• richelle mead'in 2007 yılında yayınlanmış romanı. bu romanda moroi ve strigoi adlı iki tür vampir vardır. moroiler ölümlü ve büyü yapabilen vampirlerken, strigoi'ler ölümsüz ve büyü güçleri olmayan ancak çok üstün fiziksel güçlere sahip vampirlerdir. moroiler'i koruyan dhampirler yarı insan yarı vampirdir. strigoiler moroilerin can düşmanıdır.

    --- spoiler ---
    asil bir moroi ailesinden olan lissa ve bir dhampir olan rose eğitim aldıkları st. vladimir akademisi'nden kaçarlar, ama iki yıl sonra yakalanıp geri getirilirler. aralarında bir koruyucu ve vampir arasındakinden daha güçlü bir bağ vardır. okula döndüklerinde güvende olacaklarını sanan okul yetkilileri ve diğer öğrenciler ve dahi rose ile lissa, bunun böyle olmadığını gayet güzel bir biçimde anlarlar.
    --- spoiler ---
    twilight'tan sonra yeni bir vampir çılgınlığı daha yaratabilecek bir roman gibi duruyor. bildiğim kadarıyla henüz türkçe'ye çevrilmedi ama yakındır diye düşünüyorum.
    ha ayrıca serinin devam kitapları da var.

    düzeltme: kitap türkçeye çevrilmiş "vampir akademisi" adı ile. voices of the soul'a teşekkürler.
  • bu seride "dimitri" diye cok onemli bir karakter var. victor dashkov da onemli bir sahsiyet ama dimitri'nin yeri rose icin cok farkli. rose'un lissa'yla okuldan kacip 2 yil insanlar arasinda yasadiktan sonra st. vladimir's academy'e donduklerinde geri kaldigi dersleri telafi icin extra zamanlarinda ona dovusmeyi, kavga etmeyi ve de ilk basta en cok yaptirdigi gibi ona kacmayi ogreten mentor'u olan dimitri'den bahsediyorum. rose'la aralarinda 7 yas olmasina ve de ogretmen-ogrenci iliskisi yasamalari gerekmesine ragmen, bu ikili victor dashkov'un lust charm'li okuyup uflenmis kolye hediyesi sayesinde kendilerini bir anda yatakta bulurlar. gerisini artik siz dusunun! bu arada dimitri rus kokenli bir guardian'dir. fazlasiyla kasli ve cevik birini hayal edin kafanizda; iste o tam anlamiyla dimitri! bu onemli 'incident'dan once de aralarinda gizliden gizliye bir cekim ve tutku basgostermistir ama ikisi de kendisini tutmaya calismaktadir. buyunun de etkisiyle birbirlerine karsi olan butun duygularini korkusuzca aciga vurup neredeyse birlikte olurlar ki.. gerisini kitabi okuyarak tecrube etmenizi tavsiye ederim. turkce'si cikti mi hicbir fikrim yok; kitapcilara sorunuz.
  • serinin orjinal isimleri, sırası ile:
    vampire academy
    frostbite
    shadow kiss
    blood promise
    spirit bound - 18 mayıs 2010

    artemis yayınları tarafından, ilki vampir akademisi, 2. si buz öpücük olarak türkçeye çevrilmiştir.

    ilk kitap fazla light ve çocuksu olup, 2 de biraz daha güzelleşiyor. yolculuk için uygun okuması kolay, kafa yormayan bir seri
  • 5. kitap spirit bound -> ruh bağı türkçe çevirisiyle ekim 2010 da huzurlarımıza çıkmış bile: http://www.artemisyayinlari.com/…p.asp?kitapid=1367
  • son kitabı last sacrifice 7 aralık da çıkacak olan seri
  • twilight saçmalığı ile kesinlikle karıştırılmaması gereken seridir. öyle "sınıfın karşısından gördüm onu, hem çok da yakışıklıydı, oracıkta aşık oldum, tüm hayatımı da anında ona bağladım" şeklinde yaratıcılık yoksunu hikayeler değildir bunların arasındaki ilişkiler.

