• çocukken anne babanız büyük ihtimalle sizi geçiştirmek için bir şey uyduruverir. sonra gel zaman git zaman o bilginin doğruluğunu o kadar kanıksarsınız ki, sorgulamak uzun süre aklınıza gelmez. ama sonra bir anda ampul yanar ve aptallığınıza gülersiniz. böyle bir şeydir uzun süre inanılan ebevyn yalanları.

    örneğin benim uzun süre inandığım bir yalan: mahallemizde engelli bir abi vardı. anneme sormuştum bu abi niye böyle diye. annem demişti ki; bütün uzuvları sağlam olsaymış bir kötülük yapacakmış. o yüzden allah onu önceden cezalandırmış. mesela kolu sakat olmasaymış, o koluyla hırsızlık yapacakmış. uzun süre o engelli abiye potansiyel bir suçlu gözüyle bakmıştım. allah onu cezalandırdığı için de çok mutlu olmuştum.
  • fotoğraf albümünün kapağındaki köpükler içinde banyo yapan mavi gözlü sarışın bebeğin benim bebekliğim olduğuna inandırmıştı annem. sonra büyüyünce ögrendim ki insanların göz renginin maviden kahveye dönmesi mümkün değilmiş. o zaman çözmüştüm o çocuk olmadığımı. ben de diyorum nasıl güzel bebekmişim.
  • tabakta bırakılan yemeğin arkanızdan koştura koştura gelmesi.

    hala ayaklı pilav imajı hafızamdan silinmemiştir.
  • soru: ben nasıl oldum?
    cevap: artık bir bebeğimiz olsun istedik. gece dua ettik. sonra hastaneye gittik seni aldık.
    soru: beni nasıl tanıdınız? oraya nasıl geldim?
    cevap: allah, dua ettiğimiz için, seni uçağa koyup hastaneye gönderdi. biz de gidip baktık, en güzel bebek sen olduğun için seni aldık.

    not: 10 yaşımda öğrendim uçakla gelmediğimi :( halbuki 'en güzel bebek' diyince ikna olmuştum.
  • (bkz: seni cami avlusunda bulduk)

    ben hala inanıyorum. yaş 29.
  • bak aklıma bir tane daha geldi. tabakta bırakılan pirinçleri öbür dünyada kirpiklerinle toplamak :)
  • (bkz: diş perisi)

    bunun için bi çocukla dövüştüğümüzü bile hatırlıyorum

    (evet diş perisi vaaaaar diye savunan bendim)
  • yalan olma ihtimali hiç düşünülemeyen yalanlar.
    -dönüşte alalım o oyuncağı...
    -ağlayan pirinç taneleri...
    -kalan pirinç taneleri kadar çocuğun olacağı hayali...bazen 1 bazen 3 bazen 10 pirinç...
    -sinema salonu tamirattaymış...
    -senin istediğin bebek bitmiş...
    -kardeş için evimiz çok kalabalık...
    -evlenip giden kedilerim...
    -seyahate çıkan kırmızı balıklarım...
    -sık sık elektrikleri kesen ve erken yatmak zorunda bırakan belediye başkanları...
    -ben doğdum diye her yıl 29 ekimde tüm ülkede havai fişeklerin patlatılması...
    -başının arkasında gözü olan anne...
    -odada kulağını unutup her şeyi duyan büyükanne...

    yazdıkça utandım ''ıq'' yerlerde.
    hiç yoktan okur yazarlığımız var, iyi kötü okul bitirebilmişiz nasıl ''o inek benim'' olduysam?
    ...
  • beni çingelerden kaçırıp evlat edindiklerini söylemeleri. bu yalana takriben 9-10 yaşına kadar inanmam. ve o yaşa kadar aman gerçek anneme denk gelirim de beni kaçırır diye bütün çingenelerden kaçmam.
hesabın var mı? giriş yap