*

  • kendi kendime sözlükte sekerken, mesaj kutuma akmış bir mesajın tam metnidir bu.
    acaba tanrısal bir ileti mi? hayırdır inşallah. evet mutlak bir hakikati anlatıyor bu mesaj.
    (bkz: fenerbahçe taraftarı sosyopsikolojisi)
  • -doktor bey doktor bey aghhh
    -ooo ulu bilge hoş gelmişsiniz. sakin olun. siz benim en değer verdiğim hastamsınız.
    -geç şimdi hoş geldini, beş gittini. ne değerinden bahsediyorsun? biliyorsun sana itiraf etmiştim değersiz bir eziğim ben. asıl beni çıldırtan başkalarının da ezik olduğumu anlaması.
    -dedim size o kadar ulu bilge fenerli olduğunuzu her yerde söylemeyin diye.
    -aghhh sen de mi doktor?
    -ama gerçek bu ulu bilge.
    -yapma doktor. çocukluğunda inşaata mı götürdüler seni?
    ne alaka? lütfen terbiyenizi takının.
    -tamam tamam tedaviye geçelim.
    -ama uygulamıyorsunuz ki size söylediklerimi.
    -ya doktorcum tamam. fi tarihinde galatasaray'ı 4-3 yendiğimiz maçın görüntülerini günde on öğün izliyorum gizli gizli. fener'in naklen yayınlanan hiçbir maçını izlemiyorum.
    -ama toplum içinde fenerli olduğunuzu belli ediyorsunuz.
    -ne yapayım? dayanamıyorum. örneğin adam fenerbahçe taraftarı sosyopsikolojisinden bahsediyor. susayım mı?
    -susacaksınız ulu bilge. yoksa iflah olmazsınız. geçen hatırlıyorsunuz "fenerbahçe kumpanyası anadolu turnesinde" diye ağzınızdan köpükler çıkararak sayıklarken nöbet halinde getirilmiştiniz buraya. okumayın böyle şeyleri. ve sakın maç izlemeyin.
    -ama doktorcuğum o mürted de kızdırıyor beni hep. yok fenerbahçe kumpanyası kaldığı yerdenmiş. bak fenalaştım yine.
    -mürted mi? ne alaka? sakin olun ulu bilge sakin olun.
    -mürted doktorcum mürted. şöyleki fenerbahçe türkiye'dir. türkiye de müslümandır. bu kanı bozuk demediğini bırakmıyor şanlı takımıma. dolaysıyla türkiye'ye de laf etmiş oluyor. ve dolayısıyla islamiyete. mürted denmez de ne denir bu kafire.
    -alla alla? siz yazdığım ilaçları da hiç kullanmıyorsunuz herhalde.
    -hem türkiyeye de laf etmiş oluyor doktorcum. çünkü fenerbahçe türkiyedir. acaba emniyete bildirsem mi?
    -ulu bilge sakin olun lütfen sakin.
    dayanamıyorum doktor. dayanamıyorum. fenere laf eden herkesin bir inşaat tecrübesi varmış gibi düşünüyorum bir de doktor.
    -alla alla sizin bağlantılarınız beni dumur ediyor ulu bilge. inşaat tecrübesi de nereden çıktı? biraz önce de bahsetmiştiniz.
    -şöyle ki doktorcuum çook küçükken evde şanlı fenerimin bir maçını izlerken bir hayal kurmuştum "şimdi biz yenilsek ben de o utançla sokaklarda deli gibi koşup bir inşaata girsem ve içli içli ağlasam, biri de gelip bana tecrübe yaşatsa ne olur?" o zaman fenerli olmazdım tabi. ve hatta fenere düşman olurdum. ben unutmuştum bunu. daha sonra, bir pendik maçı sonrası içimde acaip bir inşaata gitme dürtüsü uyandı. zor tuttum kendimi doktor. hele son senelerde dürtülerime uysam beni inşaatlardan çıkaramazsınız doktor. ühü ühü...
