• asıl adı 'yurttaş için medeni bilgiler' olan, cumhuriyetin ilanından sonra gelen süreçte halkın yönetim biçimi hakında bilinçlendirilmesi amacıyla yazılmış ve o dönemde okullarda ders kitabı olarak okutulması, bu amaca en iyi çözüm olarak görülmüş kitaptır. asıl yazarı afet inan değil, bildiğimiz atatürk olup, halkın yanlı düşünmemesi, önyargıyla yaklaşmaması için kitap afet inan'ın ismi altında basılmıştır. artık aradan geçen senelerden sonra bu, bilinmemesi gereken değil, aksine artık herkesin bilmesi gereken bir özelliğidir bu kitabın. incecik bir kitaptır. yazarı atatürk olan kaç kitap vardır ki. eh, o yüzden edininiz bir adet.
  • medeni kanun içinde ayrıntılı bir şekilde belirtilmiş olan bilgilerdir.
  • yurt bilgisi notlarından:
    vatandaş için medeni bilgiler1.kitap
    afet (inan) musiki muallim mektebi yurtbilgisi ve tarih muallimi.
    basım yılı 1931
    287 sayfa.
    konular: millet, devlet, demokrasi, devletin vatandaşa karşı vazifeleri, iş bölümü, bağlılık, çalışma, intihap, vergi, askerlik.

    yurt bilgisi notlarından:
    vatandaş için medeni bilgiler 2.kitap
    recep(peker) kütahya mebusu.
    basım yılı 1931
    291 sayfa.
    konular: teşkilatı esasiye, türkiye büyük millet meclisi, hükümet, vazife ve mesuliyet, siyasi fırkalar, hükümet teşkilatı, vekaletlerin vazifeleri, vekaletlerin teşkilatı, mahkemeler, hususi idare ve belediyeler, kapitülasyonlar, şirketler ve bankalar, aile.
  • her yeni baskısında atatürk'ün yazdıklarının daha da sansürlendiği kitap. acınacak durum.
  • "bu kitapta, nasıl bir demokrasi hedeflendiği açıkça belirtiliyor: "türkiye cumhuriyeti, demokrasi temeline dayalı bir devlettir. demokrasi ise, temelde siyasal içeriklidir, düşünseldir, bireycidir, eşitlikçidir."

    atatürk bu kitapta, bütün yurttaşların "eşit siyasal haklar"a sahip olmaları gerektiğini ve "katılma hakkı"nı özellikle vurguluyor. bunları sağlamayı devletin görevi sayıyor. "
    ___
    ahmet taner kışlalı - siyasal sistemler- siyasal uzlaşma ve çatışma adlı kitaptan alıntıdır
    başı ve devamı için (bkz: kemalizm/#18267896)
  • "“ilk günlerinden beri, yeryüzünde, milletler her seyden ve her meziyetten evel su suretle iki sınıfa ayrılmıslardır: canlarını ortaya koyarak istiklallerini silahla müdafa kabiliyetinde olan milletler, birinci sınıf milletler, ve siyasi mevcudiyetleri için canlarını tehlikeye atmak kabiliyetinde olmıyan milletler, madun milletler sayılmıslardır. bir millet birinci derece milletler sırasına her seyden evel askerleriyle ve askerligi ile dahil olur.”"
  • mustafa kemal'in kendi el yazısıyla yazmış olduğu, din hakkındaki görüşlerinin bir kısmı için :

    http://www.osmanakbasak.com/…le_medeni_bilgiler.htm
  • sansurlenmis bir kitap olup diger adi yurttaş için medeni bilgilerdir. bu kitap afet inan'a okullarda okutulmasi icin bizzat ataturk tarafindan yazdirilmis bir kitaptir ve ataturk'un okullarda okutulmasi icin verdigi bir vasiyettir. ismet inonu tarafindan da okullarda okutulacagina dair ataturk'e soz verilmistir. bu kitapta (bir kisminda) islami ve hz. muhammed'i sorgulayan kisimlar bulunmaktadir. kutuphanede veya kitapcida kolayca bulunamayan (bulunsada sansurludur) bir kitaptir ayriyetten.
  • kemalizm’in model ders kitabı: vatandaş için medeni bilgiler

    türkiye cumhuriyeti, bütün milliyetçilikler gibi kendi tarihini yaratma yolunda, 1920’ler ve 1930’lar boyunca çalışmalar yapmıştır. bu amaçla, tek parti yönetimini kapsayan 1930’lu yıllar, aynı zamanda rejime “uyumlu” yurttaş yetiştirme misyonunun cumhuriyet pedagogları tarafından ele alındığı bir dönemdir. yurttaş, ders kitaplarında oluşturulan söylem aracılığıyla “inşa” edilmeye çalışılmıştır. bu nedenle mustafa kemal atatürk eğitimle, özellikle iki dersin öğretimi ile yakından ilgilenmiştir. bu derslerden biri tarih (1), diğeri yurttaşlık bilgisi’dir. yazımında bizzat yer aldığı ve afet inan adıyla basılan vatandaş için medeni bilgiler kitabı, atatürk’ün yurttaş eğitimine verdiği önemi gösterir. bu ders kitabı, cumhuriyet’in kuruluşunda temel argümanları belirlemek açısından önemli bir metindir.bu bağlamda çalışmamız, cumhuriyet vatandaşlığının oluşumunu ve çerçevesini belirleyen bu temel metnin hangi sebeplerle ve içerikle yazıldığını açıklamaya çalışacaktır. çalışmamızın amacı, önemli bir kaynak olan vatandaş için medeni bilgiler kitabında, vatandaşlık kavramının sınırlarının nasıl belirlendiğini ortaya çıkarmak ve kitabın ortaya çıkış serüvenini tarihsel perspektifte açıklamaktır.

    vatandaş için medeni bilgilerin yazarı “afet inan”

    resmi yurttaşlığın kült metni olan vatandaş için medeni bilgiler kitabının yazımı için, afet inan’ın “görevlendirilmiş” olması ve bunun nedeni, onun yaşamıyla yakından ilgilidir. bu nedenle kitabın oluşum aşamalarına geçmeden önce, yazarı afet inan’ın yaşamına değinmek gerektiği görüşündeyiz. afet inan’ın annesi makedonyalı, babası bulgaristan’ın şumnu kasabasından ve tahsilini istanbul ziraat mektebi’nde tamamlayan ismail hakkı bey’dir. ismail hakkı bey, önce rumeli daha sonra anadolu’da orman memurluklarında, müdürlüklerinde bulunmuş ve bir aralık milletvekili olmuştur. gelenekçi bir aile köküne sahip afet inan, bursa kız öğretmen okulunu bitirmiştir. ilk görevi, izmir’de ilk mektep öğretmenliğidir. afet inan, 11 ekim 1925 yılında izmir’de görevli bulunduğu okulda atatürk’le tanıştırılır. atatürk, ıı.meşrutiyet yıllarında afet inan’ın akrabalarından yardım görmüştür. bu durum atatürk’ün afet inan’ın eğitimiyle ilgilenmesine yol açar. (2) önce lozan’da daha sonra istanbul’da bir fransız mektebinde eğitimine devam eden afet inan, burada yaşadığı bir olayı anılarında şöyle anlatmaktadır:

    …istanbul fransız kız lisesi’ne (notre dame de sion) yatılı olarak girdim. buradaki öğrenim durumu büsbütün başka idi. öğretmenlerimizin çoğu ve yöneticiler rahibeydi. alışmadığımız bir disiplin uygulanıyordu. bütün derslerden çok fayda sağlıyordum. fakat bazı ders kitaplarında ulusal hislerimi kırıcı cümleler vardı ve bunları öğrenmek istemiyordum. onun için öğretmene itiraz etmiş ve bunların bizim tarihimiz bakımından doğru olmadığını söylemiştim. rahibe olan öğretmenimiz, tartışmaya girmiyor ve bunları öğrenmem için de ısrar etmiyordu. bu kitapta türklerin sarı ırktan, ikinci derece (secondaire) ve barbar bir kavim olduğu yazılı idi. aynı zamanda resimler de vermiş ve bizlerin tipine hiç benzemeyen kişiler türk olarak tanıtılmak istenmişti. (3)

    devamında ise afet inan kitapta, türklerin sarı ırka mensup olduğunu ve asya’da yaşadığını ve buna küçük asya dendiğini, eskiden zengin olan bu kıtanın şimdi fakir olduğunu ve bunun nedenin de türkler olduğunun yazılı olduğunu belirtmiştir. ve bu bölgenin zenginleşmesinin ancak, avrupa desteğiyle olabileceğinin anlatıldığını açıklar. afet inan, bu kitabı atatürk’e gösterir ve bundan sonra türk tarihi ile ilgili araştırmalara başlanır. (4)

