• herhangi bir sosyal sistemde, genellikle resmi otoritenin uygun gördüğü ve bazen sağlık, eğitim, siyaset gibi konularda üzerinde gayriresmi bir uzlaşma bulunan(ameliyat yaşı, bale eğitim yaşı gibi), çoğunlukla kültürel, ahlaki ve sosyal gerekçelerle 18-24 yaş aralığına uygulanmak üzere belirlenmiş alt sınırın ifadesidir. görece yanlışlanabilme ve dünyada çok değişik alanlarda uygulanabilmekte olup, alkollü içecek, sigara, sürücü lisansı, silah ruhsatı alma, oy kullanma gibi alanlar en yaygın olanlarıdır. farklı ve tartışmalı alan ve uygulamalara örnek olaraksa, özellikle eğitimde sekülerleşmeye çalışan tacikistan'da cami, kilise gibi ibadethanelere giriş alt sınırının 18 yaş olarak belirlenmesi, türkiye'de alkol sınırının 24'e çıkartılıp silah alma yaşının 21 olması ve hatta av ve pompalı tüfeklerde 18’e indirilmeye çalışılması gösterilebilir.

    http://www.haber365.com/…lere_cami_ve_kilise_yasak/

    18 yaşına girene pompalı tüfek alma izni

    fakat benim daha çok değinmek istediğim internet üzerinden doğrulamaya ihtiyaç duyulan sosyal site yaş sınırlamalarıyla ilgili. bu da aslında bugün gs sözlük'te karşılaştığım "yazarın yaş sınırının üstünde olduğunu belirlemek" amacıyla talep edilen "tc kimlik numarasıyla doğrulama isteği" sayesinde aklıma geldi. özlük hakları gerekçesiyle elbette itiraz gerektirdiğini düşündüğüm bu talebe, diğer sosyal sitelerin de benzer ihtiyaçları göz önünde bulundurularak resmi elden çözüm getirmek gerektiğine inanıyorum. ayrıca bu, çağa uygun biçimde elektonikleşmek zorunda olan devlet hizmetleri açısından da bir zorunluluktur.

    şimdi öneriye geçersek, örneğin üyelik aşamasında sorulan doğum tarihi ibaresi devletin açacağı bir internet sitesine yönlendirilerek orada girilen tc kimlik numarası ile alınan kod geri dönülüp sosyal siteye girilebilir ve daha sonra o sosyal sitenin moderasyonu tc kimlik numarasını görmeden kod sayesinde yaşı onaylamış olur. tabi burada farklı ülke vatandaşlık numaralarına sahip olanlar için bir uluslararası işbirliğiyle mi olur nasıl geliştirilebilir bilmiyorum; ama bu konuda daha etkin bir uygulama amaçlanıyorsa direkt özlük haklarını ihlal ve talep eden bir anlayış yerine teknik temelde bir çözüm bulunması gerekiyor.
  • mutlaka uygulanması ve uyulması için ciddi anlamda yaptırım getirilmesi gerektiğini düşündüğüm sınır.

    hani ne olur? yaş sınırı yasaları yasakçılık mı? evet. sansürcülük mü? evet, ona da evet. ama bir sınır olması bir şeyler yapılması şart kardeşim; hem de çok geç olmadan, gerekirse birilerini kırmak, üzmek pahasına, radikal tedbirlerle yasaklamak lazım belki de.

    demin facebookta baktım yaş sınırı 13. yani normalde bir kullanıcı 13 yaşında değilse facebook hesabı açamaz. şöyle bir etrafınıza bakın, mutlaka vardır, yeğeniniz, kendi çocuğunuz, komşunuz, öğrencileriniz, arkadaşlarınızın çocukları; mutlaka vardır yaşı 13'ten küçük olup da bir facebook hesabı olan birileri. hatta tanıdığım 7-8 yaşındaki çocuğuna facebook hesabı açan anne babalar var. aslında amacına uygun kullanılsa ne güzel bir imkan arkadaşları ile etkileşim halinde olabildiği bir sistem, ama ya kötü kullanılırsa? hiç düşündünüz mü?