    -tamam sakin sakin. devam edelim. yani?
    -yanisi doktor fenere ezik diyenlerin mutlaka bir inşaat tecrübesi vardır.
    -neyse ulu bilge geçen yazdığım ilaçların dozunu ikiyle çarpın. o sözlük dediğiniz yerde de kesinlikle fenerli başlıklara tıklamayın. ha bir de naklen maç izlemek yok. ha bir de manchester city maçının radyo kayıtlarını yazıyorum size. inşaatlardan da uzak durun.
    -çok sağolun doktor.
  • - nuri efendi! nuri efendi! hemen bana bir kutu şeker ver.
    - aman ulu bilge ne nuri efendisi? ne şekeri?
    - neee? sen bakkal nuri efendi değil misin?
    - yapmayın ulu bilge geçen de nalbur kazım diye gelip pimaş boru istemiştiniz. ben sizin doktorunuzum doktorunuuuz!
    - haaa doktorum mu? ah kusura bakmayın doktor. çok kötüyüm. ben ne yaptığımı biliyor muyum allah aşkına?
    - ama ulu bilge yine dediklerimi uygulamadınız değil mi?
    - hayır doktor. uyguladım uyguladım. manchester city maçını defalarca dinledim, fenerli başlıklara tıklamadım, fenerin naklen maçlarını izlemedim, toplum içinde fenerli olduğumu belli etmedim ama o nefret kumkuması avasas yok mu çıldırtıyor beni.
    - kim bu avasas ulu bilge?
    - sormayın doktor. nefretiyle hayat bulan bir bünye. yegane meşgalesi, "faşikler şöyle, yobazlar böyle, fenerliler öyledir" diye ahkâm ticareti yapmak. sağa sola nefret kusmak! aghh. ben yine fenalaşmaya başladım.
    - sakin olun ulu bilge sakin olun.
    - aidiyetsiz o doktor. hiçbir yerde itibar göremiyor o doktor. onun için sağa sola saldırıyor doktor.
    - hiçbir yerde itibar görmediğini nereden biliyorsunuz ulu bilge? aidiyetsiz olduğunu da nereden çıkarıyorsunuz?
    - net bağlantınız var mı doktor?
    - evet var.
    - bakın hemen sözlüğe bağlanıyoruz ve savaşa hayır mitingindeki aidiyetsiz eylemci yazıp arıyoruz. bakın buradan da anlaşıldığı üzere aidiyetsiz o. itibar görmüyor hiçbir yerde.
    - ama ulu bilge orada bir kızdan bahsediyor o. kendinden bahsetmiyor ki.
    - ha? siz de ondansınız di mi doktor? arkadaşı öyleyse kendisi de öyledir. bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.
    - yapmayın ulu bilge. hem bu aidiyetsiz meselesi kafamı kurcaladı. aidiyet nasıl olmalı ulu bilge?
    - bakın doktorcuum. insan özü itibari ile aciz bir varlıktır. boş bırakmaya gelmez. mutlaka bir mürşide ya da öndere bağlanmalı. kişiliğini bir grubun içinde eritmeli. gerekirse şeyhinin ya da liderinin kıçını yalamalı. ancak o zaman bir yere ait olmanın huzuruyla içi rahat eder. o zaman her yerde itibar görür. ama bu aidiyetsizler agghh yine fenalaştım ben.
    - tamam ulu bilge sakin olun lütfen.
    - ha doktor bir de gaipten mesaj alıyor o.
    - o da nereden çıktı ulu bilge?
    - bakın "valla tum fenerliler eziktir arkadasim bu boyledir" yazmış ve bunun bir mesajın metni olduğunu iddia etmiş. yoktur öyle bir mesaj. gaipten almıştır onu.
    - aman ulu bilge hani fenerli başlıklara tıklamayacaktınız? hem gaipten aldığı ne malum? dediği gibi göndermiştir bir arkadaşı. anladığım kadarı ile o öyle gaipten alınan mesajlara pek pirim vermiyor. hem sizin çok pirim verdiğiniz şeyhler şıhlara özgü değil mi gaipten haber almak?
