmayıp sıramı aksatmadan
mazi hal ve istikbalde
sukute davet makamlarla
daralmış mekanlara resmedilecek gövdemi
talimatlar eşliğinde
tatbikat alanlarına taşıyordum
zamanın
parçalanan bünye
dağılıp savrulan organlar
insanlığın
çöküşe doğru kasri meyil devinimi
kendine son arayan bir hikaye
olduğuna şaşıyordum
istilacı yanıtlardan müzdarip
tahripkar beynimle
yürekte sıkışan aşklar adına
betonların örtemediği topraktan
ve saçlarımı tarayan rüzgardan
aldığım cesaretle
nerede insan orada isyan çığlığıyla
hükmedeni hükümsüz kılacak
sorular çoğaltıyordum
-bu beden ve bu ömür kime zimmetli
kim için ve neden yaşamalıyım
lutüf diye dayatılan bu zulmü-
iv
gezgin oldum bir zaman
çıplak ayak elde asa
durdu duracak bir yürekle
yollara vurdum kendimi
dünyaya sırtımı dönüp
araladım gecenin zifiri karanlığına açılan kapıyı
yıldızları gözledim
rüzgarı dinledim
issızlığa gömülmüş ayışığıyla söyleştim
son kez baktığım ceylanın
gözlerinden şavkıyan lanetin
hakettiğim günah olduğunu bilerek
gölgemi dağlarda
sesimi çağlayanlarda bıraktım
her gece kendi okumla yaralanan yüreğime
melhem olsun diye
bulutlardan günışığı dilendim
kuluk sıfatını haketmek için
sırat belleyip
yere serdim insanlığımı
sürdüm azap diyarlarına kendimi
kölelere karıştım
kendimle yarıştım
cefa çektim
sefil oldum
yargıç ben suçlu ben
bir sırdaş gibi sarılıp hicrana
gönüllü sürgün oldum
ruhumu arındıracak nehir
gövdemi gizleyecek bir şehir aradım
hıçkırıklarımı çığlığa dönüştürecek
sur diplerinde biriken ahaliyi umursamayıp
suratıma kapanan kapıların sırrını anlamadan
tapınaklar aradım
putlar
ikonolar
ayinler
beynimde uğuldayan karanlık sözler
sırtımda kabaran kırbaç izleriyle
bir sığınak bulmak için harcadığım ömrümü
mahşerin gizi sandığım
vebalimle teselli ederdim
zaman tükendi
sura üflendi nefes
yay gerildi
hevesle donandı ok
ricat hallerim müstesna
tepeden tırnağa isyan menzilindeyim
v
işığa yabancı
renklere düşmandım
varlığımdan tereddüt eder
ruhumdan hicap duyardım
bana kuçak açan bu dünyaya
kapardım da gözlerimi
kabirde çürüyecek bedenime
lamekan cennetler bulabilmek için
dara durur
çile çekerdim
aah...
benim takatsiz bahtım
aah...
mecalsiz kalbim
sığındığım bütün tekkelerden
edindiğim sabır taşları
mürşid bildiğim şehlerden
kuşandığım karanlık ayetler
ne tesselli oldu
azap dolu ömrüme
ne sızılarımı dindirdi
perde düştü
gün vurdu
kendimden bile sakladığım
kabuk bağlamış yaralarım
yeniden soyuldu
(bkz: a galip) -
öncelikle insanın zihninin gerisinde yaşanan şey. su yüzüne çıkması zaman alır, olaylara ve kişinin kendisini ne kadar dinlediğine bağlıdır, ama genellikle çıkmaya mahkumdur, çünkü iç ses asla yanılmaz.
-
(bkz: altın çağ)
-
bir edip cansever siiri;
" uyaniyorum uyaniyorum
dort duvar
evet, dort duvar
peki duvarin arkasinda ne var
- duvarin arkasinda ne var
- bir cocuk, bir cocuk daha, cocuklar...
- duvarin arkasinda ne var
- bir kadin, katolik, yas giysilerini cikarmis
- duvarin arkasinda ne var
- yasli bir adam, dinleniyor guneste
- duvarin arkasinda ne var
- bir gemi, yolcu gemisi, isiklar icinde
- duvarin arkasinda...
- bir cimmakasi, bir havuz
- duvarin arkasinda, duvarin...
- bir piyano, buyuk cok, bir de viyola
- duvarin arkasinda ne var
- avdan donuyor balikcilar, baligin 'deniz ici' renginde
- duvarin arkasinda ne var
- ne olsun, bir lunapark, kartopu kadar o da
- duvarin arkasinda...
- cunku, iste, simdi, sonra...
- duvarin arkasinda, duvarin...