    örnek vereceğim, zaten bu yazıyı yazmamın sebebi de bu; kuzenimin çocuğu 11 yaşında bir erkek çocuğu. bir facebook hesabı var, dayısı olarak beni de eklemiş. hatta kızkardeşi 8 yaşında onun da bir hesabı var. demin işten geldim bilgisayarı açtım; ne var ne yok diye. duvarında bir tane "pkk leşi" diye link paylaşmış. linkin resmi de yerde yatan paramparça bir ceset, sürükleniyor. öncelikle; o taraf, bu taraf konusuna ve politikaya hiç girmiyorum, burada konu; o yaştaki bir çocuğun böyle bir şeyi görebiliyor olması. ötesinde muhtemelen okul arkadaşları ile böyle şeyler paylaşıyor olabilmesi. okul arkadaşları ile belki de oyun oynamak yerine, bunu konuşuyor olmaları...

    yanlış anlaşılmasın bu çocuk istanbul'un en iyi okullarından birinde okuyor. ailesi gayet eğitime, aile içi sevgiye önem veren, maddi anlamda da iyi imkanları olan, bir çok konuda kendime örnek alacağım neredeyse öz ablam diyeceğim kuzenim ve yıllar içerisinde artık öz abim diyebileceğim eşi.

    düşünürken ilk olarak aklıma şu sahne geldi; yaklaşık 2 sene önce, uşak'tan istanbul'a araba ile dönüyorum, dumlupınar yolunu kullanmıştım yolu kısaltsın diye. sigaram bitti, benzinci yok, derken bir köye geldim gece yarısına doğru. yol üstünde bir marketi gördüm; durdum, sigara almak için içeri girdim. market derken küçük bir köy bakkalı aslında. içeride bir adam var ve arkasında aralık bir kapı. içeriden bağırışlar geliyor. merak ediyorum ama sonuçta sevmem öyle rahatsız edecek şekilde içeri bakmayı. sonra bakıyorum içeriden çığlıklar iyice yükseliyor, ne dediğini anlamıyorum ama çocuğun biri adeta yırtınıyor. adama bakıyorum, adamın umurunda değil, herhalde bilgisayar filan oynuyor, kendini kaptırmış filan diyorum ama nihayetinde merakıma yenik düşüp bir adım yana kayarak içeri bakıyorum ve televizyonu görüyorum içeride. kurtlar vadisi dizisi oynuyor televizyonda ve seyreden çocuk haykırıyor "vur memati, vur memati, vurrrrrrr" diye... şok olmuştum, adamın umrunda değildi, kurtlar vadisi mi oynuyor diye içeri eğildim, baktım ufacık çocuk içeride kendinden geçmiş, dizleri üstünde izliyor bir yandan da bağırıyordu. çok şaşırmıştım, içimden "nereye gidiyor bu memleketin hali" demiş, geçmiştim. belki birşeyler yazmışsam bile konu ile ilgili en fazla bunu bir kaç arkadaşıma daha anlatmışımdır ve öyle kalmıştır ama düşünüyorum da, küçümsemiştim. evet, tehlikeyi küçümsemiştim, sonuçta küçük bir köyde olanlardı onlar, anadolu'nun bir çok yerinde benzer görüntüler olabilirdi ama istanbul'da hele benim çevremde olmazdı. ne kadar yanılmışım... daha geçen sene doğumgününde belki beraber top oynarız diye kaleci eldiveni aldığım çocuk; ne kadar şanslılar, ne kadar güzel oyuncakları var diye oyuncakçıları gezerken kendi çocukluğumu düşünüp gıpta ettiğim bu şanslı(!) çocuk ve hatta bu çocukları bu görüntüler eşliğinde nasıl bir gelecek bekliyor acaba...

    sonuçta büyük bir tehlike, sadece türkiye için değil, en doğusundan en batısına tüm dünya için geçerli bir tehdit ama biz türkiye'de yaşayanlar ne yapabiliriz ona bakmak lazım.

    belki anne ve babalardan önce devlet bir şeyler yapmalı, belki okullarda öğretmenler en azından bunun gibi durumlara daha duyarlı davranmalı; belki bunun için çağın gereklerine uygun olarak çocuklara yeni bir ders yaratılmalı. bilemiyorum, yasaklamak belki de en güzel çözüm, ama heryerde yasak olmadığı, sonuçta arkadaşlarında bir hesap olduğu sürece ona yasaklasanız bile, onun içinde hep bir ukte olacak, dolayısı ile bir iki evde yasaklanması bir çözüm olamayacak, siz hesabını kapatsanız bile belki gidip gizlice yeni bir hesap açacak ama bizim de duyarlılık göstererek yapabileceğimiz bir şeyler var bu konuda aynı toplumun bireyleri olarak. en azından konuyu gündeme getirmek bile ufak bir adım da olsa bir adım atmaktır.

    edit: imla, dilbilgisi vs.
hesabın var mı? giriş yap