*

  • welcome to the game deep web simülatörünün daha üst seviyede korkutucu versiyonu. bu defa kapınıza gelen katilden korunmak için kapıyı tutuyorsunuz. dilerseniz camdan etrafı yoklayabilir ve kapınızın önünde bir van görüp paniğe kapılabilir, hatta katille göz göze gelebilirsiniz.

    bu oyunun en korkunç yanı sanırım web'de kod bulmaya, gezinmeye odaklanmışken evin içerisinden veya bahçeden tıkırtılar duymanız. bu hem işinize odaklanmanızı zorlaştırıyor hem de oyun deneyimini ikiye katlıyor.

    bu versiyonda ayrıca "the breather" isimli katilin sizi arayıp sadece nefesiyle taciz ve dolaylı olarak tehdit ettiğine şahit olabilirsiniz.
  • ilk oyuna göre daha da zorlaştırılmış korku oyunu. fbi baskınları gibi yeni özellikler de eklenmiş. merak edenler için burada area 53'ün gameplay serisi var.

    imla: edit.
  • çok iyi buldum. ilk oyunda bir noktadan sonra oyun tekrar etmeye başlıyordu ve oyuncular sıkılıyordu bu durumdan. bu oyuna getirilen nesneler, yan görevler, ekstra korku ögeleri oyunu mükemmel kılmış.

    oyunda amaç şu: amelea isimli genç bir kız kayboluyor. bir gün adam isimli biri (ki aynı zamanda bu abimiz geliştirici) ile yaptığınız görüşmede amelea'yı red room'da izliyorsunuz. kan donduran bir chat var burada. görüşme sona erdiğinde de yapmanız gereken deep webde gezerek noir tunnel'e girmenizi sağlayacak, gizlenmiş keyleri bulmak ve toplamak. bunu yaparken hidden wiki 2'ye ulaşmanızı sağlayacak .ann ile biten bir linki de bulmanız gerekiyor çünkü keyi bulmak için oradaki siteleri de didik didik edeceksiniz. arada bazı sitelere de üye girişi yapmak için key satın alacak ya da bulacaksınız. kısacası her şeyi en ince ayrıntısına kadar incelemeniz gerekiyor. tüm bunları yaparken sürekli size engel çıkaracak katiller, polisler falan var. güvenliğinizi de sağlamalısınız yani.

    ilk oyunda bunda da yaptığımız gibi tor'a karşılık gelecek bir yazılım ile dark net'e giriyor ve burada deliller arıyorduk. katilin sesini duyduğumuzda ışıkları kapatıyor ve ses çıkarmadan bekliyorduk (oyunda mikrofon var ve sesiniz gittiğinde yakalanıyorsun tabi) saklanmak gibi bir özellik yoktu, lamba kapatmak ve koltuğa oturmak dışında ekstra bir şey yapamıyorduk. sonunda red room'u bulmaya çalışıyorduk. yani tek düze ilerleyen bir oyundu.

    ikinci oyunda kidnapper gitmiş, yerine katiller gelmiş; çeşitlilik olmuş. lucas kumiega isimli bir suikastçı (hitman bildiğin) var ve bunu aşmanın tek yolu motion sensor almak; kendinizi korumak için kapı kolunu çekmeniz gereken bir breather var ve lokasyonu tam olarak vpn'in geldiği ara sokakta, aniden çıkıp size sürprizler yapıyor; yan görev diyebileceğimiz the doll maker var (web sitesini inceledikten sonra herhangi bir zamanda müziğini duyuyorsunuz. o an kapıyı açamıyorsunuz ve sadece delikten bakabilirsiniz. muhtemelen alman veya avusturyalı olan bu amcamız doll ile kapının önünde beliriyor, kayboluyor ve elektrikleri kesiyor, akabinde size yan görev veriyor.) ve bu abinin en korkutucu yanı da odanızda otururken yakınınızdaki dairelerin birinden "help me!" çığlıkları atan, boğazlanan bir kadın sesi duyarsanız sebebinin ta kendisi olması; noir çifti var ve ne zaman göz göze geleceğiniz belli değil.
    bonus: işinize yarayacak bir şey söyleyeyim. hitman geldiyse kapı deliğinden bakmamalısınız. oradan da sizi imha ediyor.
    bir bilgi de breather'dan korunabileceğiniz tek yer sokakta bulunan küçük depo. orada saklanıp gitmesini beklemeniz ve tabi bolca ses kasmanız gerekli.

    katiller dışında fbi var. motion sensor aynı şekilde çok faydalı oluyor. ya da pürdikkat, ses kasarak oynayacaksınız, siren sesi duyduğunuz zaman bağlantıyı falan kesip saklanacaksınız. bunları yapmazsanız ne olduğunu anlamadığınız bir anda pat kapınız kırılıyor, flash patlıyor ve baskın yiyorsunuz.

