verem savaş dispanseri *
-
(bkz: veren savaş dispanseri)
-
-
sanırım, veremle savaş için sadece kazak örüyorlar. mikrofilm için gittim; üç katlı binada üç altın günü nüfusundaki kadınlardan birinin örgü örmekten kafasını kaldırıp bana "artık burada film çekilmiyor" diyebilmesi birkaç dakika aldı. "zaten ben de erşan kuneri değilim" diye aklını alıp uzaklaşacaktım, edepsizlik etmeyim dedim, danışmada iddaa kuponu tartışan görevlilerden zar zor mikrofilmi nerede çektireceğimi öğrendim, yorgun bir eda ile kalabalığa karıştım.
-
kapatılmaya başlanan dispanserlerdir. verem, son dönemde daha da artma eğilimi gösteren bulaşıcı bir hastalıkken, hangi akla hizmet bu karar alındı merak ediyorum. bundan böyle veremli hastaların dosyaları illerde izlenecekmiş.
özellikle doğu ve güneydoğu anadolu'da bu hastalık konusunda bilinçlenme oldukça az. köyde bir adam veremli olduğunun farkında değil, soğuk algınlığı sanıyor sözgelimi. ancak ileri düzeye ulaşacak da, doktora gidecek. verem savaş dispanserlerindeki sağlık çalışanları, taramalar sırasında bunları yakalayabiliyorlardı. şimdi bu çalışmanın ikamesi nasıl yapılacak belli değil. geçen hafta kardeşimin anlattığı bir olayın üzerine düşünmek gerek. adam hasta ancak farkında değil. tarama sırasında tespit edilmiş. evinde karısı ve 6-7 çocuğu da kontrol edilince görülmüş ki hepsi hasta, hepsine bulaştırmış. bu adam zaten ilçe merkezine zar zor gelip gidiyor. dosyaları, ilçeye yarım saat uzaklıktaki il merkezine taşıdılar ama şimdi oraya hiç gitmeyecek.
yalnızca bununla kalsa iyi. ilaç kullanımlarında iki kutuyu bitirtinceye kadar defalarca aramak zorunda kaldıklarını söylüyordu birader. her gün kayıtlarını kontrol edip hastaları arıyorlar, ilk kutuyu bitirenlerin ikinciye başlayıp başlamadıklarını soruyorlardı. başlamamışlarsa ilacı edinmelerini sağlıyorlar ve devamı geliyordu böylece. genelde ilk kutu antibiyotik bitince hastalar yeterince iyileştiklerini sanıp ilaca son veriyorlarmış. bu da hastalığı yoketmiyor, tam tersine mikrobu güçlendiriyor tabii. il merkezinde bunu izleyecek kimse çıkar mı?
aklı başında tüm doktorlar, yöneticiler bu uygulamaya karşı çıkıyor ama verem savaş dispanserlerinin tabelası, toplum sağlığı merkezi olarak değiştirildi bile. -
ilk defa akciğer mikrofilmi için zorunlu olarak gittiğim*, şoka uğradığım yer. içine girince zaman yolculuğu yapıp 20-30 sene öncesine gittim sanki. kurulduğu günden beri sadece çalışanlar değişmiş içerde. biraz daha kassalar zamanı durduracaklar, o derece yavaşlar. bilgisayar daha icat edilmemiş zaten. en teknolojik alet pilli saat, tükenmez kalem vs.. (3 dispanser gezdim film için, hepsi böyleydi. ilk 2'sinde çektiremedim. sadece salı günü çekiyorlarmış, teknisyen yokmuş falan)
- merhaba akciğer mikrofilmi çektirecektim
- şunları doldurun.. 16 tl.
..
- yalnız yarın verebiliriz raporu
- tamam olur
- yarın 14:00 den sonra ama? (saat 11 gibi çektirdiğim halde)
- peki
- eğer acilse yarım saat sonra isterseniz yapabiliriz?
- nasıl yani !?
