*

  • ayrica
    (bkz: esref ziya terzi)
    (bkz: omer karaoglu)
  • isminden anlaşılması gerektiği gibi pop olan, popüler olma kaygıları güden, akabinde çağrışımları ve ulaşmak istediği kitle yüzünden de yeşil ibaresini alan çeşit. müzik olabilmiş midir? güçlü temsilciler yetiştirmiş midir? hayır.
    1990lı yılların ilk yarısında kendine bir yaşama alanı oluşturan, daha doğrusu oluşmuş bir alanı doldurmaya, alternatif bir müzik olmaya çalışan müzisyenlerin üretimi ister istemez yeşil pop adını aldı. islam fıkhının müzik karşısında çok kesin hükümler içermemesi, müzik’e ilişkin kesinlik arz eden nas olmayışı islamcı camia içerisinde bir karmaşa yarattı. hz. peygamberin müzikli ortamlarla alakalı birkaç hadisi ve davranışı müctehidler tarafından farklı şekillerde yorumlandı. sonuç olarak, insanları isyana sevk etmeyen, bunalıma ve şehvete sürüklemeyen, itikadi ve imani açıdan tehlike arz eden mesajlar içermeyen müzikte karar kılındı. ama bu müzik aynı zamanda insanı malayani işlere daldırmayacak yapıcı bir fonksiyona sahip olacaktı. haliyle ideolojilerin ve dinin direkt müdahale alanında olan her sanat gibi müzikte bir mesaj kaygısı hasıl oldu.
    söz konusu çalışmalarda sordum sarı çiçeğe, mail oldum bahçesinde hurmaya, kabenin yolları gibi tamamıyla dini referanslı söz diziminin, toplumsal içerikli, gündelik hayatın dilini kullanan daha sert ve radikal mesajlara inkılap etmesinin yanında sadece def ve vokalin kullanıldığı müzikal etkinlik, çok sesli bir hale dönüşmüş camianın çalgıadını vererek bir anlamda küçümsediği, yadsıdığı farklı enstrümanların kullanıldığı bir hale getirilmiştir.
    cihat, şehadet, zulüm, başkaldırı, isyan, tağut, cennet, küfür gibi anahtar kavramlara sahip kendi iç dilini oluşturan yabancısı tarafından pek de kolay intibak edilemeyecek bir söylem yer yer tanıdık melodiler ve camiaya yabancı sazlar eşliğinde seslendirildi. bu yenilik elbette trt döneminden çok kanallı yayına geçen türkiyenin yaşadığı bir semelik hali gibi islamcıları da sersemletti. kendiliğinden çıkan ilk kişiler, oluşturucuların hemen arkasından bu işten para kaldırmayı kafasına koymuş firmalar, ezgiciler ve gruplar türedi. kasetler hızla satmaya başladı. düzenlenen gecelerde, şenliklerde ve anma günlerde kapalı spor salonlarını dolduran binlerce insan bu yeni oluşan müziğe eşlik etti.
    samimi duygular ile sadece farklı bir müzik oluşturmaya anti konvansiyonel bir hareket olmaya çabalayan bir grubun aksine, tıpkı aynı dönemde yaşanan popüler hafif müzik salgını gibi salgını yayan müzikçiler(!) ve bu salgından hastalık mesabesinde etkilenen kitleler zuhur etti. kaliteli olan olmayan tartışmaları, sömüren sömürmeyen tartışmaları başladı. zaten yeni olan bir oluşumun araçlarını tanıyamama, araçlarından sağlıklı bir şekilde istifade edememe gibi bir takım zaafları da göze alındığında çöküş kaçınılmazdı. ve bir çöküş yaşandı.
    iddia edildiği gibi acı çekmedikleri halde çekiyormuş gibi şeyler söylemeye çalışmak değildi mesele... argümanların içerisinde afganistan, cezayir, filistin, çeçenistan, bosnavardı. sırf o dönemde yapılan kasetlerin tamamında bu kelimelerin olmadığı bir tek parçaya rastlamanız mümkün değildir. ve oraya giden insani yardımları organize eden organların bu çalışmalardan istifade ettikleri kaçınılmaz bir gerçektir.
    soldan çalınan müzikler bunlar, şeklinde bir eleştiriye ise, buna belki de eleştiri değil de götünden sallama demek gerekiyor, gerçek anlamda “ortam fakiri” karşılığı ile mukabele etmek gerekiyor diye düşünüyorum. bu müziklerin temelinde iran marşları, arap ezgileri ve bazı halk şarkıları vardır. zaten duyduğu birkaç ezgide “soldan aşırma bu” yargısına ulaşan bir kimse için, “acaba sol bunu hangi güney amerika ülkesinin halk şarkısından apardı?” diye sormak gerekecektir. neyse efendim. lakin bu alışveriş neticesinde gerçek anlamda ışık veren, müzisyenler çıktı. çıkmadı değil... ama niteliksizlikle eş değer olan, zaten adında da bir meymenet olmayan (yeşil pop) oluşumun içinde bulunmaklığın verdiği hüzünle sustular, işlerini daha güzel oluşumlara tehir ettiler.
  • bir söylentiye göre (http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=15802) köşe yazarı sadık albayrak'ın ortaya attığı kavram.
  • yeşil renkli poplin kıyafetler için kullanılan kısaltmadır. (bkz: mavi çizgili yeşil pop) hediye olduğu için bütün deformasyonuna rağmen yıllarca giydiğim ve giyiyor olduğum oduncu gömleğimi hatırlatır.
  • revaçta olduğu dönemde imam hatip gençliğinin dilinden düşmeyen ezgillerdi. ömer karaoğlu, taner yüncüoğlu ve eşref zia ilk ve en başarılı temsilcileri idi. gerçekten kalbe işleyen güzel ezgiler çıktı bu akım içinde hasret gülleri, adı için yaşamak, kerim kuşu, hasret kafesi, ağlama karanfil... ve birçok güzel eser kazandırdı. fakat 2000'li yıllardan sonra her ne kadar temsilci ve ezgi sayısı artsa da nitelik açısından bariz bir düşüş yaşanmıştır. günümüzde yapılan yeşil pop dinlendiğinde eski etkileyiciliğinden eser yoktur. aynı sanatçılar yeni albümler yapsa da, durum aynıdır ne yazık ki.
hesabın var mı? giriş yap