• bu yüzyılın büyük düşünürlerinden (bkz: zygmunt bauman) ın kitabıdır.

    bauman, dünya üzerindeki milyarlarca insanın farklı beklentileri ve amaçları olsa da tek bir ortak hayalinin olduğunu ve bu hayalinde mutluluk olduğunu söylüyor. hepimiz mutlu olmak için çabalıyor, bunun içinde yaşamlarımızda bazı seçimler yapıyoruz diyor. bu seçimleri yaparken bazı şeylerden vazgeçerek yaşamlarımıza yön vermeye çalışıyoruz diyen bauman insanın bu arayışını sorgulamadan da edemiyor.

    mutluluğu ararken, kader dediğimiz şeyin ağlarında debelenen bir piyondan mı ibaretiz, yoksa seçimlerimiz sayesinde kendi yaşamlarımızı "yaratan" sanatçılar mıyız?

    bauman ayrıca post modern çağın açmazlarını, ikilemlerini belirterek insan yaşamına vurulan prangaların, ona dayatılan yaşam tasarılarının ve başka insanlar tarafından onun adına yapılan seçimlerinde iç yüzünü ortaya koymuş.

    "kişinin sınırlarını bilmesi iyidir. ama daha iyisi sınırlarının anlamını bilebilmektir. foucault şunu sorar, eğer bir lamba ya da ev sanat yapıtı olabiliyorsa insanın yaşamı neden sanat yapıtı olmasın.

    her türlü kimliğin geçiciliği, kırılganlığı ve narinliği, kimlik arayışındaki birini kimlik belirlemenin günlük angaryalarına dahil olma göreviyle karşı karşıya bırakır. bilinçli üstlenme olarak başlayan bu arayış ise zamanla rutine dönüşür. haliyle de her yerde durmadan tekrarlanan "kendini bir başkasına dönüştürmelisin" savı "kendini başkasına dönüştürmelisin" ifadesine dönüşür.

    max frish'in günlüğünde belirttiği gibi bütün sanatların en zahmetlisi "kendi olma" sanatıdır. ve bu sanat başkaları tarafından dayatılan ya da telkin edilen tanımları ve kimlikleri reddetmeye, defetmeye dayanır."
  • tanım: akışkan modernite , modernite ve holocaust adlı kitaplarıyla büyük yankılar uyandırmış leh sosyolog zygmunt bauman tarafından 2008 yılında the art of life adıyla yazılmış, 2011 yılında versus yayınları, 2017 yılında ise ayrıntı yayınları tarafından türkçe çevirisi yayınlanmıştır.

    içinde şöyle harikulade bir tespiti barındırır:

    bizimkisi gibi bir dünyada yani, izinden gitmeye değeceğine inanılan bir hedefin, çoğu kez şimdiye kadar gezilmeye değer ve ümit vereceği bilinmeyen yerlerde ya da ( daha da kötüsü) geçmişte başarılı bir şekilde adımlanan ve dolayısıyla iyice denendiği addedilen yolların artık başka yönlere saptığı yerlerde yalnızca kısa bir anlığına ortaya çıktığı bir dünyada, uzun vadeli girişimlerin planlanması çoğunlukla riskli bir iş olmaya mahkumdur. oldukça alışılmamış niteliklerle donanımlı az sayıda insan, riski gönüllü bir şekilde üstlenmeye ve yüksek olasılıkla yenilgiyi kabullenmeye meyilli olacaktır. tuzaklar ve pusularla dolu bir dünya, kestirme yolları, kısa zamanda tamamlanabilen projeleri ve hemen ulaşılabilen hedefleri destekleyip ödüllendirir. böyle bir dünya "bütün bunların anlamı ne" türünden düşünce ve endişelere engel olurken, "şimdi eğlen sonra öde" tutumunu da teşvik edecektir. sanki tespih tanelerini bir arada tutan ip kesilmiş ve taneler her yere dağılmış gibidir; dolayısıyla artık hangisine önce el sürüldüğünün önemi yoktur, en "rasyonel" hareket tarzı, en az gayret ve gecikmeyle yakalanabilecek olan en yakın tespih tanesini yakalamaktır.
  • "yaşama sanatı" olarak düzeltilmesi uygun olacak başlık. "yaşam" bir haktır. "yaşama" ise yaşamı nasıl sürdüreceğiniz ile ilgilidir. temel ihtiyaçlar karşılandıktan sonra zevke göre ve keyfe göre şekillendirebilecek süreç ve durumdur. sanat tam da burada başlar.
  • batesmotelpro'nun son videosu. link
  • yaşamak bir sanatsa
    sadece yeteneklilere yer var bu dünyada
    o zaman hayatı boş yaşamaktansa
    yeteneksizler bir kurşun sıksın kafasına
    elveda hayat, elveda sanat
    yeteneksizlere de ayrı bir dünya şart.
    evren pekbak..
  • batesmotelpro'nun 40 yaş bunalımına ilaç gibi gelmeyen videosudur.
  • ömürün resim defteri..
  • moral bozan videodur.
  • demek istiyor ki, öyle kuru laflar, içi boş gazlama sözleriyle olmuyor bu işler.
hesabın var mı? giriş yap