    - sen ayıdan mı yanasın, yoksa benden mi yanasın doktor? gaipten haber alıyor işte. ben gaipten haber alan bir sürü kişi tanıyorum. ben de gaipten haber almak istiyorum ama o kadar ilerleyemedim tasavvufta. "peki o nasıl alıyor?" dersen onunki istidraç doktorcuum.
    -evet ulu bilge anlaşıldı. şu dediklerimi harfiyyen uyguluyorsunuz. tabi eski dediklerimi de gözardı etmiyorsunuz. sözlükte bir entry okumak istediğiniz zaman entryi okumadan önce hemen kimin yazdığına bakıyorsunuz. eğer yazarı avasassa kesinlikle okumuyorsunuz. onun entryleri sizde kötü komplikasyonlara yol açıyor. bir de başkalarının entrylerini okurken de üzerinize alınma riskiniz var. alınmayın ulu bilge. kimse size özel bir entry yazmaz siz bulaşmadıkça. tamam çok önemli insansınız herkes size mesaj vermek istiyor olabilir ama boşverin. ayrıca size bordeaux maçının kayıtlarını yazıyorum ek olarak. hani şanlı fenerbahçeniz 3-2 yenmişti ya.
  • (bkz: ooy oy)
  • - doktoooor! doktooor! aghhh!
    - ne oldu ulu bilge? geçin şöyle. alın şu peçeteyi de silin ağzınızdaki köpüğü.
    - bana "ezik" dedi doktor! bana "ezik" dedi.
    - kim dedi ulu bilge? niye dedi?
    - en yakın arkadaşım doktor. hiç durduk yere.
    - alla alla? anlatın ne olduğunu bir hele.
    - valla doktor yolda yürüyorduk. yeni asfalt dökülmüştü yola. o arkadaşım olacak mendebur da "silindire bak ulu bilge" demesin mi?
    - eee?
    - esi var mı doktor? bana "ezik" dedi işte. agghhh!
    - ben anlamadım tam ulu bilge. sizin gibi ermiş olamadığıma verin.
    - silindir ne yapar doktor? ezer. o silindir de yeni asfalt dökülmüş yolu eziyordu zaten. silindirin ezdiğine ne denir? ezik!
    - yani size ezik dedi. vah vah.
    - evet tam öyle doktor. hem de en yakın arkadaşım. şimdi ben nidem? dağlara vuram kenidimi. oy oy!
    - neyse boşverin ulu bilge. belki de öyle demek istememiştir. bunu geçelim. daha daha nasılsınız?
    - ah sorma doktor o malum kişi yok mu? cevap versen bir türlü vermesen bir türlü. cevap vermeyince içime dert oluyor, verince de onun kendisinin ciddiye alındığını düşünerek çok mutlu olduğunu bildiğimden daha bir gamlanıyorum doktor.
    - onun siz cevap verince mutlu olduğunu nereden biliyorsunuz ulu bilge?
    - bilmem mi doktor? muhatabının sürekli onu düşündüğünü, ona büyük rahatsızlk verdiğini hayal ederek serinleyebilen, ancak böyle düşleyerek terini soğutabilen biri o doktor! hep beni düşünüyor doktor o. hem artık erdim ben. sesler duyuyorum "o hep seni düşünüyor, senin ona rahatsızlık verdiğini düşünerek serinliyor" diye.
    - yapmayın ulu bilge. ne sesi?
    - bakın siz de inanmıyorsunuz bana doktor. duyuyorum işte. diyor ki o ses bana "evlat sen artık mertebe kaydetttin. o malum şahıs gündeme getirdiği her meselede cevabını almıştıııır!"
    - nasıl yani ulu bilge?
