• 1960 roma olimpiyatları'nın rekortmen sürat koşucusu. amerikalı bu sporcuya "uçan çikolata" lakabı takılmış. hatta rivayet o'dur ki, bu lakap kendisine halit kıvanç tarafından hediye edilmiş ama romalı gazetecilerin üzerine kalmıştır. wilma rudolph, 1976 olimpiyatları'nı "atletizm eleştirmeni" olarak kenardan izlemiştir.
  • yaşamına baktığımızda tam bir run forest run durumu vardır. ailesinin 20. çocuğu olarqk prematüre dünyaya gelmiş, yıllarca çeşitli hastalıklarla boğuşmuş 11 yaşına kadar sol bacağında metal bir protezle yaşamış, 16 yaşına geldiğinde birden hastalıkları yenmiş ve amerika olimpiyat milli takımında yer almış ilk önce melbourne de bronz aldıktan sonra 100 metrede 11 net ile 200 metrede 23.2 ile altın madalya almış sprinter.
  • wilma glodean rudolph, 23 haziran 1940'ta kalabalık bir ailede dünyaya gelmiş. 7 "öz" kardeşi, 11 tane de "üvey" kardeşi var imiş.

    henüz küçücük bir çocukken geçirdiği çocuk felci neticesinde sol bacağı felçli kalmış. yıllar süren fizyoterapi ve masajlar sonunda yardım almadan yürüyebilecek hâle gelmiş, 11 yaşından itibaren de kardeşleriyle basketbol oynayabilecek duruma gelmiş.

    lisede iken basketbolda harikalar yaratmaya başlamış. 1955 yılında, bir basketbol karşılaşmasının hakemliğini yapan ed temple, wilma'yı farkediyor. temple, tennesse state üniversitesi'nde öğretim görevlisi ve atletizm antrenörü imiş. temple, wilma'ya hem burs ayarlamış. hemen ertesi yıl 1956'da wilma melbourne olimpiyatları'na katılmaya hak kazanmış...
  • "doktorlar bana hiçbir zaman yürüyemeyeceğimi söylerken, annem yürüyeceğimi söylüyordu. ben anneme inanmayı seçtim."
    wilma rudolph
  • çocuk felci yüzünden 11 yaşına kadar doğru dürüst yürüyememiş, ilginç bir hayat hikayesine sahip sporcu. belirli yıllar boyunca ailesi, wilma'nın ayaklarına günde dört kez masaj yapmış. ve o sıralar ayak protezi giyiyormuş. böyle bir yaşama sahip olan wilma, 1960 yılındaki olimpiyatlarda 3 altın madalya kazanan ilk amerikalı kadın olmuş. zorlukla başa çıkmanın, azmin hikayesi.

    run wilma run!
  • spor tarihçisi bud greenspan onun için “kadınların jesse owens ‘i oydu, bu sporu baştan sona etkileyip değiştirdi, tüm algıları ve ön yargıları eritti” demiştir. 20. yüzyılın en büyük kadın atleti jackie joyner-kersee ise onun hakkında:” benim gibi atlet olmak isteyen tüm afro-amerikalı kadınların önünü o açtı. kendimi onunla karşılaştıramam. o bana sunulan imkanlardan ve fırsat eşitliğinden yararlanamadı. cesaret ve vizyonu ile bize yol gösterdi.”
    1963’te atletizmi bıraktıktan sonra tüm şöhretini insan haklarını savunmak ve adaletsizliklere karşı çıkmak adına kullanmıştı.1994’te kanserden hayatını kaybetti.
hesabın var mı? giriş yap