    ankara’da ilk görevi, musiki muallim mektebi’nde yurt bilgisi ve tarih öğretmenliği olan inan, dil tarih coğrafya fakültesi tarih bölümünde görevlendirilir. fakat ayrıcalıklı olarak görev almak istemez. cenevre üniversitesi sosyal ve ekonomik bilimler fakültesi’nde yakın çağ ve modern tarih bölümü’ne kaydolarak 1938’de lisans, 1939’da doktora, 1942’de doçent ve 1950’de de profesör olur. (5) eğitimi sırasında atatürk ile telgraf ve mektuplar aracılığıyla üniversitede yaptığı faaliyetler (konferans vb.) konusunda atatürk’ü bilgilendirmiş; atatürk’ten de kendini destekleyen ve yardım eden telgraflar almıştır. (6) bu mektupların içeriği, afet inan’ın türkiye’yi temsil eden bir birey olarak en küçük davranış ve söz biçimine dikkat ederek atatürk’ü bilgilendirmek ve nasıl davranması gerektiği konusunda danışma niteliğinde olmuştur. bu yazışmalar, atatürk’ün türk tarihi konusunda gerekli akademik yapıyı oluşturma yolunda afet inan’ı görevlendirdiğini göstermektedir. afet inan, eğitimi sırasında profesör pittard ile yakın bir çalışma içine girer ve daha sonra pittard, türkiye’ye gelerek tarih konusunda atatürk ile çalışır.

    “vatandaş için medeni bilgiler”in oluşum aşamaları

    daha önce “malumatı vataniye” veya “vatani malumat” adlarıyla, 1943’ten sonra da yurttaşlık bilgisi olarak adlandırılan ders için yazılan vatandaş için medeni bilgiler kitabı,(7) 1931 yılında iki cilt halinde yayımlanmıştır. mustafa kemal atatürk cumhurbaşkanı sıfatıyla, ismet paşa’ya resmi bir yazı göndererek bu kitabın basımını istemiştir:

    "başvekil ismet paşa hz.ne,

    vatan çocuklarını eyi vatandaş olarak yetiştirmek için klasik tahsil programları arasında yer alan yurt bilgisinin ehemmiyeti malumdur. yurt bilgisi notları olarak muallim afet hanım tarafından şimdiye kadar neşredilen intihap, vergiler, askerlik ve vatandaş için medenî bilgiler kitaplarının lüzumlu kısımlarını bir araya getirerek ve (vatandaş için medenî bilgiler) kitabının birinci cildi olarak yeniden basılmak üzere tertibini tavsiye ettim. devlet teşkilatının, türkiye büyük millet meclisinin, hukûmetin, hususî idareler ve belediyelerin nasıl olup kurulup, nasıl işlediğini, şirketler ve bankalarla eski kapitülasyonlar, siyasî fırkalar ve aile bahislerini ihtiva eden ve recep bey tarafından yeni yazılan kitap da aynı kitabın ikinci cildini teşkil eder.

    bu iki kitabın maarif vekâletince tesbit edilmiş olan mekteplerin muayyen sınıflarında okutulması muvafık olur. ders programlarına ilâve edilmek üzere her iki kitabın fihristleri baplı olarak takdim edilmiştir.

    her iki kitap hiçbir şey mukabilinde olmaksızın sahipleri tarafından maarif vekâletine terkedilmiştir. kitaplar yazılırken ve yazıldıktan sonra bizzat alâkadar oldum; bunların, yazılmalarında takip edilen maksatlara hizmet edecek kıymet ve mahiyette olduklarını bilhassa kaydederim.

    bu kitabın okutulacağı sınıfların yukarısına geçmiş olan talebeye de mekteplerini bitirmeden evvel programlara ilâve olarak okutulmasını çok faydalı bulurum. bundan başka bu kitapların memlekette yurtdaşlara okutulması için revaç temin edilecek her tetbirin kıymetli olacağı kanatinde bulunuyorum.

    bu mülahazaları hükûmetin takdirine ve maarif vekaletinin usulü dahilince
    yapacağı tetkikat ve alacağı mukarrata terk ediyorum efendim. (8)"

    atatürk’ün belirttiği üzere vatandaş için medeni bilgiler, afet adıyla yayınlanan birinci kitap (birinci cilt), kütahya mebusu recep peker tarafından hazırlanan ve onun adıyla yayınlanan ikinci kitap (ikinci cilt) olarak düşünülmüştür. ikinci kitapta, türkiye cumhuriyeti’nin devlet teşkilatının işleyişi; vatandaşların bu teşkilat içinde hak ve ödevleri; bu haklarını nasıl kullanacakları, ödevleri nasıl yerine getirecekleri anlatılmıştır. birinci kitap ise, atatürk’ün isteği üzerine (9) “afet” adıyla vatandaş için medeni bilgiler olarak basılmış ve okulda yurttaş eğitimi açısından dönüm noktasını oluşturmuştur. kitap ilk kez, maarif vekaleti talim ve terbiye dairesi’nin 7.9.1931 tarih ve 2917 numaralı emriyle 40 bin adet basılmıştır. (10) büyük ölçüde atatürk’ün düzeltmelerini içermesi ve kendi el yazısıyla birçok bölümünü kaleme alması nedeniyle araştırmamız sırasında vatandaş için medeni bilgiler kitabının günümüz baskılarında, mustafa kemal atatürk adıyla çoğunlukla basılmış ve literatürde bu kitabın atatürk’ün yazdığı kitap olarak ifade edildiği görülmüştür.(11) afet inan, vatandaş için medeni bilgiler kitabının “izah” başlıklı bölümünde kitabın nasıl yazıldığını şöyle açıklar:

    insanlar tanıdıkları bildikleri şeyleri severler ve sevdikleri şeylerle alâkadar olurlar. bu sebeble yurtbilgisinin vatandaşlarda memleket sevgisini beslemek noktasından çok ehemmiyeti vardır. yurtbilgisi notlarından; intihap, vergi, askerlik kısımlarını memleketimizin büyük zatlarından lûtufkâr yardımlarile birer kitap halinde toplamış ve himayei etfal cemiyeti menfaatine ayrı ayrı bastırmıştım. bunlardan sonra vatandaş için medeni bilgiler ismi altındaki kitapta ayni suretle bastırıldı. bütün bunları her zaman değişen kanunlara ait tafsilâttan ayırarak bir araya topladım. bu süretle esas mefhumlar bir cilt altına girdi. alâkalı kanunlar hûlasası ayrıca lâhika olarak bastırılacak ve bunlarda değişiklik olunca lâhikalarda tadilât yapılacaktır.(12)

    kitaptaki fikirlerin pek çoğu genellikle “atatürk’ün sofrası”nda ve çevresinde bulunan davetli devlet adamları, askerler, hukukçular, yazarlar ve diğer aydın kişiler tarafından ortaya atılmış veya tartışılmıştır. atatürk’ün isteği üzerine inan, fransız lisesi’nde okuduğu instruction civiluque adlı kitaptan çeviriler yapmıştır. atatürk aynı zamanda, benzer konularla ilgili cumhurbaşkanı genel sekreteri tevfik bıyıklıoğlu’na almanca’dan çeviriler yaptırmış, fransızca ve türkçe’den okuduğu konuları da afet inan’a ya da genel sekreterine yazdırmıştır. bundan başka afet inan, konuyla ilgili kitaplar okumuş ve çeşitli çeviriler yapmıştır. anılarında, bu şekilde hazırlanan notlarını derste nasıl kullandığını şöyle açıklar:

    yurt bilgisinin konularına göre yukarıda açıkladığım şekilde hazırlanırdı. ben bunları ders planıma uygun olarak düzenlerdim. bir kısmını ise broşür olarak bastırır, öğrencilerime dağıtırdım. fakat bu konuların asıl ilgi çekici yönü, atatürk’ün toplantılarında bulunanlar arasında tartışmaların yapılması idi. devlet adamları, askeri erkân, hukukçular, edipler ve günün diğer aydın kişileri arasında konu ortaya atılır, herkes düşüncesini ve bilgisini açıklama fırsatı bulurdu. bu konuşmalar çok yararlı ve özellikle benim için çok öğretici idi. elimde daima kâğıt kalem bulunduğu için de hemen her şeyi not ederdim. ayrıca bir tarif veya bir mesele üzerinde daha etraflı konuşulması için sorular yazdırılır ve davetlilerin ertesi akşama hazırlıklı gelmeleri sağlanırdı.(13)

    böylelikle vatandaş için medeni bilgiler kitabı, 1929-1930 yıllarında yurt bilgisi’ne ilişkin çeviri, çeşitli notlar, atatürk’ün, tevfik bıyıklıoğlu’nun ve afet inan’ın el yazılarıyla tutulmuş notlar, daktilo edildikten sonraki notlardan oluşmuştur. bu belgelerden yararlanılarak hazırlanan broşür ve kitaplar ise şunlardır:

    1. broşür ve risale şeklinde.”türk çocuklarına yurt bilgisi notları” (ankara, 1929).

