• itiraf edemeseler de insanların büyük çoğunluğunun içinde bulunduğu durum.
  • vücudunun bir yerindeki bir protezi geçici olarak çıkarınca ortalığa saçılan ve umarsızca etrafı saran boşluk hissi, bir elmayı bir armudun ismi ile çağırmak ya da bir mezbahayı çiçek bahçesi olarak hayal etmeye çalışmak gibi.

    hikayenin tam da bu anında sahne alan mekanizmanın farkında mısınız? savunma ön adı ile tanıyor olduğunuzun. bana hala "hissetmek"ten bahsettiriyor. oysa ki buz gibi yalnızlık bu. kalabalık hisler ordusu eşlikçisi olsa ne olmasa ne? hislerim, uygun adım marş! istikamet burnunuzun dikidir.
  • etkisi derin ve sessiz olmakla beraber tayin edicidir.
  • yalnız olan insan; yalnız kalan değil, yalnız hissedendir.
  • etrafımda binlerce beni seven dostum arkadaşım var en kötü günümde de en mutlu günümde de yanımda olan. yalnız hissetmek yalnız olmak değil, onca kalabalığın içinde 1 kişinin olmaması be yalnız hissetmek. omzuna başını dayayıp huzur bulacağın o kişinin olmaması..
  • “o kadar yalnızım ki ben bile değilim kendimde.” dedirtir. tabi birisine değil, kendi kendine dedirtir. kendisi de kendinde olmadığından cevap alınamaz ve insan kendine küser. kendine hesap sormak ister ama kendisini çoktan kaybetmiştir. kendini asla affedemez ve böyle olunca işin sonu kendini öldürmeye bile varabilir.
  • rüzgarlı havada bir başına süzülen poşet gibi bir şey.
  • sayısal yalnızlıktan, yalnız olmaktan ziyade bildiğin tertemiz yalnızlık. sayısal yalnızlıkta insanın kendi sesini duymadığı günler olur. sadece kendisiyle konuşup, sadece kendisiyle dertleştiği günler olur ama yalnız hissetmek çok farklı. kendine bile ulaşamazsın bazen, belki kendinden bile sıkılmışsındır. kimsenin umrunda değilsin kendinin neden umrunda olasın? ya da kimse senin umrunda değil kendini neden umursayasın?
    yalnız olmak bir şey değil de yalnız hissetmek çok koyuyor.
  • yalnizliktan cok daha kötüdür.
hesabın var mı? giriş yap