• yasanmisligiyla yuruyen insanlarin dostluklari, asklari, arkadasliklari -aslinda-si.

    oncelikle yorgunluga biraz deginelim.. neden yorgun bu insanlar?
    fiziksel bir yorgunluk degil elbette kastim (ki o da var), ama bunu derin depresik cezmi ersoz yazilarindan birine de donusturmek istemiyorum.. yorgunluk, hayatini başkalarinin çizgilerinden çikarip, kendi çizgini çizmeye başlamaktan, bu çizginin netleştiği an'a ve daha sonrasinda her an'a yansiyan bir durum. her ilişki (kedi, kadin, aile, sevgili) aşamasinda kendilerini sorgular bu insanlar. "neden bunu istiyorum".. yani artik belirli bir bilinçle yaklaşırlar her hayatta karşılarına çıkan "şey"e.. ve bu bilinç oyle kolayina taşınmaz.. zira hesapmakinesi değil, insandirlar.. ihtiyaçları vardır.. hisleri vardir.. ama artik ihtiyaçları arasina adi olan yeni bir "sey"in girmesi onlarin en büyük korkusudur. kimisi bunu çok derinde yaşar(sevgi kelebegi), kimisi bariz yüzeyde (ego)..

    peki neden imkansiz?

    mesela korku;
    - hayatımı olmasi gereken yere getirdim, şimdi dengemi sarsacak birşey istemiyorum, tanidik, bildik, yakin.. (güvensizlik).. ancak acaba bu guvensizlik karşısındakine ait kabul edilebilir mi.. bence imkansiz.. yorgun insan dinlenmeden kendi icinden cikmadan kimseyi dogru algilayamaz.

    mesela bilinc;
    (kendine zaman ayirmis, dinlenmis olsun bu insan.. yorgunlugunu atmis olsun.. çıksın hayata..) ayilmis insan asik olabilir mi.. bilmiyorum.. onceleri biz kendimizi unutup asik olurduk.. zaten kendimizi bilmezdik ki unutacak bisey olsun.. hop ne guzel gozler, ay asik oldum.. yillarca kalbimizi ayni insan carptirmis olurdu.. ayni sirada oturur arkadas olurduk beraber gelisirdik.. yön'ümüz yoktu ki ortak mi degil mi kararlastiralim.. peki simdi? oyle saf salak bi halimiz sanirim kalmadi.. kalanlarimiz var o ayri..

    mesela ihtiyac;
    tut ki gordu iki yesil goz.. veya bir cumle, bir tanim* hadi pesinden gidelim dedi.. basladi gitmeye.. bi bakti en sevdigi yemek bamya.. bi daha bakti cezmi ersoz seviyor.. oldu mu sana buz gibi.. fena halde mukemmelliyetcilerdir cunku kim olduklarini ogrendikten sonra kimi seveceklerinede ukalaca karar verirler.. nasil unutacaklar artik kendilerini?

    bilemedim. dur bilince yazicam.
  • birseylerin nerede baslayip nasil bittigini bile unutmus insalarin ilisememezligi durumu.

    herhangi bir insanla yapilan herhangi birseyin ismi cismi konusunda bi haber olabilir bu kimlikler, hatta karsisindaki "ama sen bana bik bik yaptin", "e san bana hede dedin" o zaman bizim durumumuz hödö'dür yargilarina şaşı bakıp şaşırabilir bu insanlar.. söz vermezler.. ama biraz dinlenmek adina söz isteyebilirler.. çocuk gibi.
  • aslinda o kadar imkansiz olmayan sadece yorgun kisiliklerin, zihnen vardiklari doyum ve doyumsuzluk karmasasinda olasiligi dusuk iliskiler.

    hayati dolu dolu yasayip,kendi amaclari ugruna sosyal iliskilerde cekingenlik derecesine varacak kadar geride kalan kisiler ne istedigini bilmek ve ne istemedigini bilmek arasinda sikisip kalmis pozisyonda olabilirler. bu kisiler, burada bahsedilen yorgunluk tanimiyla "ben bunu istemiyorum, bu oyun * bana ters" havasindan cikamadiklari icin gercekten yasanmasi gereken iliskilere "imkansiz olmaz bu" yaftasi yapistirip zorlastirabilirler.
  • deneme yanilma yonteminden * uzaklasmis, iliskilerinde guven ve durustluk arayan yorgun * insanlarin yasayabilecekleri iliskiler.

