yaz günü uzaktan gelen ritmik çekiç sesi
-
saniyelik bir huzurdan sonra insanı hüzne döndüren sestir.
havanın biraz serinlemesini beklerken uyuyakalan, uyuduğu yerde terden sırılsıklam olan o küçük çocuğu hatırlatır. sesin ve sesin yarattığı sanki başka bir mahalleden bir - iki saniye sonra gelen o yankının o kadar net duyulmasını sağlayan pencere açıklığından, küçücük de olsa bir hava parçasının girip terli bedeni serinletmesinin yarattığı güzel duygu takip eder sonra.
yarım saat sonra uyanıp bahçeli evlerinin gölge bir yerinde akrabalarıyla oyalanıp sonra ya denize ya da mahalleye oyuna gidecektir o çocuk.
o günleri ne kadar özleyeceğini bir bilse, belki de hiç uyanmak istemezdi o zorla yattığı öğle uykusundan. -
mevlana'yı sema edip dönmeye başlatır.
"bir gün mevlânâ hazretleri şeyh selâhaddin-i zerkub'un (tanrı onun sırrını kutlasın) dükkânı önünden geçiyordu. o sırada çekiç vuranların darbelerinin sesi mübarek kulağına gelerek semâ'a ve dönmeye başladı. büyük bir kalabalık toplandı. şeyh selâhaddin hazretlerine mevlânâ'nın semâa başladığını haber verdiler. şeyh çıraklarına: “elinizi çekiç vurmaktan alıkoymayınız ve altın yapraklar telef olacak diye korkmayınız,” dedi. kuşluk vaktinden ikindiye kadar semâ oldu."
ahmet eflâkî, âriflerin menkıbeleri, s. 403. -
çocukluğumun harika anılarından biri.
-
kimsenin bir önceki yaz olduğu kişi olmadığı yazlarda, öğle vakti duyulan sestir. akşamsa, güneşin turuncuya boyadığı balkon kapısı önlerine kurulan sofralardan gelen çatal bıçak sesleriyle devam eder.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap