• kırbaçlanan kunta kinte'ye efendileri tarafından sıklıkla yinelenmiş bir ikaz, bir dostça uyarıdır.

    - adın ne?
    - kunta kinte!
    - toby diyeceksin (şrrrak)
    - kuntahhhh kinteeeh....
    - yahu ha kunta, ha toby, yapacağın kölelik en nihayetinde...ki onu da yapma demiyorum toby olarak yine yap!
    - kunta.
    - ohoo.

    ilgili videoyu da koyayım da neden bahsettiğim anlaşılsın (ninjacloak.com dan bakabilirsiniz):

    http://www.youtube.com/watch?v=mrtuxjhbmi4

    edit: erişemeyenler olmuş, ninja kloktan gir, kunta kinte yaz arat, ilk çıkan kime sorsan gösterir. eyc, tevellüt verifikasyonu istiyor. niye? çünkü düşünceliler. gençler zarar görsün istemiyorlar.öncelikler yüzünden
  • - arkadaşlar hepimiz bu sistemde köleyiz, ayaklanıp haklarımızı ele geçirmeliyiz!
    - geçirmeliyiz de, sen de biraz ılımlı ol toby!? hep isyan? hep burun delikleri hızla açılıp kapanan öfke? o sicim gibi terleyen çehre? olmuyor! bizi de kötü tanıtıyorsun...
    - yahu ne ılımlısı, köleyiz diyorum?
    - yooo, bi saniye bi saniye ama...ne belli? belki ben öyle hissetmiyorum. sen farklısın, ben farklıyım kunta. ad hominem yapma lütfen. ayrıca belki köleler mutlu köle olduklarına? hiç onlara sordun mu? bu kadar adam yaşıyor, gidiyor tobi, kimse de şikayet etmiyor. bir sen çan çan... sende bir sorun olamaz mı belki de? iktidarla sorun, muhalif olayım marjinal prim yapayım, karıları götüreyim belki? hı? hem o kadar basitleştirme durumu. durum çok grift. çok fazla şey var. bir kere bu efendi-köle diyalektiğinin modası geçti toby? artık 19.yy dayız dostum? 1840lardayız. sen ta 20 sene önceki adamdan laf araklıyon bana. artık yeni, globalleşen dünya. enerji. insan. hukuk. iyi yönetişim. bunlar var. efendi-köle kalmadı, sınırlar flulaşıyor, sanayi devrimi ve zeytin dalı var artık kunta...bitti o dönem.
    - abi, nasıl bitti, işte hala köleyiz, şekle bak amına koyim?
    - ne var şeklimizde toby? ben gayet güzel yaşıyorum. bana ben hiç köleymişim gibi gelmiyor.
    - ev kölesisin de ondan.
    - e sen de ol ev kölesi? olan nasıl oluyor ev kölesi? çalışmışım olmuşum. sen de ol? olsan bi, tarlaya yine inersin hafta sonları? hem o kadar araya adam sokturttuk? sen ne yaptın, yok ismim toby değil, kunta kinte. canım sana ne? adam sana toby de der, tombi de? muhatabın mı herif? onun öyle işine geliyor, dili dönmüyor diye tobi demiş ne var bunda? hem seni isminle bilecek ki diğerleri ile karışmayasın. senin güvenliğin için. senin de çıkarın var yani. sen ekmeğine bak tobicim (helo gereyn). sen ortamına bak.
    - abi hala tobi diyorsun, kunta diyorum.
    - kuntacığım, ben sana devrimcilik yapma demiyorum toby olarak yine yap. ama üslup mühim toby? adamları kızdırma. adamın kırbacı var. adamın yasası var. ayrıca çok merak ediyorsan efendiyle benim de aram limoni olabiliyor bazen tobi. misal geçen seni kırbaçladıklarında bütün gün yüzümü astım. protesto ettim. anladı bence. çok bozuldu. düşünceliydi. böyle böyle, yavaş yavaş. senin acelen mi var tobicim, köleliği tarladaki adam düşünsün? hem ileride bir gün bu memlekette zencilerden başkan bile çıkacak bak, na buraya yazıyorum!
  • - ...sistemde köle olmaklık hali
    - kunta? anlatıyorsun da sonra seni yine ben kırbaçlayacağım biliyorsun di mi?
    - biliyorum abi, ama ben yine de söyleyeyim de
    - abi söyle de, sonra sırt kan revan içinde kalınca sen kırbaçlamıştın diye o sinirsek bakışlar yok di mi dostum? emir kuluyuz nihayetinde.
