• ilgi zamiri veya bağlaç olan ki değil, reiki'nin kisi.
    (bkz: spoonerism)
  • kişinin pozitif olması durumunda kendiliğinden gelişecek enerji türü. *
  • (bkz: libido)
  • var mi yok mu adamin gozunden belli olur.

    (bkz: gozun ferinin sonmesi)
  • (bkz: chi)
  • yagmurun benden sokup aldigi sey. yagmur da yagsa aradan gunes soyle bir gosterse kendini ne guzel olurdu...
  • parayla, iman gibi kimde bulunacağı bilinmeyen şeylerdendir.
    pozitif bilim mantığı ile enerjisi sıfırlanan canlıların öldüğünden yola çıkılırsa yeni doğanılarda yaşam enerjisinin en yüksektir, yaşla birlikte azalır.
    belki de insanoğlu dışındaki bütün türler böylerdir bu. amma insan burda da doğadaki diğer canlılardan farkını konuşturmuştur.
    yaşam enerjinizin sizin yaşınızla alakası yoktur, sanırım bununla doğulur ve varsa vardır, yoksa da sonradan edinmesi çok ama çok zordur.
    her biri 46 kromozom sahibi, birbirine bunca benzeyen insanoğullarının kimisinde sıfıra yakındır ergenlik çağı ile hemen hemen yok olur, kimisinde ise adeta bölünerek çoğalır.
    hayranlık uyandıran özelliklerdendir.
    bünyesinde bol miktarda barındıran kişilerden birine örnek olarak (bkz: nermin abadan unat)
  • ahmet maranki nin kitabı.
  • bazen vücuttan kanın çekilmesi gibi gidiveren şey; gittiği takdirde ruhun öleyazması.
  • bana gore en buyuk dusmani hayal kirikligidir.
    cunku yasam enerjisi aslinda hepimizde cok guclu. ne kadar uzerini kapatirsan kapa, yerlere dussun, paramparca olsun...azicik silip parlattiginda orda duruyor, piril piril.
    kendimden biliyorum.
    yasadigim bir ton seye ragmen - ki bu konuda tevazu gosteremeyecegim. fena gordum gecirdim malesef- hala beni heyecanlandiran konularda konusurken, bir dostun yaninda, ya da guzel bir muzik dinlerken, iyi bir film izlerken o hepsinin kendine has coskusu icimi kapliyor, sanki etrafimda gorunmez bir hale olusturuyor, gozlerimi parlatiyor. bu minicik bedene sigamadigimi hissediyorum. (zaten bunu hep hissettim, uzun, upuzun bir ruhum var benim; yillardir ondan egiliyorum fakultenin 2. katindaki asma katin altindan gecerken. halbuki carpmamin imkani dahi yok.)
    bu enerji o kadar guclu ki, bizi sadece aptalca mutlu etmiyor ama yasatiyor, anlam aratiyor.

    ama hayal kirikligi... kucuk buyuk farketmez... bir anlik ya da daha fazla...sekteye ugratiyor o guzelim coskuyu. tedavi edilmez degil yarasi, cunku cok guzel bu icimizdeki cevher. yasamak istiyoruz, hep inadina oluyor bu.
    is ki cosku kaybolmasin, cocuk gibi sasabilelim hala, en azindan geriye kalan bazi seylere.

    bundan cok zaman once ne demis usta- ki benim icin temiz bir 15 yili var ki bu dizeleri unutamam-:

    taranta-babu’ya beşinci mektup

    görmek
    işitmek
    duymak
    düşünmek
    ve konuşmak
    koşmak alabildiğine
    başı dolu
    başı boş
    koş-
    -mak...
    hehehey taranta-babu
    hehehey,
    yaşamak ne güzel şey
    anasını sattığımın
    yaşamak ne güzel şey...
    düşün beni
    kollarım, senin üç çocuk doğurmuş
    geniş kalçalarındayken…
    düşün sıcak…
    düşün kara bir taşa damlayan
    çırılçıplak
    bir su sesini...
    istediğin yemişin
    rengini, etini, adını düşün...
    gözdeki tadını düşün
    kıpkırmızı güneşin
    yemyeşil otun
    ve koskocaman
    masmavi bir çiçek gibi açan
    ay ışığının…

    düşün taranta-babu!
    insanoğlunun yüreği
    kafası
    kolu
    yedi kat yerin altından
    çekip çıkarıp
    öyle ateş gözlü çelik allahlar yaratmış ki
    kara toprağı bir yumrukta serebilir,
    yılda bir veren nar
    bin verebilir.
    ve dünya öyle büyük,
    öyle güzel
    öyle sonsuz ki deniz kıyıları
    her gece hepimiz
    yan yana uzanıp yaldızlı kumlara
    yıldızlı suların
    türküsünü dinleyebiliriz...

    yaşamak ne güzel şey
    taranta-babu
    yaşamak ne güzel şey…
    anlayarak bir usta kitap gibi
    bir sevda şarkısı gibi duyup
    bir çocuk gibi şaşarak
    yaşamak...
    yaşamak:
    birer birer
    ve hep beraber
    ipekli bir kumaş dokur gibi...
    hep bir ağızdan
    sevinçli bir destan
    okur gibi
    yaşamak...
    . . . . .
    . . . . . . . . .

    yaşamak...
    ne acayip iştir ki
    bu ne mene gidiştir ki taranta-babu,
    bugün bu
    "bu inanılmayacak kadar güzel"
    bu anlatılamayacak kadar sevinçli şey:
    böyle zor
    bu kadar
    dar
    böyle kanlı
    bu denli kepaze...
hesabın var mı? giriş yap