• feci his dolu şarkı. baştaki nostalcik vokaller billy holiday i hatırlatmadı değil.
  • "did i sell my soul for that feeling so long ago
    did i give my heart for that waste of time...
    you know that yesterday was a lie
    i can't keep thinking i was right"
  • türkçesi:

    (bkz: at yalanını sikeyim inananı)

    ekistıra:

    (bkz: tomorrow never dies)
  • bosa gecmis aylari, yillari kafasina kafasina vurur insanin. loop'a alinasi bir sarki...
  • james kerwin'in 2008 yılında çektiği jungcu bir neo-noir. yönetmenin şimdilik ilk ve son uzun metrajıdır.

    polis dedektifi hoyle'un (kipleigh brown) gördüğü halüsinasyon ve rüyalar öykünün kompleks örgüsünü açımlamaktan ziyade daha da karmaşık hale getirir ve anlatının düşselliğine vurgu yapmakla birlikte sinema ve düş bağlamını da sorunsallaştırır. sinema imgesel olandan koparak salt anlattığı ve konuştuğu için esas varlık nedenini geride bırakmış, sonuç birbirinin tekrarı, birörnek, verili gerçekliği değil de diğer filmlere bakarak imitasyon bir anlayışta çalışan ticari ürünleri popüler kılmıştır.

    yesterday was a lie'da yönetmen james kerwin bu nedenle bilinçli biçimde yapay bir dünya yaratarak hem ait olduğu noir stilinin sözcülüğünü üstlenir hem de sıradan bir melodramın ya da tipik bir romantik komedinin alternatifini sunarak saf sinemanın ne olduğu ya da olması gerektiği sorusunu ortaya atar. taraf olduğu uzam, noir city'dir.

    öykü boyunca ikiye bölünen polis dedektifi hoyle, sanrı ve rüyalarında kendisini hem kendi bedeninde hem de bir başkasının kimliğinde görür. değişebilir olan kimlikler doppelganger izleği ve freud'un sözünü ettiği unheimlich ile ilişkilidir. bu aynı zamanda saf sinemanın nasıl bir karakter yaratması gerektiği ile ilgili bir başka soru daha ortaya atar ve gölge-kişilik ile oyuncu yaratımı arasında bağlantı kurmayı dener. yapaylık vurgusu bununla da ilişkilendirilebilir.
hesabın var mı? giriş yap