• efendim #8627040 no'lu entry'de de bir miktar bahsedilmiş ancak ayrıntı vermeden şöylece üstünden geçelim. bu bozukluğa sahip bireyler, bedenlerindeki bazı bölümlerin kendilerine ait olmadığını, bütünlükleri dahilinde o bölüme yer olmadığını düşünmektedirler.

    bunun en sık duyduğumuz örneği, sağda solda efsaneleri dolaşan bacağını aldıran adamdır. ve söz konusu adam, nip tuck isimli dizinin 3. sezon 7. bölümünde karşımıza çıkacaktır. ve doktorun etik yaklaşımının aslında hastayı durdurma konuunda ne derece yeterli olabildiğini de gösterecektir. hakiki hasta, kendi işini kendi yapıtor gördüğümüz kadarıyla.
  • amputee identity disorder ya da apotemnophilia olarak da bilinir. ayrıca nip tuck dışında csi* adlı dizinin de bir bölümüne konu olmuştur bu rahatsızlıktan muzdarip olup da çözümü lisanssız bir cerrahta arayan ve sonucunda mefta olan bir kişi... nitekim her ne kadar bu csi örneğindeki fiksiyonel bir örneği olsa da, sözkonusu rahatsızlıktan muzdarip olup, lisanssız/işinin ehli olmayan cerrahlara başvurarak, trenler önünde raylara yatarak, kendilerini arabaların önüne atarak sorunları kendileri halletmeye çalışan birçok kişi bu çabalarının sonucunda hayatını kaybetmiştir...
  • http://www.biid.org/

    sitesinde, hakkında detaylı bilgi verilen psikolojik rahatsızlık.

    http://www.engelliler.biz/
    sitesinde ise türkçeye vucut butunlugune iliskin kimlik bozuklugu olarak çevirmişler .

    (bkz: biid)
  • melody gilbert'ın whole isimli filmine konu olan rahatsızlık.
  • "herkes kendileriyle ilgili bir şeyleri değiştirmek ister. ben de altı yaşımdan beri bacaklarımın olmamasını arzu ediyorum. yanlış vücuda hapsolmuş gibiyim. bu iki bacaklı halde kendim olamıyorum. hayatımı devam ettirebilmek için iki bacağımın da gitmesine ihtiyacım var.

    kocamla 23 yaşında tanıştım. şimdi 15 ve 10 yaşında çocuklarımız var. ona da bacaklarımı istemediğimi anlattım. iki yıl önce bu şekilde daha fazla devam edemeyeceğimi anlayıp bacaklarımdan birinden kurtulmaya kesin karar verdim. bacağımın kesilebilmesi için onu öldürmek için arabanın içinde dondurdum. tarif edilemez bir acı vardı, acının şiddetinden bir kaç defa bayıldım. fakat yeterince zarar veremediğim için bacağımı kesmediler. bir kaç ay sonra tekrar denedim. bu defa saatlerce kuru buzun içinde kaldım. fakat bacağı öldürmek için gereken 6 saat dolmadan kocamı aradım. hastanede yine bacağımı kesmeyi reddettiler. bacağımı kurtarmak için dört hafta boyunca 8 ameliyat yaptılar ve sonunda beni iki bacaklı olarak eve yolladılar.

    bacağım mikrop kaptığı için bakterilerin kanıma karışıp beni öldürme ihtimali vardı, ateşim yükseldi, öleceğimi düşündüm. sonunda başvurduğum bir başka doktor bacağımı kesmeyi kabul etti. ameliyattan sonra kendimi o kadar iyi hissettim ki. kendime güvenim arttı, vücudum istediğim şekline yaklaştı.

    100 yıl önce bir çok toplumda homoseksüellik tabuydu, 50 yıl önce transseksüeller hasta kabul ediliyordu. psikiyatristimin katıldığı bir toplantıda doktorlar bacakları şüpheli biçimde zarar görmüş pek çok hastanın bacaklarını kestiklerini ve bu kişilerin ayıldıktan sonra kendilerini çok mutlu hissettiklerini söylemiş.

    ikinci bacağı yok etmek de çok zor ve acılı olacak ama seçtiğim yoldan pişman değilim. eğer bir şeyden pişmansam bu, bu işi daha önce yapmamış olmaktır.”

    korkunç değil mi? bana balon gibi şişirilmiş göğüsler, deliklerinin içinden tüm kılların sayılabildiği burunlar, meme uçlarını delen halkalar, ortadan ikiye yarılmış diller, yapay vajinaya dönüşsün diye koparılan çükler de çok şahane gelmiyor. aradaki fark bu tip estetik ameliyatların vücutta önemli bir işlev eksikliğine sebep olmamaları mı? popomu yarı ebadına indirmek için bir dizi ciddi operasyon geçirmekte serbestim ama iki yanağıyla birden tüm götü aldırmaya kalkarsam hooop mu diyeceksiniz? peki görünüş memnuniyetsizliğinden kaynaklanan sıkıntıların psikolojik hastalık olup olmadığını buna göre mi tayin edeceğiz? psikolojik hastalığı tedavi edip bu kadını mutlu kılamıyorsak sorununun kaynağını -hayatını riske atma pahasına- ortadan kaldırmasını nasıl önleyebileceğiz? kaçımız “hayatımı devam ettirebilmek için `…` ya ihtiyacım var.” dememeyi beceriyoruz? ben bu boşluğu kokainle, hayati tehlikeyle, şiddetle dolduranları tanıyorum, ki onlara engel olabilen yok. “mutlaka kendi çocuğuma sahip olmam lazım” diye tepinenlere 4 yumurta dölleyip üçünü öldürme hizmeti vermek bundan daha mı hümanist, doktorcum? özgür irade nerede başlar ve biter? organlarım mı daha kıymetli ben mi? hayat ve minimum paris hilton kadar bütün olmak bu kadar da önemli mi?

