• show tv de haberlerden önce hafta içi her gün saat 17:30 da yayınlanacak yeni bir yarışma. aslen yabancı formatlı olan bu yarışma "come dine with me” ismiyle almanyada, fransada ve ingilterede büyük ilgiyle izleniyor. her hafta 5 amatör aşçı yarışacak,her biri bir gün evinde yemek yapıp diğer yarışmacıları ağırlayacak.yaptığı yemekler ve yemek sunumları değerlendirilip diğer yarışmacılar tarafından puan verilecek. hafta sonunda da tüm puanlar toplanıp en iyi aşçı ödülünü alacak. ödül miktarı 10.000 ytl. dün akşam yayınlanan bölümüyle insanlarımızın ne kadar nezaketten uzak olduğunu, lezzet için değil karnını doyurmak için yemek yediğini görmüş olduk. dayıyacaksın pastırmalı kuruyu, nohutlu pilavı, turşuyu, soğanı kapacaksın ödülü...
  • misafirlerini villasında ağırlayan gayet zengin yarışmacı armagan hanım kızımıza eleştiri adına itin *ötüne sokup çıkarılmıştır, bence şişko yarışmacı ve yaşlı çirkin bayanlar kıskandılar hadi erkekler size ne oluyo dediğim eğlence dolu tv programı.
  • beş kişinin beşinide abidik kubidik bir yemekle zehirlemek istediğim garip bir program...
    misafir umduğunu değil bulduğunu yemez mi arkadaşım... ne bu ben kraliçe elizabeth'im nerede benim portakallı ördeğim edasıyla yemekleri beğenmemek kimsin kardeşim sen ananın evinde de yiyordun dimi yengeç bacağını
    ayrıca o limona alerjisi olan kazulet karıya da kılım ...
    hatta vejateryenim diyip kıyma yiyen o ukala kızıda kınıyorum...
  • ingiliz orijinalini izlemiştim ben bunun. yarismacilardan biri kuafördu ve porschesi vardi. bir digeri veterinerdi ve onun da porschesi vardı. teyzelerden biri yasli ve gelenekci bir ingilizdi, digeri evde calisan metin yazari... mutlaka daha elit bir yapisi vardi orijinalinin, amma burasi da türkiye di mi ya? dedikodu olayı tam anlamiyla biz de olmasi gereken şekildir, o ona laf sokacak, öbürü onu tırmalıycak ama bunlari hep arkadan yapacak. nefis... dozu kaçmasın yeterki, havada bi tepsi uçan revani görmeyelim aman...

    bir de benim ingiliz versiyonunu izlediğimden olsa gerek, hiç birisi bi halt yapmayı becerememişti. geleneksel teyzeden umudum vardı, o bile batirdi yemeklerinin hepsini. ama kültür farkından olsa gerek, batıdaki formatlarda daha bir "haydi sosyalleşme zamanı, gelin kaynaşalım" durumu var. bizim vatandaşta ise mutlak bir "ne sosyelleşcem be" tepkisi sezilmekte. bizimkiler en güzelinden dedikoduyla sosyalleşebiliyorlar.

    bir de içki durumu var. malum yasaklardan dolayı bizde masada içki yok. fena mı olurdu masaya bi büyük açsalardı da, gecenin ilerleyen saatinde sulukule imajlı teyze göbecikler atsaydı. küpeli maçomsu ve duygusalımsı genç inceden armağan sarışınına yazsaydı falan...
    yapanın, yazanın, düşünenin, bulup getirenin ellerine sağlık.
  • böyle laf sokmalarla, burun kıvırmalarla ve aşağılamalarla giderse bir gün yemek masası başında kafa göz yarılacağını düşündüğüm yarışma programı.

    yarışmacılar;
    her şeye bahane bulan şişman bir teyze,
    makul görünen ama salak saçma konuşan orta yaşlı bir tip,
    evde kalmış da asabiyeti başına vurmuş gibi görünen kızıl bir hatun,
    cilalı imajlı, hiç bir şeyi beğenmeyen tombalak adam,
    koca bir villada yaşadığını gördüğüm ve ev sahibi olduğu programla birlikte favorim olan sarışın tiki.

    tiki kızımız fena halde kıskanılmış her halde. kızı resmen itin götüne sokmaya çalıştılar ama helal olsun sağlam sabır varmış, ben olsam hanım tüfeğimi getir der, hepsini o yemeğine, temizliğine, ıvır zıvırına bok attıkları yemek masasının üzerine sererdim...
  • yemek yapmaya, tarif almaya, yemek programlarını izlemeye ilgisi olan insanların merakla izleyeceği bir program olmuş. içine son zamanların reality showları tarzı baharatlar da konmuş olması lezzeti destekliyor. yarışmacılara ve tavırlarına gıcık olunup, ev sahibi ile empati kurulup izleniyor, sonra da kafada menüler oluşturuluyor gece gece, ben olsam şunları pişirirdim diye. bu arada limon alerjisi diye birşeyin de varlığını öğretmiştir, memnuniyetsiz kızıl teyze sallamadıysa tabi.
  • ramazanda, "iftardayız" versiyonunu dört gözle beklediğim yarışma programı.
  • her yemeğe fesleğen koyan ve bu yüzden tepki toplayan hanım kızımız, kilolu ablanın evinin terasında fesleğen yetiştirdiğini görür:

    -aa fesleğen!
    -besliyorum ama yemiyorum!
  • kendini birşey sanan kişiliklerin misafir gittikleri evlerde ağızlarına geleni saydıkları ve yayından kaldırılmasını düşündüğüm program
  • her biri birer gurme olan, oldukça görgülü -konuk olma ve misafir ağırlama noktasında bilhassa-, birbirinden mümtaz kimselerin biraraya getirildiği bir magazin dedikodu programı. format şöyle; önce sırası gelen katılımcının evine akşam yemeğine gidilir, bi şekilde az ya da çok emek verilerek hazırlanmış olan yemekler yenir, misafirlik süreci bitmeden dedikodu kazanı kaynatılmaya başlanır. hatta daha masada başlar 'herşey iğrenç, bunu insan yiycek, ben bunu kıçıma bile sürmem' süreci. yiyen yer, yemeyen yemez, kim neresine isterse orasına sürer o ayrı. ama akıldan geçeni, fikri dile getirmenin de bir üslubu, yakışanı vardır ve sofra adabının da bir parçasıdır bu gibi durumlarda. şahane gerçekten, hayretlerle izliyoruz.
hesabın var mı? giriş yap