• yüze yastık izi çıkması başlığından gelmiş olmalısınız.

    zamanında bir ülkede askerlik yapmış bir sözlük yazarı varmış (bahsi geçen ülke türkiye olmasın ki gg'mesin).

    adamlar merkezi bir askeri birlikteler, hemen her gece kokteyldir şudur budur oluyor. kokteyl bittikten sonra gece 12 den sonra erler temizliğe gidiyorlar. temizlikten sorumlu subayın derdi kokteyl salonunun bir an önce temizlenmesi. 1:30 a kadar temizlik yapılacak denip kokteyl salonu askerlerin üzerine kilitleniyor ki kaçan olmasın.

    gece 1:30'da serbest bırakılan erler yatakhanelerine koşarak dönüyorlar ve kendilerini koğuşun ferah yüksek oksijenli ortamına bırakıp sızıyorlar. bir kısım erler 4-6 nöbeti tutmak için 3:30 da uyandırılırken diğerleri yatağa hiç girmiyorlar bile zira 2-4 nöbeti var. 4 nöbeti bitip yatakhaneye gelmek 4:30 u buluyor ki uyumanın bir anlamı yok zira kalkış saat 5 te.

    5-7:30 arası mıntıka temizliği ve kahvaltı zamanı. 8:00 de komutan gelir evinden ve içtima alır.

    kokteyl salonundan sorumlu subay erlerin sonradan geçirdiği uykusuz saatlerden bihaber ve kayıtsızdır. nöbetçi subaylar nöbet öncesi ve sonrasındakilerden bihaber ve kayıtsızdır. sabah temizliğinden sorumlu subay öncesinde olanlardan habersiz ve kayıtsızdır.

    günler günleri kovalar, uykusuz geceler uykusuz geceleri kovalar. halusinasyonlar başlar, ilk bulunan boş anda uyuklanır. sorun şudur ki yatay düzlem altın değerindedir. yatakhaneler gündüz kilitli, 20 ye yakın generalin olduğu binanın sağında solunda uyuklamaya çalışmak intihar anlamına gelir. zaten saklanılıp uyulunacak yer de yoktur ortalıkta. ayakta yapılan şekerlemeler beyni dinlendirmemektedir. derken bir gün terhisi yaklaşan bir kısa dönem er boş bir anda "sana bir şey vereceğim, falanca kattaki toplantı odasının anahtarı, terhis olurken sen de sevdiğin birine ver, sabah 5 te uyandırıldığında bir şekilde buraya git ve uyu, kahvaltı yapmasan da olur. 8 den önce içtima yerinde ol başın belaya girmesin" der. gözünüzün önüne louis dega gelsin kalın gözlükleriyle iyiliksever dustin hoffman. siz de steve mcqueen oluyorsunuz tabi ki.

    anahtar minnetle alınır, odaya her sabah gizlice girilmeye başlanır. insanların ayaklarını koyup toplantı yaptıkları halı dünyanın en güzel, dünyanın en konforlu yatağıdır artık. cebe koyulan alarm saat 7:40 gibi çalar. en tehlikeli iş o odadan yakalanmadan geri çıkabilmektir zira saat 7:40 olmuştur ve normal insanlar artık uyanmış ve koridorlarda gezinmektedir. odadan çıkışta bir temiz üniformalıyla burun buruna gelmek çok olasıdır. ne yapıyorsun orada sorusuna verilecek cevap listesi çok uzun değildir.

    uykular düzene girmeye başlamıştır. orada yapılan 80-90 dakikalık şekerlemenin bağışıklık sistemine katkısı büyüktür. saat 7:45 gibi çaktırılmadan içtima sırasındaki erlerin arasına karışılır. pek de hazzedilmeyen çavuş yaklaşır ve "kaç gündür mıntıka temizliğinde seni gördüğümü hatırlamıyorum" gibi bir şey der. kahramanımız bir şeyler uydurur, falanca yeri temizliyordum diye. o ana kadar çok zulmü görülmüş çavuş arkadaşça kulağa eğilir ve fısıldar: "her nerede uyuduysan afiyet olsun ama dikkat et yakalanma. halının deseni yüzüne çıkmış".
hesabın var mı? giriş yap