• frankenstein ismiyle anılan yaratığı meydana getirmeye, kozalaktan cam yapmaya soyunan idealist doktorun ismi. yaratığın ta kendisi, pis adam, adi pismanyakbok.
  • mary wollstonecraft shelley'nin unutulmaz karakteri. kendisiyle ilgili en kafa karistirici sorular:
    1) frankenstein'in neden geceli gunduzlu iki yil ugrasip yarattigi canli varligi, varlik gozunu acar acmaz masada birakip kactigi,
    2) yarattigi varligi daha ilk gunden terk etmesine ve sonrasinda hakkinda hic birsey bilmemesine ragmen nasil olup da varligin kotu oldugundan emin oldugu,
    3) neden annesiyle mustakbel esini ruyasinda tek bir insanmis gibi gordugu,
    4) yakinlari birer birer olurken ve o bunu durdurabilecekken neden agzini acip kimseye tek kelime etmedigi,
    5) neden yaratigin tehtidini anlamamazliktan gelip elizabeth'le evlendigidir.

    bu sorulari cevaplama cabasiyla psikanalitik okumalar devreye girer ve frankestein ile yaratiginin aslinda farkli karakterler olmadigi, ikisinin bir bakima birbirini tamamladigi, ve de edebi/psikanalitik terimlerle anlatilacak olursa frankestein'in ve yaratigin aslinda ikiz karakterler oldugu (double/doppelganger) ortaya cikar.
  • frankenstein' ın babası. o yarattı, o yeşil kafayı.
  • james mcavoy ve daniel radcliffe'in başrolünde olduğu film. önceki adı frankenstein'dı.
  • ilk fragmanı düşmüş.

    https://www.youtube.com/watch?v=7pxzxy_siyc

    edit: poster
  • pek tarzım değil ama gideceğim sanırım. fragmanı beğendim gibi,moriarty ağbiiimiz de var. benim için esas sebep james mcavoy. hadi bakalım.
  • sinemaya gidesiniz varsa, vizyonda pek güzel film olmadığını farkedince yönelebileceğiniz film. vasatın üzerine çıkmaya niyetlenmiş ama çıkamamış diyebiliriz. aksiyonu yerinde hafiften sherlock tadı verebiliyor. türk sinemasına bağış yapmaktansa iyi bir yapım izlemek isterseniz iki bilet alın.
  • bu akşam itibari ile sinemada izlemiş bulunduğum film. başrollerde harry potter'dan hatırladığımız daniel radcliffe ve x-men'den hatırladığımız charles xavier'ın gençliğini oynayan james mcavoy var. kısaca değerlendirmek gerekirse senaryoyu vasat buldum, yönetmenlik iyinin bir tık üstü ve oyunculuklar muhteşemdi; özellikle james mcavoy'un kariyerinin oyunculuğunu çıkardığını söyleyebilirim. her ne kadar muhteşem bir oyunculuk sergilemiş olsa da victor frankenstein karakterine görünüş açısından uygun düştüğü konusunda tatmin olamadım. özellikle ilk yarıda senaryo biraz sıkıcı olabiliyor, gelişigüzel geçilen yahut havada kalan sahneler barındırıyor. senaryo 6/10, yönetmenlik 8/10, oyunculuklar 9/10, film puanım 7,5/10. sinemada izlemeye değecek olsa da izlememenin büyük bir kayıp olmayacağı düşüncesindeyim.

    --- spoiler ---

    nelere değinebiliriz? sosyolojik çıkarımlar. mesela seküler ve dini düşünce yapısının çarpışması güzel bir noktaydı. bir tarafta bilime hiç bir ahlak yuları vurdurmayan bir doktor ve diğer tarafta papaz rolü kesen ve doktoru engellemeye çalışan bir polis. film, bilimin iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi olduğu konusunda kesin bir değerendirme yapmıyor ve bu kararı izleyiciye bırakıyor. siz olsaydınız canavarı yaratır mıydınız, yoksa polis gibi mi düşünürdünüz?

    başka bir nokta da filmin başında söylediği gibi, asıl canavar o muydu yoksa dışarıdaki insanlar mıydı. gerek sirk sahneleri, gerekse canavarın öldürülme sahnesi olsun kendini belli ediyor bu sorunun cevabı. "hayat vermek" benim için değerli bir kavram olduğundan büyük ihtimalle canavarı yaratırdım. canavara hayat verilmesi, frankenstein ile canavarın karşı karşıya durması, frankenstein'ın hayat verdiği canavara dokunması ve canavarın öldürülmesi benim için fazlasıyla dokunaklı sahnelerdi. özellikle ölmemek için çırpınışını ve ölüşünü izlemek üzdü.

    son olarak igor'un öldürülmeye teşebbüs biçimi ve bundan kurtuluşu filmin deus ex machina sahnesiydi.

    edit: doktor değil de, intern falan...

    --- spoiler ---
  • öncelikle niye 3-5 salon harici hiçbir yerde yok bu film onu hiç anlayamadım. düğün dernek 15 dk. aralıklarla sunulmak zorunda mıydı yani? tamam dağıtımcı başarısı/mevzuu da; tüketici olarak ben ürünün erişimimde olup olmamasına bakarım sonuçta. yarın da zaten güç uyanıyor; iyice arka plana itilecek bu film.
    neyse, tepe nautilus'a gitmek varmış kaderde. gittik, izledik.

    film, orijinal hikayenin şimdiye kadar beyaz perdeye yansımış versiyonlarından farklı bir bakış açısıyla ele alınmış bir yan öyküsü kıvamında, karakter bazlı bir drama olmuş. tabii filmin adında frankenstein geçtiğinden ve bu isim bir maddo scientistonun değil de bir yaratığın adı olarak zihinlerde kazılı olduğundan; düz mantık bir beklentiyle ve filmin neyi anlattığından habersiz bir şekilde izlendiğinde mutsuz bırakabilir seyircisini. beklentisiz izlendiğinde ise; üst düzey oyunculuklarla desteklenmiş derli toplu bir film olarak "iyi ki izlemişim"ler arasında yerini huzurluca alıyor bütün pazarlama-dağıtım eksikliklerine ve vizyondaki malum yıl sonu hengamesine rağmen.

    -and yes, it was almost alive.-
  • heyecanla bekliyordum bu filmi, trailer çok göz alıcıydı. fakat film, özellikle senaryo hayal kırıklığı. hadi oyunculuklar başarılı olsun diyorsun, iki başrol oyuncusu da tüm film boyunca aynı yüz ifadesiyle geziniyorlar. zaman kaybı diyemem ama yerine daha tatmin edici birşeyler izleyebilirdim.
hesabın var mı? giriş yap