    2. her konu için ayrı kitap olarak intihap, askerlik vazifesi, şirketler ve bankalar, vergi bilgisi. bu dört kitap 1930’da istanbul’da basılmıştır. bu kitapların hepsi himaye-i etfal derneğine askeri liselerde okuyan asker yetimlerine ve musiki muallim mektebi’nden yüksek istidat gösterecek iki öğrencinin öğrenimlerini tamamlamaya ve sultan ahmet fakir çocuklarına bakım derneği’ne verilmiştir.

    3. bütün konuların toplu basımı 1930’da 141 sayfa olarak vatandaş için medeni bilgiler adını taşımıştır. 1931’de basılana ise intihab-vergi-askerlik ilave edilmiştir.

    4. vatandaş için medeni bilgiler adıyla basılanlar, maarif vekaleti milli talim terbiye dairesi’nin emriyle 7.6.1932tarih ve 1908 numaralı emriyle 191 sayfa, 27.6.1933 tarih ve 3113 numaralı emriyle 302 sayfa olarak basılmıştır.

    5. 1969-1988-1998 yıllarında medeni bilgiler adıyla basılmıştır.(14)

    medeni bilgiler ve m. kemal’in el yazıları (1998)adlı kitabın sonuç bölümünde afet inan, “medeni bilgiler”in bütün belgeleriyle bu kitapta yayınlanmış olduğunu belirterek, kitabın yazılma serüvenini şöyle özetler:

    böylece atatürk’ün el yazılarıyla ispatlanmış konular, o’nun fikirleri olarak tarihte yer alacaktır. şahidi olduğum konuları benim çalışma hissemi belirterek açıklamış bulunuyorum. bu suretle tarihi bir sorumluluğu yerine getirmekle mutluyum. bu münasebetle şunu da söylemek istiyorum ki, meslek hayatımın başlangıç senesinde atatürk ve arkadaşlarıyla bu konuları çalışmış olmak ve nihayet o’nun tavsiyesi ile, benim adıma bunların yayınlanması bana sonraki yıllarda çalışmalarıma hız vermek için olumlu ve itici bir kuvvet niteliği sağlamıştır. bu bakımdan gerek atatürk’ün sağlığında yüksek öğrenimimi tamamlamak, gerekse o’nun ölümünden sonra doktora yaparak(1939) üniversite kariyerimi bütün dereceleri ile tamamlamak suretiyle meslekî vicdan huzuruna kavuştum. (15)

    hasan ünder’e göre, vatandaş için medeni bilgiler kitabında dönemin aydınlarının bizzat yazdığı kısımlar bulunmaktadır. bunlar, “türkiye’de cumhuriyet nasıl oldu?” başlıklı bir bölümde(s.34-43)16 tevfik bıyıklıoğlu;“askerlik vazifesi”(163-186) adlı bölümde ismet inönü ile fevzi çakmak’ın bazı cümle veya paragrafların sahibi olduğuna ilişkindir. kitapta ismet inönü, fevzi çakmak, bakan cemal hüsnü taray’ın askerlikle ilgili görüşleri de yer almıştır.

    ünder, afet inan’ın kaynaklar arasında adını belirtmediği, bir ansiklopediden ve vatandaş için medeni bilgiler’den önce ortaokullarda hemen hemen tek ders kitabı olarak okutulan mehmet emin erişirgil’in yurt bilgisi (17) adlı kitabından söz etmektedir. goltz’un milleti müsellaha adlı kitabı, vatandaş için medeni bilgiler’in başka bir kaynağını oluşturmaktadır.(18)

    buraya kadar ders kitabının oluşumunda hangi kişiler, olaylar, belgeler ve metinlerin belirleyici olduğunu incelemiş bulunuyoruz. bundan sonra, ders kitabındaki “vatandaşlık” kavramını hangi çerçevede belirlendiğini açıklamaya çalışılacağız.

    cumhuriyet yurttaşlığı için temel metin: “vatandaş için medeni bilgiler” batılı tarih tezlerinin doğru kabul edilip okullarda okutulması yerine, milli bir tarih yazılması gerektiğini savunan atatürk’e göre, 15.yüzyıldan beri ırkçı, batılı tarih yazarları, “batılı tarih tezine” göre medeniyetin başlangıcı olarak yunan medeniyeti’ni vermektedir. batılı tarih görüşünde türkler, orta asya’daki göçebe aşiretler olarak anlatılmakta ve ırkçı antropolojik yaklaşımlarla bir ırk aidiyetine oturtulmaya çalışılmaktadır. buna karşı kemalist söylem ülke, din ve etnisiteyi birbirine eklemleyerek türklüğe yeni bir tanım getirir. bu amaçla atatürk, türk ulusunu odak alarak türk tarihini araştırmak, cumhuriyet’in temel amacı olan ulus-devlet yaratma sürecine tarihsel bir referans oluşturmak için 1923 yılında, istanbul üniversitesi profösörler kuruluna “ulusal bağımsızlığı bilim alanında da tamamlama” görevi verir. tarih alanındaki bu gelişmelerin yanı sıra, milletin oluşum sürecinde önemli bir unsur olan “dil” konusunda da reformlara yönelir.(19)

    bu bağlamda oluşturulan vatandaş için medeni bilgiler kitabı 16 bölümden oluşur: millet (türk milleti’nin mütalâası); devlet; cumhuriyet; türkiye’de cumhuriyet nasıl oldu?; ilk hak, ilk vazife ve hak ile vazifenin münasebeti; vatandaşa karşı devletin vazifeleri; hürriyet, bağlılık (solidarité); çalışmak; meslek; vatandaşın devlete karşı başlıca vazifeleri; intihap (intihap hakkında umumî bilgiler); vergi hakkında umumî bilgiler; askerlik vazifesi; intihap (türkiye’de mebus intihabatının kanunen sureti cereyeanı); vergi; (türkiye cumhuriyeti’nde vergi sistemi); askerlik (askere girmeden evvel ve girdikten sonra askerlik muamelelerine dair kısa bilgiler) ve hürriyet.(20)

    vatandaş için medeni bilgiler’in ulus anlayışı, sözleşmeyi temel alan ulus anlayışıyla kurmak istediği ilişki nedeniyle sorunlu bir kavramsallaştırmaya dayanır. sözleşmeci ulus yapısı, farklı kökenden insanları, “yurttaşlar birliği” şeklinde algılar. topraksal açıdan süreklilik gösterir. ortak tarihsel geçmişe gönderme yapar. sınırları az çok istikrarlı topraklardan (vatan) hareket eder. geçmişte ve bugünde sahip olunan toprakların sürekliliği, “vatan” anlatısını ve bu anlatıya dayalı yurttaşlar topluluğu tasavvurunu nispeten daha tutarlı kılar. oysa türkiye için sözleşmeci yurttaşlık anlayışında, “tarihsel vatan” olarak orta asya geçmişine yapılan gönderme, ulusu türk unsurlardan arındırarak sözleşmeci/siyasal ulus kavrayışını sorunlu kılar.(21) vatandaş için medeni bilgiler kitabı millet tanımını, “kültür”ü öne alan bir tanımlama biçiminde yapar. kitabın ilk konusunu oluşturan “millet” bölümünde, “bir harstan (kültürden) olan insanlardan mürekkep cemiyete millet denir dersek milletin en kısa tarifini yapmış oluruz” denmektedir. millet; dil, kültür ve ülkü birliğine bağlı vatandaşların oluşturduğu siyasal ve sosyal birlik olarak tanımlanır. atatürk’ün millet anlayışının en açık ve ayrıntılı şekilde ifadesi olan sözleşmeci olma iddiasındaki bu tanım, onun subjektif ve kültürel millet anlayışını benimsemiş olduğunu ifade eder. kitabın “türklerin menşei, teşekkülleri tarzı” bölümünde, türklerin kökeni şöyle açıklanır:

    türk milletinin her kişisi, birtakım farklarla ve fakat umumî surette birbirine benzer. bazı yapılış farklarını ise tabiî bulmak gerekir. çünkü, mezopotamya, mısır çöllerinden başlıyan malûm tarihten evvel sibirya bozkırlarından başlıyan ortaasya, rusya, kafkasya, anadolu, dünkü ve bugünkü yunanistan, girit, romalılardan evel orta italya'da, velhasıl akdeniz sahillerine kadar yayılmış ve yerleşmiş bu başka başka iklimlerin tesiri altında, başka başka cinslerle (22) binlerce sene yaşamış, kaynaşmış olan bu kadar eski ve bu kadar büyük bir insan cemiyetinin bugünkü çocuklarının tam tamamına birbirlerine benzemeleri mümkün müdür. (23)

    bu açıklama, türk milleti’nin eskiye dayanan ve birçok uygarlıkla karışmış; “ırk” olarak bazı farklara sahip olmakla birlikte, genel olarak benzer özelliklerinin olduğunu belirtir. türkler geniş bir coğrafyaya yayılmış, çok eski zamana uzanan bir kökene sahip olarak tasavvur edilir. “türk milleti’nin mütaleası” başlığı ile yer alan bölümde, türk milleti’ni oluşturan etkenlerin türk dili, türk yurdu, türklerin kökeni ve oluşum biçimleri olarak sıralandığı görülmektedir. kitapta, genel olarak belirtilen

    türk milleti’nin oluşumu şöyle betimlenir:

    a) zengin bir hatırat mirasına sahip bulunan,

    b) beraber yaşamak hususunda müşterek arzu ve muvakkatte samimi olan;

    c) ve sahip olunan mirasın muhafazasına beraber devam hususunda iradeleri müşterek olan insanların birleşmesinden vücuda gelen cemiyete millet namı verilir.(24)

