*

  • (ara: yeni baslayanlar icin*) ekolünün son ürünüdür. bu ekolün jazz versiyonu da söyledir efendim;
    kimileri jazz'i modern müzik türlerinin baslangici olarak görür. bazilari ise blues'u. bazilari der ki "jazzin atasi bluesdur." bazilarida bunun tam tersini söylerler...
    jazz 1800'lerin sonlarında 1900'lerin baslarinda zenci kölelerin müzigi olarak ortaya cikmistir.

    "jazz müzik, müzigin en son noktasidir" seklinde bir genelleme yapicak olursak sanirim yanlis olmaz.* cünkü dinlenebilirligi ve calinabilirligi bir hayli zor oldugundan, ve bünyesinde hatayi asla affetmediginden bu genellemenin ne kadar dogru oldugunu bizlere gösterir.* tamamiyle tekniktir, armoni ve akor icerir. calabilmek icin enstürmana inanilmaz hakim olmaniz gerekir. herseyiyle bir bütündür. bir müzisyenin duygularini en güzel bicimde ifade etmesini saglayan bir müzik türüdür. bazi zamanlar bize aski anlatir, bazi zamanlar ise hayatin anlamini arar kendi icinde...
    jazz müzisyenleri, diger müzisyenlerden ayrilirlar. cünkü bu insanlar inanilmaz dogaclama kabiliyetine sahip kisilerdir. cogu barlarda ya da lüks restoranlarda yapilan jazz tamamiyle emprövizedir. ve siz bu dogaclama müzigi bir beste sanarsiniz. lakin degildir. hatta icersinde ki bu dogaclamalara dayali müzik kavrami, jazz'i sözcük anlami olarak fiillestirmistir. yeni kullanimiyla jazz dogaclama yapmak anlamina gelir...
    her ne kadar dogaclama basit bir sekilde gözüksede öyle degildir. dogaclama yapmak, her ne türde olursa olsun, rock, metal, blues, cok $ukeladir; süper olay!
    özellikle jazz'da devamli armoniyi takip etmek ve o üsluba (bkz: üslup) göre calmak zorunda oldugunuz icin cok zorlanirsiniz. bunu, dogaclamanin kolay birsey oldugunu zanneden, ve jazz'i asagiladigimi düsünebilecek olan suserlar icin bir dipnot olarak eklemeden gecemeyecegim...
    jazz, amerika'dan cikmadir. belkide amerika'nin dünya müzik piyasasina yaptigi en büyük katkidir. zaten amerikan müzigi olarak adlandirilir. jazz'i calmak ne kadar zor ise anlamakta o kadar zordur. ha, belki dinleyip melodisini begenebilirsiniz, bu ayri... ama calan kisinin o notalara hangi duygular ile bastigini ve ne anlatmak istedigini anlamak diger tüm müzik türlerine nazaran daha zordur jazz'da...ama anlarsaniz, iste o zaman, jazz'in armonisiyle tüm fiziksel kurallari hice sayip, ayaklarinizi yerden kesebilecek bir müzik türü oldugunu farkeder, idrak edersiniz... (bkz: anlayana sivrisinek jazz anlamayana davul zurna az)
    1900'lü senelerin ilk baslarinda, new orleans'ta yapilan [bu arada new orleans jazz'in sehri olarak kabul edilir] jazz türü o zamanlarda ne kadar standart jazz olarak kabul edilsede, simdi dünya piyasasinda new orleans jazz olarak gecer. bunun sebebi ise o zamanlar daha jazz akimlarinin baslamamis olmasidir.