    - o kendince benim inandığım şeyler üzerinde açıklar bulduğunu sanıyor doktor. ama her meselede cevabını aldı. bana o ses öyle dedi doktor. evet sesin demesine gerek yok aslında. o bulduğunu sandığı şeylerin altında cevaplar verildi zaten ama o ses de bunu teyit ettiğini söyleyince çok ferahladım doktor.
    - yani ulu bilge o yazılanların cevap olduğunu o ses söylüyor size.
    - evet doktor yetmez mi?
    - ulu bilge ben sizinle ne yapacağım bilmiyorum ki.
    - ha doktor o bir de kıç yalamış ışık evlerinde. ağzını da silmemiş hala kokuyor.
    - ne kıçı ne yalaması ulu bilge?
    - o ses söyledi bana. ama şaşırdım. "kıç yaladığı halde neden hala orada değil?" diye. bakın ben hep olduğum yerdeyim. şeyhimin kapısının sadık bir kıtmiriyim.
    - ha bakın ulu bilge belki de kıç yalamadığı için orda değildir.
    - ha? ne demek istiyorsun sen doktor? roaaaa! yedim seni.
    - imadaaat! imdaaat! kurtarın!
  • - evet hastamız nerede?
    - ulu bilgeyi mi soruyorsunuz doktor bey? müşahede altında. yanına kimseyi almıyoruz. yemeğini bile kapının altından veriyoruz.
    - niye tecrit ettiniz adamı?
    - bilmiyor musunuz doktor? birden kendini kaybederek doktoruna saldırıp kulağını koparmış. o zaman getirildi buraya. bir daha da iflah olmadı zaten.
    - o meslektaşım aşılarını oldu mu?
    - oldu herhalde doktor bey.
    - aman ihmal etmesin. şimdi ne yapıyor hasta?
    - efendim ısrar üzerine bir internet bağlantılı bir bilgisayar koyduk odasına. ya bilgisayarın başında ya da rabıta ( #3244582) halinde. bigisayar başındayken sık sık böğürüyor zaten. rabıta halindeyken de öyle içli ağlıyor ki dayanamıyoruz doktor bey.
    - alın o zaman bilgisayarı odasından.
    - olur mu doktor bey? çok daha kötü oluyor o zaman. geçen almıştık da öyle kötü oldu, öyle çırpınmaya başladı ki korktuk valla. ancak uzaktan uyuşturucu iğne atarak uyutabildik. uyurken de koyduk bilgisayarı odasına. bir de kilden kendisinin yaptığı bir büst var. şeyhiymiş. onun karşısına geçip rabıta dediği şeyi yapıyor.
    - tamam. odasına götürün beni.
    - oldu doktor bey. yalnız camekanın gerisinden görüşebiliyorsunuz. biliyorsunuz çok tehlilkeli.

    - evet geldik doktor bey.
    - ne yapıyor o orada?
    - işte rabıta dediği şeyi yapıyor doktor bey. bakın dinleyin.
    - mır mır mır. medet ya şeyhim. ben bir mücrim olarak sana sığındım. ruhaniyetine sığındım. sen ki allah'ın biz aciz kulları aydınlatmak için gönderdiği bir mürşidsin. sana geldim, kapına geldim. verilmemiş hesaplarımın korkusuyla af diliyorum. beni bu dünyanın yükünden kurtar. ezildim ya şeyhim ezildim. ühü ühü. üzerime geliyorlar. sanki her sözlerinde bana karşı bir imada bulunuyorlar. çok sağol bana bir suflor gönderdiğin için şeyhim. o ulu mesajlarını fısıldıyor ama yetmiyor bu şeytan döllerine karşı. bir suflör daha istiyorum. ikisi birden versinler bana o gizli bilgileri. gönderdiğin suflorün geçen sefer o malum şahıs için "düzgün nesir yazamadığı için böyle abuk subuk diyaloglar yazıyor" diye verdiği bilgi çok işime yaradı. hemen kullandım. sayenizde ben çok güzel nesir yazıyorum. çok sağolun. mır mır mır.

    - daha ne kadar bekleyeceğiz?