    - işte ben de tam olarak onu diyorum abi, emir kulu olarak yaşamaklık konumlanması
    - tamam sen yine anlat, yorumunu yap, kunta olarak yap, bak benim için fark etmez, yapma demiyorum toby olarak yine yap, ama sonra sen yaptın diye bana arıza çıkartma kunta, tamam mı koço?
    - tamam abi, şeyi anlatabilir miyim şimdi, bu köleliği içselleştirme meselesini?
    - anlat abicim, ben dinliyorum seni, bir yandan da şu işimi gücümü yapayım, senin kafan rahat, ipe asılmışsın, ağız boşta, daha ben senin gibi kaç kunta kırbaçlayacam, biliyo musun?
  • - kunta, dostum, hani kızmayacaktık? hani ne konuşmuştuk?
    - senin ağzına sıçiim ben göt, kuntaymış, kunta siksin seni!
    - aaa? aaaa? ayıp oluyor ama. ben önden dedim. ben kırbaçlarım dedim. sen ne dedin? tabi dedin sonra içsellik bi şeyler dedin kunta? söylediklerine katılmıyorum, ama söyleyebilmen için seni sonsuza kadar kırbaçlayabilirim kunti? hem nedir? söz akittir. önden konuşmuşsak kabul etmişsin olarak işlem görür bende. rızanla kırbaçladım. yakışmıyor. zaten savaştın diye de kırbaçlamadık. savaşsan asmak zorunda kalırdık. kaçtın diye kırbaçladık. kaçmışsın hala ötüyon.
    - ulan göt? hala neyi temize çekmeye çalışıyorsun.
    - ooo. bu mu argümanın? bu mu savlaman? ne anlamam gerekiyor benim bundan? argüman değil ki bu...vala iktidar size geçse sizden korkulur. suçsuz köleleri de kırbaçlarsınız siz.
    - abi yürü git delirtme adamı.
    - oo git demek...bu muymuş senin kölelik bitsin anlayışın kunta? buymuş demek. sinirlendikçe, kızdıkça eşe dosta çemkirmekmiş. kunta değil suntaymışsın sen...hahahah nası? çak...ha ellerin bağlı...neyse...az sakin olsan. bu kadar heyecanlanmasan. olaya makro sistemden baksana az. makroydun hani? bana da haksızlık oluyor, beni savunan yok! sikiyim böyle işi ya?! işimi yapıyorum azar işitiyorum? bıraksam efendinin çiftliğini dingonun ahırına çevireceksiniz?!? oho bundan sonra kötü kırbaççı olacam abi. iyilik yaramıyor.
    - hadi len.
    - valla ben artık sana asiiik yapma falan demiyorum, ister toby olarak, ister kunta olarak yine yap, yine ben çatlatacam ensende kırbacı. benim canım belki senden daha fazla yanacak ama olsun. gerekirse bu özveride de bulunurum. varsın kötü bilsinler. anlatamadım kimseye derdimi arkadaş!
  • - köleli-efendili sistemde yaşamak zorunda değiliz.
    - sorunu saptadık kunta, peki çözüm ne?
    - abi işte çözüm devrim. devirecez.
    - nasıl devirecez kunta.
    - sen, ben, hepimiz.
    - tamam, ben de varım, sen de varsın. iki kişi ettik. yeter mi?
    - yetmez, o yüzden örgütlenip, mobilize olmamız lazım.
    - tamam abi, sen başla ben geliyorum. bakalım sen nasıl yapıyorsun.
    - yahu öyle iş olur mu, ben başlarsam ben ebeleniyorum.
    - ikimiz başlarsak ikimiz ebeleniyoruz?
    - evet, o yüzden ebelenmemeye dikkat ederek, insanları bilinçlendirerek.
    - o konuda sen iyisin. sen konuş.
    - e o zaman, ben ebeleniyorum.
    - o zaman efendilerle konuşalım, diyelim böyle böyle. ama sen de, sen iyi konuşuyorsun.
    - o zaman efendiler ebemi siker?
    - belki sikmezler, ne belli?
    - yahu, akıl var izan var.
    - efendiler'i çabuk harcıyorsun kunta, onlar da senin gibi, benim gibi insan. efendiler'e bir şans tanısan...
    - tamam, konuşup kırbaçlanırsam ne olacak?