    herşeyden önce bu serinin sağlam karakterleri vardır. hepsi birbirinden güçlüdür karakterlerin. en zayıf karakterin bile serinin sonunda geldiği nokta şaşırtıcı derecededir. esas karakter rose hathaway zaten ayrı bir konudur, kafasına koyduğu planı ne kadar imkansız, ne kadar mantıksız görünse de bir yolunu bulup gerçekleştirmesi ile ünlüdür va dünyasında. arkadaşlarına, özellikle de en yakın arkadaşı ve unofficial gardiyanı olduğu prenses lissa dragomir'i ve bazen de arkadaşlar arasında kendisinden "tanrı" olarak bahsedilen yasak aşkı dimitri belikov'u korumak ve ona yardım etmek için her türlü tehlikeyi göze alır. yardım etmek dediysem yanlış anlaşılma olmasın, bu karakterler çoğunlukla yardıma muhtaç karakterler olması şöyle bir yana, yeri geldiğinde hepsi birbirinden korkunç güç dalgaları yayabilmektedirler. lissa, dimitri ile tanışıncaya kadar rose'un hayatındaki en önemli insandır. ilk kitabın ortalarına kadar süren kırılgan yapısı ve kişisel problemleri onu sürekli tehlikeli sulara gönderirken rose kendi hayatı pahasına olsa da onu korumaya yemin etmiştir. dimitri ile tanıştıktan sonra rose'un bütün hayatı tepetaklak olur ve bütün bildiklerini sorgulamaya başlar. dimitri en iyi gardiyanlardan biridir, ve onun özel hocasıdır, 24 yaşındadır ve en malesef lissa'nın diğer gardiyanıdır. dimitri'nin okuldaki açıklarını kapatması için rose'a verdiği özel dövüş dersleri sonucu ikilinin arasında fiziksel, duygusal ve ruhsal bir bağ oluşur ve çok geçmeden farkederler ki birbirleri ile muhteşem bir uyum içindedirler. fakat içinde yaşadıkları dünyanın kuralları birlikte olmalarını engellemektedir: gardiyanların birbirleri ile birlikte olmaları kabul edilmezdir, hatta gardiyanların moroilerler olmaları bile kabul edilmezdir! onların tek görevi moroi'yi korumaktır! rose, zaman zaman beklenmedik tutku patlamaları ile dimitri'nin duvarında çatlaklar oluşturmayı başarsa da dimitri bir türlü görevine olan bağlılığından vazgeçemez.
    bir de christian ozera vardır lissa'nın sevgilisi, ki serideki şahsi favorilerimden biridir. son derece ukala, son derece umursamaz, asi ve asosyal soylu bir moroi'dir ancak anne-babasının kendi seçimleri ile strigoi'ye dönüşmüş olmalarının acısı tüm moroi toplumunca bu çocukcağızdan çıkarılmaktadır, onun bununla savaşma yöntemi ise sivri dili olmuştur. tabi bunların hepsi lissa ile tanışıncaya kadar. bununla da önceleri nefretle başlayıp sonradan güvene dönüşen garip bir arkadaşlığı vardır rose'un. tabi bir de kitaplar ilerledikçe rose'un karışan aşk hayatının katalizörü adrian ivashkov var. moroi soylularından biri ve kraliçenin yeğeni olan adrian, 2. kitapta seriye dahil olduğunda tam bir casanova olmakla birlikte söz konusu rose olduğunda fedakarlıkta sınır tanımayan bir vampire dönüşmüş ve rose'un büyük dimitri aşkına rağmen hiçbir zaman duygularını saklama zahmetine girmemiştir.

