uzun kulaktan duymak

• haberle veya olayla doğrudan ilgisi olmayan ikincil kişilerden, adeta ortada dolaşan dedikodulardan, belli belirsiz işitmek, öğrenmek. duyduklarımdan, şimdi söyleyeceklerimden hatalı, can sıkıcı olan varsa peşinen özür dilerim demeye de geliyor.
  
  bir anlamı daha varmış: duydum, öğrendim, ama kaynağımı açıklamayacağım gibisinden. haberdar olduğunu kaynağını açıklamadan bildirme hali.
  
  uzun kulaktan duydum, konya'da çarşıya türkmenler tilki derisi^* getirmiş, satarlarken duyururlarmış: dilku! tilki! dilku! (tilki var, tilki var demeye getiriyorlar.) bu nidayı duyan mevlana ise bir farsça soru karşısında olduğunu sanmış: gönül^* nerede^*? mevlana hemen nara atarak dönmeğe başlamış ve “gönül nerede? gönül nerede?” diyerek ve sema ederek medreseye kadar gitmiş. zaten hz. muhammed için aşk peygamberi dermiş, aşk çocuğuyuz biz, diye perçinlermiş.
  
  (bkz: mevlana/@ibisile)