    bu iliskilerin genelde imkansiz olarak tanimlanabilmesi temelde toplumun onerdigi ve sundugu kaliplarin haricinde * aranan ozelliklere baglidir. modern yasamin kisitladigi mesguliyet benzeri nedenlerden ve gecirilen evrelerden dolayi mevzu bahis kisi, iliskilerinde belli bir doyuma ulasmis, aldatmis, aldatilmis, dostlar kazanmis kaybetmis, ve kesin cizgilerle aradigi ozellikleri belirlemistir.

    iliskilerin imkansizligi kisinin bu ozelliklere sahip karsi cins, dost, akraba vb. gibi sosyal iliskilere yaklasim tarzinin rasyonel ve bicak kadar soguk olmasindandir. ukalalik olarak algilanabilecek, "ben sunlari * * istiyorum, sunlari * * istemiyorum" durtusu kisiyi yasayacagi iliskilerde, karsinindaki insana kendi pozisyonunu ve gorusunu anlatabilmede zorluk cikartir. * cunku kisiler belirtilenin gercekten yasanmis ve sabitlesmis yargilar olduguna inanmak ve guvenmek icin zamana ihtiyac duyar.
  • yorgunluktan dimağlarında derman kalmamış kişilerin, birbirlerinin üzerine kapaklanma eğilimi ile yürüyen süreç. bu ilişkilerde, taleplerin yükselen bir trend içinde olması ve ancak tarafların taleplerini bile dile getiremeyecek kadar yoğun yorgunluk halinde bulundukları gözlemlenir. herkes, herkesin onu anlamasını beklemektedir. herkes, birşey yapmak yerine kendisine birşeyler sunulmasını beklemektedir. bitkin ilişkilerdir. bitmeye değil, simbiyoz bir şekilde sürmeye ve tükenmeye, tüketilmeye mahkumlardır.
  • aramak, aranmak gibi kelimelerin kafalarinda karpuz ikonu canlandirdigi kimliklerin; secmecelik, tek gecelik, cok kisilik renginde bir pazar filesinde hiyar olmaktan uzakta durmak gibi bir yasam bicimi.. dalinda curumek ile pazara girmek arasinda kullandiklari tercih hakki. (sorgu) limon sandiginda sallanmaktansa kendi icine buyumek, kimselere bulasmamak gibi cumleler, severek dalinda koklayana yaprak arasindan ariyi burnuna salivermek gibi depresik aktivitelerde bulunmak gibi anlik tokezlemelerin hayata maliyeti bu durum.
    de ki; yapma! de ki: sigigit!
  • siyah beyaz bir fotoğrafın negatifi gibidir.
  • kimlik yorgunluğu bunalımı içinde tekleyen ilişkiler. 2. viteste vurdurmak lazımdır, evet...
  • modernitenin mükemmelliyetçiliğinin eseri,insan hayatının içine sıçılışının en büyük kanıtı.düşünmenin zorlaşıp duyguların yoğunlaştığı fakat o yorgunluktan bireyin ne hissettiğini tam anlamadığı,sıkışıp kaldığı,gene yorgunluktan çözüm bulamadığı,kaçamadığı,boşvermeye başladığı sonunda kendi köşesine çekilip usul usul ağladığı ilişki bu.çaresizlik yüzünden ağlanılır,karşıdakini üzmek ağlatır,kişinin üzülmesine karşıdakinin üzülmesine ağlanılır,tam bir kaos,kısır döngü,herşey içiçe,içeri doğru koşsam tıkanırım,dışarı doğru koşsam sonu yok,sonu açık ama nerede.başkasına da anlatmak yorucudur,anlatmak kolaydır aslında ama 3. kişinin bunu anlaması zordur işte,sürekli 'ama niye' sorusu gelir,cevap yok gene,hiçbir zaman olmadı ki zaten,neye cevap olacak,'neden yorgunsun' a mı?modernite,para,hırs,hırstan çok gelecek kaygısı koş da koş nereye kadar.bilincini,duygularını bir kenara bırakmış hayvanlar koşar ancak bu yarışta,hayatın anlamı kaçmıyor mu o zaman?hayatın anlamı ne ki o hayvan için zaten,para mı?benim için ne sanki.
    yorulan kimlik çok düşünmekten de yorulur bir de.karşıdakini,başkalarını düşünmek,onların neler düşündüğünü düşünmeye çalışmak yorar,yorgunken salınan sorumluluklar yığılır kafaya ondan sonra.kendinden çok başkasını düşünen insan yorulur,sevgi içeride,bulmak zor o bulanıklıkta.
hesabın var mı? giriş yap