- beyaz beyazlik
- duvarin arkasinda ne var
- bir sarki, anlamli cok
- duvarin arkasinda ne var
- bir melek, uc kanatli
- duvarin arkasinda...
- ne olsun duvarin arkasinda
yikanmis, arinmis bir gok
kopuk kopuk bir dunya
dort duvar?
evet, dort duvar. " -
ortak bilincle insanin voltrana katilmasi.
çok da harbiden o tarihte yazdim. kagitta var mürekkeple. inanmayana da
gösteririm lakin.
öhöm hem whatever hem dreamer hem de milky way'e de hitap eder bu yazi.
amcam silah zoruyla yazdirmis o kadar öncesinden.
artik baslasin en baba voltran. sembollerle sözlükte yapilanan kurgulanan
olaylarin benzerligi de pek etkileyici :)
uyanis 9.4.1997 06:xx
uyanis vakti geldi. sen ve ben bu dünyada bir misyonu baslatmak icin
secildik. sen bir süredir kendi capinda bir misyonun öncüsü oldun, seni
anlamadim, ya da biraz anladim, ben uyudum. simdi ben de uyandim, önce
sahibim uyandi ve güc kazandi. rüyalarim güc kazandi, akil kazandi.
gercekleri görmeye basladim. etrafimda beni anlayanlar ve anlamayanlar
olustu. bilinclendikce sevdiklerimi kaybettim, baskalarini buldum. bunlardan
biri de sensin, dostum, ve en önemlisi dünyanin dostu. sen, ben kalmayacak,
hepimizin bir yarisi ayni oldugu icin. kafayi yedi dediler, diyecekler,
onlar da yakinda aklin yolunu bulacaklar. manyak diyenler önce sana
hayranlikla bakacak sonra da senin ve bütünün bir parcasi olacaklar. hayati
rakamlarla aciklayanlar da, körler de, kör olmak isteyenler de, kendinden
kacanlar da, bagimlilar da ayni bilince sahip olacaklar. iletisim insanin
arasinda var olacak ve dünyanin bir ucu öbür ucuyla görüsecek, her dil ayni
seyi soyleyecek. teknoloji insan sömürüsü ve dünya sömürüsü yerine ortak
bilinci yaymaya kullanacak. sen de gördün, görmüs olmalisin isaretleri,
kendini bilmez bana "kendinden kaciyorsun" dedi. tanimadigim adamla bir
bakistik, ikimizin de sahibi birbirini tanidi, leb demeden leblebi gibi
anlastik.
kul, kole olmayip kendin oldugunda tüm güce sahip olacaksin. teknoloji
cagindayiz. bunalim cagindayiz, sistem çökecek diyenler yalan söylüyorlar.
sistemler coktan çöktü, biz yeniden yapilandiracagiz ve bir daha
cokemeyecek. senin ve benim aklim tüm insanlarda olacak. herkesin akli bir
oldugunda tüm insanlar bir düsünecek, iyiyi düsünecek, kendini düsündügünde
baskasini ve herkesi de düsünmüs olacak. cami, kilise olacak, çan da minare.
yoga namaz olacak, büyük kitaplar da bir olacak. taptiginin kim oldugunu
once sen anladin sonra da ben. anladiginda niye yasadigini da anladin. o
sirada ben ölümü düsünüyordum. simdi ben de uyandim, dimdik ayaktayim. senin
gibi dusunuyorum, aklin yolu birdir. hepimiz bir olunca herkes bir olacak.
dunya gülecek. dusmanlarina dikkat et, köpekler tehdit altinda isirir.
yilanlara dikkat et, islerine gelmez, onlar yola gelmeden. okuduguna,
seyrettigine cok dikkat et. karanliklardaki yapitlarda da kendini
görebilirsin. sahibin sana sesleniyor. kulak ver ve dinle. sende, bende ve
herkesde ayni bilinc var. milyonlarca yilda kurulanin senin icin en dogru
oldugunu biz görüyoruz. acz icindekiler tartisirken sen dogruyu biliyorsun,
sana fal baktirmaya gelecekler, hayran olacaklar. cok kisadir, kendini
ayiran güc herkesde olusunca degerinin oldugu zamanlari ararsin. uyanis
vakti geldi.
voltran ekibi insanlik adina dünyaya isinlar -
rüyadan çıkıp gerçek olan kabusa uyanmaktır en beteri, huzurlu bir uykuya dalmayı isterken...
-
doğru veya yanlış kavramlarının olmadığını farkedip, sadeceolması gereken'in olduğunu farketme durumu. kendi kendini kendine teslim etme sürecinin başlangıcı.
-
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap