*

  • herhangi birşeyi cazip hale getirmenin en kesin yolu
    (bkz: yasaklar hep tatlıdır)
    (bkz: büyük aşklar büyük yasaklarla başlar)
  • "üzerinde hep düşünülen ve hayal edilen" konumuna sokulmak istenen olguya yönelik bir eylemdir.
    bir insanı yasakladığınızda ise olanları tarif ya da tahmin etmek mümkün olmaz.
  • otoritenin varlığına delalet eder.
    bir şeyi yasaklamak o şeyle ilgili bireysel karar verme hak ve imkanını da yok eder.
    mesela kendi tercihi ile bezelye yememe kararı alan bir kişinin bu kararının anlamı ve değeri, otorite tarafından bezelye yemenin tamamen yasaklanması durumunda yok olmuş olur.
    yasaklamalar ile karar verme hak ve imkanı zedelenir, kişilerin tercihi geçersizleşir, kişiler yerine karar verici otorite olur.
  • yasaklanan konuda aşırı bir ''algıda seçicilik'' ortaya çıkmasıyla sonuçlanan eylem.

    içine doğduğumuz toplum, geçmişten gelen ve yaşamını sürdürmesini sağlayan temel kalıpları sizin de kullanmanız ve uyumu bozmamanız için (bkz: muhafazakarlık) ister devlet baba, ister allah baba, ister evdeki babanız nezdinde olsun, korkularından kaynaklı ''aşırılıklarınıza'' yasaklar koyar. burada kötü olan/ters işleyen mantık, yasaklanan şeyi sizin özgür kararınız/bağımsız yargılamanız olmadan hayatınıza dahil etmeleridir. bu iyilik adına yapılır.. (bkz: iyiliğin kötü olması)

    her ne kadar irade göstermeye çalışsak da, topluma uyum sağlama içgüdümüz, toplumun o korku yumurtalarını bırakmasına müsaade eder hayatımıza. yasaklanan şey dikkat çeker, ilgi uyandırır dolayısıyla bu yumurtaları da besler. ve biz basmamaya çalışırız o yasaklara.. korkmaya başlamışızdır böylece. bu, sakat ve bir o kadar güdülenmeye savunmasız bir düşünce yatağına geçişimizi hızlandırır. kendi yönümüzü çizmek bir yana, kafamız önümüzde çevremizi bile gözlemleyemeden sadece kırmızı taşlara basmadan yaşamaktan ibaret olur hayatımız. irade nefes alamaz; boğulur.. ama biz iyi bir vatandaş oluruz! böylece otorite için korkuları beslemek, nokta atışı yasaklar ile toplumu istedikleri yönde güdülemek kolay hale gelir.

    sürekli yasaklara dikkat ederek, şeytana uyuyor muyum acaba diye düşünerek, hayatımız boyunca o şeytanla yaşamaktır bu. (bkz: yasak/#27476087)

    şimdi güneşli bir günde, floransa'nın sokaklarında dolaştığınızı hayal edin lütfen.. hava güzel, taş kaldırımlar, yanınızdan geçen sevgililer, kuşlar, çiçekler, rönesans ruhu ve heykeller.. floransa'yı televizyondan da olsa gören bilir, güzel şehirdir..

    bu şehri gezen saadet partisi'nin eğitim işlerinden sorumlu antalya il başkan yardımcısı ramazan düzen ise bakın ne demiş;

    ''sokaklar çırıl çıplak heykellerle dolu! heykel derken iğrenç şeylerden bahsediyorum. mesela bir tanesi var ki, iğrenç kelimesinin çok hafif kalacağını düşünüyorum. bu michelangelo denilen zat, floransa’nın göbeğindeki meydana hz. davut’un anadan uryan kocaman bir resmini çizmiş. hem de sünnetsiz bir şekilde! doğrusu kanıma dokundu. bir peygamberin fotoğrafını çizmek zaten başlı başına bir meydan okumayken bir de sünnetsiz çıplak bir resmi dev bir şekilde meydana monte etmek de ayrıca insanlık dışı bir olaydır. işte kimlerle bir araya gelmek için takla attığınızı görün istiyoruz..'' * *

    yasaklamanın/yasaklarla yaşamanın çevremizi, insanları ve olayları, kısacası hayatımızı algılarken bize dayattığı bakış açısından kaynaklanıyor işte bu farklılık..
  • zam yapmakla arasında teorik olarak hiç fark yok. her ikisini de amacı aynı; "kısıtlamak"
  • üst araması ile birlikte en sevmediğim eylemdir. bir otoritenin sevmediği her şeyi yasaklaması toplumun ona kazandırdığı meşruluğun kötüye kullanımıdır. insan iradesine sadece oy verdiğinde saygı duyup, konu alkole, sigaraya ve diğer sayısız şeye gelince saygısızlaşan otoritelerin varacağı nokta da bellidir.
  • şimdiye kadar hiçbir sorunu çözdüğü görülmemiş davranış.
  • bir çeşit tecavüzdür; bunun bağımlısı çoktur.
hesabın var mı? giriş yap