• yaşanıldığı sanılan şeyler bütünü.

    (bkz: yaşanmamışlıklar)
  • tortusu pek meşhurdur, parmaklarınızı yersiniz.
    (bkz: yaşanmışlıkların tortusu)
  • bir gidenin arkasından bakıldığında yüzünde bir gülücük bırakabilmesidir en güzel olan. bazen acı verir bazen mutluluk karmaşık bir şeydir yaşanmışlıklar. bazen hiç yaşanmamış olmayı dilemektir.
  • ardında bıraktıkları kadar var olandır.
  • şimdi hayal edelim, ilk kez aşık olduk.
    çok sevdik, çok düşledik.
    sonra olmadı, uyuşmadı; ayrı düştük.
    çok üzüldük, içimiz parçalandı. bu bir.

    şimdi hayal edelim, aşık olduk.
    sevdik, temkinlice düşledik.
    sonra olmadı, uyuşmadı; ayrı düştük.
    az da olsa bekletilerimiz vardı, içimizde ukte kaldı. bu iki.

    şimdi hayal edelim, aşık olduk.
    sevmeyi denedik, o günü yaşadık.
    günler bitti, biz kaldık, ayrı düştük.
    içimizde anılar kaldı. bu üç.

    şimdi hayal edelim, saymayı unuttuk.
    düşlere, içimizdeki uktelere, anılara bir sözcük bulalım:
    yaşanmışlık!
  • teoman ya da sebnem ferah tarafindan yaratilmis gibi duran, duydugumda bunyemde soyleyeni tokatlama hissi uyandiran sozcuk. "yasanilanlar","yasadiklarim" desene ibne.
  • tokat gibi çarpan gerçeklerdir yüzüne.

    kötüsü asla peşini bırakmaz.

    bazen annen gelir aklına ağlarsın.
    bazen perili köşkün gölgesinde ağaçların altında öptüğün bir kız gelir yine ağlarsın.
    bazen çok sevdiğin ama zarar gelmesinden korktuğun bebek gibidir yaşanmışlıklar.
    hiçbir zaman iyi olmaz yaşanmışlık.yaşanmışlık elbet pişmanlık olucak olandır.
    geceleri polis otosunun yanıp sönen mavi ışığı altında sarhoş eve dönmektir.
    çok sevdiğin bir şarkıda ağlamak gibisi yoktur geceleri,o zaman işte sen geceyi yok edersin yanlızlığın seni.
  • "bu, hayat işi. altını tekrar ve tekrar çizdim: bunu bir daha bir daha oku. ben bu kadından* daha iyisini yapabilirim. bunu yapana kadar çocuk falan yok. sağlığım yaşanmışlıklardan* öyküler, şiirler ve romanlar yaratıyor: işte bu yüzden ya da daha doğrusu, iyi ki, acı çektim ve cehennemi gördüm, bütün cehennemleri olmasa da. (...) hayatım zaman içerisinde daima yaralarını saracak kitaplar ve öyküler olana kadar yaşanmış olmayacak." sylvia plath - the journals of sylvia plath
  • başlatmayın yaşanmışlıklarınıza! sıktınız...

    onun size gram saygısı yokken neyden ah bizim güzel "yaşanmışlıklar"ımız diye bahsedebiliyorsunuz hayret! bi tokat atın kendinize. kendinize saygınız olsun.

    ortada sadece o'nun için bir olaylar kurgusu varken o anki vakitlerinizin içine duygusallık katarak oluşturduğunuz "yaşanmışlıklar" malesef sıradan bir zaman parçasından ibaret. çok üzülüyorum böyle olunca, gerçekten. tamam ben de fazlasıyla duygusalım ama kendinize saygınızı yitirmeyin yahu. hayır zaten kelime etimolojik olarak teklikten uzak. tek taraflı aşkın, sevginin yaşanmışlığı diye kakalamayın içi boş safsatalarınızı kendinize. yaşanmışlığı geist gibi görmelisiniz ki kutsallığı olsun, değeri, kıymeti bilinsin. sizin yaşanmışlığınız varken onun için vaktini doldurduğu kişisiniz çünkü.

    ben de diyordum bunca yaşanmışlıklar, allahım nasıl olurlar vs diye ama kendimi odamın ortasında s*k gibi dikiliyorken buldum elimde telefonla. yaşanmışlık değil, anı defterimiz vardır her birimizin; iyi şeyler yazmayı dilediğimiz. bu yüzden anılarınızı kaydettiğiniz yeri iyi şeylerle doldurun iyi olarak gördüğünüz. saygınız olsun böylece.
  • bastırılamayan ölme isteğinin panzehiri. yeni yaşanmışlıklar elde edebilme umudu, bir şekilde yaşamaya zorlar insanı.

    hatta çocuk yapmamızın sebebi de budur belki de. gelecekte daha yeni yaşanmışlıklar elde edebilmek yapılan bir yatırım gibi. insanoğlu bencil bir varlık sonuçta.

    geçmişe özlem duymamızın asıl sebebi belki de. kim bilir..
hesabın var mı? giriş yap