• bir erbil yaşmaklı şiiri.

    "bu göğümü anladın
    gözlerin senin değil
    başkası da anlamış mıdır

    o zaman bir rüzgar esmesin nasıl uçarsın
    yüzünde iki hatırlı biri unutulu
    biri unutmasız taşlar gibi eski
    çekilirsin
    sert düş hakkını ver kırık sevdanın
    orta yeri tüy kanar

    uçları düğümledik teyelledik
    yetirmez
    bir harfinin ağırlığı bak
    görülen mesafenin sonsuz aralığında
    genişler de kalmaz ya gün sözleri
    bu evvelsi öbür
    gök sonluluktan kovulu
    iplerimi sıkı tut
    diğer asılılarla tamamen yalnız değiliz
    dağınık acısı hepimizin
    kuru yataklar gibi kıpırtısız
    bu su hiç akmaz"

    galiba buna orta yerinden ateş etmek lazım, öyle bi şiğir.
  • bir gün ülkü tamer kitapçıya girer, kapıda bir görevli kendisini tanır. biraz sohbet ederler; şiir ve edebiyat konuşurlar. görevli bir kitap çıkarır raflardan birinden ve ülkü bey'den imzalamasını ister. ülkü bey gülümser, çünkü kitap kendisinin değildir. kitabın üzerinde "erbil yaşmaklı" yazmaktadır. ama bozuntuya vermez, kitabı imzalar. birkaç kitap alıp gider.

    ülkü bey bir gün kitap fuarına gider. şiir dinletisi olan bir standa yaklaşır. kitapçıdaki görevliyi tanır ve gülümser. dinleti bitince görevlinin yanına gider, çantasından kendi kitabını çıkarır ve görevliye imzalatır. işte o görevli erbil yaşmaklı'dır. o günden sonra çok sıkı dost olurlar.

    işte bu şiir o gün kitap fuarında yazılmıştır.
hesabın var mı? giriş yap