    - işte o zaman işe yaramadığını göreceğiz.
    - ben kırbaçlanınca?
    - evet. ama bu yola baş koymuşsun, o riski alacan.
    - abi onun yerine tarla köleleriyle konuşsak, örgütlesek.
    - e duyulur, haber uçar. yine seni sikerler.
    - beni saklarlarsa?
    - saklamazlar. bunlar tarla kölesi, ahlakı kırbaçın santimetrosu ile ölçülür.
    - e efendiyle konuşma, ev kölesini örgütleme, bir yerden başlaması lazım. en azından tek şans o.
    - say ki, oldu. sonra ne olacak? efendi gitti, köleler efendi olmayacak mı?
    - olmayacak, eşit dağıtacağız.
    - yani sen riski alacan, köleleri organize edecen. sonra o tarla kölelerinin yeni eşitliğe riayet etmesini bekleyecen, ve yönetme hakkından da feragat mı edecen?
    - edecem, etmeliyim, en azından bu gerçekleşebilecek bir opsiyon.
    - diğer çevre çiftliklerin sahipleri ne yapacaklar, bakacaklar mı?
    - bakmayacaklar.
    - gelip sikmeyecekler mi?
    - sikmek isteyecekler, savunacağız.
    - e onları yöneten bir kurmay, onlara karşı savaşacak, bir nevi köleleşecek, ordu gerekmeyecek mi?
    - gerekecek, ama bu sadece savaş süresince gerekli olacak. zaten köleyiz, en azından özgürlüğümüz için savaşalım.
    - bu savaş sence hiç bitebilir mi?
    - bitebilir. bizim örneğimizle diğer köleler de ayaklanıp efendileri dize getirebilir, getirecekler.
    - diğer kölelerin senden, davandan senin haberlerini olması istediğin şekilde haberi olmasının bir imkanı var mı?
    - var. yoksa da, yaratmaya çalışacaz.
    - valla senin efendiliğinde, belki de hiç bitmeyecek bir savaş için kölelerin yine köle olmaya çalışırken ölmesi ihtimali bence ağır basıyor. ben ev kölesiyim dostum, yerim belli, yurdum belli, bu riskleri almam için bir neden yok. yanisi kunta, sen ne dersen de, vaad ettiğin şey bana benim konumumdan daha yukarıda bir mevki vermeyi garanti etmediği gibi, gerçekleşmesi halinde dahi özgür olmak adına herşeyimi alaşağı da ediyor. dahası, başarılı olamama ihtimalinde haybeden canımdan, sağlığımdan da ediyor. yanisi, sen ne dersen de, şu oturduğum yerden, bu baktığım mevkiiden bu dediklerin bana başarılı olmaz gibi geliyor. ben senle sabahlara kadar münazara yaparım. münazara gibisi, soğukkanlı duruş gibisi var mı, kunta? münazarada kazan, hayatta yenil kunta. münazara süper, felsefe şahane, ayrıntı ve gözlem mizahı fulfors. kaldı ki ben buradayım kunta; biz hep buradayız. devrim konuşmasıysa hep açığız, müsaitiz. gülerek, eğlenerek, nüktelerle şenlendirerek, latifeleşmelerle yaşanır kılarak. hem münazara, hem bitmeyen içtihat bir şey yapıyormuş gibi olmak içhuzurunu, erdemli duruş enerjisini, ağır-derin müçtehid prestijini veriyor. sen de bence onla yetin, kunta. oradan topla parsayı, ötekileşmeden, ödipalden, post-modernist diskurdan ver baskıyı, kunta. sen tobi ol, ama seni kunta bilsinler. yanisi kunta, ben sana devrim yapma demiyorum ama toby olarak yine yap. yapıyormuş gibi yap kunta. ortalığı velveleye ver. ama oturduğun yer de belli olsun, kunta. toby'nin konumunda otur, kunta gibi yap. en güzeli.
    - amına koduum konformisti seni, sanki bu saydığın ihtimaller köle olduğum gerçeğini aşıyormuş gibi. ben tarla köleleriyle konuşmaya gidiyorum.
    - kunta, dostum, kendimizi kandırmayalım. ev kölesisin sen. yok ki tarla kölesi arkadaşın. iki dolanıp geleceğin yer yine burası, münazara ortamı. sikerler seni onlar, kunta. onlar için tobysin sen. toby iyi abi bak. toby güzel.
  • - ...işte bu sebepten örgütlenip efendileri devirmeliyiz.