    çeşitli akımlarıya jazz

    big band/swing

    big band/swing akımının doğuşu yaklaşık 1924'lere dayanir. ve akımını 1940 lara kadar sürdürmüştür. jazz bu akımla orkestral bir hal almis, enstürmanlarin sayisi artmış ve dans müzigine kaymıştır. yapilan müzigin insanlarda rahatlik hissi uyandirmasina, cok hizli olmayan, insanlarin rahatlikla dans edebilecegi bir müzik olmasina calisilmistir. ki basarilida olmustur. bu dönemde baterinin hi-hat ile baglantisi artmis, tuseler daha özenli hale gelmis, saksafon daha bir ön plana cikmis, ve dogaclamaya pek önem verilmemistir. bu dönemin müzisyenleri daha önceki jazz müzisyenlerine göre enstürmanlarina daha bir hakimdirler. cünkü az sesli sistemden cok sesli sisteme gecildigi icin, ve orkestradaki kisi sayisi otomatikman arttigi icin emprovize müzik yapmak cok zor hale gelmistir. bu akımın önde gelen isimleri ise fletcher henderson, count basie, duke ellington'dir.

    bebop

    bebop akımının doğuşu yaklaşık 1938'lere, 1940'lara dayanir. bebop modern jazz'in baslangici olarakta kabul edilir. böyle olmasinin sebebi ise, teknige cok daha fazla önem veriyor olmasidir. daha öncelerinde jazz'da melodilere eslik edilip, sarki söylenebilirken, bebop bu özelligi pek önemsemeyen, karmakarisik bir armoni düzenine sahip olan bir jazz akımıydı. bu akımla beraber jazz artık zenginlerin içki aperatifi ya da dans müzigi kategorisinden cikarak populariteden kendini arıtmıstır. bebop beraberinde hemen hemen tüm jazz calim sistemlerinin degisiminide getirmistir. özellikle bugünün profösyonel müzik bazında icraa edilen tekniklerde, bas ve bateri müzigin temelini olustur mantigini doguran bebopdur. beraberinde getirdigi en büyük calim stilli kontrbas'in bateriye endeksli caliniyor olmasidir. ayrica diger degisiklerden bazilari ise, sarkilarin nota düzenin daha fazla hizlanmasi 8lik hatta bazen 16lik notalarda caliniyor olmasidir. bu akimin babasi olarak charlie parker (lakabi ile bird) bilinir.

    cool jazz

    cool jazz akımının doğuşu yaklaşık 1950'lere dayanır. bu akım kendinden bir önceki akım olan bebop'a göre daha yumuşak ve yavaştı. armonisi daha basit, takip edilmesi daha kolaydi. bu akim birçok dinleyici ve müzisyen tarafından sıcak karşılansada jazz tarihinde adını "cool" olarak almıştır. bu akımda enstürman olarak ilk kez tuba ve horn kullanildi. 8lik notalar ile yapilan bu tarz insanlarin ruhunu oksar niteligindeydi. bu akım beraberinde, tüm akımlarda oldugu gibi ister enstürmanlarda olsun ister jazz müziginde olsun belli basli bazi degisiklikler getirmistir. örnegin, enstürmanlarda, swing akımında benimsenen cok sesliligi ortadan kaldirmis, yerine ana aletlerden bir tane olmasi mantigini getirmistir. ayrica cool jazz yapan cogu grupta piyano bulunmaz. genellikle saksafon, klarnet gibi üflemeli calgilara daha cok önem verilir. artık iyice rencide olmus "dans müzigi" olan jazz'i ortadan kaldirmis, ve hatta buna tepki olarak baslamis bir akimdir. cool jazz yapan insanlar gercekten cool takilan insanlardir. "ben müzigimi yaparim, ister begenin, ister begenmeyin!" (bkz: erkan ogur) felsefesiyle hareket ederler. bu akımın öncüleri ; lennie tristano, lee konitz, gerry mulligan'dir.

    hard bop

    hard bop akiminin doğuşu, cool jazz gibi 1950'lere dayanir. cool jazz'a tepki olarak ortaya cikmistir diyebiliriz. bebop akımlarının izlerini taşır, özellikle sert yapisiyla olsun, calinabilirliginin ne kadar ustalik gerektirdigiyle olsun, hicbir eksik yani yoktur bebop'tan. ama yinede bazi özellikleriyle bebop'tan ayrilir. hard bop daha yavas bir müzik icerir, emprovizelerde ki armonilerin bebop kadar karmasik olmadigi görülür. enstürmanlarda ise bateri cok daha ön plana cikmistir. bu özellikte beraberinde ritm duygusunun ön plana cikmasini getirmistir. akım daha cok blues ve soul agirliklidir. bu akımın öncüleri; horace silver,clifford brown,cannonball adderley'dir.

    free jazz

    free jazz akımının doğuşu,* 1960'lara dayanır. isminin free olmasinin sebebi, daha önce ki akımlarda yapilan emprovizelerin daha önceden belirlenmis akorlar üzerine caliniyor olmasiydi. ve bu akım, işte bu tabuyu ortadan kaldırıyor. ve müzisyenin, tamamen o an icinde ne geliyorsa onu çalabilmesini sagliyordu. bu akımla birlikte, bircok free jazz grubu piyanoyu gruplarına koymak istememişlerdir. daha önceki akımlarda önceden belirlenmiş akorlarda ritmi hayata geciren enstürman olarak görev alirdi piyano. tabi bu, free jazz'in felsefesine tamamiyle ters düşen birşeydi. herşeyi geçelim; free jazz konseptine uyabilecek, daha önceden belirlenmemiş akorlarda emprovize yapabilecek piyanist yoktu. ilk defa scream vokal örneklerini bu jazz akımında görürüz, ve tabi gitari bagirtma, tiz notalara cikma trendi de bu akımla başlamıştır. ayrıca ilk defa diger dünya ülkelerinin müzikleriyle birleşme firsatı bulunmuştur. ve böylece ortaya yeni bir müzik türü çıkmıştır : world music. bu akımın öncüleri : ornette coleman, don cherry'dir.

    rock/fusion

    jazz-rock fusion olarak adlandirilir aslinda... akımın doğuşu 1970'lerin başına dayanır, ve 1980 ve 1990'lara damgasını vurmuş, müzik dünyasina rock'n'roll'ü tanitmistir. dinledigimiz* progresif rock / progresif metal türleri bu akimdan etkilenmistir. ama prog. rock/metal ile bu akimi dogrudan bagdastirmak pek dogru olmayacaktir. lakin yes, king crimson,dream theater gibi gruplarin yaptiklari müzige bakar isek eger, arada cok büyük farklar oldugunu rahatlikla görebiliriz. akım, jazz'i basitleştirmiştir. akım funk ve rock'a kaydıkca, armoni ve melodi daha basitlesmis, dogaclama cok az kullanilmaya baslanmis, ayni akor ve melodi daha fazla tekrar edilir hale gelmistir. vokaller daha fazla ön plana cikmis, enstürmanlar ise daha arka planda kalmislardir. bu akimin öncüleri : miles davis, pat metheny, larry coryell'dir.

    çeşitli türleriyle jazz

    acid jazz
    genelde funk, elektronik müzik ve jazz'in birlesimi olarak tanimlanir. dans etme müzigi olarakta bilinir.
    önde gelen sanatcılar/gruplar* : purple penguin, james taylor quartet, gilles peterson,miles davis.

    boogie woogie
    jazz türlerinden biridir. daha cok blues'a yakındır. genellikle 16lik nota biriminde calinir. ayrica bir dans stili olarakda bilinir.
    önde gelen sanatcılar/gruplar* : art tatum, albert ammons, james broker.

    dixieland
    aslinda bir akım olarak ortaya cikmis ama zaman gectikce bir alt kol olarak kalmistir. ilginc bir türdür, ciddi anlamda bando konseptinde calinir. örnegin, bateri, bateristin göbegine baglidir. ve bando gibi yürünerek calinir. önde gelen sanatcılar/gruplar* : firehouse five plus two, sidney bechet, louis prima.

    fusion
    jazz türlerinden biridir. genellikle, bircok farkli müzik türünü jazz konseptine uyarlar. pop ile, rock ile, latin ile etkilesim halindedir. world fusionu da kapsar. ama world fusion fusion'a göre pek bilinmeyen jazz türüdür. world fusion genelde etnik izler tasiyan türdür.
    önde gelen sanatcılar/gruplar* : the crusaders, miles davis, weather report.

    contemporary jazz
    genellikle piyano ve bateri agirlikli, baterinin zilleri daha fazla kullandigi emprovize agirlikli jazz türüdür.
    önde gelen sanatcılar/gruplar* : chris botti, the bad plus.