    - eğer kesmezsek belki saatlerce doktor.
    - kesersek başımıza iş gelmesin.
    - yok yok gelmez. doktorlarla konuşmak istiyor zaten.
    - hadi öyleyse. söyle de gelsin camekanın önüne.
    - ulu bilge! ulu bilge! lütfen camekana yaklaşın. doktor bey sizinle konuşmak istiyor.

    - hoş geldin doktor.
    - saolun ulu bilge. nasılsınız?
    - daha nasıl olayım doktor. gördüğün gibi tecrit edildik. ama bir arkadaşım zaten vardı, bir tane daha geliyor. biraz önce istedim.
    - ne arkadaşı ulu bilge?
    - siz göremezsiniz doktor. erdim ben. şeyhim gönderiyor. çok yardımı oldu şimdiki arkadaşımın sağolsun. örneğin o malum kişinin tam bir kin ve nefret adamı olduğunu o söyledi bana. hatta başkalarına onu anlatırken sevenlerinden yardım almasını önerip bir de "gülmeyin valla var" diyerek böyle birinin sevenlerinin olmasının çok garip olduğunu bile ima edebildim sayesinde. hem düzyazı yazabiliyorum ben. şimdi diğeri de gelince harika olacak.
    - ulu bilge boşverin o şahsı. bakın ta buralara kadar düştünüz.
    - boşverir miyim doktor? ben bıraksam da o bırakmıyor. ne kadar isterdim "körler sağırlar birbirini ağırlar" deyip gitmesini. yoksa ben ister miyim burada şeyhimden uzakta kalmayı. şu kil büst de olmasaydı çok fena olurdum valla. hem doktor araştırdım onu ben. herkese çatmış o. ama kendisi ne olduğunu söylemiyor. ya da ben anlamadım. söylemiyorsa ayıp birşeydir ne olduğu. bakın orada bilgisayar var. açın bakın. sağcısına, solcusuna, liberaline, kemalistine küfür edip duruyor.
    - hımm burada sağcıya, solcuya, liberale küfür yok ama ulu bilge. anladığım kadarı ile fikir yobazı insanlara, atatürk istirmarcılarına karşı karşı çıkıyor. bakın #1304055 numaralı entryde kendince açıklamış atatürk'ü. hem liberallere küfür ettiğini nereden çıkardınız? tek yazısı neo liberal başlığında. orada da küfür yok. siz de bilgisayarınızda bakın ulu bilge. atatürk istirmarcıları için de yazmış birşeyler. #2995801 numaralı entry. alla alla nereden çıkardınız ki? size ve bir iki ulusal solcuya laf edince tüm herkese küfür mü etmiş oluyor? yoksa siz dünyayı sizden ve bir iki ulusal solcu örümcek kafadan mı ibaret sanıyorsunuz.
    - bööööğğğ!!!! bööööğğğğ! sus doktor sus. sen de ondansın. ben dediysem doğrudur. hem ben tek başıma söylemiyorum. bana söylüyorlar. bööğğğğ! böööğğğ!

    - doktor bey! doktor bey! ne yaptınız. bakın başladı böğürmeye. siz bunu tedavi etmek için gelmemiş miydiniz?
    - ya ne bileyim. güzel güzel düşüncelerinin yanlışlığını anlatıp tedaviye girişecektim böyle tepki verdi.
    - neyse sakinleşiyor. bakın yine o rabıta dediği şeyi yapmaya başladı.

    -ühü ühü. mır mır... şeyhim nedir bu çile? bitmeyecek mi bu imtihanım? o şeytanın ajanı burada da buldu beni. şeytan değil mi o? şeytan evet. tamam sakinleştim. evet ikinci süflorüm de geldi. ne yapayım? onu boran kaya'ya mı benzeteyim? tamam benzeteceğim. o zaman içim serinler belki. tamam birazdan benzeteceğim. çok sağolun şeyhim çok sağolun. ah ne olaydı hep cübbenizin altında olup, siz yürürken arkanızdan yürüyeydim. mır mır mır...
