*

  • georges perec'in hem cocukluk hatiralarini hem de utopik bir toplumu anlattigi kitabi. perec 13 yasinda bir oyku uydurur, cok ilerki yillarda ise sadece bu oykunun adinin "w" oldugunu ve yonetim seklinin spora bagli oldugunu hatirlar. kitabinda "ates ulkesi"ni ve yasayis sekillerini yeniden kurgular ve anlatir. kitap bir bolumde bu antiutopyanin, bir bolumunde ise perec'in* ikinci dunya savasi yillarindaki cocukluk hatiralarini birer bolum atlayarak anlatir. her ne kadar sporla yonetilen bir toplum fikri ilginc ve eglenceli gelse de kulaga, yonetim fasizandir, ve okurken bile oldukca kasar. neredeyse naziler sevimli gelmeye baslar ve kitabin kurgu bolumlerini cabucak gecmek isteyip perec'in gercek yasamini okumak daha cekici gelir. kitap metis yayinlari'ndan cikmistir. aralik 2001 basimidir. cevirisi sosi dolanoglu'na aittir. isbn numarasi 9753423462 dir. 158 sayfadir. boyutlari 13 x 19.5 cm dir..
  • georges perec in okudukca yoran yordukca felc eden utopik bir toplumu anlatirken "okuyucu cok sıkıldı biraz da kendimden seyler anlatayim da daha fazla ortaligi bulandirmayayim" mantigiyla otobiyografik özellikler de kattigi eseri.
  • çocukluk anılarını elindeki kimi fotoğraflardan, belgelerden ve diğer izlerden birer birer geri çağıran perec, bir yandan da çocukken uydurduğu bir öyküyü bu anılarla birlikte yeniden kurgulamaya çalışır. anılar ve öykü kitap boyunca birbiriyle ilgisi yokmuş gibi görünen bölümler olarak, sırayla ilerler. ancak kitabın sonuna doğru gelindikçe, bu ilgisiz görünen bölümlerin, perec'in hayatında, kişiliğinde ve hayal dünyasında aslında nasıl bir "ilgi" oluşturdukları ortaya çıkar.
    toplama kamplarının evreni, yahudiliğin, öksüzlüğün, yetimliğin ve savaşın gerçek evreni ile yıllarca kağıda garip, gayri insani suratlı sporcular çizmiş bir çocuğun olimpiyat distopyası faşizmin sıradanlığında buluşmaktadır.
  • kedici, deli (bkz: georges perec) in otobiyografik ögeler taşıyan -ve postmodern diyebileceğimiz- romanı.

    bu kitap direkt olarak georges perec için bir kimlik arayışıdır. annesi nazi kamplarından birine alınmıştır bir gün ve o günden sonrası perec in hafızasında yoktur. o da, bu kitabı ikiye bölmüş bir kısmını kurmaca, diğer kısmını ise otobiyografik yapmıştır. kurmaca kısım ile otobiyografik kısım arasında çok fazla benzerlik vardır. peki neden perec kendi hayat hikayesini fiktifleştirdi? bence hafızasındaki boşlukları yeni hikayeler ekleyerek ya da mümkün olabilecek senaryolarla tamamlamak istedi.

    georges perec bir (bkz: oulipo) * üyesidir. bu yüzden kitaptaki bulmacalara ve simgelere dikkat etmek gerekir.

    --- spoiler ---

    w yi şekilden şekle sokarak gamalı haça benzetmiştir ki bu da kitaptaki w şehrini zamanının almanyasına, nazi dönemindeki almanyaya benzetmesindendir. yani bu benzetme de annesine gönderme yapar falan filan.

    --- spoiler ---

    ha bir de spoilerdaki bilgi üzerine şu söylenebilir: bir çeşit (bkz: intertextualité) (bkz: metinlerarasılık) örneği denilebilir inceden inceye. madem metinlerarasılık dedik (bkz: kubilay aktulum) un kulağını çınlatmak lazım.
  • üstat bu anlatısında yarı otobiyografik roman neymiş dosta düşmana göstermiştir. asdfgh

    türkçedeki adı : (bkz: w ya da bir çocukluk hatırası)
  • perec'in diğer distopya yazarlarına adeta 'götümle yazsam bile bana ulaşamazsınız' diyerek gözdağı verdiği anlatısı. w'nin hikayesi müthiş ve filmini çekecek yönetmen anında sinema tarihine geçer. peki ama gaspard winckler nerede?
  • "...keşfettiği şeyin korkutucu bir şey olmadığı, bir kabus olmadığı, birden uyanacağı bir şey olmadığı, zihninden kovacağı bir şey olmadığı nasıl açıklanır, hayatın, gerçek hayatın bu olduğu nasıl açıklanır, her gün bunun olacağı, var olan şeyin bu olduğu ve başka bir şey olmadığı, başka bir şeyin var olduğuna inanmanın, başka bir şeye inanır gibi yapmanın lüzumsuz olduğu, bunu gizlemeye çalışmaya, örtmeye çalışmaya bile değmediği, bunun arkasında ya da altında ya da üstünde olacağı varsayılan başka bir şeye inanır gibi yapmaya değmediği nasıl açıklanır. bu vardır, hepsi o kadar. her gün yarışmalar, zaferler ya da hezimetler vardır. yaşamak için dövüşmek gerekmektedir. başka tercih yoktur. başka hiçbir seçenek yoktur. gözlerini kapamak mümkün değildir, reddetmek mümkün değildir. kimseden beklenecek ne çare vardır ne merhamet ne de kurtuluş. zamanın bunu düzelteceğini ummak bile gereksizdir. bu vardır, gördüğü şey vardır, bazen görduğü şeyden daha az korkunc olacaktır, bazen de gördüğü şeyden çok daha korkunç. ama bakışlarını nereye çevirirse çevirsin, göreceği budur, başka hiçbir sey degil ve yalnizca bu hakiki olacaktır..."

    bu kitaba yarı otobiyografi demek az gelir. distopyalar arasında yerini alması gerekir ki, bu distopya maalesef sadece bir hayal ürünü değil.

    kitap bölümler halinde ilerler ve bölümlerin biri perec'in 12 yaşında kaleme aldığı distopik spor toplumunu anlatırken diğer bölüm perec'in belli bir yaştan sonraki çocukluk anılarını anlatır, öncesi yok çünkü hatırasında. ancak kitabın sonu öyle bir biter ki, "çocukluk hatıram yok. bu iddiayı kendimden emin bir biçimde, neredeyse meydan okurcasına ortaya koyuyordum. bu mesele üzerinde bana soru sormaları boşunaydı. ders programımda yoktu. bundan muaftım. bir başka tarih, büyük olanı, büyük tırpanıyla tarih, çoktan benim yerime cevap vermişti. savaşlar, kamplar." diyen yahudi perec'in aslında çocukluk hatırasının olduğunu gözler önüne seriyor. belki bilinçdışı, belki unutulmak istenen bir çocukluk..
hesabın var mı? giriş yap