    jazz blues
    konsept'i blues'a benzer ama blues'un jazz'lastirilmis hali denilebilir. blues ögeleri dikkate alinarak calinir. ve blues oldugunu anlamak zordur.önde gelen sanatcılar/gruplar* : ray charles, joe pass, mose allison.

    jazz funk
    ayni jazz blues gibi, jazz funk'da funk'in jazz'lastirilmis halidir denebilir. soul'a yakındır, üflemeli enstürmanlar agirliktadir. insanin kanini kaynatan bir türdür. önde gelen sanatcılar/gruplar* : jimmy smith, roy ayers, donald bryd.

    new orleans jazz
    yazımın ilk basinda da belirttigim gibi jazz'in sehri olarak kabul edilen new orleans, artır bir jazz türü olmustur. 1920'li yillarin baslarinda meydana cikmis bu tür halen gecerliligini korumaktadir.
    önde gelen sanatcılar/gruplar* : louis armstrong, bix beiderbecke, wynton marsalis.

    smooth jazz
    rahatlatici jazz türlerinden biridir. bu türde dogaclama yapmak yerine ritme ve kaliteli sound'a daha cok önem verir. jazz'a kimilerinin erotik müzik demesini saglayan jazz türü bu kabul edilebilir.
    önde gelen sanatcilar/gruplar* : marvin gaye, david benoit, boz scaggs.

    soul jazz
    1960'larda ortaya cikmis, müzigin bassa agirlik verilerek,bassı takip edilerek calindigi türdür. genel olarak soul konsepti icerir. ama fark etmek zordur. önde gelen sanatcilar/gruplar* : jimmy smith, grant green, horace silver.

    standart jazz
    genellikle 1915-1960 arasinda yapilan amerikan film müziklerine verilen genel addır. bazilari slow bazilari ise country tarzinda hareketlidir. önde gelen sanatcılar/gruplar* : ella fitzgerald, dinah washington, sarah voughan.

    elektronik jazz
    dünyada elektronik müzigin yayginlastigi zamanlarda yani 1990'larin basinda ortaya cikmis bir müzik türüdür. genellikle jazz severler tarafindan pek sevilmez... önde gelen sanatcilar/gruplar*: st germain,jamiroquai,jazzanova.

    ayrica : baska bir yeni baslayanlar için : yeni başlayanlar için dream theater

    daha kapsamlı ve detaylı bir yazı için de mutlaka (bkz: periyodlar ve akımlar halinde caz tarihi)
  • marshall w. stearns'ün 1956'da yazdığı the story of jazz adlı incelemesinin ana kaynak sayılabileceği rehber. stearns işbu kitapta cazın ayrı ve farklı standartlarla değerlendirilmesi gerektiğini, zira afrika* ve avrupa'ya* ait müzikal özelliklerin amerika'da harmanlandığını, bunun da cazı eşsiz bir müzik türü haline getirdiğini söyler.
  • asla ve asla türkler caz'dan anlamaz demeyin:
    (bkz: ilhan erşahin)
    (bkz: önder focan)
    (bkz: kerem görsev)
    (bkz: nurhat şensesli)
    (bkz: volkan öktem)
    (bkz: gürol ağırbaş)
    (bkz: cem aksel)
    (bkz: aydın esen)
    (bkz: tuna ötenel)
    (bkz: fatih erkoç)
    (bkz: sibel köse)
    (bkz: kamil erdem)
  • türkler icin baska örnek verilicekse; cengiz baysal'dir o da...*
  • türkler icin bir diger örnek sahis ise ; mehmet ali sanlıkol'dur.
  • güzel bir üstad icinde ; (bkz: john coltrane)

    ps: kimi raikkonene tesekkür ederim, yazmayi unuttugum bu üstadi bana hatirlattigi icin...*
  • -"john coltrane sadece guzel bir ustad degil, jazz efsanesidir."
  • caz, solo işidir - soloları değerlendirebilmek için caz standartlarına aşina olunuz; bunları farklı yorumculardan bol bol dinleyiniz.
hesabın var mı? giriş yap