    karışan aşk hayatı dediysem, pembe dizi tarzı bişey beklemeyin ama, karışıklıklar daha çok kahramanlarımızın yakasını bırakmayan felaketlerden kaynaklanmakta ve biz sürekli rose'un birşeyleri yoluna koyma çabasını izleriz 6 kitap boyunca. va dünyasında ters giden herşeyi düzeltmek kendi sorumluluğundaymışçasına uğraşır da uğraşır, bir yandan da moroi dünyasının iki yüzlü politik oyunlarının içine çekilir durmadan. moroi'ler, daha doğrusu 12 asil moroi ailesi va dünyasını yönetmektedir ve bu 12 aile arasından seçilen bir kral/kraliçe hüküm sürmektedir tüm dünyadaki vampirler üzerinde. tahmin edileceği gibi bu 12 ailenin üyeleri arasında sürekli bir güç mücadelesi vardır ve bu mücadele sarayda olduğu gibi akademide de tam gaz devam etmektedir. ailesinden hayatta kalan son kişi olması dolayısıyla kendini bu oyunların ortasında bulan lissa'nın yüzleştiği zorluklar ve başlarına gelen çeşitli felaketlerle mücadele eder ekibimiz sürekli.

    --- yarı spoiler ---

    bir de rose'un kendi içindeki mücadelesini izleriz sürekli. çünkü aslında lissa'nın büyük bir sırrı vardır. moroi dünyasında her vampir 4 elementten birini kullanabilmektedir ancak bunu barışçıl yollarla kullanmak doğru kabul edildiği için strigoi'ye karşı savunma amaçlı kullanılması bir tabudur. lissa ise hiçbir elemente yatkınlık göstermemiştir. herkes onun uzmanlaşamadığını sanırken onun gizli gücü spirittir. insanları ölümden döndürebilir, yaralarını iyileştirebilir, insanların davranışlarını kontrol edebilir ya da istediği şeyi görmelerini sağlayabilmektedir. ama bunun bir bedeli vardır: spirit kullanıcılarının akıllarını kaybetmemelerinin birkaç yolu vardır. lissa'nın durumunda birini ölümden döndürüp onunla bir bond'a sahip olmaktır. ki bu kişi de rose hathaway'den başkası değildir! 2 sene önce lissa'nın ailesi ile birlikte lissa'nın ailesinin ölümüne yol açan bir trafik kazası geçiren rose, lissa tarafından farkında olmadan geri getirilmiş ve shadow kissed olarak yarı ölüler dünyasına bağlı yarı lissa'ya bağlı olarak yaşamaya devam etmiştir. rose, lissa'nın düşüncelerini görebilir, hatta deneyimlerini kendininmişçesine hissedebilir. bunun yanında lissa'nın aklını kaçırmasına sebep olacak karanlığı kendine çekerek onun akıl sağlığını koruyabilir ve arkadaşını korumak adına bu hareket kendisi için ne kadar tehlikeli boyutlara ulaşsa da bunu yapmaktan vazgeçmez.

    --- yarı spoiler ---
  • son fedakarlık'tan sonra richelle mead seriyi tamamen bitirmeyince, yan serinin ilk kitabı olan bloodlines'ın 23.08.2011'de yayınlanması bekleniyor. simyacı sydney sage üzerinde duracak kitapta jill mastrano, eddie castille ve adrian ivashkov karakterlerinin de olacağı onaylanmış.
  • sürükleyici hatta bazen eğlendirici olduğu kabul edilebilir . paragraf atlayarak okumak için gayet uygundur. her kitapta bir öncekine dönüş yaparak karakterleri , olayları ve yerleri hatırlattığı için eğer peş peşe okuyorsanız atlayın gitsin derim ben . ingilizcelerine pdf formatında ulaşılabiliyor en beleşinden . yalnız belirtmeden edemeyeceğim anne rice'ın romanlarını , twilight , house of night , şu cadıyla başlayan yarı peri kız kardeşlerin hikayesini anlatan dizilerin hepsini okumuş biri olarak söyleyebilirim ki queen betsy serisi kesinlikle en iyisidir. yalnız queen betsy serisi pek tıfıl dimalar ve mavi çağlarının başında olanlar için pek uygun değildir. onunda pdf formatlarına ulaşmak mümkündür ilginizi çekerse
  • filmi çekilmeye başlanmış kitap serisi.
  • haftaya ilk trailerı gösterilecek olan kitaptan uyarlama film.
hesabın var mı? giriş yap