    - bak tobi kardeşim. biz burada doğmuşuz. bu çiftlik bize yemek vermiş, su vermiş, barınak vermiş. senin bu dediğin yediği kaba sıçmak.
    - yahu yediğin kabı sen yapıyorsun, içini sen dolduruyorsun, yaptığın kabı sana geri veren, sahibi olan adam değil ki?
    - tamam, ama veriyor? vermeyedebilirdi? veriyor ki, yiyorsun. şükredeceğine, çiftliğimize hizmet için çalışacağına yıkalım diyorsun. yıkmak kolay. zor olan çalışmak tobi.
    - babuş. efendilerin düzenini yıkalım diyorum, onlarsız da çiftlik olur, onlarsız da şükredilir. niye araya yiyiciyi sokuyorsun.
    - tobi. şimdi bu söylemler. yanlış söylemler. kökü belli. kaynağını biliyoruz.
    - kim abi kökü? ne kaynağı?
    - sen biliyorsun. konuşturma beni. batıdaki çiftlikten fiştekliyorlar. seni oraya yollattık, öğren gel burada kölelik et diye. şimdi geliyorsun burada anarşi satıyorsun. ama bu çiftliği böldürmeyiz.
    - abicim. yan çiftlikle, bizim çiftlikle ne alakası var? ben oradaydım. açık söyleyeyim: onlar da köle, biz de köleyiz.
    - yooo dur şimdi. onlar bambaşka. çiftlikleri geniş. arazileri büyük. efendimizle rekabetteler. piyasadan siliyorlar. ajanlarını sokuyorlar. niyetleri belli. böldürelim de onların kölesi mi olalım?
    - yahu, kölesin zaten? köleliği kabul ettikten sonra ne fark ediyor? o çiftlikte de köle var, bu çiftlikte de köle var. bunun rekabeti mi olur?
    - bak tobi. dediğini anlıyorum. ama dinle. orası farklı. burası farklı. buranın havası. taşı, toprağı. efendisi, kölesi. herşeyi farklı. bizim adetlerimiz. bizim tarihimiz. bizim kölemiz. içten, candan. orası hesapçı. orası geniş. biz toprakçıyız. onlar balıkçı. bizim inandığımıza onlar inanmaz. onların inandığına da biz inanmayız.
    - abi, bu sayıp döktüğün şeylerin hangisi onların da köle olduğu gerçeğini aşıyor.
    - onlar köle de, durumları daha iyi. senden benden pahalı oranın kölesi. seni pazara çıkar. bi de oradaki adamı pazara çıkar. o daha pahalı. o çiftlikten çıkanı hemen kapıyorlar. orada kölelik yap, daha büyük çiftlikte ev kölesi olarak işin hazır. neredeyse efendi gibisin. bizim ise çok çalışmamız lazım. bozgunculuk yapmayalım. çiftliğe çalışalım. çalışarak yarışalım. en iyi çiftlik belli olsun.
    - e yani hayatın boyunca köle mi kalacaksın?
    - o belli olmaz. lider oluruz. refah gelir. o zaman değişir. şimdi erken. eksiklerimiz var. bozguncular var. şerefsizler var.
    - eyvah eyvah.
  • - işte bu yüzden efendiler düzeninin sonu gelmeli.
    - eskiden neşeliydin tobi. güldürürdün. bu kunta stilinden sonra üslubun kaydı. bu yakışmıyor sana. daha şamata lazım. daha neşeli. yazma demiyorum, tobi olarak yine yaz. dalganı geç sistemle, tatlı tatlı.
    - abi tatlı tatlı sabah programı mı yapıyoruz? hadisenin içeriği bu. tarz denemeleri yapmıyorum ben burada.
    - öyle de olsa ne dediğn anlaşılmıyor. bana hitap etmiyor tobi. ben istiyorum ki kadınları yaz yine. hasat şenliklerinde herkese veren kadınların varımsızlığını yaz. olmadı, boyundan içeri girip adamı illet eden samanların nasıl kaşındırdığını yaz. kölelerin içten içe efendiyi aşağı gören kibirini yaz. eskiden ne güzel konuşurdun. ekoldün tobi. ne oldu o günlere?
    - abicim, o günler geride kaldı. ev kölesi sohbetlerine angaje olamıyorum. sebebi de bu az evvel anlattıklarım.
