• bir köşe yazarı.
  • e emine adiyla kitaplar yayinlayan kisi.
  • pitircik dizisinde kullandigi -pitircika kullandirdigi- cumle kurma seklini eksi sozluk ortamindaki bir takim yazarlarin havasina benzetmeme neden olmus yazar. halit kivancin asterix cevirilerinden sonra en matrak ozel isimleri bulup yapistirmistir gereken yere. bu tavrin cocuklara agizlarindan salyalar akan eblehler muamelesi yapilmasiyla o kadar ilgisi yoktur.
  • pitircik'i, milliyet cocuk'ta okumaya basladigim ilk andan itibaren bana sevdiren basarili -en azindan o cevirilerde- ucuk kadin... o siralarda yirmilerinde olsa gerek.
  • bir çevirmen hangi noktada çevirmek üzere kabul ettiği/teklif götürdüğü bir kitaba bakıp

    "bu kitapta geçen isimlerin önemli bir kısmı türkçede çok anlamlı olmuyor, buna göre benim kukumun/skimin keyfine göre küçük nicolas gibi bir ismi de kafama göre değiştirebilirim" deme hakkına sahip olabilir? bana göre "tahammül ötesi bir noktada" olarak yanıtlanabilecek bu soruya vivet kanetti sanırım farklı bir yanıt verecektir.

    bizim sınıf isimli kime ait olduğunu billmediğim bir çevirisini okuduğum küçük nicolas'ı kendi estetik değerlerine göre yeniden şekillendirmekten çekinmemiş bir çevirmen olan vivet kanettiye kin kusmamın rasyonel olduğunu ddia etmiyorum, zira orjinalini okumuş karşılaştırma yapabilmiş birisi değilim. bizim sınıfın çevirisi vivet kanettinin kinden çok sonra bile yapılmış olsa (ki ben öyle olmadığını tahmin ediyorum, zira kitapçılarda bizim sınıf olarak gördüğüm eser bir sezon sonra pıtırcık gibi ibne tandanslı bir isme dönüştüğünü kıllanarak gözlemlemiştim) ben yine de çocukluğuma renk ve yön vermiş bir kahramanı hokkabaza çeviren bu çevirmeni affetmeyeceğim.

    kendimce bir savunmam da var a dostlar:

    küçük çetin in ağzından yazılan kitapta karakterlerin "abuk subuk" isimlerle anılması çok garip gelmiyor bana.çocukluğa ait bir lakap takma psikozundan güç alarak herkesin adı iğrenç de olsa lüplüp, pıt pıt , hoşt hoşt olabilir. bunu kabul edebiliyorum. amma ve lakin kitapta 3. şahıslar içerisinde kabul edilebilecek olan öğretmen, belletici, aile gibi kurumların da nicolas'a, pıtırcık gibi bir isim ile hitap etmesi dünyalar saçması olacak, kitap içerisinde kimi zaman açıktan açığa verilen "biz ve onlar" karşıtlığını zedeleyecektir (her ne kadar birinci ağızdan nakledilen bir kurguda yazar kendisinden olmadığı birisi gibi bahsetmesi mümkünse de, nicolas ın ibneliğe manyel efemine bir isim olan pıtırcık ı kendisine seçmeyeceğini bilecek kadar büyümeye, güçlü bir erkek olmaya özenmesinden de tanıyoruz. bunu da geçtim nicolas gayet normal bir isimdir, türkçe karşılığı haydar, çetin, kemal olabilirse de pıtırcık olamaz.) .

    vivet kanetti eğer bizim sınıf çevirisini okumuş olsa idi (ki okumuş olduğunu umuyorum), fransızcadan çevirisi saçma sapan isimlerin lakap artı isim olarak nakledildiğini görecek, böyle bir alternatifin varlığını farkederek kimseyi "lüplüp" olmaktan öte bir realiteye hapsetmeyecek, "lüplüp engin" gibi orta bir yolu seçecekti. yine de bu seçimlerin "maddi" bir takım kaygılarla yapıldığını, yayınevinin başındaki şahsiyetin "ya çocuğun adı pıtırcık olsun, bebeğim bundan hazzeder diyen ebeveyn ay bibibi cicicic diyerek üzerine atılsın" gibi bir hissiyatla yapılmış olabileceğini de tahmin etmek çok güç olmasa gerek. vivet kanetti aktüel de yazarlık yapmış, ve de yapabilmiş birisi olarak zaten bu gibi konulardaki hassasiyetini cemil cümleye göstermiştir.
  • hey gidi hey, 13 yaşındaydım... ilk tanıştığımızda çevirisini yaptığı pıtırcık’ı imzalamıştı... elim ayağıma dolaşmış o anda aşık olmuştum.. uzun süre milliyet çocuk dergisi'ne gidip durdum görmek için. sanırım bana karşı o da ilgi duyuyordu “ne şeker şeysin sen öyle” deyip öpmesini hiç unutamam.. birkaç yıl sonra fransa’ya gitti... derken mektup yazmaya karar verdim ve yazdım da... ama göndermedim...
  • bu gün programindaki masasinda "i love you" diyen kertenkele'yi görüp duygulandim... v.ö'nün giderken çok götürmek ister gibi bir hali vardi... keske götürseydi... eminim eser ve vö'nün çocugunun (adini hatirliyamadim) oyuncak sepetine çok yakisicakti
  • yaptığımız bir telefon konuşmasında, durup düşünüp kendi numarasını benim numarammış gibi verdiğim, 'üstelik b 12 kullanıyorum bu ara allah allaaaah nasıl oldu şimdi bu?' demem üzerine de gülmekten katılan, 'çok şeker, çoook şekerr' diye pekiştiren tatlı hanımefendi.
  • keşke yeni pıtırcık kitabını çevirmiş olsaydı diye düşündüren, bazen bir yazar kadar çevirmenin de arandığını kanıtlayan kişi.
hesabın var mı? giriş yap