    özetle millet; ortak bir tarih, beraber yaşama istek ve inancında olan topluluk olarak; devlet ise, kendine özgü “kuvvet”i olan ve belli bir alanda yerleşmiş mevcudiyet olarak tanımlanır. (25) öğrencilere milli aidiyet duygusu, ölçüsüz ve abartılı bir üslupla türklerin eskiden beri en uygar, en savaşçı, en bağımsız, kısaca en büyük olduğuna dair güven duygusu verilerek aşılanır. afet inan, “milli his” başlıklı bölümde bu durumu şöyle betimler:

    bir işin ahlâkî bir kıymeti olması, ayrı ayrı insanlardan daha ulvî bir membadan sadır olmasıdır. o memba; cemiyettir, millettir. filhakika, ahlâkiyet, hususî fertlerden ayrı ve bunların fevkinde, ancak içtimaî millî olabilir. milletin içtimaî nizam ve sükûnui hal ve istikbalde refahı, saadeti, selâmeti ve masuniyeti, medeniyette terakki ve tealisi için insanlardan her hususta alâka, gayret, nefsin ferağatini ve icap ettiği zaman seve seve nefsinin fedasını talep eden millî ahlâkıyet icapları, o millet efradı tarafından adeta muhakeme edilmeksizin vicdanî, hissî bir saikle yapılır. en büyük millî his, millî heyecan; işte budur. millet analarının, millet babalarının, millet hocalarının millet büyüklerinin; evde, mektepte, orduda, fabrikada, heryerde ve her işte millet çocuklarına, milletin her ferdine bıkmaksızın ve mütemadiyen verecekleri millî terbiyenin gayesi işte bu yüksek millî hissi sağlamlaştırmak olmalıdır… türkler islâm dinini kabul etmeden evel de büyük bir millet idi. bu dini kabul ettikten sonra, bu din; ne arapların; ne ayni dinde bulunan acemlerin ve ne de sairenin türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine tesir etmedi. bilâkis türk milletinin millî bağlarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu.(26)

    burada ahlâk, dinsel kaynaklarından koparılarak dünyevileştirilir, daha sonra ise millîleştirilir. söz konusu millîleştirme işlemi, ahlâkî, seküler bir kutsallıkla buluşturulur. başka bir anlatımla “milli his”, “dini his”in yerine geçen bir karşı kutsallık alanı oluşturur. bu hissin sağlanmasında ise, ordu, aile, okul temel görevliler olarak seçilir ve toplumun her alanında bu hissin yaratılması için “milli terbiye” yolunda gidilmesi gerekliliği vurgulanır. din birliğinin, ulus oluşumundaki rolü kabul edilmez. böylece, islamiyet öncesi, islamiyet sonrası tarih anlatısındaki “türkler”in bütünü itibariyle müslüman olduğu kabulü, bir yandan müslüman olmayanı ulus tanımından dışlayarak ve araplarla acemleri de, modern öncesi ümmet ve modern millet hiyerarşisine dayalı olarak “öteki”leştirilir. “arap” (27) sözcüğünün kullanımı ise, çatışma dönemlerine saklanır. uyum dönemlerinde sadece “müslümanlar”, “osmanlılar” hatta “türkler” vardır.

    vatandaş için medeni bilgiler kitabının yazıldığı dönem ve koşullar nedeniyle ayrımcılıktan uzak durma gayreti içinde, bütünleştirici ve kapsayıcı olma iddiasında olduğu söylenebilir. ulus-devletin kuruluşunun “gergin” ve oldukça dikkatli davranılması gereken bir dönem olması, bu yaklaşımın en önemli nedenidir. “medenî his” başlıklı bölümde, türk milleti: “a) siyasi varlıkta birlik; b) dil birliği; c) yurt birliği; d) ırk ve menşe birliği; e)tarihi karabet; f) ahlâki karabet” olarak, özelliklerin bir araya gelmesiyle oluştuğu belirtilir. diğer milletlerde ise, bunların hepsinin birden olmadığı savunulur. “kürtlük”, “çerkeslik” gibi yanlış “adlandırmalar” istibdat döneminin bir ürünü olarak sunulur ve “düşman”ın yani dış mihrakların, “iç düşman” olan “mürteci” üzerindeki yönlendirmelerinin sonucu olduğu belirtilir. öte yandan söz konusu unsurlara ilişkin “bu millet efradı” ifadesi; kürtler, çerkesler, lazlar ve boşnaklar’ın bu kez “ulus” olarak konumlandığını gösterir. (28) cumhuriyet’in kuruluş döneminin “öteki”sini oluşturan ve ders kitaplarında ayrı bir başlık altında yer alan “ecnebi” belirsizliği, aileye tehdit oluşturma potansiyeline sahip olarak görülür.

    türk ulusunun tarihsel vatanı ve türkler’in kökenine ilişkin açıklama ve göndermelerle, organik bir ulus anlayışının benimsendiği görülmektedir. burada“tarihsel vatan”ın büyüklüğüyle buluşan, “büyük türklük” anlatısının önemli bir katkısı vardır. “türk yurdu”na ilişkin olarak kitapta şunlar söylenir:

    türk milleti asyanın garbında ve avrupanın şarkında olmak üzere kara ve deniz sınırları ile ayırt edilmiş, dünyaca tanınmış bir yurtta yaşar. onun adına türkeli, türk vatanı derler. türk yurdu daha büyüktü. yakın ve uzak zamanlar düşünülürse türke yurtluk etmemiş bir kıt’a yoktur. bütün dünya'da asya, avrupa, afrika türk atalarına yurt olmuştur. bu hakikatler eski ve hususile yeni tarih vesikaları ile malûmdur. fakat bugünkü türk milleti, varlığı için bugünkü yurdundan memnundur. çünkü; derin ve şanlı geçmişin; büyük, kudretli atalarının mukaddes miraslarını bu yurtta muhafaza edebileceğine çok fazla zenginleştirilebileceğine emindir. vatanımız, türk milletinin eski ve yüksek tarihi ve topraklarının derinliklerinde mevcudiyetlerini muhafaza eden eserleri ile yaşadığı bugünkü siyasî sınırlarımız içinde yurttur. vatan hiçbir kayıt ve şart altında ayrılık kabul etmez bir kütledir.(29)

    “vatan/yurt”u tahayyül etmek ve oradan hareketle bir “ulus” ve “yurttaşlar topluluğu” oluşturma konusunda vatandaş için medeni bilgiler, dönemin türk tarihine dönük araştırmalarından sıklıkla yararlanmıştır. “türkiyede cumhuriyet nasıl oldu?” adlı bölümde cumhuriyet ile eski yönetim arasındaki farklar sıralanarak yakın tarih özetlenir:

