• bir dildir. türkçe gibi.

    ama yozlaşmış bir dildir. hatta yozlaşmışlığın ürünü olan bir dildir. bilgisizliğin ürünü olan bir dildir. türkçe'nin başına bela olan bir dildir.

    yozca sözlükte bi çok kez ayrı ayrı başlıklarda ayrı ayrı bağlamlarda tartışılmış. ama bu başlıklarda türkçe'yi kanser gibi saran bu varlığın aslında ayrı bir dil olduğuna veya oluşmakta olduğuna değinilmemiş.

    (bkz: ingilizce bir fiile etmek ekleyip türkçeleştirmek)
    (bkz: ingilizce fiile olmak ekleyip türkçeleştirmek)
    (bkz: geronimo türkçesi)
    (bkz: osmanlıca)
    (bkz: islamcılarda sert sessizleri yumuşatma tandansı)
    (bkz: türkçe konuşurken arapça farsça kelime kullanmak)
    (bkz: türkçenin içine arapça sokma inadı)
    (bkz: türkçenin içine ingilizce sokma inadı)
    (bkz: türkçenin içine etmek)
  • bu dili konuştuğunu yüzüne vurduğunuz insanlar bir de, sinir bozucu şekilde sözlerinizi lokma lokma sayıp, türkçe kökenli olmayan sözcükleri gözünüze sokmazlar mı?!

    (bkz: insan)
    (bkz: şekil)
    (bkz: lokma)

    elbette bu onların yegane savunma mekanizmasıdır.

    (bkz: elbette)
    (bkz: yegane)
    (bkz: savunma)
    (bkz: mekanizma)

    ya sevgili kardeşim!.. pek tatlı osmanlımızın ve diğer türk topluluklarımızın kullandıkları dile ve nihayetinde güncel türkiye türkçesine; geçmiş coğrafi ilişkiler sebebiyle yabancı kökenli sözcükler karışmış olabilir. hatta bu yabancı sözcüklerin büyük miktarını (mesela finler gibi yapmayıp da) dilimizin özelliklerine uydurmadan olduğu gibi kullanmamız sebebiyle çok sayıda istisna da yer alabilir dilimizde. yine de tüm bunlar; çok sayıda yabancının gözünde, kulağında, türkçenin o kendine özgü ahengini yaratan sırrın çeşitlilik olduğu gerçeğini değiştirmez.

    fakat...

    kullanılma geçmişi sebebiyle çok derinlere yerleşmiş yabancı kökenli sözcüklerin yanında, türkçe karşılığı tüm ihtişamıyla duran kavramları durduk yerde masrafa girip yeni icat çıkarıp latin arap ve fars dilleriyle tanımlamaya çalışmak da neyin nesi?

    dabıl çek etmek ne lan allahsız?!

    iletişim çağı birçok avantaj ve dezavantajı barındırmakta. dillerin bugüne kadarki serüvenleri, yaşanmışlıklar sonucu evrilmeleri sebebiyle kutsaldır. korunasıdır. fakat 2011'de; yüz yıllık, bin yıllık kültür mirasının dildeki yansıması olan sözcükler üzerinden izi sürülebilecek tarih kesitlerini, hayatı bilgisayar oyunu olan bir çocuk ve ona bağlı çocuk çeteleri, ağızlarındaki sakızın gücüyle silip süpürebilirler. bu tehlike hem iletişim çağının getirdiği bir yozlaşma tehlikesi; hem de dilini koruma altına alma politikası olmayan bir devletin, kendini yetiştirme gayesi olmayan bir milletin aczidir.

    dil canlıdır, evrilir...

    eyvallah da, bu neslin ağzında evrilecekse yakalım gitsin. 3 yılda, 5 yılda evrim falan değil, olsa olsa yozlaşma olur.
  • oysa huzur aziz yardimli gokturkce'sinde. sonurgunuzu ozdeklerim ha, akilli olun. yozlasmayn, pur kalin.
  • (bkz: lafı götünden anlamak için kasmak)

    işbu söz dizisinde lâf, türkçemize yerleşmiş yabancı kökenli ve köklü bir sözcüktür. isteyen kullanır, isteyen kullanmaz. kullananı da kullanmayanı da yermek mallıktır.

    mallık; bir dili, yalnızca o dilin sözcükleriyle konuşamayan çapsızları ya da ezikleri tanımlamakta da kullanılır. örneğin ingilizce öğretim yapılan bir üniversitede öğretmen ya da öğrenci iseniz, derste adam gibi ingilizce konuşun; bilgi alır ve verirken... dersin bir yerinde yozcaya geçmeyin. bu öncelikle; kullanmaya, geliştirmeye çalıştığınız dile ve emeğinize ihanettir. ha ben bu dille kendimi ifade edemiyorum ve okuduğumu, işittiğimi anlayamıyorum diyorsanız zaten çok yanlış gelmişsiniz... dilleri birbirine katıştırmadaki ihaneti siktir edin, farklı dillerin kazandırdığı kendine özgü düşünce ve ifade akışına kavuşmanız da imkansızdır bu kafayla. bir dille kendini ifade ederken araya yabancı sözcük sokuşturmak, mesleki tembelliği ve bu tembellikteki umursamazlığı da işaret eder. zira her öğrenci, her meslek sahibi, eğitiminin ve mesleğinin kullanmasını gerektirdiği terimlerin; öncelikle anadilindeki, ardından bildiği yabancı dillerdeki karşılıklarını öğrenmek ve kullanmakla yükümlüdür. muhakkak ki, alanında önde gelenlerin önceden ortaya koyup üzerinde fikir birliğine varmadığı, literatürde geçmeyen tercümeleri zorla uydurup kimse anlamazken kullanmak boşa kürek çekmektir. yine de hobi olarak yapabilirsiniz. caizdir. ya da gerçekten kafaya takıp farklı mecralarda kullanabilir, önerebilirsiniz... her alanda, yalnızca bir dilden gelen ve uluslararası geçerliliğie kavuşmuş sözcükler, kavramlar bulunabilir. bunların dahi, o an konuştuğunuz dildeki karşılıklarını karşı tarafın algılaması üstün yetenek gerektirmiyorsa, ithal olanı yerine yerlisini kullanmanız türkiye dışında tercih sebebidir. türkiye içinde de tercih sebebi olması için n'olur çaba gösteriniz.

    sonradan ek: lafı götünden anlayan bu entrinin sahibidir.
hesabın var mı? giriş yap