yol yapmak

• itiraz geleceği varsayılan bir istek ya da eylem öncesi, karşımızdakini uyandırmadan usulca ikna etme girişimi.
• halk dilinde, ki$inin saf görüntüsüne aldanıp onu kandırabilmek için binbir peri masalları anlatılır. bu masalı yemeyen saf görüntülü kimse ise, "bana yol yapma lann" deyebilir. işte bu da şu anlama gelir "biz o yollardan çoktan geçtik, bana benim bildiğim şeyleri yedirmeye kalkma"dır.
• misket oynarken yapılan, başa kalan tarafından iyi karşılanmayan bir harakettir.^* şöyle ki, baş oynarken, başa kalan oyuncu başın ne taraf olduğunu söyledikten sonra, bazı ibneler gelip ayağıyla bir yol çizer. buna yol yapmak denir. sanki ibnetor tam o yoldan yuvarlayabilecek gafliği.^* bu haraketin hemen akbinde, "yol yapmak yasak lan göt!" diye karşı çıkılıp, toprak üzerine mekap ayakkabıyla yapılmış üç şeritli yol, bertaraf edilir. ayağın dış kenarıyla bir çarpı yapılıp karşı atak da yapılabilir. ama o zaman da diğer taraftan itiraz gelir hemen: "büyü yapmak yok ulan!"
  
  ulan katıksız denyoymuşuz biz. büyü ne lan?
  
  (bkz: misketleri kapış yaparak jübile yapmak)
• a.k.a. seyahat etmek. örneğin;
  hafta sonu 600 kilometre yol yaptım ebem sitildi
• 5 gün içinde 1600 km yol yapmak insanın bulunduğu bölgenin tüm yollarını avcunun içi gibi bilmesini sağlar.
• minibüs şöförlerinin, arkadaki başka bir minibüsün önüne geçmeyeceği şekilde yavaş giderek, rotasındaki yolcu sayısını arttırmaya çalıştığı eylem.
  
  (bkz: kadiköy pendik dolmuşu)
• (bkz: tc karayolları)
  (bkz: kız tavlamak için atılan 40 takla)
• motosiklet sürücüleri jargonunda gezintiye çıkmak.
• milyonluk turizm şehrinde, turizm sezonunda, trafiğin en yoğun olduğu ayda, şehrin ana arterlerinden birinde, çökme, patlama, çukur olmaksızın, onca yağmur ve güneşi yemesine rağmen yama ihtiyacı bile olmayan bir yolu söküp yeniden yapmaktır.
  
  otogardan çıkan otobüsün 3 kilometre yolu 1 saatte almasıdır.
  
  tabii ki ihaledir, paradır. altı ayda bir yapsan yeridir.
• yol yapmak akla ilk gelenler dışında aslında gitmektir. varışı olsun olmasın seven insanı inanılmaz rahatlatır. ne geçecek zamanı düşünür ne yakacağı yakıtı. verdiği keyif hepsinin önününe geçebilir. işte bunun zevkine varanların gözü tatil arar. işte çalışmasına gerek yoksa çalışmaz bile. gezer. doğuştan gelen his olduğunu düşünüyorum bunun. yolu araç olarak değil amaç olarak görmek gerekir.