• zenginlik, samimiyetsiz bir maddi güç gibi gelir kulağa. çıplak bir maddi güç. baba, dede birikimiyle ayakta duran ya da yokluktan gelip, her zaman güçlünün yanındaki konumuyla, yalakalıkla bu zenginliğe erişmiş insan profili çizer akılda. parasıyla övünen; egosu cüzdanı kadar kabarık, özgüveninin rengi yeşil olan, her işi parasıyla halledebileceğine inanmış, etiketiyle gezen, herkesin etiketi olduğuna inanan insanın sıfatıdır.

    varlıklı olmak ise, bu samimiyetsiz maddi gücün verdiği özgüvenle değil, gözü tok yetişmişlikle, zevkleriyle, hobileriyle kendini donatmış; kişiliğini parasıyla değil, parasının imkanlarıyla yapılandırmış insanın sahip olduğu karakterdir. gösteriş yerine alçakgönüllü olmaktan keyif alan, bundan beslenen insan modeli.
  • etimolojik olarak karşılaştıracak olursak;

    zengin:
    farsça. sangin ????? (kıymetli) taşlarla süslü, murassa, pahalı, değerli < fa sang ??? taş › seng

    varlıklı:
    türkçe. bar "1. varlık, mevcudiyet, 2. sahip olunan şey, mal, servet" [ orhun yazıtları (735) ]

    yani 'zengin' kökende tek başına "değerli" anlamı taşırken 'varlıklı' kelimesi bu değerli şeye sahip olan özneyi karşılıyor.

    bana sorarsanız değerli şeye sahip olmaktansa bizzat değerli olmayı yeğlerim. vesselam.
  • zengin olmak birkaç kuşaklık gelenektir. bu insanlar parayı nasıl harcayacağını, nasıl hizmet alacağını, adabı, neyi nerede ne şekilde yiyeceğini bilirler. varlıklı olmak ise kısa sürece voleyi vurup ruhu fakir olandır.
hesabın var mı? giriş yap