yitik
-
-
güzel anlamlar içeren, minik bir fazıl hüsnü dağlarca şiiri,
güneş doğunca toplarım kendimi ben
ele güne karşı
geceleyin ara da bul
kimleri sevmişsem onlardayım. -
şiir gibi, hep aranan, belki de hiç olmayan yer. (bkz: yitik ülke)
-
boşa harcanmış olan, yitik zaman gibi
-
artık eskisi gibi çarpmayan kalbin sahip olduğu sıfatlardan birisi. belki de yitik olan, bir zamanlar o kalbi mesken edinmiş ve delicesine kanat çırpan minik kuştur... kim bilir?
-
kayıptan çok eksike yakındır. mevcudiyetini korurken, en önemli unsurlarından yoksun kalan şeyler için kullanılır, kayıptan daha çok daha hüzünlüdür. kayıp, kayıptır, yoktur. yitik'te ise gözünüzün önünde kayıplarınızdan arda kalan tüm ihtişamı ile önünüzde dikilir, kendinizi kandıramazsınız. kırıcıdır, hüzünlüdür.
-
-
vazgeçilen, izi bulunamayan. (bkz: vazgeçmek)
-
bir kez sahip olunabilmiş, yaşanabilmiş olduğundan asla yok olmaz. izi kalır, yok sayılamaz.
-
yitik bir kent gibi yeniden keşfettim çocukluğumu
ben kazdıkça örtülen
sütunlar yıkılmıştı
çatılar göçmüş
uzak konuşmalar, fısıltılar
geliyordu derinden.
eski bir tavan arasında
buldum defterini aşkın
yazılar okunaksız
belli belirsiz çizgilerini
seçebildim bir kızın;
dağınık sesler birleşip
annemin sesi oldular
ve gökte
çocukluğumdan kalma yıldızlar...
geleceğe doğru koşan bir tren
taşırken beni bugüne
çocukluk günlerimdeki gibi
ağladım düşümde.
ataol behramoğlu
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap