• kolektif hafıza ve bilinçte denkliği türk, ya da, yerel'e denk gelmeyen, ve çoğunlukla merkez'den birilerinin (amerikalıları, avrupalıları) iştigal alanında sınırlanmış fenomenleri çoktan seçmeli örnekleyerek, yerel'e dönüştürme mizahı denebilir.

    uygulaması da şöyle: hedef kitle'nin (çoğunlukla ideoloji, popüler kültür ve bu ikisinin fonskiyonundan soyutlanamayacak bir şiddetli cehaletle sınırlı) algısında sabitlenmiş, bilindik, kanıksandık kavram, pratik ve konuları gözlem mizahıyla sentezleyip geleneksel, standart eşleriyle çiftleştirerek 'mizah'laştırmak.

    neden popüler oldu? türkiye gibi geçiş toplumlarının ve adı sanı unutulmuş travmalarının, tanzimat komplekslerinin, devletçi-kemalist ideolojik yönelimlerin toplumsal etkisi çoğunlukla konu hakkında aydın ya da değil, bilinçli bir yönelim'e işaret etmek maksadıyla gülmece yazarları ya da gülmece yazan yazarlar tarafından işlenmiş ve mizahlaştırılmıştı. ama özellikle 80 sonrası darbe sonrası apolitize, 'mesaj kaygısız', 'eğleniyoruz ya' tipi serbest piyasa gençliğinin hem arz hem de talep konusunda ideal zemin'i oluşturması sebebiyle, çoğunluğunu 1. nesil göçmenlerin oluşturduğu genç şehirli mizahı bu tarzda kendi çelişkilerini, şartlanmışlık ve meyillerini buldu. bulmakla kalmadı, kendi uyumlanma sorunlarını, kendi güvensizliğini, kendi iğretiliğini görünmez kılmak için, yerelleştirmeyi bile 'kendi kimliği'yle değil, kendisini aradan çıkaran bir boş imleyen-lik kamuflajı ve ahlakıyla, kendisi gibi göçmen olan alt-sınıf doğu'luyla kırdırdı, ortasında kalakaldığı iki kutbu kafa kafaya vurup, çıkan dumanda ninja gibi ortadan kaybolmayı seçti (bkz: libertus/@ben). geriye artık niteliği, tarihi, bilinci, yönelimi olmayan bir gelişigüzel yerel farkındalık yakalayıp, gelişigüzel merkez'den gelme popüler kültür meme'leri ile çaprazlamak kaldı.

    ne oldu o da? "fw: turk astronot ve houston! cok komikkkk!"

    o oldu.

    türk astronot ve hüstın'ın sorunu neydi? yerelleştirme mizah'ının kandisi ya da özgün biçimi değildi kuşkusuz. bu ve sözlükte 'çok komikkkk! yazar'ların kayda değer bir kısmının 'mizah algoritması'nınn temelini oluşturan mahut yapı da, o yazarlar ve metinlerinde görülen ile değil, görülemeyen ile değer yitiriyordu: neyin niye mizah konusu olduğunu anlayamıyor, ve haliyle anlatamıyor, olmanın verdiği o dımdızlaklık. gözlem ve çaprazlamadan ibaret montaj düzlüğü. dolayısıyla her yola gelir, muktedirin, egemen'in sesine, aracına dönüşmeye yatkın mizah. sözlükte ve tabanı olan 90larda bir zamanlar 'fırtınalar estirmiş' her türlü mizahi altyapının kısa süre içinde en yarak kafalı adamların bile kısa zamanda cephaneliğine girmesi (az sterotip'e yaslayıp, mühendis mizahı diye meslekleştirmek de mümkün), 'ya klementin vardı ne korkardık?' ile beraber anaakıma eklemlenip, yavanlaşmasını da buna yormadan edemem.
  • ilk evvela, karmaşık kurmaşık yazmışım ama yerelleştirme mizahının formu ve biçimi sebebiyle kafadan yanlış mizah olduğunu söylemiyorum. mizah'ı yanlış'a yanlayan, yanaştıran, yamalayan şey, mizah'ın gözle görülebilir hiç bir alt-metni, ya da popüler tabir ile, 'mesaj kaygısı' taşımaması, ya da doğrusu, taşı-ya-maması ve bunun 'niyet'e yamanması (mesaj kaygılı değilim cüz'ü bu anlamda dikkat çekici, sormasıdır: mesaj kaygılı olsan dinlemeye değer bir verecek mesajın olabilir mi?). ama sıradan gidelim:

    öncelikle ali g (ve yerelleştirme derivatif'i olan yabancılaştırma) ile yerelleştirme mizahı arasında paralellik kurulması kaçınılmaz. ama birbirilerinin kavramsal karşıtlıkları ile içeriksel karşıtlıklarının da örtüşeceğini varsayıyoruz. bu biraz, 'köleler de efendi olma fırsatı verildiğinde asar keserler' demelere, köle'lerin efendi olduğu anda sapıtmasını 'iyi efendi' ihtimaliyle ölçmeye benziyor. iyi efendi diye bir şey yoktur. köle'lik ile karşıtlık içerisindeki ilişkisi efendi'liği ahlaken olumsuzlar. amaçlanan da iyi efendi değil, efendi ve köle diyalektiğinin olmadığı tahakümsüz, sınıfsız nötr bir kurumluk alan yaratmaktır.