    yazının tamamı için (bkz: http://www.guardian.co.uk/…0.html#article_continue)
  • (bkz: scarification)
  • 2-3 sene once discovery channel'da da belgesel konusu olan bir hastaliktir: adam, artik oldukca ilerlemis yaslardadir. kucuklugunden beri hep bir bacagindan kurtulmak istemis ama bir turlu firsat bulamamistir. firsat bulamadigi belgesel ilerledikce daha iyi anlasilmaktadir cunku yillar sonra, gitmedik doktor-psikiatrist kalmadiktan sonra, hatta herkese "iyilestim evet" derken, avlanma bahanesi ile evden cikmis, evinin bahcesinin ilerisinde av tufegi ile tek el kendi bacagina ates etmis ve nihayet kesilmesine vesile olmustur. mutlu bir genclik, basarili bir evlilik ve is hayati, cocuklar, torunlar derken gayet te normal bir hayat surmustur adam. ama cocukluguna inildigi zaman, en yakin ilkokul arkadasinin bir ampute oldugu ortaya cikmistir. arkadasinin bacagi yoktur ama okulun en caliskanidir, cok zekidir, iyi kalplidir ve o haline ragmen okulun spor talimlarindan birindedir ve takma tahta bacagiyla derece bile yapmaktadir. biid sendromlu amcanin da idolunun bu arkadasi oldugu ortaya cikti en sonunda. yani anlatilmak istenen suydu: her ne kadar gecti desen de bu sendrom gecmez, eninde sonunda yaptirir insana yapacagini.
    bir de su mevzuya netlik getirmek isterim: her sendorumlu apotemnophiliac midir? bu tartisilir cunku hepsinin amaci, cinsel haz almak degildir. halbuki apotemnophiliaclarin amaci, bir organini kestirerek bundan cinsel haz saglamaktir.
    diger bir yandan da, erkek escinselliginin temelinde de bu hastalik yatiyor olabilir diye ortaya gorusler surulmustu belgeselde. amac, bir organi kestirip hayata daha sıkı baglanmak ve asil olmak istenen kisi olmaktir cunku. kediye-aslana-kaplana vs. vs. benzemeye calisanlar, vucutlarinin her yerine dovme yaptiranlar, dislerini rendeletip dillerini ikiye uce boldurenler, her yerilerine piercing yaptirarak kendilerini degistirenler de bu hastaligin oldukca yakinlarinda dolasmaktalarmis. cunku, dogustan gelen ve normal yollarla kazanilan-sahip olunan vucudun kisiye verdigi rahatsizlik ve bu rahatsizligin dayanilmaz bir hal almasi sonucunda nihayet bir yeri kurban etmek, o da olmadi dovmelerle deriyi degistirmek ya da piercinglerle taninmaz hale gelmek amaclanmaktadir. "vucudum benim, onu istedigim zaman istedigim sekle sokarim" diyenlerin bir hastaligidir bir anlamda. yamulmuyorsam yine ayni belgeselde, 18-20 yaslarinda bir tip, psikiatristlerden rapor alarak, alnina metal bir tas koydurtmustu. derinin altindan elbette. yuzunun boylelikle daha cok kendisini ifade ettigine inanmaktaydi. kalabalik yerlerde gezip dolasirken, eliyle tas olan yerin ortasina bastiriyor, o kisimda bir oyuk yaratiyor ve herkesin kendisine bakmasini sagliyordu. insanlarin kendisinden korkmasinin muthis bir duygu oldugunu, farkli olmanin hayatin anlami oldugunu falan anlatmisti ama bu genc icin tam bir biid diyememislerdi. igrencti hakikaten de..
  • hastalığın sebebi: yabancı olarak görülen organın beyinde sahip olması gereken sinirsel bir karşılığı olmadığının düşünülmesidir. yani yabancı olarak görülen organ uyarıldığında beyinde gerçekleşmesi gereken bir aktivite görülmemektedir. bu hastalar organlarının neresinden itibaren yabancı olarak gördüklerine dair kesin bir çizgi çekebilirler. bazen bu kısımlarından kurtulmak için buzda dondurup ölmesini sağlamak, bilerek bir arabanın önüne atlamak ve hatta tren raylarına yatmak gibi kulağa inanılmaz gelebilecek çözümlere başvurabilirler. daha da ilginc olani aslinda bu hastalarin herhangi bir akli yetersizliklerinin olmamasidir. bu kisiler normal bir sekilde aile kurmakta ve coluga cocuga karisabilmektedir. yani sonuc olarak normal insanlar ama normal olmadigi hissedilen uzuvlar soz konusudur bu hastalikta.
  • böyle bir hastalık da var arkadaş bu dünyada. insanın aklı almıyor ama var işte.
    benim anlamadığım, bu bir hastalık ise tedavi etmek yerine neden insanları kesip biçtikleri.
    neyse anlamasam da olur.
hesabın var mı? giriş yap