• anlamsiz seyler üzerinden tartısma yuruten sevgiliye soylenebilecek belki de en şık laf ve elbette bir cahit zarifoglu dizesi.
  • şair burada "ön sevişme sence de biraz fazla uzamadı mı balkaymağım?" demek iştemiştir.
  • (bkz: ağartı)
  • -
    ve bunları elbette çabucak geçelim sevgilim' uzun zamandır dilime bu söz geliyor. durma göğe bakalım'la birleşiyor sonra aklımda.
    döngüyü farkedince artık bu sözlerin sadece engel olduğu evreyi geçelim diyorum kendime.

    sonraki kapı ne olur bilmiyorum ama emek dahil her gücümü bir çocuğu güldürmek için kullanmayı diliyorum.
  • cahit zarifoğlu dizesi, ah muhsin ünlü'nün gidiyorum bu kitabında 1993-1998 yılları arasında yazılan şiirleri içeren bölüme geçmeden önce kullanılan dize.
  • 'sevgililer yüzüne karşılık geldim
    kaygı bağırdı gözevlerimde

    günlerin yamanan yıldızlar
    ve üzülen gökkuşaklarıyla
    doluluğundan söz ediliyor
    evlerde çocuklar arşınlanıyor
    ve alkışlanıyor babalar
    ki tütün başında
    ekmek başında kabir başında

    günler yenilenen bir isim
    merdivenleri büyük ağzıyla çıkan meral
    haftada üçer gün üçer hafta
    ince uzun veya kahverengi
    ve gelinlik sabah çatışmasında
    yoğunlaşan yorgun artık ben
    köprü ortasından yarılmış bu ara
    organın ve güneşin salgınlığı
    toprağa gelir gibi oldu an
    başlar ikinci artık

    beygirler uzağa kayıyorlar

    bu arada gelinmeler
    arkadaş yapıtlarına yar koyma
    yöremdeki çimler

    bu arada evimin içinde odaların birbirine düşman durduğu
    ve hastalandıkları
    çalışan yüreklere uzak
    bekardan korkan ev sahiplerinin
    kapılarda kızlık heykelleri
    bu arada insanın yemeğe oturma çelişmesi

    yemekten kalkma çelişmesi
    erkek oluşunuza binaen
    bu arada özel sıkıntılarımızın
    kılıç kuşanmış hali
    durmadan kanlanıp hatırladığımız
    bunalan kadınlar
    ben alda'yı bunalıyor görüyorum rüyamda
    kırbaç gibi insanı saran etrafımızda
    kelebek kanatları gözler
    akılda kalan ağızlar
    hatlar
    seviyi yoran alkışlar
    bir şehri paramparça edip
    ortasından yarıp uykuları
    evlerin sahanlıklarına
    misafir odalarına
    lavabonun altındaki dolaba
    çocukların hücumluk yataklarına
    iri erkeklerin şakaklarına
    kadınların çırpınan dudaklarına
    ve kızların sancaklarına sığınan
    ve benim damarlarımda itişen uykulara

    bir şehrin ortasından tren geçiyor
    o şehirde büyük rüzgâr vardır
    bir oyuncakçı vitrininin önünde
    insanların durdukları ve duruşlarını
    değiştirmedikleri trenle birlikte
    şehrin ortasından oyuncak trenlerin
    cezalandırmış şekilleri

    kendisini buyruk
    vitrine yapışık insanların kafalarındaki
    içlerinden geçerken dönüp bakmadıkları
    durdurup parçalamadıkları
    önüne yüzer ellişer
    yatıp apartman kadar
    ağır tekerlerini üzerlerinden geçerken
    öpüp ağızlarını ezdirmedikleri

    noktanın sonuna kadar
    bir sinir bir can yanmasıyla
    bir parçamı
    bir demir mengeneye
    koyup sıkmak istiyorum mu nedir
    dilimi

    bir acı mı ne gerek
    öyle uykum var ki
    öyle istiyorum ki

    o içinden marşandizler
    şimşek gibi fırlayan
    şehirde hemen
    hat boyunda ilk tahta evde
    derin yatakta
    her an çığlıklarıyla
    uyuyayım kıyametler
    bir ejder geçsin
    öyle tanıdığım
    öyle canımın içinde

    durup gelmeyince
    morfin gibi arıyorum direnmeni
    iğne üzerinde yüzün gelip
    kuşatmıştı beni
    ama düşündükçe korkmak
    yüzünle geldiğini

    ve bunları elbette çabucak geçelim sevgilim'
hesabın var mı? giriş yap