    - ya onu yine anlat da, keşke köle popüler kültürü meselelerine de değinsen. tarla köleleri çok zeki tobi. herşeyi anlıyorlar. ev kölelerinin bazı kızları da çok problemli. bunlar da mesele.
    - abi mesele de, varımsız saçma sapan meseleler. allah aşkına bir ömür bu tip gelişigüzel saptamayla geçer mi? gelişigüzel saptamadan ibaretlik de bir çaresizlik hali değil mi?
    - bak yine o kunta üslubu. yani kötü değil de, eskisi daha iyi. ne varsa eskilerde var.
    - tamam abi. başka diyeceğin?
    - köleler çok akıllı tobi. bunu unutma. herşeyi görüyorlar. efendilerin o kültürel eksiklikleri var. ondan ezikler aslında.
    - oldu.
  • - işte bu şu sebeplerden ayaklanmalıyız
    - dostum, ayaklanmalıyız da. daha derli toplu bir ev kölesi sınıfımız bile yok.
    - derli toplu ev kölesi sınıfı nedir, onu derlemek toplamak mıdır acil olan?
    - tabi ki. şimdi bak kuzeydeki çiftliğe. ne yaptı adamlar? o afrikalılığı sildiler ilk. bizde de atakul bunu yapmaya çalıştı, devrimi yarıda kaldı.
    - yahu ne yarıda kaldı? efendinin eski evinde ölmedi mi bu atakul?
    - olur mu? ne savaşlar verildi onun için. ne köleler kesildi. sana kolay tabi. vır vır konuş. batıdaki o büyük çiftliğin baş kölesi bile, her yüzyılda bir çiftliğe bir köle gelir, o da o çiftliğe gitti dedi.
    - abi savaş verilmesi ardından hala köle oluşumuzda manidar bir şey yok mu?
    - var. atakuldan sonra ev baş kölesi olanlar bozdular işi. iyi gidiyorduk. civar çiftlikler bizi kıskanıyordu. takır takır hasat toplamaya başlamıştık. eski şanlı günlere dönüyorduk.
    - yahu ne anlatıyorsun? ne şanlı günü? o zaman da köleydik, şimdi de köleyiz.
    - hop. fark var. o zamankiyle bir mi? o zaman çadırlarda kalıyorduk. şimdi tahta kulübe var. o zaman köle kadınlarımız sadece evde kölelik yapıyordu. şimdi tarlada bizlerle. bu çiftlikte kadınlarda baş ev kölesi bile çıktı tobi! batıdaki bir çok çiftlikten daha önce kadınlarımızı her alan köle ettik! az şey mi bu?
    - yahu. bu söylediklerinin hepsinde hala aynı efendi köle örgüsü. bunun dışında bir durum mümkün değil mi?
    - atakul olmasaydı baban kim bilmezdin şerefsiz. yan çiftliğin kölesi miydin anlamazdın.
    - abi, ne olur allah aşkına, babamı bilmek, yan çiftliğin kölesi olmak. ne fark ediyor diyorum?
    - sen çok hayalcisin tobi. kölelik dediğin şey hayatın kuralı. soyutsun, matematikçi gibisin. mevcut tehlikeleri göremiyorsun. önemli olan kölelik değil, kime kölelik ettiğin. bak misal şimdi o sakallı ev kölesi baş uşak oldu. örgütlüyor diğer köleleri. sen uyu. hayaller kur. ebemizi sikecekler. o zaman ağlarsın atakul diye.
    - allah allah niye ağlayacam?
    - ağlamazsın tabi. onlar güçlendikçe sen de cesaret buldun. çenen düştü. seni kullanıyorlar tobi. böyle böyle yakınlaşıyorlar. sonra şak diye iktidarı ele geçirince, köle gibi sürüm sürüm sürüneceksin. geç olacak. kurbağa taktiği tobi. yavaş yavaş ısıtıyon.
    - of dertli başım.
  • - efendileri şey yapalım. indirelim. öf.
    - merhaba. dediklerini dinledim. : )
    - sağol.
    - çok haklısın, şahane konuşuyorsun. : )
    - teşekkürler.
    - nasıl buluyorsun bu kadar konuşacak meseleyi, hayret. : )
    - işte içinde yaşıyoruz. gırtlağa kadar batınca. haliyle.
    - ya öf sıkıldım ben de sistem falan. : ))) keşki bitse bu meseleler yaaa
    - evet. yani.
    - ama haklısın yani genel.
    - ya. hangi konuda haklıyım?