    saklanma özelliği gelmiş yani. saklanabileceğiniz bir dolap, duş ve balkon var. bunun dışında yine ilk oyundaki gibi ışıkları açıp kapayabiliyorsunuz ve karanlıkta oynamak faydanıza olabiliyor. karanlıkta el feneri kullanabiliyorsunuz ve fener yatağınızın yanındaki komodinin üstünde. mikrofon özelliği yine var. saklandığınız an ses çıkarırsanız sıçıyorsunuz.

    bunun yanında en sevdiğim özellik oyuna market sistemi gelmiş. üstte bahsettiğim sensörü de bu dijital marketten satın alıyorsunuz, backdoor hack gibi bazı yazılımları da satın alıp bilgisayarınıza kuruyorsunuz. satın alma işlemleri doscoin isimli çakma coin ile mümkün. paranızı arttırmak için vpn almanız gerekli ve vpn'i yeşile döndüğü yere yerleştirmeniz maksimum verim sağlıyor. vpn (ve sensör de) apartman çıkışındaki ara sokağın sonuna bir drone ile geliyor. üzerinde clint yazan kutuda bulunuyor. kutuyu alınca eve dönmenizle vpn'i odanızda hemen girişte karşınıza çıkan dolap üzerinden alabilirsiniz ve sensor de yatağın dibindeki dolaba geliyordu yanılmıyorsam. lolpy disc ise bilgisayar masanıza geliyor.

    lolpy disc demişken neye yaradığından da bahsedeyim. bu disk doll maker görevinde işinizi görecek. diski apartmanın girişindeki bilgisayara takarsanız o bilgisayara erişiminiz mümkün oluyor. peki bu neye yarar? şöyle ki doll maker sizden apartmanda yaşayan 30 yaşın altında bir kız bulmanızı istiyor. bilgisayarda apartman sakinleri ve bilgileri (oda numarası dahil) bir bir yazıyor. oradan aldığınız bilgiler doğrultusunda aranan hedefin oda numarasını apartmanda bulur ve kapınıza daha önceden gelmiş olan, yanınıza aldığınız oyuncağı "hedef"in kapısına koyarsanız görev tamamlanıyor ve doll maker da işini yapmış oluyor.

    ilk oyun ve the waiting room dlcsi ile kıyaslayınca geliştirici kendini epey geliştirmiş sonucuna varabilirsiniz. çok fazla yenilik getirmiş ve bu yenilikler oyuncuları memnun edecek türden elbette. gerilim de artmış her an bir şey çıkabilir korkusuyla oynuyorsunuz, zırt pırt apartmanın şalteri atıyor ve onu kan ter içinde açmaya gidiyorsunuz.
    zordan nefret eden oyuncuları çıldırtacak özelliği elbette biraz zor olması ve save mod ile oynamazsanız her yenilginiz sizi her şeyin başına götürüyor yani ne kadar gelişirseniz gelişin farketmez.

    her oyuncuyu memnun edecek bir oyun değil elbette. çok fazla atraksiyonu olmaması yani vurdulu kırdılı bir oyun olmaması, karşılık verememek ve mekan sayısındaki azlık (ilk oyunda tek mekan vardı abicim) can sıkabilir. buna paralel olarak temennim reflect studios'un bir sonraki oyunda daha fazla mekan bulundurması olacak.

    bir de tek bir son yok. oyunun sonu seçim tabanlı ve sizin kararlarınıza göre bir sonuca bağlanıyor. spoiler vermek istemediğim için ne olduğunu anlatmayacağım fakat vereceğim tek bilgi sonu soru cevaba dayalı, seçim tabanlı gelişmekte ve bir de sürpriz yapmakta size. ilk oyunu ve dlc'yi oynadıysanız görecekleriniz arasında tanıdık simalar olacak ve sürprizin dozu artacak.

    ilk oyun için de (bkz: welcome to the game)
  • "welcome to the game 2.0/#64282174 entry'niz welcome to the game ii başlığına taşındı"

    çünkü "2.0" ile "ii", yani "2" aynı şey sevgili moderatörler, dimi?

    yaaa sabır...

    welcome to the game 2.0'dan sonra çıkan ve çok daha farklı olan oyundur.
  • saatlerce oynayıp da başaramayan jahrein, markiplier gibi popüler yayıncıların gazına gelip de bitmek bilmeyen bu rastgele zar atmalı sinir harbine girişmeyin derim. nedeni çok basit, hile yaparak sonuca oluşan bir yayıncı vesilesiyle mevcut sonları öğrenebilir, "oyuncu düşmanlığı"nı farklı bir boyuta taşıyan bu harcanmış potansiyel hakkında daha sağlıklı bir fikir edinebilirsiniz. onca emek ve strese değmiyor.
hesabın var mı? giriş yap