    ali g'nin yabancılaştırma mizahı bu açıdan yerelleştirme mizahından içerik bütünlüğü ayracından ayrılıyor. yerelleştirme mizah'ı yabancı'nın kimliği, algılanışı ve bilinilirliği ile yerel'e yerel'in sürekliliği ile ilişkilendirilerek yönlendirilirken, yabancılaştırma mizahı yabancı'ya dair yorum'u hem yerel hem de yabancı'ya yönelik bir bütün arz ediyor. şöyle örnekleyelim:

    türk astronot hüstın repliği yerelleştirme mizahı olsun. ve akıl almaz bir şekilde bunu yazan'ın iştigal ettiği mizah ile alakalı bir kuramsal fikri, formasyonu, yetkinliği olsun. bunu hangi forma sokarsan sok, okuyucu (ya da izleyici) 'evrensel okuyucu' olarak değil, ancak hedef kitlenin fikriyatındaki türk kültürü'ne olan yakınlığı, yatkınlığı ve algısıyla mizahın sırrına erebilir. ay yüzeyine yerellenen 'taş yok mu taş' referansı yerellik konusunda verilen referansın müşterek alan darlığından, burnunu karıştıran astronot ise evrensel bir olguyu haybeden yerel ile ilişkilendirmek sebebiyle hedefini zıtacaktır. buna karşın ali g'nin yabancılaştırma referansları 'beynelmilel olmak iddiasında olan' kitle iletişim destekli popüler kültür referansları'na bulanmıştır. ali g (ve diğer alter-egolar), tipolojisinden tavrına, ilk etapta ingiltere, sonraları dünya çapında bir anaakımlaştırılmış yerel'in karikatürüdür. dahası bu referans karikatürleri cohen yaratmamıştır, mevcut karikatürleri, karikatürleştiren algının ederini ete kemiğe dökmekle yetinmiştir. bundandır ki, etkileşime geçtiği kişilerin kendisine yönelik tepkileri de, kendi formülizasyonu da hep bu -genel- ortalama algı'ya ve onun önkabullerine yakınsar. şu noktada bir soluklanalım: ali g gerçekten bir şeyi yabancılaştırıyor mu? yoksa yabancı olan bir yerel'i (ali g örneğinde wigga, gangsta kültürü; borat örneğinde etnik geri kalmış öteki tipolojisi; bruno örneğinde orta ve üst sınıf seçkin eşcinsel alt-kültür ve moda) 'genel yerel'i (bkz: globalization) yermek için mi kullanıyor? yani niyet yabancılaştırma mizahı kalıbından çıkarımsanacağı üzere yabancılaştırarak anlatmak mı, yoksa yabancı-yerel maskesi ile genel'in yabancı hakkındaki yargısını ortaya çıkartmak mı?

    bu açıdan yerel burada 'tahmin edilemeyen, ama edilebileceği sanılan' olarak genel'in tepki ve algısını göstermek için kullanılan bir araç olmaktadır. yerelleştirme de ise tecrübeden tahmin edilebilirlik, kanıksanmışlık, öyle olsa nasıl olurdu'luk farazi müşterek merkezdedir. ali g yi enfes, hustın'ı sıradan yapan şeylerden birisi bu bilinç, bu kurgudaki vurgulu niyette gizlidir. onda da görüldüğü üzere biçim'i içerikten ayrıştıramıyor, içeriği de kuramsal ve kavramsal yetkinlikten, bilinç ve birikimden soyutlayamıyoruz. o manada hatırlatmakta fayda var: çok yetenekli olmak bir doğal, özcü bir 'genius' meselesi değildir, bilinebilir olan mevcut doğal sınırlara gelip, deneye yanıla esnetebilmek meselesidir. sözlük gibi anında iştirak'in standart olduğu satıhlarda bilinebilir deği, sezilebilir olan mevcut sınırlar yeni'yi, ve yeni algısını yaratır. bunda da doğru yer, doğru an, doğru kişi kaçınılmazlaşır. her sınıfın bir yıllık sayfalarına sınıfı kahkahalara boğan, esprileri üç aşağı beş yukarı o dönem'in popüler kültüründen tahmin edilebilecek 'fırlama'sı vardır. yerelleştirme mizahının bu anlamda sınırları sadece biçimsel çeşitlilik ile sınırlaması, türk astronot ve hustın'ı bitirince, türkler hücreye zarına ışınlansaydı ne olurdu, türkler matrikse girse ne olurdu, türkler klonlanınca ne oluyor, türkler amerikayı ele geçirince ne oluyor'a gömülmesi çok da şaşırtıcı olmamalı. ben şaşırmıyorum yani.

    nihayetinde, iddia etmediğim bir şeyi yeniden temize çekeyim de, daha da netleşsin: yerelleştirme mizahı suçlu falan değil. suç aracı da değil. yerelleştirme mizahı bir başına bir şey de değil. yeni de değil, eski de değil. tek form ve biçimde olmak mecburiyetinde de değil. ama mevcut uygulamadaki biçimi bu, ederi bu, hükmü bu.

    cohen neden popüler oldu? popüler kültür'e hem sızıp hem de popüler kültür'ün yerleşik ve çok ifade edilmemiş çelişkilerini, politik olarak uygun bir zaman ve yerde, gayet açık bir mesaj ve sorgulama saikiyle, düşük maliyetle, akıllıca işleyip, iyi pazarlayabildiği için popüler oldu. darısı devrim'in başına.
  • (bkz: türkiye'de olsa)...
  • türkiye'de yapılmış en iyi örneği kesinlikle yüzbaşı albırt'tır. biri buldursun şunun tüm sayılarını vallahi küçük bi servet ödemeye hazırım.

    gürül gürül akar niyagara deresi
    çok değişti nazlı yarin sosyal hayat çehresi
hesabın var mı? giriş yap