    …bütün vatan haricî düşmanlardan temizlendi. saltanat ve hanedan, milletin azîm fedakârlıkla kazandığı muzafferiyetlerden sora yine tahtlarında kalmak ve sefahet ve cehaletlerile milleti yeniden felâkete atmak istiyorlardı. davet edildiğimiz sulh konferansına padişahın hükûmeti sıfatı ile birtakım murahhaslar iştirak ettirmek cür’etinde bulunan adamlar oldu. artık bir şekilden ibaret kalan saltanatı ilga etmek zamanı gelmişti. diğer taraftan ise son osmanlı padişahı düşmanların himayesine iltica ve bir düşman gemisile memleketten kaçıyordu. (30)

    cumhuriyet’in geliştirilmesi için “devletçilik” ilkesinin uygulanma gerekliliği ise şöyle açıklanır:

    cumhuriyetimiz henüz çok gençtir. maziden kendine miras kalan bütün hayati işler, zamanın mecburiyetlerini tatmin edecek derecede değildir. siyasî ve fikrî hayatta olduğu gibi iktisadî işlerde de fertlerin teşebbüsleri neticesini beklemek doğru olamaz. mühim ve büyük işleri ancak milletin umum servetine ve devletin bütün teşkilat ve kuvvetine istinat ederek; millî hâkimiyetin tatbik ve icrasını tanzim ile muvazzaf olan hükûmetin mümkün olduğu kadar üzerine alıp başarması tercih olunur.(31)

    vatandaş için medeni bilgiler, devletin “vesayet” ile ülkeyi kurmak ve yönetmek zorunda olduğunu ve bunun için de “devletçilik” ilkesinin sadece ekonomik alanda değil siyasî ve fikrî alanda da devam ettirilmesi gerektiği vurgusunu yapmaktadır. devamında da benimsenen devletçilik anlayışının “mümkün olduğu kadar az zaman içinde milletin umumî ve yüksek menfaatleri” için gerekli görüldüğü belirtilir. demokrasinin tarihçesinin anlatıldığı bölümde, türklerin demokrasiye sahip en eski milletlerden biri olduğu vurgulanır:

    türk milleti en eski tarihlerinde, meşhur kurultaylar ile, bu kurultaylarda devlet reislerini intihap etmeleri ile demokrasi fikrine ne kadar merbut olduklarını göstermişlerdir. son tarihi devletlerde, başlarına geçen padişahlar, bu usulden ayrılarak müstebit olmuşlardır. (32)

    vatandaş için medeni bilgiler’e göre, hükümdarların temsil ettiği osmanlı geçmişi demokrasi bakımından duraklama olmuştur. demokrasinin siyasi içerikte olduğunu, “bizim bildiğimiz demokrasi, bilhassa siyasidir” düşüncesine ek olarak demokrasinin fikrî temeli üzerinde de durulur. “demokrasi memleket aşkıdır ayni zamanda babalık ve analıktır” cümlesi ile vazgeçilmez oluşu gösterilmeye çalışır. “demokrasiye muhalif asri cereyanlar” başlığı altındaki bölümde ise, “bolşevik nazariyesi, ihtilâlci sendikalizm nazariyesi, menfaatlerin temsili nazariyesi (33)” olarak üç tehlikeye işaret edilir ve hürriyetin önemi şöyle açıklanır:

    türk, istibdat ve esaret zincirleriniparçalayabilmek için dahilî ve haricî düşmanlar karşısında hayatını ortaya attı; sayısız fedakârlıklara katlandı; muvaffak oldu; ancak ondan sonra hürriyetine sahip oldu. bu sebeble hürriyet türkün hayatıdır. (34)

    savaştan yeni çıkmış ve işgalden kurtulmuş bir ülkenin yaşadığı gerilimin izleri, vatandaş için medeni bilgiler kitabında görülmektedir. ulusal kimliğin ve yurttaşlar topluluğunun inşasının nihai hedefi olan “biz” bilincinin yurttaşlar tarafından içselleştirilmesi, söz konusu bilincin besleneceği bir “öteki” yaratmıştır. ders kitaplarında yer alan “öteki”nin tarif ve işaretlenmesine dayalı gerçek ya da kurgusal tehdit teması, ulusal dayanışma ve bütünlüğü pekiştirme yolunda işlevsel bir önem kazanmıştır. cumhuriyet’in “iç düşman”ı ya da “öteki”si yakın geçmişin temsilcileri ve işbirlikçileridir. ders kitaplarında, cumhuriyet’in kuruluşu ile birlikte, iç düşman sorununun çözüme kavuşturulmuş olduğu görünmektedir. yeni düşmanlar ise haydut, hırsız ve kaçakçılardır. “dış düşman” konusunda egemen söylemde, genelde reel politika gereklerine dayalı bir pragmatizm dikkati çeker. düşman devletin “ev”leri basan aile üyelerine kötülük yapan ve “huzur”unu kaçıran süngülü neferlere vurgu yaparken, batılı devletlerin adları genelde açıkça telaffuz edilmez. batılı devletlerin, “itilaf devletleri” ya da “işgal orduları” gibi genel bir tanımlama içinde yer almasına karşılık, yunan işgali ayrıntılarıyla anlatılır. erken cumhuriyet döneminde kurtuluş savaşı anlatısıyla beslenen “dış düşman” temsili, 1930’larda giderek anonimleşir.(35) kitapta, fransız ihtilalini getirdiği insan hak ve hürriyetlerini içeren hürriyet biçimleri sıralanarak bu özgürlüklerden, “vicdan hürriyeti” vurgulanır:

    “…din muhafızlığı kisvesine bürünenlerin, hakikati düşünebilenler, söyliyebilenler hakkında reva gördükleri zulüm ve işkenceler, insanlık tarihinde daima kirli facialar olarak kalacaktır.”

    türkiye cumhuriyetinde, her reşit dinini intihapta hür olduğu gibi, muayyen bir dinin merasimi de serbesttir… tekkeler ve zaviyeler ve türbeler kanunla kapatılmışlardır. …şeyhlik, dervişlik, çelebilik, halifelik, …memnudur. çünkü bunlar irtica membaları ve cehalet damgalarıdır. türk milleti böyle müesseselere tahammül edemezdi ve etmedi.(36)

    bu bölümde yeni devletin pozitivizmin gereklerine uygun yurttaş anlayışı ve “laiklik” vurgusu görülmektedir. kitabın ilerleyen bölümlerinde “hoş görmeklik, taassupsuzluk” başlığı altında bu konuya tekrar dönülür. özellikle bu bölümde bazı insanların “istikbali mazinin arasında görmekte” olduğu, bunu aşmanın yolunun ise “terbiye”den geçtiği belirtilir. kemalistler, ülkedeki egemen din söyleminde sıyrılan bir bakış sunmaya çalışmışlar ve kuruluş döneminin “kurucu” misyonundan dolayı mesafeli bir söylemi benimsemişlerdir.(37)

    hegomanyacı sınıf-toplum ilişkileri, aslında devlet, kültürel kurumlar ve söylem olarak dil, benliğin kaynakları, kimlik işaretlerini içerek karmaşık bir şemadır. cumhuriyetçi sistem, bir söylem olarak, toplumun temeli olarak dini tanıma yoluyla eliti ve kitleleri birbirine bağlayan köprüler oluşturan, eski osmanlı pratiğinden ayrılmıştır. cumhuriyet ideolojisi, bir söylem olarak islamiyet’in yerini reddederek okumuşlarla diğerleri arasındaki aralığı derinleştirmiştir. (38) bu durum vatandaş için medeni bilgiler’de, herkesin serbestçe düşüncelerini açıklama hürriyetinin devletin gelişimi açısından önemli olduğu belirtilerek sabitlenir. bunun “memleketin huzur ve sükûnunu bozacak surette” olmaması gerektiği vurgulanır. gazetelerin “mektep kitapları” olmadığı, “en adi yalanları işaada” basının rol oynadığı fakat “ilk zamanlarda kazanç işinden başka bir şey olmayan gazeteciliğin” ülke için uygun bir duruma dönüştürülebileceği ifade edilir. (39) gazeteler, dernekler yurttaşın eğitilmesinde rol oynayan konumda betimlenir.

    yurttaşın yaratılmasında vazgeçilmez unsur olan okul konusunda ise, “tedris hürriyeti” başlığı altında yer verilir. devletin vatandaşlarını eğitme konusuda ilkokul zorunlu tuttuğunu ve toplumun geneli için eğitim-öğretimin devlet kontrolünde olması gerektiği yer alır. “ilk hak, ilk vazife ve hak ile vazifenin münasebeti” bölümünde, bir insanın hakkının diğeri için vazife olduğu belirtilerek hakkın ve vazifenin birbirinden ayrılamazlığı savunulur. devletin “herkesin haklarını ve vazifelerini tayin” ettiği, “ihtardan idama kadar giden hukuk müeyyideleri ve ahlâki müeyyideler”le vazifelerin yerine getirtileceği vurgulanır. “vatandaşın devlete karşı vazifeleri” başlığı altında, devletin ihtiyaç duyduğu vatandaş özellikleri şöyle sıralanır:

    devlet asayişi temin etmek için, memleketi müdafaa eylemek için, sıhhati yerinde, gürbüz ve anlayışları, milli hisleri, vatan muhabbetleri yüksek vatandaşlar ister.

    devlet; dâhilde ve hariçte milleti işlerini görüdürecek yüksek kabiliyetli vatandaşlara muhtaçtır.(40)

    siyasi hakların, “cins, yaş ve kabiliyet farkı olmaksızın milletin her ferdine verilme”diğinin belirtilmiş olması afet inan’ın buradaki kişisel bakış açısını bize gösterir.