  • - evreka! evreka! evet öyle tabi. buldum işte. süperim ben ulu bilgeyim ben. liberalizme göz kırpan bir mürted o. buldum buldum. bu benim için küçük, insanlık için büyük bir adım. evet insanlığa büyük bir hizmette bulundum. beeen bilgeler bilgesi ulu bilgeyim!

    - neler oluyor?
    - sormayın doktor bey. saatlerdir çığlık atıp duruyor. birşey bulmuş.
    - alla alla? ne ki acaba bulduğu? söyleyin yaklaşsın camekana.
    - ulu bilge! ulu bilge! lütfen öne çıkın. doktor bey sizinle konuşmak istiyor.

    - nihahaha! buldum! buldum! sen mi geldin doktor?
    - evet ben geldim. sizi gayet neşeli gördüm. biraz konuşalım isterseniz.
    - evet doktor günlerdir entrylerini inceliyordum zaten. ama buldum. liberalizme göz kırpan bir mürted o.
    - alla alla? daha dün onun liberallere de küfürden geri durmadığının aşikar olduğunu söylemiyor muydunuz? o bu kadar aşikarken şimdi nasıl liberal olduğunu söylüyorsunuz?
    - doktooor! doktooor! yine senin içinize şeytan girmiş. bu konuşma burada biter. ben dediysem öyledir. hem bana fısıldanıyor.
    - tamam ulu bilge özür dilerim. devam edelim konuşmaya. hep kafama takılan bir soru var. siz bu kişiyi ne zaman farkettiniz?
    - ah doktor o günleri hatırlatıp neşeme limon sıkma.
    - hayır ulu bilge sorunun kaynağına inelim bir.
    - tamam neyse anlatayım. ben sözlükte kendi halinde henüz terü taze bir kaç aylık bir yazardım. bir bahar akşamı akşam serinliği üfül üfül eserken bir baktım ki bir entry yazılmış sözlükte. bakın önünüzdeki bilgisayardan. numarası #2479747. o entryi o malum kişi yazmış ama içeriği çıldırttı beni. sinirden tere battım. yok sözlükten biri ona bir mesaj atmış da, o ve sevdiğim bir kaç kişi benzer temalarda entryler giriyormuş da ben de onlara şakşakçılık yapıyormuşum. aghhh fenalaşıyorum yineee.
    - devam edin ulu bilge.
    - ühü ühüh. anlıyor musun doktor? anlıyor musun? o yazıyor, ben ona şakşakçılık yapıyorum. yani ancak onun şakşakçısı yanaşması zannediliyorum doktor. daha ileri gitse kapısının sadık kelpi diyecek. bana! ulu bilgeye! aghhh doktor ben bunu nasıl kaldırabilirdim? ola ola ancak onun şakşakçısı olarak görünebiliyorum dışardan bakan üçüncü şahıslara karşı. ama çok kırıldım o üçüncü şahsa ben. en sonunda özür bile dilettim.
    - biraz nefes alın ulu bilge heyecanlandınız. sakin olun sakin.
    - neyse doktor, ahd ettim. incelemeye aldım onu. en sonunda araya araya bir başlık buldum doktor. fenerbahçe taraftarı sosyopsikolojisi. hemen oraya en güzel ayarlarımı döşedim ama kaale bile almadı beni doktor. fakat hep tetikteydim doktor. daha sonra bir başlık daha buldum doktor yitik kitaplar emanetçisi diye. onun altına da ayar yazdım ama yine kaale almadı. ben müşahedeye alınmadan çok önce silmişti oraya yazdığı entryi ama ben sanki ben "ortaokul çağı abazan gençliği üslubuyla" diye niteledikten sonra silmiş gibi algılanması için gittim altına ayar aldiktan sonra aglayarak entry silmek diye bkz. verdim. şimdi gören sanacak ki ben o başlıktan bahsedince sildi. aslında çok çok önce silmişti. ben de biliyorum bunu. ama pirimin bana gönderdiği suflorler söyledi bana. benim o başlık altındaki ayarıma dayanamadığımdan silmiş. ben süperim yani doktor.
