• yitmis olan, kayip, zayi, kaybedilmis, yitirilmis nesne
  • güzel anlamlar içeren, minik bir fazıl hüsnü dağlarca şiiri,

    güneş doğunca toplarım kendimi ben
    ele güne karşı
    geceleyin ara da bul
    kimleri sevmişsem onlardayım.
  • şiir gibi, hep aranan, belki de hiç olmayan yer. (bkz: yitik ülke)
  • boşa harcanmış olan, yitik zaman gibi
  • artık eskisi gibi çarpmayan kalbin sahip olduğu sıfatlardan birisi. belki de yitik olan, bir zamanlar o kalbi mesken edinmiş ve delicesine kanat çırpan minik kuştur... kim bilir?
  • kayıptan çok eksike yakındır. mevcudiyetini korurken, en önemli unsurlarından yoksun kalan şeyler için kullanılır, kayıptan daha çok daha hüzünlüdür. kayıp, kayıptır, yoktur. yitik'te ise gözünüzün önünde kayıplarınızdan arda kalan tüm ihtişamı ile önünüzde dikilir, kendinizi kandıramazsınız. kırıcıdır, hüzünlüdür.
  • kayıplıdır. al beni götür, yalanım varsa yalan yitikliğim...
    (bkz: belle and sebastian)
  • vazgeçilen, izi bulunamayan. (bkz: vazgeçmek)
  • bir kez sahip olunabilmiş, yaşanabilmiş olduğundan asla yok olmaz. izi kalır, yok sayılamaz.
  • yitik bir kent gibi yeniden keşfettim çocukluğumu
    ben kazdıkça örtülen
    sütunlar yıkılmıştı
    çatılar göçmüş
    uzak konuşmalar, fısıltılar
    geliyordu derinden.

    eski bir tavan arasında
    buldum defterini aşkın
    yazılar okunaksız
    belli belirsiz çizgilerini
    seçebildim bir kızın;
    dağınık sesler birleşip
    annemin sesi oldular
    ve gökte
    çocukluğumdan kalma yıldızlar...

    geleceğe doğru koşan bir tren
    taşırken beni bugüne
    çocukluk günlerimdeki gibi
    ağladım düşümde.

    ataol behramoğlu
hesabın var mı? giriş yap