    ıı.meşrutiyet dönemi ders kitaplarındaki “teşebbüs-i şahsi” vurgusu erken cumhuriyet döneminden itibaren yerini toplumun bütününü ulusal kalkınmacı proje temelinde seferber etmeye yönelen bir “sorumluluk/görev ahlâkı” temasına bırakır. “görev ahlâkı” vurgusu ekonomik azgelişmişliğe gönderme yapmaksızın, “çalışma”yı kendinde bir değer, erdem ve son tahlilde bir ahlâki varoluş biçimi olarak sunar. bir yandan korporatist anlayış temelinde toplumdaki sınıfsal farklılıkların görmezden gelinirken, diğer yandan da cumhuriyet’in ekonomik “öteki”si olan “tembel”e (ekonomi dışı kategori) işaret eder. bu anlamda cumhuriyetçi anlatıda işsiz yoktur, çalışmayan/tembel vardır. (41) vazifeler konusunda ise çalışmanın “içtimai bir vazife” olduğu, “zenginler”in bile çalışması gerektiği belirtilir.

    “vatandaşın devlete karşı vazifeleri” adlı bölümde vatandaşın vazifeleri, “intihap etmek, vergi vermek ve askerlik yapmak” olarak sıralanır. vergi devlete karşı vatandaşın “mukaddes borcu” olarak tanımlanmıştır. “mukaddes” ve “borç” kelimelerinin seçilmiş olması verginin önemini temsil eder. bu bağlamda, vatandaş için medeni bilgiler’e göre “millî şuur” oluştukça “malî mükellefiyet” olarak ifade edilen vergi, ortak hayatı temsil eden “devlet için bir hak, vatandaş için bir borç”tur. kitaba göre kişi nasıl yakını için bütün servetini harcayabilirse, devlet istediğinde de aynı duyguyu hissetmelidir. bunu hissetmiyorsa, bunun nedeni “müşterek varlığı ve şahsi varlığından hariç ve ondan ayrı ve menfaatleri birbirine zıt olarak telâkki edilmesindendir”. bu durumun ise, “o ferdin noksanını” ve devletin kendi “nimetleri” ile “şahsî varlık” arasındaki bağı hissettirememiş olmasından kaynaklandığı ifade edilmiştir. verginin devlete hizmeti karşılığında ödenen bir ücret veya “asayiş ve emniyeti muhafaza etsin diye ödenen bir sigorta ücreti” olmadığının altı çizilmekte; devletin yaptığı bütün hizmetlerin bütün vatandaşların “maddî ve manevî” çıkar ve mutluluğu için gerekli olduğu belirtilmiştir. (42) bütün kitap boyunca, tek görsel malzeme olarak verginin nasıl alındığı ve nerelere harcandığı gösterilmiştir

    vatandaş için medeni bilgiler kitabı, vatandaş için temel vazifelerden biri olarak “askerlik” yapmayı işaret etmiştir. türklerin her ferdinin göçebe hayat sürerken asker olduğu ve yerleşik hayatla birlikte “ordu”ya ihtiyaç duyulduğu belirtilerek. “ordu hayatı” başlıklı bölüm ile askerlik vazifesinin “istekle ölüme hazır bulunmak askerliğin en ciddî alâmetidir” denmektedir. “manevi bir vazife” olarak askerlikte, insanların “arkadaşlık” bağı ile birbirlerine bağlı oldukları; “üniforma”nın önemi vurgulanır. “bir milletin ne kadar medenî olursa olsun intizam ve asayişin temini için polis, jandarma ve hatta ordu”ya ihtiyaç duyduğu vurgulanır. ordunun, diğer milletler karşısında bağımsızlığı korumak için güçlü olması gerektiği belirtilir (43) “ordu mekteptir” bölümünde milleti oluşturan bireylerin terbiyesi için maariften sonra ordunun önemi şöyle açıklanır: …

    memleketin her tarafında nur ocakları, memleket evlâdının dimağlarını aydınlatmaya çalışmaktadır. bütün bu ocakların yanında asker ocağı da, aynı vazifeyi görmektedir. …yalnız askerlik noktai nazarından değil, irfan noktai nazarından da tedris ve talim eden bir mektep, bir terbiye ocağıdır. bu ocakta vatandaşlar, müsavatı öğrenirler; cesaret ve teşebbüs fikirlerini inkişaf ettirirler. …bir millet birinci derece milletler sırasına her şeyden evel askerlerile ve askerliği ile dâhil olur. (44)

    vatandaş için medeni bilgiler kitabında, “intihap” yani seçme hakkı ayrı bölüm halinde ele alınmıştır. bu bölümde hükümet biçimleri doğrudan, yarı doğrudan ve temsili hükümet olarak açıklanmış, seçimin hem hak hem ödev olduğu belirtilmiştir. “intihap hem vazife hem haktır” başlığı altında seçimin “milli hâkimiyet prensibinin fiilen tatbiki” olmasından dolayı vatandaş için hak olduğunu, “vatandaşlar müşterek menfaat ve talilerine karar verirken hep beraber dikkatli olmak mecburiyetindedirler” ifadesi ile seçimin aynı zamanda vazife olduğu belirtilmiştir. bu bölümde afet inan’ın saptaması oldukça ilginçtir:

    intihabın hak olduğu nazariyesi, millî hâkimiyetin ifadesidir; millî hâkimiyet, istisnasız vatandaşların umumi heyetindedir. buna binaen-sabiler ve delilerden başka- bütün vatandaşlar erkek ve kadın intihapta rey hakkına maliktir. çünkü, milletin her ferdi, kendi mevcudiyeti kadar esaslı bir hakka maliktir. millî hâkimiyetin cinsiyet farkı gözetmeksizin, milletin bütün azasına ait olduğunda elbette şüpheye mahal yoktur. bundan şüphe edenler demokrasi ve millî hâkimiyetin ne olduğunu anlamaktan âciz olan kimselerdir; asıl intihap hakkına kabiliyeti, liyakati, olmıyacak olan bu gibilerdir.

    intihap hakkının bütün vatandaşlarca tatbikına, kanunen hiçbir mâni bulunmamak lâzımdır. millî hâkimiyet, cemiyetin yalnız bir kısmının lehine parçalanamaz. intihabın bir vazife olduğu nazariyesi taraftarı olanlar da, intihabın umum millete ait bir hak olduğunu kabul ederler. fakat şu noktai nazarı ileri sürerler: millet umumî menfaatte kimlerin faal olması icap edeceğini tayin hakkına maliktir. işte bu suretle intihap hakkını bir vazife yapan nazariyeye vâsıl oluyorlar ve vazifenin en iyi ifa edeceklere tahmilinden bahsediyorlar. (45) burada, yurttaşlar açısından hem “hak”, hem de “vazife” olan seçimin, 1930’ların muhalefetsiz ortamının son derece dar sınırları içinde “gerçekleştiği” olgusu görmezden gelinmiştir.

    sonuç

    türkiye’de yurttaşın yaratılmasında cumhuriyet pedagoglarının ihtiyacı olan, inşacı bir yurtseverlik formülü olmuştur. bu nedenle dil ve tarih öğeleri, kurucu unsur olarak kullanılmak istenmiştir. vatandaşlık kavramının içeriğini belirleyen, cumhuriyet’in ilk yıllarından günümüze kadar gelişen tarih anlayışı, bu unsurları belirleyen temel öğeler olmuştur. bu öğelerin kullanıldığı yurttaşlık bilgisi dersi, “millet” tanımından yola çıkılarak vatandaş ve devletin birbirine karşı görevleri, özgürlük, dayanışma, seçim gibi konular çerçevesinde öğretimde yer almıştır. vatandaş için medeni bilgiler, dersin amacı ve konuları gereği kurucu kadroya, siyasal kavramlar veya konular hakkında görüşlerini ifade etme fırsatı sağlamıştır. bu niteliğiyle kitap, kurucu kadronun özellikle atatürk’ün bu konulardaki düşüncelerinin neler olduğunu öğrenebileceğimiz önemli bir kaynaktır. yurttaşlık bilgisi dersi alanında önemli bir dönüm noktasını oluşturan vatandaş için medeni bilgiler, 1930’dan 1939’a kadar ortaokullarda yurttaşlıkla ilgili tek ders kitabı olarak okutulmuş, ancak atatürk’ün ölümünden sonra uzun süre ders kitabı olmadığı halde yeni basımları yapılıp genel okuyucu kitlesine de ulaştırılmamış, sadece bir kuşağın siyasal eğitiminin temel dayanağı olmuştur.

    vatandaş için medeni bilgiler kitabında, birbiriyle çelişen iki tasarımın (46) kaygısı görülür. bunlardan ilki, batılı eğitim sistemiyle ders kitaplarını yazmak ve bunun için de müslüman, özellikle osmanlı boyutlardan sıyrılmış bir kimlik yaratmak için türklerin asyalı köklerini övmektir. ikincisi ise, osmanlı döneminden miras kalan tarih yazımı alışkanlıklarından kopmamaktır. bunlardan ilki seçilerek ulus-devlet kurma idealine ulaşılmaya çalışılmıştır. kitapta yer alan vatandaşlık anlayışı, devletin vesayetindeki vatandaşı öngörmüş, vazifelerin/görevlerin öncelikli olduğu bir vatandaşlık anlayışının sınırlarını çizmiştir.

    --
    notlar

    1) atatürk tarih kitaplarının yazım işine de katılmıştır. liseler için bu şekilde yazılmış olan dört ciltlik tarih, ilk ve ortaokulların tarih kitaplarına kaynak olmuştur.

    2) arı inan; prof. dr. afet inan, remzi kitabevi, 2. basım, istanbul 2005, s.101.

    3) inan, a.g.e., 99-100.

    4) inan, a.g.e., 101.

    5) şevket s. aydemir, tek adam cilt ııı, , remzi kitabevi, 24.baskı, istanbul 2008, s.463.

    6) bkz. arı inan; prof. dr. afet inan, remzi kitabevi, 2. basım, istanbul 2005.

    7) atatürk’ün 30. yıldönümünde afet inan, elindeki notları da birleştirerek vatandaş için medeni bilgiler ve atatürkün el yazıları adıyla yayınlamıştır.

    8) afet, vatandaş için medeni bilgiler devlet matbaası, istanbul1933, s. 1-2. belgenin aslı için bkz. ek 1.

    9) özankaya’ya göre, okuyucuların tam bir özgürlük ortamında irdelenip eleştirilebilmesi için kendi adıyla değil, iznini aldığı prof. afet inan’ın adıyla vatandaş için medeni bilgiler kitabının yayınlanmasını uygun gören atatürk, yalnız ortaöğretim öğrencilerine de değil tüm yetişkin yurttaşlara bu kitabın ulaştırılmasını istemiştir bkz., özer özankaya, “yurttaş için medeni bilgiler” ya da çok-partili dönemde rafa kaldırılan demokrasi dersleri”, mülkiye, cilt:xxvı, sayı, 233, mart-nisan 2002, ankara s. 98.

    10) aynı kitap maarif vekâleti milli talim terbiye dairesinin 27/6/1933 tarih ve 3113 numaralı emriyle üçüncü defa olarak 25.000 adet daha basılır.

    11) atatürk’ün gerek kendi yazdığı gerekse afet inan’a yazdırdığı notların tümünün kitaba girdiği ve kitabın önemli bir bölümünü oluşturduğunu göz önünde tutarsak mustafa kemal’in vatandaş için medeni bilgiler’in asıl yazarı olduğunu söyleyebiliriz. fakat burada afet inan’ın da kitabın yazımında büyük ölçüde katkısını olduğunu unutmamak gerekmektedir

    12) afet, vatandaş için medeni bilgiler, devlet matbaası, istanbul, 1931.

    13) arı inan; prof. dr. afet inan, remzi kitabevi, 2. basım, istanbul 2005, 102.

    14) inan, a.g.e., 103-104.

    15) a. âfet inan, medenî bilgiler ve m. kemal atatürk’ün el yazıları (haz. ali sevim, azmi süslü, m. akif tural), atatürk araştırma merkezi, 1998, s. 423.

    16) bkz., afet, vatandaş için medeni bilgiler, devlet matbaası, istanbul, 1931.

    17) maarif vekâleti müsteşearı olan mehmet emin, 1930 yılında maarif vekâleti ve talim terbiye dairesinin 16 ağustos 1926 tarih ve 1302 numaralı kararı ile liselerin birinci devreleri ve ortamekteplerin ikinci ve üçüncü sınıfları ve kıs-erkek muallim mekteplerininde okutulmak üzere yurt bilgisi kitabı hazırlamıştır. (bkz. mehmet emin, yurt bilgisi, kanaat kütüphanesi, istanbul 1930). bu kitap araştırmamız sırasında gözden geçirilerek medeni bilgiler kitabıyla büyük benzerlikler görüldüğü tesbit edilmiştir. aynı zamanda araştırmamız sırasında vatandaş için medeni bilgiler kitabının yayınlanmasından önce, muallim abdülbaki(1929) tarafından ilkmekteplerin dördüncü sınıfları için hazırlanmış yurt bilgisi kitabına da rastlanmıştır.

    18) bu konuda bkz., hasan ünder, “milleti müsellaha ve medeni bilgiler”, tarih ve toplum, sayı 192, aralık 1999, ankara s. 49-56.

    19) bu gelişmelerin başlangıcı, osmanlı döneminde osmanlıca harflerin ıslahına ilişkin ilk kez 1862’de münif paşa’nın bir konuşmasında ortaya atılır. ıı.meşrutiyet döneminde bazı jön türk yazarları (hüseyin cahit yalçın, celâl nuri ileri, abdullah cevdet gibi), latin alfabesinin kabulünü savunurlar. enver paşa ise, osmanlıca harflerin ıslah edilmiş bir şeklini orduda dener. cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren, dile yönelik çalışmaların hız kazandığı görülür. 1923’ten sonra izmir iktisat kongresi’ndeki ve şubat 1924’te millet meclisi’ndeki tartışmalar latin harflerinin kabulüne karşı muhalefetin izlerini taşır.

    20) vatandaş için medeni bilgiler’in chp genel sekreteri recep peker tarafından hazırlanan ikinci cildinde teşkilat-ı esasiye; türkiye büyük millet meclisi; meclisin işlemesi; heyeti umumiye; kanun; bütçe; muhasabet divanı; devlet şûrası; siyasi fırkalar; hükümet teşkilâtı; adliye; temyiz mahkemesi; ticaret davaları; avukat ve baro; dahiliye; vilâyetlerin hususi idaresi; be-lediyeler; köy; memurlar; hariciye; eski kapitülasyonlar; maarif; maliye; nafıa; iktisat; şirket-ler; bankalar; sıhhiye ve içtimaî muavenet; aile, milli müdafaa bölümleri yer alır. bkz. recep peker, inkılab dersleri, t.c. maarif ve derleme müdürlüğü, 1935.

    21) füsun üstel, makbul vatandaş”ın peşinde: ıı. meşrutiyet’ten bugüne vatandaşlık eğitimi, iletişim ya-yınları, istanbul 2005, s. 229.

    22) cins kelimesi burada ırk anlamında kullanılmıştır.

    23) afet, vatandaş için medeni bilgiler, devlet matbaası, istanbul, 1931, s. 9

    24) afet, a.g.e., s. 17.

    25) afet, a.g.e ., s.20.

    26) afet, a.g.e ., 11.

    27) copeaux, tarih ders kitaplarında arapların ayrı bir tanımı olmadığı sonucuna varılabileceğini, türk ve arap halkının çok uzun süre iç içe yaşamış olmasından dolayı türklerin onları yabancı ya da komşu gibi bile görmediklerini, güçlü bir kaynaşma sonucu arapların, türkler tarafından ayrı algılanmadıklarını iddia eder. komşu olarak arap, düşman olarak arap, kökten yabancı gö-zükmektedir; ama türkler tarafından benimsenen islam geçmişi bu yabancıyı ayırmakta güçlük çekmektedir. bkz., etienne copeaux, türk tarih tezinden türk-islam sentezine,
    (çev. ali berktay), tarih vakfı yurt yayınları, 2. baskı, istanbul 2000, s. 242.

    28) afet, vatandaş için medeni bilgiler, devlet matbaası, istanbul 1931, s. 13-16.

    29) bu bölüm metinde, özellikle italik yazılarak vurgulanmıştır. bkz. afet, a.g.e ., s. 8-9.

    30) afet, a.g.e ., s.40.

    31) afet, a.g.e ., s. 58.

    32) afet, a.g.e, s. 26.

    33) menfaatlerin temsili nazariyesi ile bazı meslek, sanat ve iş adamlarının mecliste ayrı ayrı ken-dilerini temsil etmeleri gerektiğine dair istekleri olduğunu bu yapıldığı takdirde birkaç grubun birleşerek kendi çıkarları için çalışacağını ve bunun olmaması gerektiğini vurgular.

    34) afet, a.g.e. , s. 67.

    35) füsun üstel, makbul vatandaş”ın peşinde: ıı. meşrutiyet’ten bugüne vatandaşlık eğitimi , iletişim ya-yınları, istanbul 2005, s. 209-214

    36) afet, vatandaş için medeni bilgiler, devlet matbaası, istanbul 1931, s. 71.