    - peki o ne diyor ulu bilge?
    - ne diyebilir ki doktor? ben ciddi ciddi düz yazı yazıyorum o ise iğrenç monologlar yazıyor.
    - iğrenç yargısı sizin soyut yargınız da diyalog olmasın onlar ulu bilge.
    - bana mı öğreteceksin doktor? hep kendisi sayıklıyor. monolog onlar. aslında ilk monoloğu ben yazmıştım ama ne zaman monolog yazılıp ne zaman nesire geçileceğine de ben karar veririm. ulu bilgeyim ben. ama o inatla monolog yazıyor doktor. biliyorum zaten ayar yediğim anlaşılmasın diye monolog yazıyor. bunu da fısıldadılar bana.
    - bir de dikkatimi çekiyor, hem eski doktorunuza hem de bana defalardır, onun gündeme getirdiği mevzularda yanıtını aldığından, ayar aldığından, maymun edilmişliğinden bahsediyorsunuz. niye sık sık tekrarlıyorsunuz bunu ulu bilge?
    - sen bir insana kırk kere deli dersen deli olacağını bilmez misin doktor? şimdiye kadar üç dört defa söyledim farklı şekillerde onun ayar aldığını herhalde. sen otuzaltı kere dedikten sonra gör. en azından ben tamamen inanırım.
    - evet ulu bilge bugünkü konuşmalarımızı değerlendireceğim. eski doktorunuz, hani kulağını koparmıştınız ya size onun yazdığı entryleri okumayı yasaklamış ama siz okuyorsunuz. bu komplikasyonlarınızın sebebi de bu. bakın ben zaten yasaklayamam ama iradenize hakim olun. okumayın onun yazdıklarını.
    - olur mu doktor? bakın insanlık için ne mühim bilgilere ulaştım. liberalizme göz kırpan bir mürted o. insanlığa katkılarım artarak sürecek. bir de ben çok zekiyim doktor. ulu bilgeyim. geçen palyaço ilan ettim onu. "gelişimi ergen çağında durmuş gencin gelişimi" diye bir bilgelik tezim olacak yakında. o anons etsin geliyorum diye şerh düştüm. anons ederse, "palyaçomuz görevini biliyor, anons etti" diyeceğim. etmezse, "etse de etmese de o palyaço" diyeceğim. hatta ona "anonstan kaçarak palyaçoluktan da kaçamazsın sen palyaçosun" diyeceğim. ay ben çok zekiyim doktooor! nihahaha!
    -ha?
  • - doktooor! doktooor! böğğğğ!!! böööğğğğ! doktorumu istiyoruuum! bulun bana. çabuk buluuun!

    - doktor bey! doktor bey çabuk gelin. ulu bilge fenalaştı. böğürüyor habire.
    - yine ne var? ne oldu?
    - yine bilgisayar başında birden kaybetti kendini doktor. arada sırada da "ben kimsenin yanaşması değilim, kimsenin köpeği değilim" dediğini çıkarabildik. ağzından habire köpükler çıkarıyor doktor bey. çabuk gidelim.

    - geldin mi doktor? nerede kaldın? çok fenayım doktor.
    - sakin ulu bilge sakin. ulu bilgeye bir paket peçete atın lütfen kapının altından. anlatın ulu bilge.
    - ben kimseye alkış tutamam doktor. ulu bilgeyim ben. ben kimseye alkış tutmam doktor. ben ezik bir şakşakçı olabilir miyim doktor?
    - tamam ulu bilge. tamam lütfen yavaş yavaş anlatın.
