• belli bir ritmik kalıbı olmayan, doğaçlama şekilde üretilen türkülere denir, ağıtlar bu kapsama girer, anadolu müziğinin hüznünü yansıtırlar..
  • (bkz: uzun havva)
  • iç ritme sahip olan müzik formu*.
  • bitimine hareketli bir türkü bağlanılarak, yarattığı kasvetli hava yok edilen türkü çeşidi.

    ör; oğul!
    yar içerde anam yar içerde,
    oğul! kes bağrımı dost içerde
    vala kurban gözüm harputta* kaldı.
    oğul çıkmıyor yar içerden,
    yeter ağlatma beni oy oy...
  • erzurum yöresinden;

    yarim mendilin ucunu yakmış
    tükettim ömrümü de yoluna bakıp
    ya senin tecellin ya benim bahtım
    gitti gurbet ele de gelir mi bilmem

    eylemi de kömür gözlüm eyle mi
    seninle muhabbetim beyle mi

    çıkmış dam başına milinen oynar
    toplar zülüfüne de yelinen oynar

    gözün kör olmaya zalımın kızı
    terketmiş beni de elinen oynar.

    eylemi de kömür gözlüm eyle mi
    seninle de benim ahım beyle mi
  • çıkış coğrafyası, doğu ve güneydoğu anadolu bölgeleri olan ve "yanık" tabir edilen türkü türünün dilimizdeki karşılığıdır.

    adı üstünde, uzun uzadıya ortalığı inleterek icra edilen bu havanın bu şekilde söylenmesinin nedeni de örneğin güneydoğu'da, özellikle barak yöresinde düz ovada yankı olayı pek olmadığı için sesi daha iyi iletme derdidir. ve başlangıçta da belirttiğim üzere, her iki bölgenin de ekonomik düzeyleri pek iyi olmadığı için genelde "kederli"dir, "dertli"dir, "yanık"tır bu hava. ankara yöresiyle kıyaslamak gerekirse misal- ki çok saçma olur kıyaslamak- onun gibi şen şakrak değil; aksine ağıdımsıdır. diz çöküp oturulmuş bir sıra gecesinde, insanı tarumar eder bir iki dize ve arada duyulan bağlamanın telleri.

    aman göz göz olmuş gene sinemde yaralar
    yıkılasıca gavur dağları da gene seni benden aralar yar yar...

    gelelim uzun hava söyleyebilitesi yüksek kişilere.. sayıları bir hayli azdır, çünkü hakikaten zordur söyleyebilmek. müzik tarihimize bakacak olursak, hep tukaka edilerek dışlanmış olan halk müziği sanatçıları-evet öyle ne yazık ki- ya da arabeskçiler hakkını vererek icra edebilmişlerdir. çünkü ciddi anlamda sağlam bir gırtlak ve elbet kesintisiz bir nefes gerektirmektedir uzun hava. kim ne derse desin ibrahim tatlıses kadar iyisi yoktur bu konuda. ancak yine de bir kazancı bedih (rahmetle anıyorum kendisini), bir sabahat akkiraz, bir halit araboğlu'nun, mehmet bozdoğan'ın ya da bir nuri sesigüzel'in de bu konuda yadsınamaz derecede iyi oldukları aşikardır.

    son olarak, aklıma gelen ve şiddetle tavsiye edebileceğim uzun hava türküleri de; arguvan, dergah senden, tükendi nakti ömrüm, maraş türküsü, ezo gelin, mecnun isen'dir mesela...
  • (bkz: longair)
  • (bkz: uzun hava)
  • aslında çok önemli bir müzikal aktivitedir.. klasik müzikte rubato denilen kavram sözkonusudur.. temelde sık kullanılan cümleler (licks) üzerinde gezinen bir doğaçlama vardır.. bence blues neyse karşılığı bu topraklarda tam olarak da budur. doğal ve spontane olarak çıkar bazı bünyelerde, mississippideki herhengi bir müzisyenin her kelimesi nasıl blues ise, bizde de ummadığımız kişilerin içinden gelen sestir. bence en güzel örneği: için (bkz: http://www.youtube.com/watch?v=2kiqkoafibc)
  • bugün ben dinlerken, kulak misafiri olan yabancı bir arkadaşımın, "oryantal opera mı bu?" diye sorarak, sırt üstü yere yatıp, ağzımdan köpükler fışkırana kadar gülmeme sebep olmuş türkü türüdür.

    sonradan düşününce mantıklı gelmedi de değil ha. opera da, uzun hava da tarihsel temalar üzerine kuruludur. tek farkları opera tiyatral, uzunhava doğaçlamadır.
hesabın var mı? giriş yap