• veled çelebi izbudak.

    mevlena dergahi postnisini. türkçü, dil bilimci.

    farsça ve arapça bilmekle beraber; türkçe'nin farklı kolları üzerine yoğunlaşmış ve tüm türk dünyasını kapsayan bir lugat hazırlamaya gayret etmiştir. mevlevilik tarihi ve mesnevi şerhi üzerine de çalışmları olan veled çelebi de; bir çok osmanlı münevveri gibi; istanbul yangınlarından nasibini almış. bir çok eserini ve kütüphanesinin büyük bir kısmını; evini soyan bir hizmetçinin -hırsızlığı belli olmasın diye kundakladığı- yalının külleri içine gömmüştür.

    celebilik makami ise, selefi olan abdulhalim celebi ile aralarında gidip gelmistir.
    ikisi de ittihat ve terakki sempatizanı olsa da; ii. abdulhamid tahttan indirildikten sonra ittihat terakki 'iktidara karsi gelen' çelebiden ziyade, 'iktidarin atayacagi' bir çelebiyi tercih edip, 'abdülhalim celebi'nin sefahet düşkünlüğü' bahane edilerek yerine veled çelebi tayin edilmiştir.

    veled çelebi mucahidin i mevleviyealayini kurarak i. dunya savasi'na gönüllü katılmıştır. ordunun moralini ve maneviyatını yüksek tutmakla mesul bu gonul erleri 3 yil kadar şam'da kalıp, geri hizmetlerde çalışmışlardır. yenilgi kesinlikleştikten sonra, alay dağılmış; mevlevilerle birlikte kadiri, rufai dervişlerinin ve de muhibbanın dahil olduğu yaklaşık 1200 kişiden mürekkep bu alay dağılmış, kimi hacc farizesini ifa etmiş, kimi dergahına dönmüştür.

    i. dünya savaşıyla beraber, ibre ittihat ve terakki aleyhine donmeye başladıkça müzmin muhalif olan neyzen tevfik ve refik halid karay gibi etkin isimler bu alaylarla 'dalga geçen' yazı ve şiirler kaleme almışlardır.

    istanbul işgal edildikten sonra ise abdülhalim çelebi'nin 'veled çelebi' ve bahsi geçen alayi ihbar ve şikayet eden bir mektup yazdığı maruf olmakla birlikte, yollayıp yollamadığı meçhuldur!

    veled çelebi de, abdülhalim çelebi de; mebusluk yapmış; "modern" şeyhlerdir.
    veled çelebi, tekkelerin kapatılması, şapka kanunu gibi ınkılapların destekçisi olmaktan öte; savunucusudur! 'hoca dokunma şapkama' adlı bir şiiri vardır.

    veled çelebi, mustafa kemal paşanın da 'çelebi efendi hazretleri' diye hitap ettiği, mahremini dahi bilen bir aile dostudur.

    hatıraları sahaflarda -zor da olsa- bulunabilmekle beraber, hakkında nevin korucuoglunun kültür bakanlığı yayınlarından çıkmış bir kitabı mevcuttur.
  • 1869 yılında konya’da doğan son dönem mevlevi şeyhlerinden ve mücahidin i mevleviye alayi kumandanı veled çelebi, konya ve medine’de eğitim görmüştür. 1885 yılında konya’da memuriyete başlayan veled çelebi, gazetecilik ve öğretmenlik yapmış, ayrıca ‘turk dernegi’nin kurucuları arasında yer almıştır. istanbul’da ikâmet ettiği sırada ittihad ve terakki’nin faal bir üyesi olan veled çelebi, ii abdulhamid aleyhindeki gizli faaliyetlere de katılmış bir türkçü idi. ittihâd ve terakki iktidara gelip, veled çelebi konya mevlânâ dergâhı postnişini olduğunda, sultan veled medresesi’ni ilkokula, karatay medresesi’ni ortaokula çevirmeyi planlayacak kadar reformcu olan şeyhin bu tasarısı, muhafazakâr çevrenin baskısı sebebi ile gerçekleşememişti. türk adıyla anılan bütün türk kavimleri’nin geçmişini ve o günkü durumunu öğrenmeyi, öğretmeyi, türk tarihiyle birlikte dillerini ve edebiyatını, etnografyasını, türk ülkelerini, eski ve yeni coğrafyasını araştırıp ortaya çıkarmayı, bunları bütün dünyaya tanıtmayı ve özellikle dilin açık, sade ve güzel bir bilim dili olduğunu kanıtlamayı ve dilin imlâsını incelemeyi meslek edinmiş olan veled çelebi, aydınlar arasında “vavlı türk” nâmıyla biliniyordu.