    - nereden öğrendilerse o size bahsettiğim #2479747 numaralı entrydeki komplo teorisini öğrenmiş insanlar. gerçi ben o komplo teorisini kuran şahsın şaka yaptığını malum şahsın onu ciddiye aldığını filan yazdım ama gerçek öyle değil doktor. günlerce böğürerek ağlamıştım. hatta o komplo teorisini kuran kişi bile çok üzülüp özür mahiyetinde başlığımın altına entry girmişti. orada, benim kalbimin kırıldığı, içime dert olduğu açıkça belli oluyor ama. hatta o kişi de benim bu halimden üzülüp iki ayı aşkın bir süre sonra o entryi girmişti nickimin altına. yani o perişan halimle, iki ay boyunca hala üzgün olabilecek bir haleti ruhiyeye sokmuştum onu. ama gerçekten o komplo teorisini okuyunca çok fena olmuştum. hayata küsmüştüm. acaba rica edip sildirsem mi o entryi doktor? gerçi onun da saf olduğunu ima ettim ama.
    - amaaan ulu bilge. boşverin. bakın camdan. kuşlar ağaçlar ne güzel.
    - olur mu doktor? ulu bilgeyim ben. bakın artık ayar aldığı başlıkları teker teker veriyorum. fenerbahçe taraftarı sosyopsikolojisi başlığında ben gelene kadar kimse ayar verememiş, ben geldim pıstı bu. verdim ağzının payını. ben var ya ben mükemmelim ben. ulu bilgeyim.
    - yani tek siz verdiniz ayarı. siz dahil olana kadar esip gürlemekte, "ona ayar verdim buna ayar verdim" diye dolanmakta idi öyle mi?
    - evet aynen öyle doktor. dedim ya ulu bilgeyim ben. esip gürlüyordu gerçekten de ben girmeden. tabi o diğer tartıştıkları benim gibi ulu bilge değil ki. gerçi ben onun son yazısından dokuz ay sonra girdim o başlığa. "ona ayar verdim buna ayar verdim" dediğini de duymadım, görmedim ama ben dokuz aydır öyle dolandığını bu aralar daha iyi anladım. artık sen de biliyorsun fısıldıyorlar bana. nihahaha. haaa namazın kazası olur sohbetin kazası olmaz başlığında da ayar vermiştim ona ben.
    - sürekli onun ayar yediğinden, ağzının payını aldığından bahsediyorsunuz ulu bilge.
    - tabi bahsedeceğim. bir toplam kırka ulaşayım da o zaman görün. o zaman herkes inanacak onun ayar yediğine. ulu bilgeyim ben değil mi?
    - evet ulu bilge buna şüphe yok zaten. o yitik kitaplar emanetçisi başlığındaki entryisini de siz ayar verip, dalganızı geçtiğiniz için sildi değil mi?
    - evvvet! aynen öyle doktor. başka ne olabilir ki? en iyi ayarı ben veririm. bir başlıkta gider sesini keserim, öbür başlıkta entrysini sildiririm. süperim ben.
    - peki o entryi silmesinde başka bir neden olamaz mı?
    - asla ve kat'a! ben doktor ben! o herşeyini bana göre planlıyor. hatta ağlamış silerken herhalde. bana fısıldadılar da tam duyamadım. ya doktor bir de ben buna "maymun, aynaya bak" filan diyorum ama çok basit olmuyor değil mi? hani ben ulu bilgeyim ya.
    - yok olmaz ulu bilge. herkes biliyor sizi.
    - ne demek bu doktor? kötü birşey mi dedin sen bana?
    - haddimiz mi ulu bilge? yani sizden basit birşey sadır olmayacağını bilir herkes. o laflarınızda bile derin bir mana vardır elbette. anlamayan ise ayar bağımlısıdır zaten.
    -hah şöyle. bak bugün içinde şeytan yokmuş herhalde. güzel anlaştık. bir dahaki sefere de böyle ol. en sonunda şeyhim senin ruhunu da şeytandan temizledi. ulu bilgeyim ben. süperim. kimsenin veremediği ayarı veririm. ormanda "ulu bilge on entry sildirme gücündedir" derler.
hesabın var mı? giriş yap