*

  • franz kafkanın karanlık ve kasvet çeşitlemeleri dikkate alındığında kimselerin ona yetişemeyeceği -çok şükür- kesindir. ancak insanların yaşadığı bazı derin ve karanlık deneyimler vardır ki, yalnız onun sıfatlandırılmış pozisyonuyla* bunları estetize eder ve tarif edebilirsiniz. çünkü, merkezinde yalnızca sizin paramparça bir biçimde bulunduğunuz çevresel ve içsel deneyimlerdir bunlar. belki de bu çaba yaşamı hikaye boyutuna katma çabasından öteye gitmemektedir. ne de olsa, herkesin olumsuzluklarla başedebilme yöntemi farklıdır.

    örneğin yaşadığınız şehir sizi bir parya gibi görür bazen. küçük bir psikocoğrafik çemberin içine hapsetmiştir sizi ve daima bir denge sorunu çekersiniz. hiçbir yerin ortasında ve öksüz adımlar atar, bin bir kollu bir ahtapota benzettiğiniz şehir, yüzlerce kiloluk bir basınç uygular size sanki. adımlarınız hiçbir yere götürmez sizi. orada olmak istemediğiniz halde hem de. yani, en ufak suçunuz olmadan cezalandırılmaktasınızdır*. hiç göremeyeceğiniz ve sadece kafanızda canlandırabileceğiniz mitolojik yerler ise, gerçeklikle zaten gevşek olan bağlarınızı daha da gevşetmekten başka işe yaramaz. ve yaşadığınız bu iç dehşeti yazmak yoluyla hafiletmeye çalışırsınız.

    ama kafka'nın dediği gibi: "yazdıklarınız kurtuluşunuz olamaz."
  • illa uzun bir entry yazmak gerekli mi bilmiyorum, ama devlet dairelerine gittiğimizde, ya da askerlik şubelerine, ya da almanyada bir yerde nefes aldiğimizda sayin kafka'nin yukardan bizim için yaratiyor olabileceği durumlara düşmüş oluruz...
  • kesinlikle işsizlik ve aşksızlık kıskacında kalmak.
    beni kafka'ya yakınlaştıran ve onun hissettiklerini hissetmeme az da olsa yaklaştıran boktan duygular.kendimi işe yaramaz ve boktan bir böcek gibi hissettirir bu durum.
  • kafka okumak da bir kafka deneyimidir.
  • (bkz: kafkaesk)
  • bir böcekle aynı odada yaşamak.
  • bir akşam vakti film gösterimine yetişmek için necla özdemir konferans salonuna doğru aceleyle yürürken osmangazi üniversitesi hastanesine, yolun hem kestirme olacağının hem de soğuktan korunulacağının tahminiyle girmek, kestirme yapmayı bırak, ucu gözükmeyen yarı karanlık ve ıssız koridorlarda kaybolmak, nereye gitse aynı yerde olmak, tamam işte burası buldum diye ümitlenip kapıları zorlamak ama çıkamamak, sonsuza kadar orada kalınacağı ve bir daha hiç gökyüzünün görülemeyeceğini düşünmeye başlamak, gördüğün tek hizmetlinin de senden korkup odasına kaçıp kapısını kitlemesini izlemek ama hiç bir tepki verememek...
hesabın var mı? giriş yap