• efendim sevan nişanyan bey'in hakkı devrim'e bildirmesi sayesinde öğrenmiş bulunuyoruz ki, yakînen, yakından demek değilmiş. arapça yakîn "kesin", "mutlak" demekmiş. yakînen de, haliyle, kesin olarak demek oluyormuş.
  • kuşkusuz, şüphesiz, katiyetle demektir. kökünde "yakın" değil "yakîn" kelimesi vardır. bir şahsı "yakînen tanımak", o şahsı "yakından tanımak"la benzer bir anlamı hâiz olsa da, aslında o şahsı eksiksiz, kuşkusuz, iyi tanımak demektir.

    (bkz: hâmil-i kart yakînimdir)
  • etrafınızdaki twitleri ve foursquare checkinlerini harita üzerinde gösteren uygulama. yani iki sokak ötedeki melis yanıyom diye twit atarsa konumuyla beraber görebilirsiniz. cephanelikte bulunması gereken yazılımlardan.
  • yanlış bir şekilde "yakından" anlamında kullanılan.
  • whatsapp'ta büyük grup içinde, bir de sosyal medyada doğum günü kutlamadilencilikle yakinen ilgili. biri de bensem, doğum günü dilencisini kutlasan bir dert, kutlamasan bir dert.
  • finlandiya’da bir kasaba.
  • anlamını kenan evren'in bile yanlış bildiği kelime.

    yakından anlamına gelmemektedir. "kesin olarak, iyice ve tamamıyla" anlamında kullanılan (ya da kullanılması gereken) arapça kökenli bir sözcüktür.
  • geçen gün beynimin içinde dönüp duran binlerce düşüncenin arasında minik bir karanlık keşfettim. dişbudak’ın gölgesinde yorgun düşmüş bir halde uzanıyordum. yıldızların ismini anmaya cesaret edemeyeceğim kadar uzak bir benliğin içinde hapsolmuştum. baharın esintileriyle salınan yaprakların arasından görünen çeşitli çiçekler ve onların büyüleyici renkleri ruhumun derinliklerindeki karanlığı ortaya çıkarıyordu. bu da elbette canımı sıktı. arap bülbüllerinin ötüşü yalnızca tedirginliğimin artmasına sebebiyet verdi.

    huzur olarak adlandırılan çıkıntılı ve bir o kadar da tehlikeli korunmazlığın (korunmazlık diye bir kelime var, ben kullanıyorum şu anda, altına kırmızı renkte “aman dikkat!” ibaresi çeken bir yapay zekânın boyunduruğuna gireceğime gökyüzünde aniden kaybolan bir bulutun peşinden koşmayı tercih ederim) zarafeti karşısında insaniyet getirisi olan asimetrik bir soyutluğun hiçbir şansı yok. kaçan bakışları kovalayan uzuvlar, herhangi bilinçli bir yönlendirmenin etkisinde olmadıklarının farkında değiller. en azından, kendine herhangi bir önem arz etmeyen ve dolayısıyla söylediklerinin altını doldurmakla bile uğraşmayan bir benlik için komik bir ayrıntı bu.

    bunları bana kendisi söyledi. o tatlı, yoğun ve belki de küçük karanlığın fısıldadıkları, güneşin tenimi ısıtarak beni sakinleştirme çabalarının arasında, sanki duyulmamak için akışkan bir tonda kulaklara ulaşamadan kaybolup gitme heveslisiydi. hatıralarımdan çağırdığım ve kendi manipülatör dünyamın içinde dış gerçekliğe teslim etmeden önce birkaç makyaj ile çeki düzen verdiğim bu deneyimin kahkahalarla sona erip ermediğini ben bile bilmiyorum. belki insaniyete olan inancım vesilesiyle, özen göstermiş gibi davranmışımdır. emin değilim. yattığım yerde sırtıma batan bir dal parçasının oluşum sürecini nasıl baltaladığımı düşünüyordum. baltalamak doğru bir tabir gibi göründü gözüme. her ne kadar onun yerine sırtlamak ibaresini kullanmak istemiş olsam da.

    tam şimdide ise eski bir dondurma arabasının içinde uykuya dalmak gibi bir hayalim var. tektonik bir sesle gıcır gıcır öten bir melodi eşliğinde, kokuşmuş gerçekliğin vücut bulmuş haline benzer bir ortam yaratmak istiyorum. hayır, yani insanda kendi evini bir showrooma dönüştürme güdüsü nereden ve nasıl geldi, içinde rahat hissedemeyeceği ve bu nedenle kendine yabancılaştığı bir mekânın içinde mutlu olabileceğine nasıl inanabiliyor, bu güç nereden geliyor, anlamıyorum. ben, sıcak ve boğucu bir havada yalnızca dondurma arabasının içinde uyuklamak ve eğer şanslıysam dondurma yemek ve mırın kırın etmek istiyorum. etrafımda kimi'n olduğu umurumda değil. ama dondurmanın içeriği korkunç derecede önemli ve bunun için dünyayı yakmaya hazırım. iyi ki dondurma yanıcı bir madde değil, evet de, ben kendisini başka bir sebepten dolayı seviyorum.

    miskinliğin ve donukluğun beden bulabildikleri hâli yakinen tanırım. kimi yakinen. kendisi benim uzaktaki bir dostumdur.
  • (bkz: tommi makinen)
hesabın var mı? giriş yap