• genel kanı yeniçeri ocağı'nın aynı zamanda bir bektaşi ocağı olduğudur. hacı bektaşi veli'nin yeniçeri ocağı'nın kurucusu olduğunu iddia edilir. hacı bektaş osmanlı devleti'nin orhan gazi zamanında ocağın kuruluşu için dua ettiği ve sembol olarak bir börk önerdiği söylenir.

    osmanlı'nın ilk tarihçisi aşıkpaşazade ise hacı bektaş'ın osmanlı ile hiçbir alakası olmadığını ve devletinin kuruluşunu göremeden ebediyete intikal ettiğini yazar. son araştırmalar muhteremin anadolu'ya 1223 civarında gelip 1283'te vefat ettiğini göstermektedir.
  • yenicerilerin haci bektasi veli'yi pir olarak tanimasi fikrinden hareketle bir donem yeniceri askerine "taife-i bektasiyan" , yeniceri agalarina da "aga-yi bektasiyan" denilmistir.
  • hacı bektaş'ın ocakla bir ilgisi olmadığı açık zaten. ne var ki yeniçerilerin bektaşi oldukları da su götürmez bir gerçek. vaka-i hayriye gerçekleşip de ocak kaldırıldıktan sonra devlet-i aliyye'nin bektaşi dergahlarını kovuşturmaya uğratması, yakaladığı pek çok bektaşi'yi tepeletmesi de buna kanıt sayılabilir. dahası seyyid nesimi'nin itlafının ardından anadolu'da yeni yeni yayılmaya başlayan hurufilerin bektaşi tekkelerinde kendilerine güvenli bir sığınak bulabilmeleri de tarikatin klasik dönemde devletin muteber tarikatlerinden olduğunu apaçık ortaya seriyor. 19. yüzyılda muteber tarikat daha şehirli olan mevlevilik olacaktır.
  • hacıbektaştaki dergahta yeniçerilerle ilgili birçok eser bulunmaktadır. bektaşilik sadece bir felsefe değildir. örgütlenmesi, ekonomisi, osmanlı dönemindeki diğer kurumlarla sosyal bağları, imtiyazları, malı mülkü olan tarihte belirgin bir iz bırakmış canlı bir tarikattir.

    bektaşilik hoşgörülü doğası nedeni ile müslüman olmayan azınlıkların islamla tanışmasını ve islamla birarada yaşamasını kolaylaştırıyordu. yeniçerilerin bektaşilik ile ilişkisi de bu kapsamda gerçekleşmiştir. yeniçerilerin gözünü boyamaya yönelik düzmece bir ilişki değildir. aradaki ilişkiyi hacı bektaş-ı veli'nin yeniçeri ocağının kurucusu olmadığı gerçeğine işaret ederek küçümsemek çok mümkün değildir.

    osmanlı'nın türkmen aristokrasisi ile bağları istanbulun fethi ile kopmaya başlar. bu kopuşa paralel bir kopuş bektaşiliktede yaşanmış mıdır? olabilir. belki babalar ve dedeler ayrımı bununla ilgilidir ama bu kopuşun ırkla veya halka yakın olmakla bir ilgisi olmasa gerek. sonuç olarak bektaşilik yeniçerilerle olan ilişkisi nedeni ile şehirlerde de gelişmiştir. zaten yeniçeriler bektaşiliği benimsemesi mecvut bektaşi liderlerinin iradesi ile gerçekleşmiştir. bektaşilik bu ilişki neticesinde güç kazanmış ve yayılmıştır. netekim yeniçeri ocağı kaldırılırken dergahlar da nakşibendi tarikatına devredilmiş. bektaşiler de öldürülmüş ve sürülmüşlerdir. bu ilişkinin boyutları ile ilgili fikir vermesi açısından bektaşiliğin balkanlardaki izleri incelenebilir.

    bektaşiliğin bu aracı rolü ile ilgili olarak bir de şu alıntıya bakalım...

    “meselâ, hacı bektas’ın xiii. yüzyılda sulucakarahöyük’te kurduğu tekke, bu havali hıristiyanlarının takdis ettiği saint charalambus kültünü islâmîlestirerek kendine maletmis, böylece hacı bektas hıristiyanlarca da benimsenmisti. yine aynı yüzyılın ikinci yarısında balkanlardaki dobruca bölgesinde bir türkmen kolonisinin iskânını sağlayan türkmen babası sarı saltık da aynı sekilde, orada eskiden mevcut saint nicolas kültüyle özdeslestirilmisti. son olarak mecidözü yakınındaki elvan çelebi tekkesi’nde baba ilyas kültünü örnek verebiliriz. xiv. yüzyılda elvan çelebi tarafından saint théodora ve saint georges kültünün yaygın bulunduğu eski eukhaita köyü civarında kurulan tekke, bu kültlerin baba dlyas’a maledilmesine yardımcı oldu. öyle ki, xvi. yüzyılda tekkede misafir kalan avrupalı seyyahlar baba dlyas’ın kim olduğunu öğrendikleri zaman sasırıp kalmıslardı; zira anlatılanların, yukarıda zikredilen azizlerinkinden farkı yoktu. bu sebeple baba ilyas ile bu azizlerin arkadas olduğunu söylemek zorunda kalmıslardı”. (kaynak:nesimi yazıcının alıntı ise ahmet yaşar ocak'tan: http://ilahiyat.sdu.edu.tr/…df/4 oturum a salon.pdf)

    yeniçerilerle ilgili olarak:
    http://www.hbektas.gazi.edu.tr/…_34/12dascioglu.htm
    edit: polemiklerden arındırma...
  • ocağın kaldırılması üzerine bektaşiler de kovuşturmaya uğramıştır. ki bu durum yüzünden arnavutlarla ilk anlaşmazlıklar başlamıştır. bunun sonucu 100 yıl sonra balkan savaşında görülmüştür.

    keza yine bir bektaşi olan kavalalı mehmet ali paşa, ocağın kapatılması ve bektaşilerin kovuşturmaya uğramasını da bahane ederek devlete karşı savaş açmış ve oğlu kütahya ya kadar ilerlemiştir.

    soner yalçın ise bektaşi ve yeniçeriliğin kaldırılmasına bambaşka gözlerle bakar. ona göre yahudi sarraflarla iyice sıkı fıkı olan yeniçeriler ve bektaşilerin ortadan kaldırılması salt bir yenileşme hareketi değildir. bu daha çok sermayenin el değiştirme hareketidir. artık ön planda olan kişiler ermeni sarraflar ve nakşibendilerdir.
  • fatih devrinde durumlarının şeriat bilginleri tarafından teftişi için otman baba dervişleri ile birlikte istanbul’a götürülürken “bu başındaki börk kimindir ,kuşandığın kılıç kimindir” diye sorulduğunda “bu giyindiğim kılıç murtaza ali’nin kılıcıdır, bu giydiğim börk hacı bektaş-ı veli kıspetidir.” dedi.

    demek ki yeniçeriler fatih devrinde kendilerini hacı bektaş’a mensup sayıyorlar.
    hacı bektaş’ın resmi bir temsilcisi yani vekili yeniçerilerin 94. ortada ya da 66.ortada bulunurdu.kışlalarda yaşardı.bu temsilci oraya tarikatın başı tarafından atandığında ananeye göre istanbul’a gelir ve geçit resminden sonra yeniçeri ağası tarafından tac giydirilirmiş.1682 viyana kuşatmasında türk ordusunda esir olan kont marsigli yeniçeri ağasının divanda hacı bektaş’ın adı geçtiğinde ayağa kalktığını söylüyor.1789 da iii.selim zamanında padişah yeniçerilerin sadakat ve cesaretini dilerken onlara hacı bektaş’ın köçekleri diye hitap etti.yeniçeri yazılırken her askerden hacı bektaş yoluna iman yenini alınırdı.(bkz: intisab töreni)
    kaynak: şevki koca-yeniçeri ocağı ve devşirmeler
  • (bkz: turna'nin kalbi): yeniceri yoldasligi ve bektasilik uzerine erdal kucukyalcin'in yazdigi kitap.
  • osmanlı imparatorluğu'nun kuruluş döneminde etkin iki unsurun tarihin akışı içerisinde kesişmesi olarak yorumlanabilecek ilişkidir. bu unsurlardan birincisi vefaiyye tarikatına bağlı dervişler, ikincisi ise alperenler ve nökerlerdir.

    moğol istilası'nın etkisiyle horasan ve azerbaycan'dan anadolu'ya kitleler halinde göçen türkmenlerin, anadolu'da hüküm süren selçuklu devleti'nin sosyal ve ekonomik dengelerini önemli ölçüde sarstığı, ikinci gıyasettin keyhüsrev döneminde bu bunalımın vefaiyye tarikatına mensup baba ilyas'ın önderliğinde ve baba ishak'ın idaresinde büyük bir ayaklanmaya dönüştüğü bilinmektedir. tarihe babailer isyanı olarak geçen bu ayaklanmanın kanlı bir şekilde bastırılması ve vefaiyye tarikatına mensup diğer şeyhlerin ve dervişlerin takibata uğraması bu kimselerin selçuklu devleti'nin otoritesinin görece az olduğu batı anadolu'ya sökün etmesine sebep olmuştur.

    uclarda, selçuklu ve moğol tehdidinden uzakta yeni bir yaşam alanı bulan vefaiyye tarikatına mensup dervişler, moğol istilası ile haçlı seferleri arasında bir ölüm kalım mücadelesi veren türkmen beylikleri için hem manevi bir güç kaynağı olmuş, hem de kurulan vakıflar ve zaviyeler ile ele geçirilen topraklarda islam dini ve türk kültürü yerleştirilmeye çalışılmıştır. osman gazi'nin kayınpederi olan şeyh edebali ve bizzat bursa'nın fethine bizzat katılan geyikli baba, vefaiyye tarikatına bağlı şeyhlerdendir. vefaiyye tarikatı ve babailik, osmanlı beyliği'nin kuruluşunda bu şekilde rol oynayacak ve bektaşilik de bu tarikat içerisinden ortaya çıkacaktır.

    bu süreçte siyasi istikrarsızlığın kol gezdiği anadolu'dan ve komşu coğrafyalardan pek çok millete mensup savaşçı gerek dini, gerekse de ekonomik kaygılarla gaza eden beylerin emri altında ve onun yanında savaşmaya başlamıştır. nökerler olarak anılan bu savaşçılar, sembolik bir yemin ile beye bağlılığını bildirir ve onun şahsi hizmetine girer, bey ile birlikte gaza eder, beyden maaş ya da ganimetten pay alır; kazanılan her savaştan ve fethedilen her şehirden sonra diğer müslüman devletlere hediyeler gönderilerek savaşın islamı yaymak uğruna yapıldığı herkese hatırlatılır, böylece daha çok kişinin gaza uğruna osmanlı beyliği'nin saflarına katılması sağlanırdı. beyin hizmetinde gaza eden bu nökerlerin osmanlı beyliği'nin kurulmasında ve genişlemesinde önemli bir rol oynadığı ve ileride padişahın şahsi ordusunu oluşturacak yeniçeri ocağı'nın ilkel bir biçimi olduğuna da izaha gerek yoktur.

    dolayısıyla osmanlı beyliği'nin vefaiyye tarikatına bağlı şeyhlerin, dervişlerin, alperenlerin ve nökerlerin yoğun tesiri altında kurulduğuna ve bu iki grubun imparatorluğun büyümesi sürecinde karşılıklı etkileşim halinde olduğuna şüphe yoktur. bektaşilik vefaiyye tarikatının, yeniçeri ocağı ise nökerlerin daha kurumsallaşmış, modern görünüşleri olduğundan bu iki unsurun zaman içerisinde kaynaşmasında da şaşılacak bir yön bulunmamaktadır. ancak yıldırım bayezid döneminde yoğunlaşan merkezileşme eğilimi ile birlikte bu kaynaşmanın sadece bir tür gelenek ya da ulemaya hitap eden muhalif bir söylem olarak kaldığını, özellikle bu dönemden sonra yoğunlaşan anadolu'daki türkmen-kızılbaş ayaklanmalarının bastırılmasında yeniçerilerin oldukça aktif bir rol aldığını da unutmamak gerekir.
hesabın var mı? giriş yap