• sadece sorunlari tespit etmekten ote daha guzelini olu$turmak icin izlenmesi gereken yol konusunda fikir uretmeyi gosterebilme yetisi..
  • ülkemizde yapıcı eleştiri yapma kapsamında önce sövülür, ne kadar agır laf varsa denir, hem de bombardıman şeklinde. sonra özür ya da alttan alma mahiyetinde insan kendine bi takım olumsuz nitelikler ekler. sakin yanlış anlama, sen bana bakma ben böyleyim türünden bi nevi özürlere gidilir.
  • eleştirilenin en sık giydiği zırh.

    "ben eleştiriye her zaman açığım. ama yapıcı eleştiriye" kalıbını ortalama yaşam süresinde yedi bin kez duyar türkiye'de yaşayan bir insan.

    ama ben şimdiye kadar "evet (eleştirenin) eleştirisi yapıcı ve eksik gediklerimi iyi biçimde ortaya dökmüş, teşekkür ederim" diyen beş kişi/durum göremedim.

    eleştiriyi yapıcı olan ve olmayan olarak ikiye ayırdığımızda, yapıcı olmayana atfettiğimiz değerler ve nitelikler aslında 'eleştiri' kapsamına girmez. bozguncudur, maksatlıdır, hasettir.

    zaten, hayatımda değer verdiğim insanların "ben eleştiriye açığım ama yapıcı olanına..." cümlelerini kurduklarını görmedim.

    eleştirinin eseri/eser sahibini daha ileriye taşımak zorunda olduğuna da inanmıyorum. sözgelimi bir edebiyatçıyı/edebiyat eserini eleştirirken edebiyatı eser/yazar'ın önünde konumlayıp eleştiriyi şekillendirebilir.

    yoksa hilmi yavuzculukla, önüne kim gelse bok atmak olur. ona da yapıcı olmayan eleştiri denmez, zira o eleştiri değildir.
  • eskisozluk'te sik sik basliklarda sürekli bir elestirme ve gündemdeki konular hakkindaki fikirler beyan edilir. ancak unutulan bir yani vardi ki, bu elestirilerin cogu konular üzerinde komiklik, ironi ve kücük düsürme amaclari ile yapilmaktadir. sözük belki amaci ile bir forum ortami yaklasmakta ve amacinin disinda kullanilmaktadir. elestiri nasil yapici olur ki? sorunun cevabi cok kolay olmamakla beraber aslinda günümüzde önümüze cikan sorunlarin olan durumlari degerlendirilmekte ve bu gibi sorunlarin nasil önüne gecilecegi üzerine nerede ise hic birsey yapilmamaktadir.

    yapici elistiriler toplumu ve fikirlerini paylasarak (bkz: beyin firtinasi) üretilmelidir.
    siralamaya calisirsak su sekilde degerlendirilebilir:
    1. sorunun dogus kosullarini tam tespit edilmesi
    2. sorunun olustugu andaki durumun tam tespit edilmesi
    3. sorunun olustuktan sonra ki verilen tepkilerin tespit edilmesi
    4. soruna verilen tepkilerin sebeplerinin tespit edilmesi
    5. sebeplerin tespit edildikten sonra önüne nasil gecileceginin belirlenmesi
    6. belirlenen cözümlerin uygulamaya konulmasi

    ancak bu sekilde bir yol izlendikten sonra tam anlami ile yapici bir elestiri tam olarak yapilmis ve elestiri yapilmistir.
    (bkz: fransanin ermeni soykirimini inkar yasasi)
    (bkz: orhan pamuk a nobel verilmesi)
    (bkz: elif safak)
    (bkz: elestiri)
  • yapıcı eleştiri yapmayı bilmeyen, beceremeyen ya da gerekli bulmayan insan evladı yapıcı eleştiriden de anlamaz diğer yandan.
  • (bkz: #30504961)
  • milyarlarca insanın yaşadığı bir dünyada dikkat çekmeyendir, provoke edip çözüm önerisinde bulunmak bana daha doğru geliyor.
  • yapıcı eleştiri, gelişim açısından en etkili eleştiri türüdür. bazen kendimizin göremediği hataları ve açıkları başkası görebilir. bu ise bize gelişmek açısından fayda sağlar, hatalarımızı görmemizi sağlar.

    türkiye'de genel olarak pek kullanılmayan eleştiri türüdür. ekşisözlükte dahil genel olarak insanlar alaycı, laf sokucu veya küçük düşürücü tarzda eleştiri yapmaktadır. ayrıca eleştiren kişi konudan ziyade diğer kişinin karakterine saldırmaktadır.
  • usta bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. büyük usta, öğrencisini uğurlamış. çırağına da:
    - ” yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın?” demiş.

    - “resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak. insanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmeyi de unutma” diye de ilave etmiş.

    öğrenci, birkaç gün sonra resme bakmaya gitmiş. resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş. üzüntüyle ustasının yanına dönmüş. usta ressam, üzülmeden yeniden resme devam etmesini tavsiye etmiş. öğrenci resmi yeniden yapmış. usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş. yanına da, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. öğrenci denileni yapmış. birkaç gün sonra bakmış ki resmine hiç dokunulmamış; sevinçle ustasına koşmuş.

    usta ressam şöyle demiş:

    - “ilkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı. ikincisinde, onlardan müspet, yapıcı ve olumlu olmalarını istedin. yapıcı olmak eğitim gerektirir. hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi. emeğinin karşılığını, ne yaptığını bilmeyen insanlardan alamazsın. değer bilmeyenlere sakın emeğini sunma. asla bilmeyenle tartışma.”
  • ben elestiri sevmiyorum gidin arkamdan konusun
hesabın var mı? giriş yap