• içinde yalnızlığa* dair her şeyi barındıran an **...sabah gözler dünyaya yeniden baktığında, sadece dört tane duvar ile başbaşa olduğunu anlama anı...biraz daha uyku sersemliği geçtikten sonra her insanın bir yalnızlık olduğunu anlama anı...duş yapıp kahvaltıya yalnız oturunca dünyaya zaten yalnız başına geldiğini hatırlama anı...işe/okula giderken herkesin aslında izole bir dünyada yaşadığını anlama anı...işte/okulda havada uçuşan bütün cümlelerin aslında yalnız harflerden oluştuğuna ama yalnız harflerin ancak yan yana geldikleri zaman bir şey olabilikleirni anlama anı...hayata artık "tek ve hür" ve "orman gibi kardeşçesine" bakmak gerektiğini anlama anı...biraz daha büyüdüğünü ve olgunlaştığını anlama anı...
  • her gece ruyanda sevdigini gorup her sabaha onsuz uyanmak
  • genelde tek basina yapildiginda hemen uykuya donulebilen ama yalnizliga aglamak, yastiga gomulerek aglamak gibi birtakim ekler iceriyorsa en yakin arkadasi aramakla son bulan sey.
  • cift kisilik yatakta tek kişi uyumanın yalnızlığını hissederek uyuyakalıp, sabah uyandığınızda da aynı durumun devam ettiğini görmek. oysa saklamayınız, nasıl ister içiniz sabah sabah sarılmak, sarınılmak.
  • bir önceki gece arkadaşınızla içki dolu saatler geçirdikten sonra o arkadaşınız sizin evinizde kalıp, sizden önce kalkıp işe, okula, vb. gitmesi gerekiyorsa yaşanılan durum. ilk duyulduğunda yıkıcı ve depresif gelir, sonradan alışılır.
  • bir hayat paylaşmaktır yalnızlıkla. hem de hiç sevilmeyen bir hayat.
    sevilse paylaşılmazdı zaten yazmak ister insan buraya ama paylaşamayışların sonucudur yalnızlık.
    paylaşılamadığından sevilmeyen bir hayatı paylaşmaktır hiç sevilmeyen yalnızlıkla diye bir cümle yuvarlanır parmak ucunda...
    ne de olsa yalnız bir gün doğuşu daha geride bırakılmıştır.
    ve yalnızlığa uyanmaktan da zordur, yalnızlığa uyuyamamak.
  • uyku sandığın gölge oyununda sevdiğin sevmediğin tüm suretlerin gölgeleri hayat oyunundan rol çalar her gece...gençliğin tazeliğin yittikçe daha zor olur yalnız gecelere gözlerini kapamak ve gözlerinin kenarındaki çizgiler aslında acıların attığı birer çentiktir her delip geçişinde biçare kalbini...
    yakana taktığın o çok şık kıyafetini tamamlayan karanfil gibiyim ben yaşadığı topraktan çekip koparılmış ve matemini çığlık çığlığa anlatırcasına kırmızı...

    her gece bunun son uykun olmasını düşleyerek girince yatağım dediğim soğuk mezarıma her sabah yine de uyanmanın ne kadar acı verdiğini gidişinle benden çaldığın kelimelerim olmadan nasıl anlatabilirimki sana?korktukça koyulaşan gökyüzümde yıldızlarım birer birer kaydıkça tuttuğum tüm dilekler şimdi gözyaşıma birer damla daha eklediler...

    uyanmaların en zorudur kendini çoğaltamadan ve yenilemeden geçen uzun gecelerin sonrasında herşeye inat kalkmak yatağından ve yanında boylu boyunca uzanmış buzdan kollarıyla seni sarmalayan yalnızlığından kurtulmak...
  • her sabah aynı kabusa uyanmaktır.
hesabın var mı? giriş yap