    - ya işte o efendilerin şeyi konusunda. dur hatırlamam lazım : ))))))
    - hatırla bekliyorum.
    - yaaa çok karışıııkkkkkkk!!!! : )
    - allahım neydi günahım, günahım neydi allahım.
    - o şarkıyı ben çok severim biliyor musunnn??? : ) ) ))
  • - işte köleler..köleliğimiz...o tip meseleler...yetmedi mi?
    - s.a. dediklerin hoş. ama diğer çiftlikten. bu köleler onu anlamaz. kültürler arası hoşgörü ve diyalog iyi. ama özümüze sahi çıkmalıyız.
    - özümüz derken, kölelik?
    - hayır canım. kölelik bu dünyada tobi. bu dünya çile dünyası. kölelik dünyası. burada hakka hizmet et ki, öteki dünyada efendinin yanında yerin hazır olsun.
    - ulan burdaki bitti öteki tarafta da mı efendi?
    - efendi hayal edebildiğimiz her yerde abi.
    - peki o bizi yakınlaştıracak olan hizmet niye hep mevcut efendilerin sistemiyle örtüşüyor.
    - örtüşüyor da, onlardan da haramzadeler, zalimler öteki tarafta yanacaklar tobi. sınav diyorum, test diyorum.
    - yani haramzade olmayan efendiler de mi var.
    - var tabi. kölenin hakkını veren. malının cüz i bir kısmını her sene veren. açları doyuran, dulları giydiren.
    - ve aç doyurmak istediğinde aç, dul giydirmek istediğinde dul sıkıntısı çekmeyen, bunu da onları yaratarak ve yaşatarak mümkün kılan?
    - ha işte. bunu diyorum. bu batı çiftliği görüşleri bunlar. bize uymuyor. bizim havamız. suyumuz. adetimiz. uymaz. onalr farklı. biz farklıyız.
    - abi ben bu diyaloğu az evvel yaşadım.
    - kimle yaşadın?
    - çiftlikçilerle. toprakçılarla.
    - ay ay ay, onlar hele en kötü.
    - ne en kötü, aynı sen.
    - yooo, biz hoşgörü, diyaloğ. onlar saldırgan, kırıcı. çağın gereklerini özümseyememiş. batı çiftliğinden şey yapma. bizim batıya ihtiyacımız yok.
    - abi hepimiz aynı konumdayız, aynı yerden geliyoruz, ne batısı, ne doğusu?
    - evet havva anamızdan geliyoruz. ama dağılmışız.
    - yok yahu ne havva anası. afrikadan geliyoruz.
    - dur daha o teori ortaya çıkmadı.
    - ne teorisi? kodular köle gemisine getirdiler.
    - haa ben de muhtemel bir aldatmacaya girdin sandım. bu kadar adamın gemiye binip buraya gelmesi mümkün mü tobi? nerede o gemi? bu çiftliğin insanı kitleler halinde kendi rızasıyla köleliği benimsedi. çünkü eski köle adetlerimizde de vardı bu. başka türlü bu kadar adamı kim bir araya koyup rızası dışında bir yöne sürebilir?
    - yahu işte, efendiler? onu diyorum, rızamız dışında yaşıyoruz diyorum. şu papağanlığını yaptığın şeyi bile sen mi buldun?
    - peki tobi. papağanlık diye sil bir kalemde asırları aşan geleneğimizi. inançlara saygısızlık et. peki bu kadar inançsızlık, bu manevi boşlukta bir yaprak gibi savruluyor gibi hissetmiyor musun?
    - hissetmez miyim? hayatım sikildi sizin yüzünüzden. ne yöne baksam ayrı bir delüzyonel adam görüyorum. şu öteki dünyaya yüklediğin özgürlüğü, yüksüzlüğü, kendi başına ve birlikteliği burada yaşayamayacak mıyım ben? inancım senin öteki tarafa şandellediğin, şandelleyerek de uyumlu köle olduğun hadiseyi burada yaşamaya yönelik abi. o da olmasa bittim ben.
    - güzel konuşuyorsun tobi. tebliğ ahlakın var. bak tebliğ etme, eylem yapma demiyorum toby olarak yine yap. gel bizim derneğe. bir çayımızı iç. bir sohbet edelim gönülden. evde çok güzel odalar var. 4 artı bir. anlarsın ya ahhahah.
    - nereden geldim, nerelere gidicem, hakkı görsem kendime gelicem.
hesabın var mı? giriş yap