• orjinal adı "zidane: a 21st century portrait". real madrid'in bir maçında, 2006 cannes film festivalinde zidane'ı onurlandırmak üzere 15 kamera kullanılarak çekilen belgesel. yönetmeni de douglas gordon imiş.
  • zidane'a seyrettirdiklerinde "kendimi değil de, kardeşimi izliyormuş gibi oldum." dediği belgesel.
  • müzikleri ay sonunda istanbul'da izleyeceğimiz mogwai'ye aittir...
  • diğer mogwai albümlerine göre daha ılıman takılan, looptaki yerini almış, ilerleyen günlerde yorumlarımızın devam edeceği albümdür...
  • altinci afm bagimsiz film festivali'nde izleyebilecegimiz filmdir.
  • belgeselden ziyade mac filmi. oyle olacagini bile bile gittiysek de, biraz hayal kirikligi yasattigini itiraf etmeliyim. guzel bir video art isi olurmus, ama kim verecek bir video cekilmesi icin o kadar parayi?
  • bugün afm'de ifistanbul sayesinde izlediğimiz film. öncelikle belirteyim ki, hem futbola, hem sinemaya birden aşık olmayanlar için epeyi zor hatta kabus olabilir. ama bu iki şartı yerine getiriyorsanız; bir de insanın, hayatın, rekabetin/savaşın, zamanın şiiri diye bir şeyin varlığına inanıyorsanız, onların sırrına vakıf olmaya çalışıyorsanız, izlediğiniz en çarpıcı filmlerden birisi olabilir bu. abartıyor muyum? sanmıyorum.

    "zidane" belgesel değil, içine girebilirseniz değme aksiyon filminden heyecanlı, duygusal bir film kadar etkileyici. üstüne bir de öyle bir dramatürjisi var ki, uğraşsanız böyle denk getiremezsiniz.

    zidane, zidane'ın filmi değil aslında. futbol belgeseli değil. bir maçın hikayesi değil. maç boyunca yüzü iki defa gülümseyen, bir kez gerçekten mutlu bir ifade takınan, nedensiz sinirlenen, bir anda şaha kalkıp, bir anda durulan bir adamın 90 dakikası. izlerken onu dünyanın en iyi futbolcusu yapan şeyin sırrına varmıyorsunuz. söyledikleriyle onu daha iyi anlayamıyorsunuz. sorguladığınız, anlamaya, sırrına ulaşmaya çalıştığınız şey zidane değil insan.

    çok tuhaf ama, insanın şiiri ya da matematiğine dair bu film. derdi zidane'dan çok insan. (bu yüzden bir bölümünde sokakta maç yapan çocukların sesiyle izliyoruz maçı, ki ses kurgusu baştan sona olağanüstü) insanın ne olduğu, neden yaptığı, nasıl yaptığı. size sorduran, sizi şaşırtan, meraklandıran bir film bu. her neyse. mükemmel.
  • gerçek bir pornografik anlatım ve tabi zorlayıcı. maç izlemiyorsunuz; bir adamı izliyosunuz - gerçekten cool bir adamı - fazla mimik yok, jest yok. ama yetenek üzerine gün gibi aydınlanıyosunuz mesela: yetenek eşittir zorlanmamak. bir durumla tam karşılaşmadan önce (an hesabıyla) durumu çözmüş olmak, durumun sonunu görmek, hissetmek.

    çin'de serçe parmaklarının tırnağı çok uzun insanlar görürsünüz sokaklarda; ressamdırlar kendileri. tırnaklarını çini mürekkebine batırıp, üzerinde mürekkebin hızla dağılabildiği kağıtlara resimler çizerler tırnaklarıyla. çok büyük bir yetenek ve ustalık ister bu şekilde resim çizmek; çünkü kafanızda bitmemişse resim ve onun için gereken hareketleri çok hızlı gerçekleştiremiyorsa tırnağınız (o frekansa ayarlanmamışsanız) mürekkep dağılır kağıdın üstünde; resmi yapamamış olusunuz. aynı ustalığı ve yeteneği bu filmde izliyorsunuz. biraz zorlanarak da olsa.
  • zor bir filmdi bu...dayanabilenleri tebrik etmek lazım...
hesabın var mı? giriş yap