    37) etienne copeaux, türk tarih tezinden türk-islam sentezine,
    (çev. ali berktay), tarih vakfı yurt yayınları, 2. baskı, istanbul 2000, s. 17.

    38) şerif mardin, “modern türk sosyal bilimleri üzerine bazı düşünceler”,
    türkiye’de modernleşme ve ulusal kimlik, (edit. sibel bozdoğan, reşat kasaba), tarih vakfı yurt yayınları, ikinci basım istanbul 1999, s. 56-58.

    39) afet, vatandaş için medeni bilgiler, devlet matbaası, istanbul 1931, s. 76-77.

    40) afet, a.g.e., s. 53.

    41) füsun üstel, “makbul vatandaş”ın peşinde: ıı. meşrutiyet’ten bugüne vatandaşlık eğitimi , iletişim ya-yınları, istanbul 2005, s. 190.

    42) afet, vatandaş için medeni bilgiler, devlet matbaası, istanbul 1931, s. 99-159

    43) afet, a.g.e., s. 163-184.

    44) afet, a.g.e ., s.184-186.

    45) afet, a.g.e ., s.125

    46) 1931’in tarih ders kitabı, geleneksel bir görünüm çizmekte ve antik çağa yönelik batılı bakı-şa bağımlı kalmakta, islamiyet’e ilişkin tarihsel anlatım ise, yapısı ve özü bakımından klasik müslüman tarih yazımına uygun bir çizgi izlemektedir. islamiyet hakkındaki sayfalar, klasik yapılarına karşı bugünkü kitaplarda bulunmayan lâik bir anlayışın izlerini taşımakta ve eski türkler üstüne olan bölümler, türklerin öncüllüğü ve üstünlüğü fikirlerini belirtmektedir. bkz., etienne copeaux, türk tarih tezinden türk-islam sentezine, (çev. ali berktay), tarih vakfı yurt ya-yınları, 2. baskı, istanbul 2000, s. 45.

    47) afet, vatandaş için medeni bilgiler, devlet matbaası, istanbul, 1931, s.145.

    --
    kaynaklar

    - afet, vatandaş için medeni bilgiler, devlet matbaası, istanbul 1931.

    - afet, vatandaş için medeni bilgiler devlet matbaası, istanbul1933.

    - aydemir şevket süreyya, tek adam cilt ııı, , remzi kitabevi, 24. baskı, istanbul 2008.

    - copeaux etienne, türk tarih tezinden türk-islam sentezine, (çev. ali berktay), tarih vakfı yurt yayınları, 2. baskı, istanbul 2000.

    - inan a. âfet, medenî bilgiler ve m. kemal atatürk’ün el yazıları (haz. ali sevim, azmi süslü, m. akif tural), atatürk araştırma merkezi, 1998.

    - inan arı, prof. dr. afet inan, remzi kitabevi, 2. basım, istanbul 2005.

    - mardin, şerif; “modern türk sosyal bilimleri üzerine bazı düşünceler”, türkiye’de modernleşme ve ulusal kimlik, (edit. sibel bozdoğan, reşat kasaba), tarih vakfı yurt yayınları, ikinci basım istanbul 1999, s. 54-70.

    - mehmet emin, yurt bilgisi, kanaat kütüphanesi, istanbul 1930.

    - özankaya, özer; “yurttaş için medeni bilgiler” ya da çok-partili dönemde rafa kaldırılan demokrasi dersleri”, mülkiye, cilt:xxvı, sayı, 233, mart-nisan 2002, ankara s. 93-99.

    - peker recep, inkılab dersleri, t.c. maarif ve derleme müdürlüğü, 1935.

    - ünder hasan, “milleti müsellaha ve medeni bilgiler”, tarih ve toplum, sayı 192, aralık 1999, ankara s. 48-56.

    - üstel füsun, “makbul vatandaş”ın peşinde: ıı. meşrutiyet’ten bugüne vatandaşlık eğitimi, iletişim yayınları, istanbul 2005

    ---
    (alıntı: fatma gürses / ‘kemalizm’in model ders kitabı: vatandaş için medeni bilgiler’, gazi akademik bakış dergisi, kış 2010, cilt 4, sayı 7, s. 215-233)

    (kaynak: http://www.academia.edu/…0_cilt_4_sayı_7_s._215-233)
  • bir kısmının kırpıldığını düşündüğüm bir versiyonunu okuduğum kitap. yurttaşa karşı devletin görevleri bölümünden sonra hürriyet, ardından da hoşgörülülük bölümleri geliyor. hiç sanmıyorum ama belki aslen iki kitaplık eseri on kitap olarak falan basmışlardır. ben bunu ilk kitabın tamamını içerdiğini düşünerek almıştım, düşündüğüm gibi kırpılmışsa çok üzülürüm (belki afet inan'ın yazdığı bölümler yoktur ama ben oraları da okumayı isterdim). elimdeki versiyonda soldaki sayfalarda ana metin, sağdaki sayfalardaysa atatürk'ün el yazısıyla yazılmış metin duruyor. karşılaştırmalı bakınca sağdaki orjinal yerlerin bile bir kısmı kırpılmış gibi ama neyse.

    kitabın içeriği ise hoşuma gitti. atatürk'ün zeka ve becerisinden bir kez daha etkilendim. sırayla, her bir kavramın tanımını yapıyor, ileride anlatacaklarının temelini yavaş yavaş inşa ediyor. metnin ilerleyişi ve bütünselliği çok sağlam. ulus nedir, türk ulusundan kastedilen nedir, devlet nedir, nasıl işlemelidir, egemenlik nedir, yönetim biçimleri nelerdir gibi birçok konuyu güzel güzel anlatıyor. ilkokul seviyesinde çocujların bile anlayabileceği ve özümseyebileceği biçimde hem de. şu kitabı şimdi okutsalar ülke bir anda 30 yıllık ilerleme kateder. günümüzde "okumuş etmiş" kesimin bile hala ayırt edemediği siyasi biçimlerle ekonomik sistemlerin farklı şeyler olduklarını da tane tane anlatıyor. toplum sözleşmesi'ni okuduğumdan beri atatürk'ün jean-jacques rousseau'dan çok etkilendiğini düşünmüşümdür, bu kitapta da yer yer onun fikirlerini gördüm.

    bir tek kuvvet ayrılığını reddedip birliğini savunan kısmı anlamadım. güçlerin hepsinin mecliste toplanmış olmasına rağmen görev dağılımı yapıldığını ve yasa yapma yetkisini meclisin doğrudan kullandığını, yürütme yetkisini meclisin kendi seçtiği cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu'nun kullandığını, yargı yetkisinin de ulus adına bağımsız mahkemelerce kullanıldığını söylüyor. e biz buna güçlerin ayrılması demiyor muyduk? hadi meclis güvenoyu ve denetim mekanizmasıyla bakanlar kurulu'nu denetleyebiliyor (gerçi '24 anayasasındaki mekanizma daha farklı olabilir), ama ülkenin bir hukuk devleti olduğu ve hukukun üstünlüğünün geçerli olduğunu düşünürsek, yargı görevini bağımsız mahkemeler üstleniyorken bu erk nasıl mecliste toplanmış olabiliyor? hukukçu birileri bu güçler birliği/ayrılığı olaylarını '24 anayasası ve 3 hafta önceki anayasayı karşılaştırarak, bilal'e anlatır gibi anlatabilirse çok sevinirim.

    birkaç tane de hoşuma giden cümle koyayım (günümüz türkçesi ile):

    "türkiye cumhuriyeti'ni kuran türkiye halkına türk ulusu denir."

    "türk ulusu, ulusal duyguyu, din duygusuyla değil, fakat insanlık duygusuyla yan yana düşünmekten zevkalır. vicdanında ulusal duygunun yanında insanlık duygusunun onurlu yerini daima korumakla övünç duyar."

    "aynı zamanda dini siyasetten ayırmış laik hükümetler vardır. amerika, fransa, türkiye cumhuriyeti gibi.."

    "bilindiği üzere, türkiye cumhuriyeti, demokrasi temeline dayanan bir devlettir. demokrasi temelde siyasi içeriklidir; düşünseldir, düşünceye dayanır, bireycidir, eşitlikçidir."

    "türk, zorbalık ve tutsaklık zincirlerini koparabilmek için, iç ve dış düşmanlar karşısında yaşamını ortaya attı; ... artık türkiye'de 'her türk özgür doğar, özgür yaşar.'"

    "türkiye'de hiç kimse düşüncelerini başkalarına zorla kabul ettirmeye kalkışamaz ve buna izin verilmez."
hesabın var mı? giriş yap