• (bkz: apranti)
  • (bkz: yama)
  • 1. bir işte yardımcı olarak çalışan erkek:

    "eli yüzü düzgün, işgüzar bir yamağı mektupçu efendinin yanına
    kapılandıracaklar..." - e. e. talu.

    2. tarih yeniçeri ocağında topçu ve humbaracı gibi askerî kuruluşlarda
    aday olarak bulunan kimse.

    3. mecaz birinin etkisinde kalarak onun sözünden hiç çıkmayan kimse.

    http://tdk.org.tr/
  • onuncu nesil çaylak.
  • osmanlıda ahilik kurallırına göre 2 yıl süreyle devamları velilerince sağlanan, esnaf veya bir zanaatkarın yanında uygulamalı olarak o mesleği öğrenmek isteyen çocuklardır. bunlar herhangi bir ücret almazlardı ve 20 yaşını tamamlamamış olmaları gerekirdi. bu müessesede hem işlerini nasıl yapacaklarını hem de müşteriye nasıl davranacaklarını, nasıl hareket edeceklerini öğrenirlerdi.
    (bkz: ahilik)
  • aşçının canı sıkıldığında kepçe fırlattığı zavallı insan.
  • mecaz olanı; alt kültür popülisti.
    bunlar; zevklerini, şahsiyet gibi algılarlar fakat kişiliklerinin, gıpta ettikleri üreticilerin kanlarını emmekten ibaret olduğunu bilmezler.
    onları yücelttiklerini sandıkları anda, diğer kişilerin kafasında tezat oluşturduklarını görmezler.
    bu mefhum karmaşaları; sevdikleri müzikleri, kitapları, filmleri ve bunların yaratıcılarını kendi dünyalarından taşırıp, öteki sevenleriyle paşa paşa paylaşmak varken, bu konuda kendileriyle aynı düşünce ve hissiyat içinde olmayan kimseleri küçümseme, hor görme, dışlama, muhattap olmama, insandışı sayma yoluna giderler.
    "ne?! nasıl slayer dinlemez abi?! oha bundan sonra hiç, 'yaşıyorum' demesin; hatta ölsün mümkünse" şeklinde bir yaşam-ölüm "felsefe"sine girerler ki kendileri için tez zamanda bir bilirkişiden özel konferanstır; temennim.
    "abi lotr'u izliyoruz. hatun/herif, 'ne anlıyorsun böyle yaratıklı, ucubeli şeylerden...' demez mi, yeminlen çakacaktım suratına! zaten ertesi gün de ottan boktan bi bahaneyle terk ettim, thehehe"
    mensubu kişilerden ise anlayabilmem için yardım talep ediyorum; "e be kızım/oğlum kıvanç duydun belli ki şu 'terk etme' mevzuundan, madem niye söylemedin ayrılığın esas sebebini de daha bir şereflendirmedin mevcudiyetini?"
  • aynı zamanda ankara'nın haymana ilçesine bağlı bir köy.
  • 20 şubat 2015'te ölen oğlumun adı. annesi onu ve iki kardeşini eskişehir'deki bağlar terzisi'nde doğurmuştu. önünden geçerken annesi sürekli ayaklarıma dolanıyordu. içeriden bir kadın çıktı, yavrulara yuva arıyoruz dedi. daha önce kedilerim oldu, öldü, tövbeliydim. asla olmaz dedim. bir gün, iki gün derken ne zaman oradan geçsem annesi beni yakalayıp sürtünüyor, en son o zamanki sevgilim dedi ki alalım. hiç almak istemedim. korktum. o gece terzi yamağı barbaros şansal ile tanıştık, bir anda kendimi adı terzi yamağı'ndan gelen bir kedicikle buldum. hatta ben kardeşini alacaktım, elimi uzattım, bu sıpa geldi avcuma oturdu. minnacıktı zaten.

    üstünden tam 5.5 sene geçti. hayatımı ona göre ayarladım, her şeyim oldu. annem ve babam o kediyi evden göndermezsen asla evine gelmeyiz diyorlardı, ben işi bırakıp kediyle baba evine dönünce bir anda yamak benden değerli oldu. torun demeye başladılar hatta. hayatı boyunca kimseyi ısırıp tırmalamadı oğlum. sadece anneme kızıyordu, çok sıkıştırıyordu severken.

    7 şubat cumartesi öğlen yanıma geldi, her zamanki gibi çenesi düşük. mik mik mik dedi, ayağımla ittim oğlum çekil diye. meğerse ondan sakladığımız ipi bulmuş, oynarken birkaç metre ipi yemiş. sonra kusma başladı. birkaç saat sonra dışkıyla birkaç metre ip çıkardı ama kalan bağırsaklara takılmış, kestik ipi. veteriner lavman yaptı, parafin verdi, çıkarır dışkıyla dedi. pazar oldu, pazartesi oldu o ip çıkmadı. salı baktım olacak gibi değil, istanbul üni veteriner fak.ne geldim. bu arada deri altı serumlarla besledim, yemiyor içmiyor. 12 şubat perşembe ameliyata alındı, yaşama şansı çok az dediler. ama çıktı, cin gibiydi hem de. ertesi gün yine fakültede serumları verildi, eve dönmeye hazırlanırken karnındaki direnlerden siyah bir sıvı akmaya başladı. dışkıymış. ip bağırsakları öyle parçalamış ki, her yeri delinmiş. cuma yeniden ameliyata alındı, bu defa artık sağlam oldu dediler. ama garantisi yok hiçbir şeyin. kırklareli'ye döndük cuma akşamı, cumartesi sızıntı yeniden başladı. pazar yine istanbul. pazartesi karın içi yıkandı, sızıntı durdu. sonra kar yağdı yollar kapandı, bu havada araba da mahsur kalınca birkaç saat karın suyun içinde yürüdük serumlarını alsın diye. çok iyiydi, mık mık etmeye başlamıştı. su içmeye başlamıştı. bugün son defa görsünler de evimize dönelim dedik, cerrah görür görmez dışkı sızıyor dedi.

    3. ameliyata alındı, ameliyatta kalbi ve solunumu durmuş geri getirmişler. çıktı, vücut ısısı yükselsin diye özel bölmeye alındı. her şey şahane. tam ayrılacağız, kasılma başladı. solunum durdu, sonra kalp. sonra ikisi de geri geldi. derken bir daha, bir daha. 3. ameliyattan sonra 3 defa kalp ve solunum durdu. birkaç saat elle solunum yaptırdılar, kalp atıyor ama nefes yok. sonunda kalp de gitti.

    muhtemelen deli mi ne diyorsun, anlam veremiyorsun, insanlar ölüyor bana ne kedinden diyorsun. 5.5 sene, bana göre dünyanın en güzel kedisi, oyuncu, sakin, iyi huylu... aklımı kaçıracak gibiyim. şu an cesedi arkadaşımın arabasının bagajında. ben o balkona çıkınca bile üşüyecek diye korkuyordum. onu bagajda bıraktım. ilk gün daha alıp istanbul.a gelmedim diye kendimi yiyip bitiriyorum. benim yüzümden öldü. aklımı kaçıracak gibiyim. fakültedekiler çok uğraştılar, oğlum da çok direndi ama olmayınca olmuyor.

    incecik bir ip yüzünden on günde oğlumu kaybettim. siz siz olun kediniz varsa iplere dikkat edin.

    bu arada, bu da oğlum yamak.

    üzgünüm, mutsuzum, kendimi suçluyorum.
hesabın var mı? giriş yap