*

  • normal şartlar altında vücudun sahip olması geren sıcaklık. nerdeyse her bölgesinde farklıdır, genelde koltukaltı baz alınır.
  • 37 derece olduğu kabul edilen sıcaklık.
  • canlıdan canlıya değişiklik gösterir. hatta kimi canlılarda, ki soğukkanlı canlılar de denilir onlara, sabit bir vucut sıcaklığı yoktur; bu canlılar vucut sıcaklıklarını güneşlenerek ya da gölgede dinlenerek ayarlamaya çalışırlar.

    memelilerde yüksek vucut sıcaklığı yüksek metabolizmaya delalettir. yanılmıyorsam kuşların ortalama vucut sıcaklıkları 39 derece civarinda iken insanlarınki 37 derecedir. lakin unutmamak gerekir ki hızlı koşan tez yorulur.

    insanlarda vucut sıcaklığı 40 derecenin üstüne çıkarsa protein yapılı enzimler iş göremez hale gelirler ve organizma canlılığını sürdüremez. aynı şekilde alt sınır da 28 kabul edilir lakin vucut sıcaklığı 16 dereceye düştüğü halde yaşayan insanlar oldugu rivayet edilir.
  • mesela birçok sıcakkanlının metabolik faaliyetlerini sürdürebilmesi için vücut sıcaklığının 30 ila 40 derece celsius olması gerektiği söylenir. peki bu aralığın suyun ısı sığasının minimum olduğu bölgeyle çakışması tesadüf müdür? bence değildir. fakat (bkz: #21045157)
  • bu konuda ısı sığası dedik, minimum dedik (bkz: #21029985) ancak elbette atıp tutmakla kalmadık, araştırdık sayın okur. alemin bir akıllısı ben olmadığıma göre birileri illa ki araştırmış olmalıydı.

    mesela nature dergisindeki bir yazışmaya göre**, canlının asgari ısı üretimi veya atımı aracılığıyla azami ölçüde sıcaklık ayarlaması yapabilmesinin bu ısı düşük sığası bölgesi sayesinde oluşu gayet ilgi çekici bir iddia. diğer yandan aynı yazışma belirtiyor ki, vücut ısısının korunması/arttırılması/azaltılması işleminde ısı farkı, yüzey genişliği ve ısıl geçirgenlik gibi etkenler de rol alıyor. üstelik düşük ısı sığası, vücut sıcaklığının dış etkenlerce de daha kolay etkilenmesi anlamına geliyor. dolayısıyla bu gerçek aslında işleri zorlaştırmakta.

    bu söz konusu yazışmada ortaya sürülen muhtemel açıklama ise; sıcaklıkla ters orantılı viskozitenin ve sıcaklıkla doğru orantılı hidrofobik etkilerin optimal olduğu sıcaklığın, sürpriz, 30 ila 40 derece celsius arası olması. artan sıcaklıkla beraber azalan viskozite, difüzyon hızıyla kısıtlanan faaliyetlerin daha kolay gerçekleşmesini sağlarken; artan hidrofobi enzim-substrat bağlantıları ve protein katlanması gibi hayati işlemlerin işleyişini değiştiriyor (proteinleri bozuyor). dolayısıyla canlıların vücut sıcaklığını "işlerin iyileşmeyi bırakıp boka sardığı noktadan hemen önce" tuttuğu gibi bir iddia var.
  • 1 derecelik yükselme ile hayatı zindan eder. lan 1 derece ya, minicik. halüsinasyon görmeye bile yetiyor gece uyuyamazken.

    neymiş efendim, vücut otomatik ısısını yükselterek enfeksiyonla mücadeleyi daha kolay hale getiriyomuş. lan bir de bana sor! hiç dönüp de "abi şimdi mikrop girdi ya vücuda. ben ısıyı yükseltiyorum, haberin olsun." dedin mi? kafana göre iş yap. sanane lan, sanane! ben belki bilerek aldım mikrobu, onla yaşamak istiyorum. sanane ulan!
  • insanların testislerinde 35 santigrat derece civarındadır, zaten onun için de dışarıdadır.
  • 37.9 idi, yattım dinlendim, 38.1'e gelmiş. iyi hissetmiyorum. depresyonun vücudu kıran etkilerini yaşadığım bir başka haftasonu daha.
  • artması ovulasyon dönemi belirteçlerinden biri . bir doğum kontrol yöntemi olarak da kullanıyor ( vucüt sıcaklığını etkileyen o kadar şey varken , bir kahkaha atılası da cidden kullananlar var ) . zıttı gebe kalmak isteyen bunun için uğraşan bir kadının elinde derece ile gezdiği de görülür .

    kutsal bilgi burada bitiyor .

    şuan benimki 38.2 'c . ovulasyondan bağımsız . yazın ortasında hasta oldum . vücudumda hücresel düzeyde bir savaş var şuan ... soğuk duş alıp uzandıktan sonra düşen hali bu . ateşler içinde olmak bana ovulasyonu düşündürdü , güldüm öyle kendi kendime .
hesabın var mı? giriş yap