    veled çelebi, charles bourdel’in 1912 yılında yayımlanan “ilim ve felsefe” adlı kitabı üzerine yazmış olduğu makalede; bir milletin ‘felah’ı için, o milletin kendisini bilmesi demek ‘millîyetçiliğin’, diğer bütün milletlerinkine tercih etmesi gerektiğini yazmıştı. veled çelebi’nin milliyetçiliği din, ahlâk ve âdetler üzerine müesses bir ideoloji olmakla birlikte, muhakkak ki etnik bir bilinci de haizdi. modernizmi samimîyetle benimsemiş olan veled çelebi, mevlevîliği de aynı perspektifle değerlendirmiş ve kimi tarîkat mensuplarınca “münkir softa” diye nitelendirilmişti. memuriyeti sırasında görevinin gerektirdiği resmî kıyafeti giyince muhalefetle karşılaşan veled çelebi, etrafına şöyle seslenmişti:

    “efendim her kavmin bir elbisesi var, bizim çelebiyanın giydiğimiz elbise nedir? tarikati aliyemizin resmi elfi nemet, tennure, destegül, hırkası mıdır. belki zamanı kadimde aynen konyalıların umumen giydikleri elbise yalnız başımızda bir fahrı mevlânâ vardır ki o da cenabı mevlânâ’nın gaybubeti hazreti şems’ten sonra başına giydiği tebriz külâhıdır. ne biz konyalı elbisesi giymekle çelebilikten çıkarız, ne de azarbaycan ve tebriz ciheti ahalisi elyevm mevlevi gibi külâh giymekle mevlevi olurlar.”

    veled çelebi yenilikçi tavrını hayatının sonuna dek korumuştu. tekke ve zaviyeler kapatılırken, tarîkatların bu uygulamayı hak ettiklerini inanmış, şapka kanunu sonrası da “dokunma hoca şapkama” adlı bir şiir yazmıştı. cumhuriyet döneminde de türkçülük çalışmalarına devam eden veled çelebi, bir müddet kastamonu milletvekîlliği de yapmıştı. veled çelebi’nin kaleme aldığı hatıraları yayımlanmıştır.
  • mevlana’nın on sekizinci göbekten oğlu olup türk sözcüğünün yazımındaki "ü" sesini "vav" harfiyle göstererek necip asım yazıksız ile birlikte "vavlı türk" olarak anılmış dilbilimci. istanbul üniversitesi'nde, eski adıyla darülfünunda hocalık da yapmıştır.
  • özel öğrenimle yetişen, medresede okumuş, arapça ve farsça bilen, dil tarihine merak sarıp başka dil ve diyelekleri kendi başına öğrenen mevlana'nın 18. kuşaktan torunu, konya doğumlu türk dil ve edebiyat insanı. konya vilayet gazetesinde, istanbul'da ikdam, hazine-i fünun ve mektep gazete ve dergilerinde veled bahai mahlasıyla yazılar yazdı. necip asım ile birlikte türk dilinin tarihi üzerine çalışmalar yaptı. türk yurdu dergisinde yazılar yazdı.

    birinci dünya savaşı çıkınca memleket müdafası için bir mevlevi alayı kurdu. 4. orduya katıldı. 3 yıl şam'da kaldı.

    en ünlü eseri dedesi sultan veled'in türkçe şiirlerini topladığı divan-ı türki-i sultan veled'dir.
  • mesnev-i şerif çevirisi maalesef anlam karışıklığına sebebiyet verecek kadar karışık yazardır.

    özellikle, mevlana gibi tasavvuf ehli olan birisinin mesnevisinde allah lafzını tanrı olarak çevirmesi tam bir hayal kırıklığıdır.

    tanrı kelimesi çoktanrılı dönemden kalma bir lafızdır; oysa ki bir müslüman tanrı kelimesinin tapınılan herhangi bir şey olarak ifade edildiğini bilir (aslan öldürülen bir mızrak, bğday veren bir toprak, mumdan yapılmış bir put), allah lafzı ise semavi dinlerin temelinde kabul ettiği, allah'tır.

    bu açıdan beni hayal kırıklığına uğratmış bir yazardır.
  • hayat hikayesi şu şekilde olan kişi: https://islamansiklopedisi.org.tr/…dak-veled-celebi

    adam mevlevi soyundan geliyor, konya'daki sultan veled medresesi'nde yetişiyor, arapça ve farsça öğreniyor, istanbul'daki en önemli mevlevi alimleriyle dost oluyor, galata mevlevihanesi'nde şeyhlik yapıyor, üniversitede farsça dersleri veriyor, sonra adam öldükten yetmiş sene sonra ekşi sözlük'te birisi çıkıp "mesnevi'yi yanlış çevirmiş, tanrı değil allah demesi gerekiyordu" diye saçmalıyor. evet kardeş, keşke adam "mevlana gibi tasavvuf ehli birisinin mesnevisini" çevirirken senin engin bilgilerinden yararlansaydı.

    ayrıca bu tanrı kelimesine duyulan alerji de nedir arkadaş (bkz: #61992124).
hesabın var mı? giriş yap