- onun fiyatı 30 tl, acilse işiniz yapabiliyoruz, başka bir teknikle (ulan yemişim tekniğini kimi kandırıyorsun , filmi çektiğin makine zaten çelik döküntüsü, duvar boyasıyla boyamış küfleri kapatmışsın, en iyi 1975 yapımı şalterle çalışan bir şey, düğme bile yok)
- yok acil değil yarın alayım..
- siz bilirsiniz.. bozuk varsa iyi olur yalnız ?
- yok! (aq)
- nazife ablaaa 5 bozuğun var mı ehehe... bu arada filmi vermiyoruz, rapor veriyoruz, şöyle bakın bir kağıt onaylı.. bunu sağlık ocağına götürün ordan da onaylatın
- tamam -
çocuğunuza verem aşısı yaptırmak için mecburi olarak yönlendirildiğiniz, adeta zamanın durduğu mekan. kapısından girdiğiniz anda kendinizi parelel evrende zanneder, etrafta the dharma initiative logoları ararken bulursunuz.
-
görevinin ismiyle son derece müsemma bir şekilde "veremsiniz" ya da "verem değilsiniz" demek olduğunu bugün tecrübe ettim.
bir kaç zamandır, tıpkı bir otuz yıllık uzun maltepe içicisi gibi öksürüyorum. yine bir gün köhür köhür öksürürken (bu sıralar anılarım böyle başlıyor) kafamı kaldırdığımda verem savaş dispanserini görüp çocukluk anılarım depreşti. evet aradığım yer buydu. içeri girip film çektirmek istediğimi söyledim. ne için olduğunu sordular "üzerinize afiyet biraz öksürüyorum da" dedim demekle de kalmadım uygulamalı gösterdim. böylece ne kadar dürüst bir insan olduğumu da anladılar. sonra sovyet ordusunun bir ekipmanı olduğunu düşündüğüm aletle film çekildi. öğleden sonra film sonucunu almam söylendi. sonucu almaya gittiğimde iki vesikalık boyutunda filmim elime tutuşturuldu. bundan sonraki kısmı "dedi, dedim, dedi ve dedim"lerden kurtarmak amacıyla hemşire olduğunu tahmin ettiğim kişi* ile diyaloglar şeklinde yazmak istiyorum,
ben: "ımm şey ee yani?"
hotek: "verem değilsiniz"
ben: peki doktorla görüşebilir miyim?
hotek: ben görüştüm
ben: ne dedi peki?
hotek: verem olmadığınızı söyledi.
ben: bu kadar mı?
hotek: bu kadar
hımmm. tamam verem değilim de bunun bi "ama"sı yok mu? doktor "verem değilsiniz ama ciğerlerinizde endoplazmik retikulum (şu an aklıma gelen en tıbbı terim bu) toplanmış siz bir hödö mütehassısına görünün" ya da "verem değilsiniz ve ciğerler de erik gibiymiş maşşallah, kütür kütür, seni beni gömer" demez mi?
demezmiş.
ciğerlerimin iki vesikalık boyutundaki fotoşoksuz filmini hep cüzdanımda taşıyacağım. -
yaptığım küçük araştırmada artık tek işlevlerinin akciğer röntgeni vermek olduğuna karar verdim. beşiktaştaki şube terkedilmiş, koskoca yerde güvenlik, hemşire, doktor dahil toplam 1 kişi var. zaten gidince de taksime yönlendiriyorlar.
taksimde göstermelik bir rapor veriyorlar elinize sıraya giriyorsunuz eğer 11:30 ' dan önce film çektirirseniz saat 14:00 ' de alabilirsiniz sonucu. -
mesai saatlerinin başlangıcını çılgınlar gibi merak ettiğim dispanserdir.
-
büyükada'da olanı, eski ve çok güzel bir köşkte hizmet verir. nizam mahallesindedir.
test için gerekli ilaçların ve taze aşıların her zaman bulunabildiği olmazsa olmaz dispanserlerdir.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap